YAKINDA! ÇOK YAKINDA! PEK YAKINDA!!!
Bulunmaz, "SANAT HUKUKU DERSİ" çalışmasına Av. Eyyüp Fırat Kuyurtar'ı da katıp, bu derste, sanat hukukunun inceliklerini anlatıyor:
Kuyurtar - Biliyorsunuz Fazıl Say dini değerleri alenen aşağılamaktan cezalandırıldı ve hakkında verilen mahkumiyet kararı hükmünün açıklanması ertelendi. Say, belirli bir süre yeniden suç işlemezse cezası düşecek. Yani Say’a sus denildi. Gerekçe kısaca şöyle: "yeryüzünde yaşayanların büyük çoğunluğunun mensubu oldukları üç büyük dinin mensuplarının ortak değerleri olan Allah, cennet ve cehennem gibi kavramlara yönelik hislerini nedensiz yere incitecek ve bu kavramların anlamsız, gereksiz ve değersiz olduğu kanaatini uyandırmak…" Şimdi bu gerekçeli karara baktığımızda, Yunus Emre de tıpkı sanatçı Fazıl Say gibi TCK m.216/3’ü ihlal etmiş, galiba…
Bulunmaz - Evet, dinî değerleri alenen aşağıladığı için hakkında suç duyurusu yapıldı. Ardından yargılanarak mahkûm oldu... Adalet böyle, hukuk böyle, içtihat, kanun böyle, mevzuat böyle, yasa böyle... Sen, bir
"hukukçu" olarak, çorba içtiğin avukatlık mesleğini mi koruyacaksın, yoksa yasa dışılığı mı koruyacaksın?... Yasaya aykırı durumları kutsama işine mi soyunacaksın?... Yasalardan umut kesmeyi göze alabiliyorsan, önce, İstanbul Barosu'ndaki kaydını sildirip, ardından, benim sürekli olarak söyleyip slogan hâline getirdiğim şu anlamlı sözü söylemelisin:
"Haksızlıkların yasalarla korunduğu ülkede yaşıyoruz!..."
Sen, "DEDE HUKUK BÜROSU VE DANIŞMANLIK" şirketinin elemanı olarak yasa dışı davranışı mı savunuyorsun? Bu soruya "evet"
deme şansın var. Çünkü sen, bir "talep dilekçesi" yazabilecek olgunluğa erişemediğin için, bu soruya "evet" deme lüksüne sahipsin... Sahi, 1100 kişinin bir araya gelerek Büktel'le benim sanatsal ifade olanaklarımızın ilelebet ilga ve imhâ edilmesi için düzenlediği LİNÇ KAMPANYASI
ana sponsorlarından Ömer Faruk Kurhan'ı bana karşı savunman senin hukuk düşüncene yüzde yüz uyuyor mu? Şöyle söyleyebilirsin: "Bırak hukuku savunmayı bir yana da, bir 'TEKZİP TALEBİ DİLEKÇESİ'
yazabilecek yetenekte biri değilim. Hukuku nasıl savunabilirim?..." Ben de aynen şunu derim: "GÜNAYDIN!..." Halkın değerlerini aşağılayan ve böylelikle, mevcut yasalara göre alenen "SUÇ" eşleyen Fazıl Say söz konusu olursa ona "SUS" denilmiş oluyormuş. Benim eleştiri hakkımı kullanmak, ifade özgürlüğümü savunmak ereğiyle başvurduğum yazı yazma eylemim söz konusu olduğunda, "HAKARET SUÇU" işlemiş oluyorum. Üstelik iki yıl önce "BERAAT" etmeme karşın... Bu sözleri sarf ederken hiç utanmıyor musun? "DEDE HUKUK BÜROSU VE DANIŞMANLIK" şirketi elemanı olmak sana şöyle bir hak sağlıyor:
"FAZIL SAY KONUŞ, HİLMİ BULUNMAZ SUS!"
Buraya bir işâret koyalım. Fazıl, Türk Ceza Kanunu 216/3'ten yargılandı. TCK 125'ten ("HAKARET SUÇU") yargılanmadı!...
***
Ayrıca bakınız:
Bulunmaz, Uğur Demirci Tosun'un şeriki Fırat Kuyurtar'a ders verecek!
Bulunmaz, "SANAT HUKUKU DERSİ" çalışmasına Av. Eyyüp Fırat Kuyurtar'ı da katıp, bu derste, sanat hukukunun inceliklerini anlatıyor:
Kuyurtar - Biliyorsunuz Fazıl Say dini değerleri alenen aşağılamaktan cezalandırıldı ve hakkında verilen mahkumiyet kararı hükmünün açıklanması ertelendi. Say, belirli bir süre yeniden suç işlemezse cezası düşecek. Yani Say’a sus denildi. Gerekçe kısaca şöyle: "yeryüzünde yaşayanların büyük çoğunluğunun mensubu oldukları üç büyük dinin mensuplarının ortak değerleri olan Allah, cennet ve cehennem gibi kavramlara yönelik hislerini nedensiz yere incitecek ve bu kavramların anlamsız, gereksiz ve değersiz olduğu kanaatini uyandırmak…" Şimdi bu gerekçeli karara baktığımızda, Yunus Emre de tıpkı sanatçı Fazıl Say gibi TCK m.216/3’ü ihlal etmiş, galiba…
Bulunmaz - Evet, dinî değerleri alenen aşağıladığı için hakkında suç duyurusu yapıldı. Ardından yargılanarak mahkûm oldu... Adalet böyle, hukuk böyle, içtihat, kanun böyle, mevzuat böyle, yasa böyle... Sen, bir
"hukukçu" olarak, çorba içtiğin avukatlık mesleğini mi koruyacaksın, yoksa yasa dışılığı mı koruyacaksın?... Yasaya aykırı durumları kutsama işine mi soyunacaksın?... Yasalardan umut kesmeyi göze alabiliyorsan, önce, İstanbul Barosu'ndaki kaydını sildirip, ardından, benim sürekli olarak söyleyip slogan hâline getirdiğim şu anlamlı sözü söylemelisin:
"Haksızlıkların yasalarla korunduğu ülkede yaşıyoruz!..."
Sen, "DEDE HUKUK BÜROSU VE DANIŞMANLIK" şirketinin elemanı olarak yasa dışı davranışı mı savunuyorsun? Bu soruya "evet"
deme şansın var. Çünkü sen, bir "talep dilekçesi" yazabilecek olgunluğa erişemediğin için, bu soruya "evet" deme lüksüne sahipsin... Sahi, 1100 kişinin bir araya gelerek Büktel'le benim sanatsal ifade olanaklarımızın ilelebet ilga ve imhâ edilmesi için düzenlediği LİNÇ KAMPANYASI
ana sponsorlarından Ömer Faruk Kurhan'ı bana karşı savunman senin hukuk düşüncene yüzde yüz uyuyor mu? Şöyle söyleyebilirsin: "Bırak hukuku savunmayı bir yana da, bir 'TEKZİP TALEBİ DİLEKÇESİ'
yazabilecek yetenekte biri değilim. Hukuku nasıl savunabilirim?..." Ben de aynen şunu derim: "GÜNAYDIN!..." Halkın değerlerini aşağılayan ve böylelikle, mevcut yasalara göre alenen "SUÇ" eşleyen Fazıl Say söz konusu olursa ona "SUS" denilmiş oluyormuş. Benim eleştiri hakkımı kullanmak, ifade özgürlüğümü savunmak ereğiyle başvurduğum yazı yazma eylemim söz konusu olduğunda, "HAKARET SUÇU" işlemiş oluyorum. Üstelik iki yıl önce "BERAAT" etmeme karşın... Bu sözleri sarf ederken hiç utanmıyor musun? "DEDE HUKUK BÜROSU VE DANIŞMANLIK" şirketi elemanı olmak sana şöyle bir hak sağlıyor:
"FAZIL SAY KONUŞ, HİLMİ BULUNMAZ SUS!"
Buraya bir işâret koyalım. Fazıl, Türk Ceza Kanunu 216/3'ten yargılandı. TCK 125'ten ("HAKARET SUÇU") yargılanmadı!...
***
Ayrıca bakınız:
Bulunmaz, Uğur Demirci Tosun'un şeriki Fırat Kuyurtar'a ders verecek!