Oyun'un notu: LİNÇ KAMPANYASI için imza veren kişi ve kuruluşların üzerlerini "maymungötürengi" ile biz boyadık!...
***
Türkiye'nin ü(i)ç yüzü karşılaşırsa!
Yaşam Kaya
24 Haziran 2012
Tiyatro Boğaziçi 'ustalık dönemi' diye adlandırabileceğimiz bir yapıtla İKSV Tiyatro Festivali'nde izleyenlerinin karşısına geçti. 'Karşılaşmalar', cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan bir şirketin hikâyesiyle başlayan; daha sonra sosyalist, dindar ve Kemalist olan üç kardeşin yaşam öyküsüyle devam eden bir oyun. Kolektif ekip ruhunu sahnede hisseden seyirci, bugüne dek grubun en dinamik, sıradışı eserini tiyatro sahnesinde izleme şansına erişti.
BGST Tiyatro Boğaziçi'nin yazdığı; Aysel Yıldırım, İlker Yasin Keskin, Özgür Çiçek, Özgür Eren tarafından metin düzenlemesinin gerçekleştirildiği; Aysel Yıldırım, Banu Açıkdeniz, İlker Yasin Keskin, Özgür Eren dörtlüsünün rejisini üstlendiği; Ömer F. Kurhan'ın ve Metin Göksel'in proje danışmanı olduğu 'Karşılaşmalar'da; Aysel Yıldırım, Banu Açıkdeniz, Burak Akyunak, Bülent Sezgin, Cüneyt Yalaz, Deniz Aydın, Dila Okuş, Fırat Kuyurtar, Gökhan Gökçen, Gülcan Küçük, Gülsen Özbekar, Hekim Kılıç, İlker Yasin Keskin, Nihal Albayrak, Ömer Ongun, Öykü Gürpınar, Özgür Çiçek, Özgür Eren, Uluç Esen, Piri Kaymakçıoğlu, Zeynep Okan, Zilan Kaki sahnede seyir ziyafeti sunan ekip! Gösteride görev alan her ismi buraya ince ince işlemek lazım, keza bu denli kalabalık kadro tek eksikle dahi anılmamalı.
ERGENEKON VE BALYOZ SORUŞTURMASIYLA BAŞLAYAN ÖYKÜ
Konu bir cenaze sahnesiyle başlar. Babasını kaybeden Kemalist elit genç çocuk, babasının albay emeklisi arkadaşıyla derin bir sohbete girişir. Cumhuriyetin ‘kapitalist milliyetçi zengin’ yetiştirme projesinin ürünü olan genç adamın bilmediği iki kardeşi daha vardır. Kardeşlerinden kadın olanı, Özal dönemi ortaya çıkan ‘ılımlı İslamcı kapitalist’ kültür modelini temsil ederken; diğer erkek kardeş 1970 işçi hareketlerine katılmış, sosyalist görüşünden asla taviz vermemiş bir kişidir. Fakat o da sistemin kendisine dayattığı kurallara 2000’li yıllarda boyun eğmek zorunda kalır. Olaylar iç içe girdiğinde, emekli albay, hükümeti devirmek için bir araya gelen asker kökenli kişilerden birisi olarak ülke dışına çıkmaya hazırlanır. Fakat bunu gerçekleştiremeden yakalanır. Kemalist genç adam, sistemi ele geçiren ‘ılımlı İslamcılar’ tarafından hukuki baskıyla onlarla işbirliği yapmaya zorlanır. Modernlerle muhafazakârların çatışması içinde kalan adamın çıkış kapısı kalmayınca mecburen o da yeni sistemin bir parçası olmaya karar verir. Özal’ın ürünü olan ‘ılımlı İslamcı’ kadın, kapitalizmin zenginliklerini tattıkça dini değerlerini çağa uydurup yaşamayı tercih eder. Sosyalist erkek kardeş ise karısının amansız hastalığından ötürü inşaatta emrinde çalışan işçilerin haklarını savunamaz haldedir. Kemalist kardeşin babasının sevgilisinden olma diğer iki kardeşini bulması, siyasi fikir olarak ayrı dünyaları kan bağı yoluyla bile biraraya getirmeyecektir.
BRECHT TARZI TÜRKİYE YORUMU
Türkiye’de şimdiye dek içinden geçtiğimiz politik gündemi bu denli cesurca işleyen bir oyun ortaya konulmadı. AKP’nin ulusalcı kanatlarla çatışmalarını anlatan; sosyalist hareketin, çatışmalar içinde kendisini korumaya gayret eden yapısı net olarak sunuluyor. Yani konuda hiçbir nokta dolaylı anlatılmamış. Kemalist eleştiriler, AKP’nin Kemalist elitlere özenip, toplumu yeniden yaratma çabası, işçi sınıfının haklarını savunmayarak zenginleşen sendika patronları kıyasıya eleştirilmiş. Müziklerle şölene dönen gösteride Birgül Serçe (Bas gitar), İbrahim Odak (Elektrik gitar), Orçun Yıldırım (Ud, klavye), Vedat Yıldırım (Davul, vokal) konunun akışını hızlandıran kişiler. Konunun gidişatına uygun müzikler, şarkı sözleri insanları cezbediyor. Öncelikle ortada zorlama bir metin yok. Oyun sonrası Radikal’den Habertürk’ten eleştirmen dostlarla yaptığımız ayak üstü kritiklerde onların ‘oyunda her şeyi anlatmaya çalışmışlar, ama başaramamışlar’ yaklaşımlarına katılmadım. İç içe yaşadığımız şimdinin konusu belli ki onları içten içe rahatsız etmiş. Yapılan haksızlıklar, bildiğimiz, ama inatla görmek istemediğimiz gerçekler insanların yüzüne çarpınca belleklerde şok etkisi yaratmış.
Oyuncuları tek tek değerlendirmek yerine sahnedeki grup performansını değerlendirmek en akıllıca olanı. Dansların başarılı uyumu; koreografide Banu Açıkdeniz, Metin Göksel, İlker Yasin Keskin üçlüsünün muhteşem ürünü ekibin önünü açmış. Tiyatro Boğaziçi'nin neredeyse tüm kadrosu bu oyunda görev alıyor. Hal böyleyken grubun iç dinamiğinin başarılı ekip ruhu yarattığını görüyoruz. Ayrıca kalabalık içinde duruş, felsefe görmek bizleri çok memnun etti. Ortak akıl, ortak dil, ortak üretim! ‘Karşılaşmalar’ı özetleyen üç cümle...
BGST Tiyatro Boğaziçi'nin İKSV Tiyatro Festivali için hazırladığı ‘Karşılaşmalar’ oyunu festivalin en politik, gerçekçi gösterisiydi. Oyun dilerim gelecek sezon sahne yolculuğunu sürdürür. Böylesi çarpıcı konular sahnelerimizde kalmalı, inatla yoluna devam etmeli...
(Kaynak: BİRGün)
***
Türkiye'nin ü(i)ç yüzü karşılaşırsa!
Yaşam Kaya
24 Haziran 2012
Tiyatro Boğaziçi 'ustalık dönemi' diye adlandırabileceğimiz bir yapıtla İKSV Tiyatro Festivali'nde izleyenlerinin karşısına geçti. 'Karşılaşmalar', cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan bir şirketin hikâyesiyle başlayan; daha sonra sosyalist, dindar ve Kemalist olan üç kardeşin yaşam öyküsüyle devam eden bir oyun. Kolektif ekip ruhunu sahnede hisseden seyirci, bugüne dek grubun en dinamik, sıradışı eserini tiyatro sahnesinde izleme şansına erişti.
BGST Tiyatro Boğaziçi'nin yazdığı; Aysel Yıldırım, İlker Yasin Keskin, Özgür Çiçek, Özgür Eren tarafından metin düzenlemesinin gerçekleştirildiği; Aysel Yıldırım, Banu Açıkdeniz, İlker Yasin Keskin, Özgür Eren dörtlüsünün rejisini üstlendiği; Ömer F. Kurhan'ın ve Metin Göksel'in proje danışmanı olduğu 'Karşılaşmalar'da; Aysel Yıldırım, Banu Açıkdeniz, Burak Akyunak, Bülent Sezgin, Cüneyt Yalaz, Deniz Aydın, Dila Okuş, Fırat Kuyurtar, Gökhan Gökçen, Gülcan Küçük, Gülsen Özbekar, Hekim Kılıç, İlker Yasin Keskin, Nihal Albayrak, Ömer Ongun, Öykü Gürpınar, Özgür Çiçek, Özgür Eren, Uluç Esen, Piri Kaymakçıoğlu, Zeynep Okan, Zilan Kaki sahnede seyir ziyafeti sunan ekip! Gösteride görev alan her ismi buraya ince ince işlemek lazım, keza bu denli kalabalık kadro tek eksikle dahi anılmamalı.
ERGENEKON VE BALYOZ SORUŞTURMASIYLA BAŞLAYAN ÖYKÜ
Konu bir cenaze sahnesiyle başlar. Babasını kaybeden Kemalist elit genç çocuk, babasının albay emeklisi arkadaşıyla derin bir sohbete girişir. Cumhuriyetin ‘kapitalist milliyetçi zengin’ yetiştirme projesinin ürünü olan genç adamın bilmediği iki kardeşi daha vardır. Kardeşlerinden kadın olanı, Özal dönemi ortaya çıkan ‘ılımlı İslamcı kapitalist’ kültür modelini temsil ederken; diğer erkek kardeş 1970 işçi hareketlerine katılmış, sosyalist görüşünden asla taviz vermemiş bir kişidir. Fakat o da sistemin kendisine dayattığı kurallara 2000’li yıllarda boyun eğmek zorunda kalır. Olaylar iç içe girdiğinde, emekli albay, hükümeti devirmek için bir araya gelen asker kökenli kişilerden birisi olarak ülke dışına çıkmaya hazırlanır. Fakat bunu gerçekleştiremeden yakalanır. Kemalist genç adam, sistemi ele geçiren ‘ılımlı İslamcılar’ tarafından hukuki baskıyla onlarla işbirliği yapmaya zorlanır. Modernlerle muhafazakârların çatışması içinde kalan adamın çıkış kapısı kalmayınca mecburen o da yeni sistemin bir parçası olmaya karar verir. Özal’ın ürünü olan ‘ılımlı İslamcı’ kadın, kapitalizmin zenginliklerini tattıkça dini değerlerini çağa uydurup yaşamayı tercih eder. Sosyalist erkek kardeş ise karısının amansız hastalığından ötürü inşaatta emrinde çalışan işçilerin haklarını savunamaz haldedir. Kemalist kardeşin babasının sevgilisinden olma diğer iki kardeşini bulması, siyasi fikir olarak ayrı dünyaları kan bağı yoluyla bile biraraya getirmeyecektir.
BRECHT TARZI TÜRKİYE YORUMU
Türkiye’de şimdiye dek içinden geçtiğimiz politik gündemi bu denli cesurca işleyen bir oyun ortaya konulmadı. AKP’nin ulusalcı kanatlarla çatışmalarını anlatan; sosyalist hareketin, çatışmalar içinde kendisini korumaya gayret eden yapısı net olarak sunuluyor. Yani konuda hiçbir nokta dolaylı anlatılmamış. Kemalist eleştiriler, AKP’nin Kemalist elitlere özenip, toplumu yeniden yaratma çabası, işçi sınıfının haklarını savunmayarak zenginleşen sendika patronları kıyasıya eleştirilmiş. Müziklerle şölene dönen gösteride Birgül Serçe (Bas gitar), İbrahim Odak (Elektrik gitar), Orçun Yıldırım (Ud, klavye), Vedat Yıldırım (Davul, vokal) konunun akışını hızlandıran kişiler. Konunun gidişatına uygun müzikler, şarkı sözleri insanları cezbediyor. Öncelikle ortada zorlama bir metin yok. Oyun sonrası Radikal’den Habertürk’ten eleştirmen dostlarla yaptığımız ayak üstü kritiklerde onların ‘oyunda her şeyi anlatmaya çalışmışlar, ama başaramamışlar’ yaklaşımlarına katılmadım. İç içe yaşadığımız şimdinin konusu belli ki onları içten içe rahatsız etmiş. Yapılan haksızlıklar, bildiğimiz, ama inatla görmek istemediğimiz gerçekler insanların yüzüne çarpınca belleklerde şok etkisi yaratmış.
Oyuncuları tek tek değerlendirmek yerine sahnedeki grup performansını değerlendirmek en akıllıca olanı. Dansların başarılı uyumu; koreografide Banu Açıkdeniz, Metin Göksel, İlker Yasin Keskin üçlüsünün muhteşem ürünü ekibin önünü açmış. Tiyatro Boğaziçi'nin neredeyse tüm kadrosu bu oyunda görev alıyor. Hal böyleyken grubun iç dinamiğinin başarılı ekip ruhu yarattığını görüyoruz. Ayrıca kalabalık içinde duruş, felsefe görmek bizleri çok memnun etti. Ortak akıl, ortak dil, ortak üretim! ‘Karşılaşmalar’ı özetleyen üç cümle...
BGST Tiyatro Boğaziçi'nin İKSV Tiyatro Festivali için hazırladığı ‘Karşılaşmalar’ oyunu festivalin en politik, gerçekçi gösterisiydi. Oyun dilerim gelecek sezon sahne yolculuğunu sürdürür. Böylesi çarpıcı konular sahnelerimizde kalmalı, inatla yoluna devam etmeli...
(Kaynak: BİRGün)