2 Temmuz 2013 Salı

içimizdeki ateş sivas

hilmi bulunmaz
iki temmuz iki bin dokuz


bize (de) bir auschwitz gerekti
biz de madımak'ı yaktık

yıl bin dokuz yüz doksan üç
aylardan temmuz
hava alabildiğine sıcak
havada acı
havada dehşet verici bir kalpsizlik
ve havada yoğun bir alçaklık vardı

sivası yaktılar
insanların etinden kebap
terinden şarap yaptılar
sivas ateşten gömlek

sivas insansızlaştı
sivas boğuldu kendi sesiyle
ve geriye sıvası dökülmüş bir kent kaldı

tc
shp
dyp
harfler sessizlik içerisindeydi
harflerin önemi yoktu
ve hiçbir zaman olmadı
harfler masumdu
o harfleri birer tabanca kılıfı gibi kullananlar var
ve o kılıftan çıkan tabancayla vurdular pir sultan’ı
bir kez daha vurdular
hayatlarında bir karıncayı bile incitmemiş
ve bir karınca gibi çalışkan olan insanlar
o kılıftan çıkan tabancayla vuruldular

oy madımak oylum oylum 
geliyor selvi boylum 
selvi boylum gelirse 
şen olur benim gönlüm

ve polis
ve asker
ve cümbür cemaat devlet
kara kılıklı karanlık sakallı adamlara müdahale etmedi
kara kılıklı karanlık sakallı adamlar devlete benziyordu
seyirlik bir oyun
ve kurbanlık bir koyun gibi bakıldı madımak'a
allahuekber

oy madımak teke tüke sakalı 
oy madımak evelik yemlik 
oy madımak kuşkuşu yemlik 
oy madımak

bir kara kılıklı karanlık sakallı çığlık attı
bütün kara kılıklı karanlık sakallılar çığlık atıp
ateş yaktılar
ve insan kanıyla beslenen yangında en ilkel dansları edip
salyalı ağızlarıyla haykırdılar

cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak 
şeytan aziz şerefsiz vali 
aziz sivas sana mezar olacak

kara kılıklı karanlık sakallı tek bir sesti
kara kılıklı karanlık sakallı tekbir getirdi
allahuekber

madımak pişer oldu 
tencerem taşar oldu 
günde yediğim şamarlar 
bir iken beşer oldu

aushcwitz’deki gaz odalarına benziyordu madımak
gaz odaları insanların içini
madımak her yerini yakıyordu
ve pişiyordu insanlar büyük bir hızla

rütbeli bir subayın yanında iki çevik kuvvet vardı
madımak'a girdi rütbeli subay
yanındaki iki çevik kuvvetle
ve önce elektrikler
sonra umutlar kesildi

oy madımak teke tüke sakalı 
oy madımak evelik yemlik 
oy madımak kuşkuşu yemlik 
oy madımak 

biz buradan nasıl çıkacağız diye sordu yananlar
yangında ilk kurtarılacak rütbeli subaya
rütbeli subay döndü büyük bir hızla
ve hiç düşünmeden
çünkü düşünme alışkanlığı yoktu
gözlerinden ateş
topuklarından kıvılcım fışkırdı
subayın ağzından dökülen sözler birer mermiye benziyordu
nasıl girdiyseniz öyle çıkın orospu çocukları
ve subay geldiği gibi kaz adımlarıyla gitti
bitti bu iş burada ölüyoruz
bu iş burada bitti

madımak biçim de biçim 
ölüyom senin de için 
madımak toplar iken 
başımdan düştü çitim

derken
on binin üzerinde kara kılıklı karanlık sakallı
madımak'ın etrafını sardı
kara kılıklı karanlık sakallılar iki arabayı ateşe verdiler
allahuekber

duman madımak'ı sardı en ince yerinden
burada yangın da çıkarırlar
kara kılıklı karanlık sakallılar yangın çıkardılar
önce perdeler tutuştu
sonra her şey

oy madımak teke tüke sakalı 
oy madımak evelik yemlik 
oy madımak kuşkuşu yemlik 
oy madımak

yerleri halı kaplamışlardı
her yerde yatak yorgan
yangın bir alev topu gibi yukarı sıçradı
kara kılıklı karanlık sakallıların ağızlarında çığlıklar
allahuekber

kurtarın yanıyoruz

kimse bizi kurtarmadı
sesimiz havada donmuş bir kuş gibi
tavanda asılı kaldı

duman ateşe
cam kartona dönüştü


(Kaynak: SOSYALİST SANAT)

Not: Yukarıdaki şiirde bulunan yatık sözcükler bize ait değildir; bir Sivas türküsü olan "Madımak Oylum Oylum"dan ve Derya Sazak'ın Milliyet gazetesindeki "İşte bizim Auschwitz’imiz" yazısından alınmıştır.