8 Mart 2013 Cuma

Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Başkanı LİNÇÇİ Pof. Dr. Nurhan Tekerek'in emrinde çalışan Öğretim Görevlisi Dr. Tülay Yıldız Akgül, düşüncelerini toparlamaktan yoksun olduğu için, Yeni Tiyatro Dergisi'nde yazdığı "Şarkısı Olmayan Düğün Şarkısı" başlıklı yazıda, tiyatro okuruna yeni bir şey söyleyemediği gibi, Civan Canova'nın yazıp yönettiği, Berrin Akhasanoğlu'nun oynadığı "Düğün Şarkısı" oyununun içeriğini bile dile getirebilme becerisini gösteremiyor!...

Balık baştan, yazar kaleminde kokar... 

Hilmi Bulunmaz
8 Mart 2013

Daha sayı saymasını bile bilemeyecek kadar bilimden çok uzak biri olan LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek'in buyruğu altında çalışan T.C. Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Tülay Yıldız Akgül de, ister istemez, başındaki LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek'in izinden gidiyor!... 

Daha berrak bir düşünce geliştirmekte, güzel bir söz söylemekte, sözcük dizmekte, tümce kurmakta, paragraf oluşturmakta yetkin bir tava gelme aşamasına ulaşmadan eline kalem alan Dr. Tülay Yıldız Akgül, kendisine sunulan Yeni Tiyatro Dergisi'nin bembeyaz sayfalarını kapkara harflerle tıka basa doldururken, aklı, estetik bilinci, tiyatro sanatını geliştirici herhangi bir yazınsal eylemde bulunamadığı gibi, hakkında yazı yazdığını iddia ettiği "Düğün Şarkısı" için bile dişe dokunur hiçbir yargıda asla bulunamıyor!... 


"Düğün Şarkısı" metnini okuduğunu hiç sanmadığım Dr. Tülay Yıldız Akgül, bu metni okumuşsa da, anlamamış gibi bir izlenim bırakıyor. Zâten, bir insan, herhangi bir metni nesnel bir zekâyla okuyup, bu metin üzerinde düşünmeye başladığında, o metnin ortaya koyduğu izleği okurlarına anlatabilir. Oysa, Dr. Tülay Yıldız Akgül, "Düğün Şarkısı" üzerine yazdığını iddia etmesine karşın, sadece ve yalnızca bir sayfalık yazıda, öznel üfürmelerin dışına asla çıkamıyor. Yeni Tiyatro Dergisi'nin Mart 2013 tarihli 47. sayısı henüz satışta olduğu için, bu sayıdaki Akgül yazısının tamamını yayınlamak yerine, sadece son paragrafı aktarmakla yetiniyorum:

"Eğer bir oyundan ya da sinemadan -bir resim sergisinden de olabilir- çıkınca seyirci olarak 'işte bu' diyebiliyorsam hala bu sanat etkinliğinin etkisiyle konuşabiliyorsam gittiğim bu etkinlik işlevini görmüş demektir. Seyircisine dokunmayan, 'öylesine bir şey' izlenimi yaratan Düğün Şarkısı oyunu birçok başarılı oyuna imza atan Civan Canova'yı yazarlık anlamında hiçbir yere taşımadığı gibi yönetmenlik anlamında da tam bir hayal kırıklığı yaratmaktadır diyebiliriz."

Tabiî ki, herhangi bir kişi, LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek gibi bir "hoca" yönetiminde düşünce geliştirmeyi kabul edebilirse, o kişinin düşünce özgürlüğü de, ancak, "hoca hanım" tarafından çizilen "Uludağ Tebeşir Dairesi" sınırları içerisinde gelişebilir! 

Kendisinin sayı saymasını bile bilemeyecek kadar bilimsel âşktan, bilimsel düşünceden, bilimsel ahlâktan metrelerce uzak olduğunu kanıtladığım LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek, benim bu ciddi bilimsel çabam karşısında çok sinirlenip, tuttuğu avukatı Burhan Gün eliyle, beni savcılığa "şikâyet ve dava" etmişti. LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek'in bilim dışı "şikâyet ve dava" isteğini ciddiye alan Cumhuriyet Savcısı, benim, "Kamu Davası" ile yargılanmam isteğiyle, beni, İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi'ne havale etti... 


Cumhuriyet Savcısı (aslında LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek), benim yargılanmama karar verdiğinde, benim, iki yılı aşkın gayet ciddi bir zamanımın bu davayla ilgili olarak yoğunlaşmasına neden olmuştu. Âdeta bilim dışı bir reflekse sahip olan LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek, kendi açtırmış olduğu ve tam on duruşma süren, iki yılı aşkın beni uğraştıran bu yargılanma sonucu, ben, kesinlikle hiçbir hapis yatmadığım gibi, beş kuruş olsun hiç para ödemedim! 

Yukarıda belirttiğim ruh durumundaki biri olan LİNÇÇİ Prof. Dr. Nurhan Tekerek'in emri altında çalışmayı kabul edebilecek kadar rahat bir tutup geliştiren Öğretim Görevlisi Dr. Tülay Yıldız Akgül, tabiî ki, yalın bir düşünce geliştirip, çözümlemeci bir yoğunlaşma sürecine giremediği gibi, kesinlikle dramatik bir bilinç gerektiren tiyatro eleştirisi konusunda da asla yetkinleşemiyor... Sade suya tirit, kerameti kendinden menkul, öznesiz tümcelerle örülen bir yazı yazan Dr. Tülay Yıldız Akgül, şimdilik kaydıyla, sert eleştiri oklarımızdan âzâde tutuldu. Yeni Tiyatro Dergisi'nin Nisan 2013 tarihli 48. sayısı satışa çıktığında, Mart 2013 tarihli 47. sayısının tecimsel korunması kalktığında, "Şarkısı Olmayan Düğün Şarkısı" yazısını değerlendirmeyi düşünüyorum. Tabiî ki, mahkemelerden fırsat bulabilirsem. Bu arada, şunu net bir biçimde dile getireyim: 


Tülay Yıldız Akgül, yazı yazmayı sürdürürse, yazılarını gayet dikkatle okuyup, kılı kırka yararak eleştireceğim!