Tiyatro sanatına gün yirmi dört saat müdahalede bulunduğum için, çevremdeki samimî insanlar, içinde bulunduğum olumsuz koşullarda bile tiyatro sanatını icra edebileceğimi dile getirirlerken, dolaylı bir mantıkla, benim tiyatro yapmama hâlimi, çok kibar bir dille eleştirme cesareti gösterebiliyorlar... Hemen belirtmeliyim:
"Ben, asla mecburiyetten değil, tercihen tiyatro sanatına mesafeli duruyorum!..."
Bir roman yazarı, eğer hayatı boyunca bir tek roman bile yazmışsa, o roman yazarına dünya döndükçe "roman yazarı" denir. Ben, irili ufaklı yüz civarında oyuna, oyuncu, yazar, yönetmen olarak imza atmış bir insan olduğum için, beğenmediğim, doğru bulmadığım, mecbur bırakılmak istendiğim koşul, ortam ve zamanlarda tiyatro sanatını icra etmek zorunda değilim. Bana bunu kimse dayatamaz.
Evimde en çok "geyik yaptığım" kişi kızım Cemre Eylül Bulunmaz bile, zaman zaman kendini kaybederek şöyle bir söz söylebiliyor:
"Baba, bırak bu ayakları artık yahu! Herkes nasıl yapıyorsa, sen de öyle tiyatro yap canım! Tiyatrocular Kültür Bakanlığı Çanağı
yalayıp, resmî tiyatro kurumlarının paspası üzerinde yatarken, neden sen illâki kendi kafanın içindeki tiyatroyu yapacağım diye sayıklıyorsun? Böylece, hiç tiyatro yapamamakla karşı karşıya kalıyorsun. Hem tiyatro dünyasındaki herkes LİNÇÇİ değil ya, kıyıda köşede kalmış devrimci düşünüşlü insanlar da vardır. Sen, çok büyük bir tanıtım kampanyasına girerek, onları sığındıkları koruganlardan çıkarıp, ellerine ciddi paralar vererek, onların da devrimci duyarlılıkla tiyatro yapmasına olanak tanıyabilirsin!"
Benim, kızım Cemre Eylül'e verdiğim yanıt her zaman için aynı:
"Benim vereceğim avuç dolusu parayla (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı, ulûfe) devrimci sanat yapacak kişi, zâten kişiliksizliği kabul etmiş biridir. Herhangi bir sanatçı, kendi iradesiyle devrimci sanat yapmak gibi bir derde kapılmamışsa, benim vereceğim para yada bir başka ivmelendirici ayrıcalıkla, asla ve kesinlikle devrimci sanat yapamaz... Boş ver kızım... Biz, seninle 'geyik yapma' seanslarına devam edelim daha iyi olur!..."
Ben, mecburiyetimden değil, tercihim nedeniyle bu durumdayım. Ben, kendi koşullarım içerisinde yetiştireceğim sanatçı adaylarıyla yola çıkıyorum. Ben, kendi yetiştirdiğim sanatçı adaylarıyla sanat yapabildiğimde halka sunuyorum. Ama piyasa kültürüyle yetişip, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için tiyatro sahnelerini kirleten hiçbir kişi, hiçbir kuruluş ve hiçbir kurumla işbirliği yapmıyorum. Herhangi bir kapitalist kişi, kuruluş, kurum benimle işbirliği yaparsa, şunu çok net bilmelidir; ya benim dünya görüşüm sosyalizme hizmet edecek ya benimle yola çıkmayacak...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
"Ben, asla mecburiyetten değil, tercihen tiyatro sanatına mesafeli duruyorum!..."
Bir roman yazarı, eğer hayatı boyunca bir tek roman bile yazmışsa, o roman yazarına dünya döndükçe "roman yazarı" denir. Ben, irili ufaklı yüz civarında oyuna, oyuncu, yazar, yönetmen olarak imza atmış bir insan olduğum için, beğenmediğim, doğru bulmadığım, mecbur bırakılmak istendiğim koşul, ortam ve zamanlarda tiyatro sanatını icra etmek zorunda değilim. Bana bunu kimse dayatamaz.
Evimde en çok "geyik yaptığım" kişi kızım Cemre Eylül Bulunmaz bile, zaman zaman kendini kaybederek şöyle bir söz söylebiliyor:
"Baba, bırak bu ayakları artık yahu! Herkes nasıl yapıyorsa, sen de öyle tiyatro yap canım! Tiyatrocular Kültür Bakanlığı Çanağı
yalayıp, resmî tiyatro kurumlarının paspası üzerinde yatarken, neden sen illâki kendi kafanın içindeki tiyatroyu yapacağım diye sayıklıyorsun? Böylece, hiç tiyatro yapamamakla karşı karşıya kalıyorsun. Hem tiyatro dünyasındaki herkes LİNÇÇİ değil ya, kıyıda köşede kalmış devrimci düşünüşlü insanlar da vardır. Sen, çok büyük bir tanıtım kampanyasına girerek, onları sığındıkları koruganlardan çıkarıp, ellerine ciddi paralar vererek, onların da devrimci duyarlılıkla tiyatro yapmasına olanak tanıyabilirsin!"
Benim, kızım Cemre Eylül'e verdiğim yanıt her zaman için aynı:
"Benim vereceğim avuç dolusu parayla (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı, ulûfe) devrimci sanat yapacak kişi, zâten kişiliksizliği kabul etmiş biridir. Herhangi bir sanatçı, kendi iradesiyle devrimci sanat yapmak gibi bir derde kapılmamışsa, benim vereceğim para yada bir başka ivmelendirici ayrıcalıkla, asla ve kesinlikle devrimci sanat yapamaz... Boş ver kızım... Biz, seninle 'geyik yapma' seanslarına devam edelim daha iyi olur!..."
Ben, mecburiyetimden değil, tercihim nedeniyle bu durumdayım. Ben, kendi koşullarım içerisinde yetiştireceğim sanatçı adaylarıyla yola çıkıyorum. Ben, kendi yetiştirdiğim sanatçı adaylarıyla sanat yapabildiğimde halka sunuyorum. Ama piyasa kültürüyle yetişip, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için tiyatro sahnelerini kirleten hiçbir kişi, hiçbir kuruluş ve hiçbir kurumla işbirliği yapmıyorum. Herhangi bir kapitalist kişi, kuruluş, kurum benimle işbirliği yaparsa, şunu çok net bilmelidir; ya benim dünya görüşüm sosyalizme hizmet edecek ya benimle yola çıkmayacak...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz