Alabora'ya Sahip Çıktı
Online Medya Derneği Okan Bayülgen, Sevilay Yükselir ve AV. Gökhan Ahi ile Gezi olayları özelinde sosyal medyayı konuştu.
En dikkat çekici açıklamalarsa Gezi'nin de gündemindeki Okan Bayülgen'den geldi.
Online Medya Derneği'nin Marmara Medya Merkezi'nde gerçekleştirdiği Sosyal medya konulu panel Gazeteci Yazar Sevilay Yükselir, ünlü şovmen Okan Bayülgen ve Avukat Gökhan Ahi‘nin katılımı ile gerçekleştirildi.
Online Medya Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sait Bilgin‘in moderatörlüğünü yaptığı panele Okan Bayülgen'in esprileri damgasını vudu.
Sosyal medyaya son bir yıldır ilgi duymaya başladığını belirten Sevilay Yükselir, Gezi olayları süresince sosyal medyanın çok kötü sınav verdiğini dile getirdi. Atılan tweetlerin ciddi bir biçimde provokasyona hizmet ettiğini söyleyen Yükselir bunun en iyi örneğinin "panzerin altında ezilen Aylin" yalanının olduğunu dile getirdi.
Yükselir kendisini en çok şaşırtanınsa bu yalanlara ünlü isimlerin araştırmadan atlamış ve provokasyona hizmet etmiş olması olduğunu söyledi.
Sosyal medyada kendi adına açılan sahte hesaplardan dert yakınan Okan Bayülgen Gezi olayları sırasında televizyonların görevini yapmaması nedeni ile sosyal medyanın öne çıktığını dile getirdi. Herhangi bir lobinin Türkiye üzerinden oyun oynadığına inanmadığını dile getiren Bayülgen, "Dış güçler Türkiye'de bir operasyon yapmak istese, ben bir dış güç olsam bir para ya da bir paye, bir gelecek dağıtmak istesem medyada zaten yeteri kadar adam var. Zavallı bir kaç twitter takipçisi olan adamla uğraşmam." dedi.
SEVİLAY YÜKSELİR'İN HALK TV İSYANI
"Halk TV yayınları gerçekten korkunçtu" diyen Sevilay Yükselir Halk TV'nin kanın üzerinden siyaset yaptığını iddia etti. Çözüm sürecinde ve Gezi olayları sırasında sürekli provokasyon yaptığını dile getiren Yükselir şunları söyledi:
"Bu barış süreci için bu kadar emek vermişim. Bu kadar çaba harcamışım. Hakikaten dantel gibi işledim bu süreci. Hakan Aygün benim ağabeyim ama kusura bakmasın kötü bir çizgi izliyor. Halk TV kanın üzerinden yayın yapıyor siyaset yapıyor. Çözüm Süreci bitti diye seviniyor. Halk TV'nin fantastik hezeyanlarına kurban etmem emeklerimi. Benim bir tarafım Kürt diğer tarafım Türk. Benim oğlum 16 yaşında. Oğlumu askere davul zurna ile göndermek istiyorum ama bu ortamda değil. Ben, Türkün Kürdü, Kürdün Türkü öldürmesini istemiyorum."
"ALEVİLER KAVGA İSTİYOR"
"Alevi olduğumu hiç saklamadım ama en ağır eleştirileri Alevilerden aldım" diyen Sevilay Yükselir, bu hükümetin Alevilerle ilgili ciddi çalışmalar yaptığını, ancak Alevilerin kendi içinde anlaşamadığını, bu sebeple de hükümetin iyi niyetli çalışmalarını ellerinin tersi ile ittiklerini dile getirdi:
"AK Parti bir adım atıyor. Bu adamlar mütedeyyin. Ama bir adım atıyorlar. El uzatıyorlar ama sen elinin tersi ile itiyorsun. Aleviler ben kavga edeceğim diyor. Ben de diyorum ki etmeyeceğim. Eşim, Kürt Sünni, ben Türk Alevi. Evimizde her şeyin yüzde 25′i var. Evimde nasıl her şeyi bir standartta tutmayı düşünüyorsam Türkiye'nin de bunu yakalaması lâzım. Alevilerin her daim öfke ile çatışmacı yaklaşımı ile bir açılım olmaz. Faruk Çelik on numara bir adam. Alevilik konusunda tüm ön yargılarını kırmış bir adam ama Aleviler sürekli ergen çocuklar gibi hareket etti. En sonunda hükümet çalışmayı rafa kaldırdı. Kim kaybetti?"
"TÜRK GAZETELERİ PORNO GAZETELER GİBİ"
"Türkiye'deki gazeteler sadece mizanpaj, fotoğraf olarak dünyada Kuzey Afrika ülkeleri dahil dolaşın sorun bu gazete hangi gazetelere benziyor diye sorun, ben söyleyeyim; İngiliz Bulvar gazetelerine çok benziyor, Fransız dedikodu dergilerine çok benziyor. Kuzey Afrika'da hiçbir şeye benzemiyor." diyen Okan Bayülgen Türkiye'deki gazetelerin Avrupa'da satılan porno gazetelerden hiçbir farkının olmadığını iddia etti. Bayülgen gelinen noktayı "Türkiye'deki gazeteler yıllarca satacağız satacağız zarardayız derdinde bu hâle geldi. Çıkardıkları gazete ile İnternet siteleri çok farklı hâle geldi." sözleri ile özetledi.
Sosyal medyanın kontrülsüz oluşundan yakınanan Bayülgen sosyal medyanın iyi bişi olduğu görüşüne katılmadığını ifade etti.
Melih Gökçek'in sosyal medyada kullanımı takdir eden ve çok zor bir işi başardığını belirten Bayülgen, Melih Gökçek'e olan hayranlığını da gizlemedi.
OKAN BAYÜLGEN BİR YALAN!
"İnternet'e göre ben bir yalanım" diyen Okan Bayülgen "Benim adım Okan Bayülgen, İnternet'e göre soyadım Görgün. Babamın adı Ümit, İnternet'e göre Bülent. Ben bu kadar insanların bir adam olarak İnternet hakkımda bir tane doğru bilgi yazısı bulamıyorum. Oynamadığım bir sürü filmde oynamış, oynadıklarımda oynamamışım, görünmüyorum. İnternet bir bilgi çöplüğüdür, güvenilmez ama ıslah etmek ve kullanmak zorunda olduğumuz bir iletişim alanıdır da." dedi.
KÜFÜRLÜ TWEET'İ RETWEET YAPARSAM CEZA ALIR MIYIM?
Avukat Gökhan Ahi, sosyal medyada ne suç ne suç değildir sorusuna şu cevabı verdi:
"Her türlü ifade serbest ama çocuk pornografisi, ırkçılık ve nefret söylemi bütün dünyada büyük suçtur. Türkiye'de de anayasada ifade özgürlüğünün sınırları çizilmiştir. Üçüncü kişilere hakaret edemezsiniz. Ne olursa olsun. Vatandaşa ya da devlet görevlisine hakaret ettiğinizde işler değişik olabiliyor. Hakaretin basın yayın yolu ile yapılmış olması arttırıcı sebeptir. Örneğin şerefsiz hakaret sınırlarını aşan bir kelimedir. Kamuya mal olan kişilerde durum biraz değişir. Ünlü kişilerin en ağır eleştirilere göğüs germesi beklenir. Ama şerefsiz diyemezsiniz. Peki şerefsiz tweet'ini retweet edersek ne olur? Bu çok tartışmalı bir konu. İddia etti demekle aynı şey aslında retweet. Dümdüz, ekleme yapılmadan yapılan retweet bir sorumluluk getirmez. Ancak bir yorumla yapılan retweet o tweeti sahiplendiğiniz anlamına gelir. Bu da sizi sorumlu kılar. İçerik üretici durumuna dönüşürsünüz."
"GEZİCİLER BANA DÖNEK DİYOR"
"3 gün Gezi'yi destekledim. Ama şimdi Geziciler bana dönek diyor" diyen Okan Bayülgen'e göre Gezi olayları bir uyanış. Bu uyanış politik değil AVM'ye karşı bir uyanış. İşte Bayülgen'in çok tartışılacak sözleri:
"Gezi'nin uyanışı şudur: Bu uyanış alışveriş manyağı yapmaya çalıştımız, abuk subuk dizilerle uyuşturmaya çalıştığımız genç adam ya da genç kadın sokağa çıkmış sokakta bir heyecan bulmuştur. Heyecan olarak polise taş atmayı kast etmiyorum. Arkadaşları ile tartışmış kendisine benzeyen insanlarla br araya gelmiştir. Demokrasi mücadelesi her zaman yapılır. Bırakıp tatile gidilmez. Sabah iş akşam direniş olmaz. Demokrasi mücadelesi 24 saat 365 gündür. İktidar mücadelesi ise sandıkta yapılır. Sen iktidar mücadelesi yapmak için sokağa çıkarsan adam sana gaz değil kurşun da sıkar. Çünkü sen rejim değişikliği yapmaya çalışıyorsun. O zaman kolluk güçleri hakikaten karşı kaşıya gelirsin. Plastik mermi değil gerçek mermi sıkar. İktidar mücadelesinin yolu politik mücadeledir. Var olan partileri istemiyorsun, o zaman başka yollar bul. Gezi iklimi bize şunu sağladı. Kimse sanmasın ki televizyonlar aynı şekilde izleniyor, AVM'ler eskisi gibi doluyor. Bu bir uyanış."
"MESELE İKTİDAR MÜCADELESİ İSE BİR DAKİKA BABA"
Gezi eylemlerine verdiği desteği daha sonra çeken Okan Bayülgen kendisine gelen eleştilerilere de şöyle cevap verdi:
"Twitter'da benim hakkımda dolaşan aforizmalara bakıyorum onaylayamayacağım bir sürü şey… Şu baskıyı hissettim. İki gece çocuğu denize sokmam için Antalya dolaylarında bilmediğim hanımın ayarladığı bir yere gittik. Twitter'dan da yazdım kirpi gördük diye. Vay dönek Gezi'yi bıraktın mı? Ben hiç Gezi'ye iki kere gittim. Bi kitap okumaya gittim, bir de ne oluyor diye bakmaya… Ben hiç sokakta olmadım. Eylemin içine girip video olarak paylaştım çünkü tepem attı o ara. Ama sonra oturduğum yer, ben Galata'da oturuyorum. Yemek yemeye gidiyorum, daha yemek yemeğe giderken gaz yedim. Koşarak aşağı doğru iniyorum, Okan eylemde alkış. Hanımla çıkıyoruz şuraya gidelim diyoruz pat yine gaz. Koşarak el ele iniyoruz, alkış karı koca eylemdeler… İnadına bunun üzerine gidiyorum. Senin demokrasi mücadelenin arkasındayım canı gönülden katılıyorum. Ama iktidar mücadelesi? Bir dakika baba! O başka bir konu. Mesele iktidar mücadelesi ise genç adam lütfen kendini sakla. Ben 12 Eylül öncesini yaşadım. Gençlerin, genç insanların nasıl siyasi amaçlarla gidebilecekleri üniversiteler yerine örgütlenmek için başka üniversitelere gittiklerini, sağ kanattan ve sol kanattan insanların kendisini nasıl feda ettiklerini gördüm."
BAYÜLGEN'DEN ALABORA'YA DESTEK
"Mesele başka sen hala anlamadın mı?" tweeti ile bir anda provokasyonun merkezine oturan Memet Ali Alabora ile ilgili iddialara inanmadığını dile getiren Okan Bayülgen, Alabora'nın 1 Haziran'da İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'dan olayların durdurulması noktasında randevu talep ettiğini ancak bu talebin geri çevrildiğini iddia etti. Alabora'nın kendisini telefonla arayarak Taksim'e çağırdığını ifade eden Bayülgen, Taksim'de basın açıklaması yapan sanatçılara medyanın ilgisizliğinden yakındı. "Basının olmadığı yerde barış açıklamasının yapıldığı yerde hükümet istifa diye slogan atılıyorsa ben orada olmam" diyen Bayülgen Gezi eylemcilerinin şefkat beklediğini söyledi.
BAŞÖRTÜLÜ VEKİL İSTERİZ KAMPANYASINA DESTEK
"Politikacı sevmem, politikaya girmem. Demokratik mücadelenin arkasındayım." diyen Okan Bayülgen başı açık aydınların başı kapalı vekil istiyoruz kampanyasına destek verdi.
"Televizyon programlarında başörtülü konukların stüdyoyu doldurması benimle birlikte oldu. Bu konuda da eleştirildim. Özgürlükten bahsediyoruz ama yediğimiz b.ka bak" diyen Okan Bayülgen "Bu kampanya kim başlattı ise hemen destek verebilirim." sözleri ile başörtülü vekile destek verdi.
OKAN BAYÜLGEN KAYGILI DEĞİL
Geçtiğimiz haftalarda sanatçıların "Kaygılıyız" başlığı ile gazetelere verdiği ilana da destek veren Okan Bayülgen, o ilana ilan içeriğini bilmeden destek verdiğini söyledi. "Can Dündar aradı. Dedi ki böyle bir şey var. Yaşar kemal imzalıyor şu imzalıyor bu imzalıyor deyince, bu ustaları bana söyle ben kıvırtacak mıyım, tamam dedim. Metni bile gönder demedim." diye Bayülgen metni gördükten sonra yaşadığı şoku şu sözlerle dile getirdi:
"Sonra metni okudum. Şöyle bir metin: Kaygılıyız! Şöyle demek gibi bir şey. Bizden ne köy olur ne kasaba! Ben öyle demem. Öyle bir metin ki kimseye dokunmuyor. Sanki birileri arada bir toplanıp kaygılanıyorlar. Bir tür panik atakları varmış gibi."
(Kaynak: habervaktim)
Online Medya Derneği Okan Bayülgen, Sevilay Yükselir ve AV. Gökhan Ahi ile Gezi olayları özelinde sosyal medyayı konuştu.
En dikkat çekici açıklamalarsa Gezi'nin de gündemindeki Okan Bayülgen'den geldi.
Online Medya Derneği'nin Marmara Medya Merkezi'nde gerçekleştirdiği Sosyal medya konulu panel Gazeteci Yazar Sevilay Yükselir, ünlü şovmen Okan Bayülgen ve Avukat Gökhan Ahi‘nin katılımı ile gerçekleştirildi.
Online Medya Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sait Bilgin‘in moderatörlüğünü yaptığı panele Okan Bayülgen'in esprileri damgasını vudu.
Sosyal medyaya son bir yıldır ilgi duymaya başladığını belirten Sevilay Yükselir, Gezi olayları süresince sosyal medyanın çok kötü sınav verdiğini dile getirdi. Atılan tweetlerin ciddi bir biçimde provokasyona hizmet ettiğini söyleyen Yükselir bunun en iyi örneğinin "panzerin altında ezilen Aylin" yalanının olduğunu dile getirdi.
Yükselir kendisini en çok şaşırtanınsa bu yalanlara ünlü isimlerin araştırmadan atlamış ve provokasyona hizmet etmiş olması olduğunu söyledi.
Sosyal medyada kendi adına açılan sahte hesaplardan dert yakınan Okan Bayülgen Gezi olayları sırasında televizyonların görevini yapmaması nedeni ile sosyal medyanın öne çıktığını dile getirdi. Herhangi bir lobinin Türkiye üzerinden oyun oynadığına inanmadığını dile getiren Bayülgen, "Dış güçler Türkiye'de bir operasyon yapmak istese, ben bir dış güç olsam bir para ya da bir paye, bir gelecek dağıtmak istesem medyada zaten yeteri kadar adam var. Zavallı bir kaç twitter takipçisi olan adamla uğraşmam." dedi.
SEVİLAY YÜKSELİR'İN HALK TV İSYANI
"Halk TV yayınları gerçekten korkunçtu" diyen Sevilay Yükselir Halk TV'nin kanın üzerinden siyaset yaptığını iddia etti. Çözüm sürecinde ve Gezi olayları sırasında sürekli provokasyon yaptığını dile getiren Yükselir şunları söyledi:
"Bu barış süreci için bu kadar emek vermişim. Bu kadar çaba harcamışım. Hakikaten dantel gibi işledim bu süreci. Hakan Aygün benim ağabeyim ama kusura bakmasın kötü bir çizgi izliyor. Halk TV kanın üzerinden yayın yapıyor siyaset yapıyor. Çözüm Süreci bitti diye seviniyor. Halk TV'nin fantastik hezeyanlarına kurban etmem emeklerimi. Benim bir tarafım Kürt diğer tarafım Türk. Benim oğlum 16 yaşında. Oğlumu askere davul zurna ile göndermek istiyorum ama bu ortamda değil. Ben, Türkün Kürdü, Kürdün Türkü öldürmesini istemiyorum."
"ALEVİLER KAVGA İSTİYOR"
"Alevi olduğumu hiç saklamadım ama en ağır eleştirileri Alevilerden aldım" diyen Sevilay Yükselir, bu hükümetin Alevilerle ilgili ciddi çalışmalar yaptığını, ancak Alevilerin kendi içinde anlaşamadığını, bu sebeple de hükümetin iyi niyetli çalışmalarını ellerinin tersi ile ittiklerini dile getirdi:
"AK Parti bir adım atıyor. Bu adamlar mütedeyyin. Ama bir adım atıyorlar. El uzatıyorlar ama sen elinin tersi ile itiyorsun. Aleviler ben kavga edeceğim diyor. Ben de diyorum ki etmeyeceğim. Eşim, Kürt Sünni, ben Türk Alevi. Evimizde her şeyin yüzde 25′i var. Evimde nasıl her şeyi bir standartta tutmayı düşünüyorsam Türkiye'nin de bunu yakalaması lâzım. Alevilerin her daim öfke ile çatışmacı yaklaşımı ile bir açılım olmaz. Faruk Çelik on numara bir adam. Alevilik konusunda tüm ön yargılarını kırmış bir adam ama Aleviler sürekli ergen çocuklar gibi hareket etti. En sonunda hükümet çalışmayı rafa kaldırdı. Kim kaybetti?"
"TÜRK GAZETELERİ PORNO GAZETELER GİBİ"
"Türkiye'deki gazeteler sadece mizanpaj, fotoğraf olarak dünyada Kuzey Afrika ülkeleri dahil dolaşın sorun bu gazete hangi gazetelere benziyor diye sorun, ben söyleyeyim; İngiliz Bulvar gazetelerine çok benziyor, Fransız dedikodu dergilerine çok benziyor. Kuzey Afrika'da hiçbir şeye benzemiyor." diyen Okan Bayülgen Türkiye'deki gazetelerin Avrupa'da satılan porno gazetelerden hiçbir farkının olmadığını iddia etti. Bayülgen gelinen noktayı "Türkiye'deki gazeteler yıllarca satacağız satacağız zarardayız derdinde bu hâle geldi. Çıkardıkları gazete ile İnternet siteleri çok farklı hâle geldi." sözleri ile özetledi.
Sosyal medyanın kontrülsüz oluşundan yakınanan Bayülgen sosyal medyanın iyi bişi olduğu görüşüne katılmadığını ifade etti.
Melih Gökçek'in sosyal medyada kullanımı takdir eden ve çok zor bir işi başardığını belirten Bayülgen, Melih Gökçek'e olan hayranlığını da gizlemedi.
OKAN BAYÜLGEN BİR YALAN!
"İnternet'e göre ben bir yalanım" diyen Okan Bayülgen "Benim adım Okan Bayülgen, İnternet'e göre soyadım Görgün. Babamın adı Ümit, İnternet'e göre Bülent. Ben bu kadar insanların bir adam olarak İnternet hakkımda bir tane doğru bilgi yazısı bulamıyorum. Oynamadığım bir sürü filmde oynamış, oynadıklarımda oynamamışım, görünmüyorum. İnternet bir bilgi çöplüğüdür, güvenilmez ama ıslah etmek ve kullanmak zorunda olduğumuz bir iletişim alanıdır da." dedi.
KÜFÜRLÜ TWEET'İ RETWEET YAPARSAM CEZA ALIR MIYIM?
Avukat Gökhan Ahi, sosyal medyada ne suç ne suç değildir sorusuna şu cevabı verdi:
"Her türlü ifade serbest ama çocuk pornografisi, ırkçılık ve nefret söylemi bütün dünyada büyük suçtur. Türkiye'de de anayasada ifade özgürlüğünün sınırları çizilmiştir. Üçüncü kişilere hakaret edemezsiniz. Ne olursa olsun. Vatandaşa ya da devlet görevlisine hakaret ettiğinizde işler değişik olabiliyor. Hakaretin basın yayın yolu ile yapılmış olması arttırıcı sebeptir. Örneğin şerefsiz hakaret sınırlarını aşan bir kelimedir. Kamuya mal olan kişilerde durum biraz değişir. Ünlü kişilerin en ağır eleştirilere göğüs germesi beklenir. Ama şerefsiz diyemezsiniz. Peki şerefsiz tweet'ini retweet edersek ne olur? Bu çok tartışmalı bir konu. İddia etti demekle aynı şey aslında retweet. Dümdüz, ekleme yapılmadan yapılan retweet bir sorumluluk getirmez. Ancak bir yorumla yapılan retweet o tweeti sahiplendiğiniz anlamına gelir. Bu da sizi sorumlu kılar. İçerik üretici durumuna dönüşürsünüz."
"GEZİCİLER BANA DÖNEK DİYOR"
"3 gün Gezi'yi destekledim. Ama şimdi Geziciler bana dönek diyor" diyen Okan Bayülgen'e göre Gezi olayları bir uyanış. Bu uyanış politik değil AVM'ye karşı bir uyanış. İşte Bayülgen'in çok tartışılacak sözleri:
"Gezi'nin uyanışı şudur: Bu uyanış alışveriş manyağı yapmaya çalıştımız, abuk subuk dizilerle uyuşturmaya çalıştığımız genç adam ya da genç kadın sokağa çıkmış sokakta bir heyecan bulmuştur. Heyecan olarak polise taş atmayı kast etmiyorum. Arkadaşları ile tartışmış kendisine benzeyen insanlarla br araya gelmiştir. Demokrasi mücadelesi her zaman yapılır. Bırakıp tatile gidilmez. Sabah iş akşam direniş olmaz. Demokrasi mücadelesi 24 saat 365 gündür. İktidar mücadelesi ise sandıkta yapılır. Sen iktidar mücadelesi yapmak için sokağa çıkarsan adam sana gaz değil kurşun da sıkar. Çünkü sen rejim değişikliği yapmaya çalışıyorsun. O zaman kolluk güçleri hakikaten karşı kaşıya gelirsin. Plastik mermi değil gerçek mermi sıkar. İktidar mücadelesinin yolu politik mücadeledir. Var olan partileri istemiyorsun, o zaman başka yollar bul. Gezi iklimi bize şunu sağladı. Kimse sanmasın ki televizyonlar aynı şekilde izleniyor, AVM'ler eskisi gibi doluyor. Bu bir uyanış."
"MESELE İKTİDAR MÜCADELESİ İSE BİR DAKİKA BABA"
Gezi eylemlerine verdiği desteği daha sonra çeken Okan Bayülgen kendisine gelen eleştilerilere de şöyle cevap verdi:
"Twitter'da benim hakkımda dolaşan aforizmalara bakıyorum onaylayamayacağım bir sürü şey… Şu baskıyı hissettim. İki gece çocuğu denize sokmam için Antalya dolaylarında bilmediğim hanımın ayarladığı bir yere gittik. Twitter'dan da yazdım kirpi gördük diye. Vay dönek Gezi'yi bıraktın mı? Ben hiç Gezi'ye iki kere gittim. Bi kitap okumaya gittim, bir de ne oluyor diye bakmaya… Ben hiç sokakta olmadım. Eylemin içine girip video olarak paylaştım çünkü tepem attı o ara. Ama sonra oturduğum yer, ben Galata'da oturuyorum. Yemek yemeye gidiyorum, daha yemek yemeğe giderken gaz yedim. Koşarak aşağı doğru iniyorum, Okan eylemde alkış. Hanımla çıkıyoruz şuraya gidelim diyoruz pat yine gaz. Koşarak el ele iniyoruz, alkış karı koca eylemdeler… İnadına bunun üzerine gidiyorum. Senin demokrasi mücadelenin arkasındayım canı gönülden katılıyorum. Ama iktidar mücadelesi? Bir dakika baba! O başka bir konu. Mesele iktidar mücadelesi ise genç adam lütfen kendini sakla. Ben 12 Eylül öncesini yaşadım. Gençlerin, genç insanların nasıl siyasi amaçlarla gidebilecekleri üniversiteler yerine örgütlenmek için başka üniversitelere gittiklerini, sağ kanattan ve sol kanattan insanların kendisini nasıl feda ettiklerini gördüm."
BAYÜLGEN'DEN ALABORA'YA DESTEK
"Mesele başka sen hala anlamadın mı?" tweeti ile bir anda provokasyonun merkezine oturan Memet Ali Alabora ile ilgili iddialara inanmadığını dile getiren Okan Bayülgen, Alabora'nın 1 Haziran'da İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'dan olayların durdurulması noktasında randevu talep ettiğini ancak bu talebin geri çevrildiğini iddia etti. Alabora'nın kendisini telefonla arayarak Taksim'e çağırdığını ifade eden Bayülgen, Taksim'de basın açıklaması yapan sanatçılara medyanın ilgisizliğinden yakındı. "Basının olmadığı yerde barış açıklamasının yapıldığı yerde hükümet istifa diye slogan atılıyorsa ben orada olmam" diyen Bayülgen Gezi eylemcilerinin şefkat beklediğini söyledi.
BAŞÖRTÜLÜ VEKİL İSTERİZ KAMPANYASINA DESTEK
"Politikacı sevmem, politikaya girmem. Demokratik mücadelenin arkasındayım." diyen Okan Bayülgen başı açık aydınların başı kapalı vekil istiyoruz kampanyasına destek verdi.
"Televizyon programlarında başörtülü konukların stüdyoyu doldurması benimle birlikte oldu. Bu konuda da eleştirildim. Özgürlükten bahsediyoruz ama yediğimiz b.ka bak" diyen Okan Bayülgen "Bu kampanya kim başlattı ise hemen destek verebilirim." sözleri ile başörtülü vekile destek verdi.
OKAN BAYÜLGEN KAYGILI DEĞİL
Geçtiğimiz haftalarda sanatçıların "Kaygılıyız" başlığı ile gazetelere verdiği ilana da destek veren Okan Bayülgen, o ilana ilan içeriğini bilmeden destek verdiğini söyledi. "Can Dündar aradı. Dedi ki böyle bir şey var. Yaşar kemal imzalıyor şu imzalıyor bu imzalıyor deyince, bu ustaları bana söyle ben kıvırtacak mıyım, tamam dedim. Metni bile gönder demedim." diye Bayülgen metni gördükten sonra yaşadığı şoku şu sözlerle dile getirdi:
"Sonra metni okudum. Şöyle bir metin: Kaygılıyız! Şöyle demek gibi bir şey. Bizden ne köy olur ne kasaba! Ben öyle demem. Öyle bir metin ki kimseye dokunmuyor. Sanki birileri arada bir toplanıp kaygılanıyorlar. Bir tür panik atakları varmış gibi."
(Kaynak: habervaktim)