Yukarıdaki tanılar, tanılamalar, tanımlamalar... genel ve nesnel somut saptamalar... Şimdi gelelim çok daha özel ve öznel somut saptamalara:
1 - "OYUN ATÖLYESİ" şirketinin avukatı Süleyman Anıl'ın avukatı İbrahim Demirci, 27.07.2012 tarihinde "KADIKÖY CUMHURİYET SAVCILIĞI'NA" sunduğu "Açıklamalar" başlıklı basit dilekçesinin "Konu"su olarak şunlara yazabilmiş; "Görevi nedeniyle avukata İnternet yoluyla hakaret suçuna dair şikayet dilekçesidir."
Ben, ne "OYUN ATÖLYESİ" şirketine, ne "OYUN ATÖLYESİ"
şirketince tutulmuş avukat Süleyman Anıl'a ve ne de Süleyman Anıl'ın tuttuğu avukat İbrahim Demirci'ye hiçbir zaman için hakaret etmedim, etmeye de asla ve kesinlikle zerre kadar olsun hiç niyetim yok. Benim,
"OYUN ATÖLYESİ" şirketine hakaret etmediğim, İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıçlığı'nda yargılandığım DOSYA NO: 2011/3218 sayılı dosyadan hemen incelenebilir. "OYUN ATÖLYESİ", Türk Ceza Kanunu 125. Maddesi içeriğindeki "HAKARET SUÇU" kavramlarıyla benim hakkımda "DAVACI VE ŞİKÂYETÇİ" olabilmekle birlikte, benim yargılanmam sonucunda, "OYUN ATÖLYESİ" ile ilgili olarak herhangi bir ceza almam hiçbir zaman kesinlikle söz konusu olmadı...
Ben, "HAKARET SUÇU" işlemiş olsam bile, "HAK DÜŞÜRÜCÜ", "ZAMAN AŞIMI" olgularına neden olan durum hakkında TCK.'nun 125. Maddesi çok net ifadeler içeriyor. Ben, Basın - Yayın işiyle uğraşan biriyim. Basın İlan Kurumu'na kayıtlı olarak dergi yayınlıyorum. Benim yaptığım ciddi estetik eleştirileri, İnternet ortamında yapılmış "geyik" bağlamında değerlendirip, hemen savcıya ve/ya yargıca koşmak hiç de hoş değil. Gerçek anlamda, nesnel olarak, yüzde yüz kanıtlanmış bir biçimde "HAKARET SUÇU" işlemiş olsam da, şuna dikkat edilmeli:
"HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE",
"ZAMANAŞIMI SÜRESİ",
"6352 SAYILI YASA"
Burada bir parantez açarak, 6352 sayılı yasanın 1. maddesini okuyalım:
("6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin birinci fıkrasına göre, '31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adli para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davası açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkumiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir'. Hükümle birlikte, 31.12.2012 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da düşünce ve kanaat açıklamak suretiyle işlenen ve adli para cezasını ya da üst sınırı beş az hapis cezasını gerektiren suçlar için soruşturma aşamasında, CMK m.171’de öngörülen şartlara bakılmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, kovuşturma evresinde davanın ertelenmesine ve kesinleşmiş olan mahkumiyet hükmünün infazında ise infazın ertelenmesine karar verileceği belirtilmiştir. Belirtmeliyiz ki, hükmün uygulanabilmesi için işlenen veya işlendiği iddia olunan suçun, 31.12.2011 tarihinden önce gerçekleştirilmesi gerekmektedir.")
Peki, ben, hiçbir "HAKARET SUÇU" işlemediğim yönünde vicdani kanaatim bulunmasına karşın, bir ân düşünüp "OYUN ATÖLYESİ" savunucusu avukat Süleyman Anıl ile onun tuttuğu avukat İbrahim Demirci'nin iddialarına inanarak, ciddi bir "HAKARET SUÇU" işlemiş olduğumu kabul etsem bile, ben, bu "HAKARET SUÇU" eylemini ne zaman işlemişim? 31.12.2011 tarihinden önce mi, sonra mı işlemişim? Yani, 6352 Sayılı Yasa'nın "AF" kararından önce mi, "AF" kararından sonra mı? Evet, ilgili yasanın kapsamında "işlemişim", tam tamına 21 Nisan 2011 günü "işlemişim", yani adalete göre, hakka göre, hukuka göre, tüzeye göre, yasaya göre, ben zâten "AF" edilmişim!... Ancak, karınlarını adaletten, haktan, hukuktan, tüzeden, yasadan doyurabilen avukat Süleyman Anıl ile onun tuttuğu avukat İbrahim Demirci, "AF" kararını zerre kadar olsun hiç ciddiye almayıp, yasaya aykırı davranıyorlar. Bu davanın bitiminde, kendilerini hemen savcılığa "DAVA VE ŞİKÂYET" edeceğim!... Peki, ben, bu videonun "Yüklenme tarihi: 21 Nisan 2011" olduğunu nereden biliyorum?!
"OYUN ATÖLYESİ" şirketince tutulan Süleyman Anıl ile avukatı İbrahim Demirci'nin "KADIKÖY CUMHURİYET SAVCILIĞI" makamına verdiği şikâyet dilekçesindeki şu link içeriğinden biliyorum:
(www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs)
Peki daha önce neden bilmiyordum? Savcı, bırakınız bana bu videonun bilgisini vermeyi bir yana, beni müthiş derecede azarlayıp, makamında sözlü olarak "SUÇLU" ilân etmişti. Tavrı reddedip, yazılı ifade verdim.
Şöyle söylenebilir: "OYUN ATÖLYESİ" şirketince tutulan Süleyman Anıl ve onun avukatı İbrahim Demirci, savcılığa dilekçe verdiklerinde, henüz 6352 Sayılı Yasa söz konusu değildi belki de... Çünkü onlar birer avukat, benim gibi ilkokul mezunu birer zavallı değiller. Benim yerimde sıradan bir sade vatandaş olsa tir tir titrerdi. Bırakın benim durumumu, savcı bile, bu yasayı ciddiye almayarak soruşturma başlattı. Tabiî ki, bu arada şunu da ivedilikle ifade etmem gerekir: Benim ifademi alan savcı, bana öyle bağırdı ki, olağan işleyebilen demokratik yasalar söz konusu olsaydı, o savcının yargılanmasını sağlardım. Ancak, elimde hiçbir yazılı kanıt olmadığı gibi, savcının yardımcısı hanımefendi de, savcıdan yana durumu anımsayabilecektir. "OYUN ATÖLYESİ" şirketince tutulmış avukat Süleyman Anıl ve Süleyman Anıl'ın tuttuğu o avukat İbrahim Demirci'nin "KADIKÖY CUMHURİYET SAVCILIĞI" makamına sunduğu dilekçe metnini bile, o savcının hışmı nedeniyle, ancak, taaa 6 Mayıs 2013 tarihinde, "T.C. İSTANBUL ANADOLU 40. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI" makamına giderek alabildim.
a) 6352 SAYILI YASA ("YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN") 2 TEMMUZ 2012 GÜNÜ KABUL EDİLDİ.
b) 6352 SAYILI YASA 5 TEMMUZ 2012 GÜNÜ RESMİ GAZETEDE YAYINLANDI.
c) "OYUN ATÖLYESİ" tarafından tutulan avukat Süleyman Anıl ve Süleyman Anıl'ın tuttuğu ilginç avukat İbrahim Demirci, "KADIKÖY CUMHURİYET SAVCISI" makamına 27 TEMMUZ 2012 GÜNÜ DİLEKÇE VERDİ.
d) Savcı benden ifade alırken, bir "HAKARET YEMEDİĞİM" kaldı.
e) "HAKARET SUÇU" içerdiği iddia edilen VİDEOYU 21 NİSAN 2011 GÜNÜ YÜKLEDİM.
f) 6352 SAYILI YASA EMREDİYOR:
"31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adli para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davası açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkumiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir."
Bir "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyecek kadar entelektüel ahlâktan ve estetik bilinçten uzak "OYUN ATÖLYESİ" için "HUKUKSAL DESTEK" sunan avukat Süleyman Anıl ve onun avukatı İbrahim Demirci, yasaları eğip bükerek nesnel davranmıyorlar.
TÜRK CEZA KANUNU'NUN 125. MADDESİ ÇOK AÇIKTIR.
"ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenlenmesine yardım ve yataklık yapan "OYUN ATÖLYESİ" şirketinin çok ilginç vekilleri avukat Süleyman Anıl ile onun tuttuğu avukat İbrahim Demirci, benim ilkokuldan başka herhangi bir okul yüzü görmemem, giyimime dikkat etmemem, konuşmalarımı çekinmeden, açıkça, dobra dobra yapmam, avukatlık mesleğinden kesinlikle hoşlanmamam, özellikle avukatlar karşısındaki hukuksal üstünlüğüm nedeniyle, duruşmalar sırasında bile, bana karşı, evrensel hukuksal normlarına hiç uymayan biçimlerde davranmışlardır. Hattâ hattâ, İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki 2011/217 E. dosyasına bağlı duruşmalar sırasında, benim "NORMAL BİRİ OLMADIĞIM, AKLİ DENGEMİN YERİNDE OLMADIĞI" yönünde söylemler geliştirmekle birlikte, duruşma salonundan henüz çıkarken, beni "ŞUBEYE ÇEKTİRECEĞİNİ" bile dile getirebilmiştir. Bununla ilgili olarak İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki "CELSE NO: 2" tutanağı incelenebilir. İşbu tutanaktan tadımlık sunuyorum:
"Müşteki vekilinden soruldu: 'İncelemeye bir diyeceğimiz yoktur. Sanığın cezaî ehliyetinin araştırılmasını istiyorum. Zîra bize duruşma sonrası bile hakaret etmiştir.' dedi.
3 - Katılan vekilinin sanığın akli dengesi konusunda rapor alınması talebinin dosya içeriğine göre reddine"
"T.C. ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NDAKİ ESAS NO: 2013/306" ile başlatılan süreç bunun için devam ediyor...
YAKINDA! ÇOK YAKINDA!! PEK YAKINDA!!!
***
Ayrıca bakınız:
Bulunmaz, Süleyman Anıl ile yapacağı hukuk maçına sıkı hazırlanıyor!
1 - "OYUN ATÖLYESİ" şirketinin avukatı Süleyman Anıl'ın avukatı İbrahim Demirci, 27.07.2012 tarihinde "KADIKÖY CUMHURİYET SAVCILIĞI'NA" sunduğu "Açıklamalar" başlıklı basit dilekçesinin "Konu"su olarak şunlara yazabilmiş; "Görevi nedeniyle avukata İnternet yoluyla hakaret suçuna dair şikayet dilekçesidir."
Ben, ne "OYUN ATÖLYESİ" şirketine, ne "OYUN ATÖLYESİ"
şirketince tutulmuş avukat Süleyman Anıl'a ve ne de Süleyman Anıl'ın tuttuğu avukat İbrahim Demirci'ye hiçbir zaman için hakaret etmedim, etmeye de asla ve kesinlikle zerre kadar olsun hiç niyetim yok. Benim,
"OYUN ATÖLYESİ" şirketine hakaret etmediğim, İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi Yargıçlığı'nda yargılandığım DOSYA NO: 2011/3218 sayılı dosyadan hemen incelenebilir. "OYUN ATÖLYESİ", Türk Ceza Kanunu 125. Maddesi içeriğindeki "HAKARET SUÇU" kavramlarıyla benim hakkımda "DAVACI VE ŞİKÂYETÇİ" olabilmekle birlikte, benim yargılanmam sonucunda, "OYUN ATÖLYESİ" ile ilgili olarak herhangi bir ceza almam hiçbir zaman kesinlikle söz konusu olmadı...
Ben, "HAKARET SUÇU" işlemiş olsam bile, "HAK DÜŞÜRÜCÜ", "ZAMAN AŞIMI" olgularına neden olan durum hakkında TCK.'nun 125. Maddesi çok net ifadeler içeriyor. Ben, Basın - Yayın işiyle uğraşan biriyim. Basın İlan Kurumu'na kayıtlı olarak dergi yayınlıyorum. Benim yaptığım ciddi estetik eleştirileri, İnternet ortamında yapılmış "geyik" bağlamında değerlendirip, hemen savcıya ve/ya yargıca koşmak hiç de hoş değil. Gerçek anlamda, nesnel olarak, yüzde yüz kanıtlanmış bir biçimde "HAKARET SUÇU" işlemiş olsam da, şuna dikkat edilmeli:
"HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE",
"ZAMANAŞIMI SÜRESİ",
"6352 SAYILI YASA"
Burada bir parantez açarak, 6352 sayılı yasanın 1. maddesini okuyalım:
("6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin birinci fıkrasına göre, '31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adli para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davası açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkumiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir'. Hükümle birlikte, 31.12.2012 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da düşünce ve kanaat açıklamak suretiyle işlenen ve adli para cezasını ya da üst sınırı beş az hapis cezasını gerektiren suçlar için soruşturma aşamasında, CMK m.171’de öngörülen şartlara bakılmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, kovuşturma evresinde davanın ertelenmesine ve kesinleşmiş olan mahkumiyet hükmünün infazında ise infazın ertelenmesine karar verileceği belirtilmiştir. Belirtmeliyiz ki, hükmün uygulanabilmesi için işlenen veya işlendiği iddia olunan suçun, 31.12.2011 tarihinden önce gerçekleştirilmesi gerekmektedir.")
Peki, ben, hiçbir "HAKARET SUÇU" işlemediğim yönünde vicdani kanaatim bulunmasına karşın, bir ân düşünüp "OYUN ATÖLYESİ" savunucusu avukat Süleyman Anıl ile onun tuttuğu avukat İbrahim Demirci'nin iddialarına inanarak, ciddi bir "HAKARET SUÇU" işlemiş olduğumu kabul etsem bile, ben, bu "HAKARET SUÇU" eylemini ne zaman işlemişim? 31.12.2011 tarihinden önce mi, sonra mı işlemişim? Yani, 6352 Sayılı Yasa'nın "AF" kararından önce mi, "AF" kararından sonra mı? Evet, ilgili yasanın kapsamında "işlemişim", tam tamına 21 Nisan 2011 günü "işlemişim", yani adalete göre, hakka göre, hukuka göre, tüzeye göre, yasaya göre, ben zâten "AF" edilmişim!... Ancak, karınlarını adaletten, haktan, hukuktan, tüzeden, yasadan doyurabilen avukat Süleyman Anıl ile onun tuttuğu avukat İbrahim Demirci, "AF" kararını zerre kadar olsun hiç ciddiye almayıp, yasaya aykırı davranıyorlar. Bu davanın bitiminde, kendilerini hemen savcılığa "DAVA VE ŞİKÂYET" edeceğim!... Peki, ben, bu videonun "Yüklenme tarihi: 21 Nisan 2011" olduğunu nereden biliyorum?!
"OYUN ATÖLYESİ" şirketince tutulan Süleyman Anıl ile avukatı İbrahim Demirci'nin "KADIKÖY CUMHURİYET SAVCILIĞI" makamına verdiği şikâyet dilekçesindeki şu link içeriğinden biliyorum:
(www.youtube.com/watch?v=oVfyVfbY7Qs)
Peki daha önce neden bilmiyordum? Savcı, bırakınız bana bu videonun bilgisini vermeyi bir yana, beni müthiş derecede azarlayıp, makamında sözlü olarak "SUÇLU" ilân etmişti. Tavrı reddedip, yazılı ifade verdim.
Şöyle söylenebilir: "OYUN ATÖLYESİ" şirketince tutulan Süleyman Anıl ve onun avukatı İbrahim Demirci, savcılığa dilekçe verdiklerinde, henüz 6352 Sayılı Yasa söz konusu değildi belki de... Çünkü onlar birer avukat, benim gibi ilkokul mezunu birer zavallı değiller. Benim yerimde sıradan bir sade vatandaş olsa tir tir titrerdi. Bırakın benim durumumu, savcı bile, bu yasayı ciddiye almayarak soruşturma başlattı. Tabiî ki, bu arada şunu da ivedilikle ifade etmem gerekir: Benim ifademi alan savcı, bana öyle bağırdı ki, olağan işleyebilen demokratik yasalar söz konusu olsaydı, o savcının yargılanmasını sağlardım. Ancak, elimde hiçbir yazılı kanıt olmadığı gibi, savcının yardımcısı hanımefendi de, savcıdan yana durumu anımsayabilecektir. "OYUN ATÖLYESİ" şirketince tutulmış avukat Süleyman Anıl ve Süleyman Anıl'ın tuttuğu o avukat İbrahim Demirci'nin "KADIKÖY CUMHURİYET SAVCILIĞI" makamına sunduğu dilekçe metnini bile, o savcının hışmı nedeniyle, ancak, taaa 6 Mayıs 2013 tarihinde, "T.C. İSTANBUL ANADOLU 40. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI" makamına giderek alabildim.
a) 6352 SAYILI YASA ("YARGI HİZMETLERİNİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BASIN YAYIN YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARA İLİŞKİN DAVA VE CEZALARIN ERTELENMESİ HAKKINDA KANUN") 2 TEMMUZ 2012 GÜNÜ KABUL EDİLDİ.
b) 6352 SAYILI YASA 5 TEMMUZ 2012 GÜNÜ RESMİ GAZETEDE YAYINLANDI.
c) "OYUN ATÖLYESİ" tarafından tutulan avukat Süleyman Anıl ve Süleyman Anıl'ın tuttuğu ilginç avukat İbrahim Demirci, "KADIKÖY CUMHURİYET SAVCISI" makamına 27 TEMMUZ 2012 GÜNÜ DİLEKÇE VERDİ.
d) Savcı benden ifade alırken, bir "HAKARET YEMEDİĞİM" kaldı.
e) "HAKARET SUÇU" içerdiği iddia edilen VİDEOYU 21 NİSAN 2011 GÜNÜ YÜKLEDİM.
f) 6352 SAYILI YASA EMREDİYOR:
"31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adli para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davası açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkumiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir."
Bir "ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenleyecek kadar entelektüel ahlâktan ve estetik bilinçten uzak "OYUN ATÖLYESİ" için "HUKUKSAL DESTEK" sunan avukat Süleyman Anıl ve onun avukatı İbrahim Demirci, yasaları eğip bükerek nesnel davranmıyorlar.
TÜRK CEZA KANUNU'NUN 125. MADDESİ ÇOK AÇIKTIR.
"ENTELEKTÜEL LİNÇ KAMPANYASI" düzenlenmesine yardım ve yataklık yapan "OYUN ATÖLYESİ" şirketinin çok ilginç vekilleri avukat Süleyman Anıl ile onun tuttuğu avukat İbrahim Demirci, benim ilkokuldan başka herhangi bir okul yüzü görmemem, giyimime dikkat etmemem, konuşmalarımı çekinmeden, açıkça, dobra dobra yapmam, avukatlık mesleğinden kesinlikle hoşlanmamam, özellikle avukatlar karşısındaki hukuksal üstünlüğüm nedeniyle, duruşmalar sırasında bile, bana karşı, evrensel hukuksal normlarına hiç uymayan biçimlerde davranmışlardır. Hattâ hattâ, İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki 2011/217 E. dosyasına bağlı duruşmalar sırasında, benim "NORMAL BİRİ OLMADIĞIM, AKLİ DENGEMİN YERİNDE OLMADIĞI" yönünde söylemler geliştirmekle birlikte, duruşma salonundan henüz çıkarken, beni "ŞUBEYE ÇEKTİRECEĞİNİ" bile dile getirebilmiştir. Bununla ilgili olarak İstanbul 7. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki "CELSE NO: 2" tutanağı incelenebilir. İşbu tutanaktan tadımlık sunuyorum:
"Müşteki vekilinden soruldu: 'İncelemeye bir diyeceğimiz yoktur. Sanığın cezaî ehliyetinin araştırılmasını istiyorum. Zîra bize duruşma sonrası bile hakaret etmiştir.' dedi.
3 - Katılan vekilinin sanığın akli dengesi konusunda rapor alınması talebinin dosya içeriğine göre reddine"
"T.C. ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'NDAKİ ESAS NO: 2013/306" ile başlatılan süreç bunun için devam ediyor...
YAKINDA! ÇOK YAKINDA!! PEK YAKINDA!!!
***
Ayrıca bakınız:
Bulunmaz, Süleyman Anıl ile yapacağı hukuk maçına sıkı hazırlanıyor!