1 Mart 2013 Cuma

LİNÇÇİ Ömer Faruk Kurhan'ın dört yıl önceki marifetini sunuyoruz!

Erbil Göktaş Skandalı Nereye Varacak?

Ömer Faruk Kurhan
30 Nisan 2009

Kaynak: Tiyatro Dergisi


Erbil Göktaş’ın "Haylaz Öğrencilere Ek Gece Dersleri 1" adlı ve tarafını açıkça küfür yayıncılarının lehine belirlediği yazısına bir cevap yazmış, bazı düzeltiler yapıyordum. Gece geç vakitte Mustafa Demirkanlı'dan bir telefon geldi ve Hilmi Bulunmaz'ın Oyun sitesinde yayımlanan Erbil Göktaş imzalı bir açıklamayı okumamı istedi.


Yazıda Yeni Tiyatro sitesine saldırı yapıldığı, yayın yapmasının engellendiği söyleniyor ve bunu yapanların da Bulunmaz ve Büktel'in küfür yayıncılığına karşı çıkanlar olduğu iddia ediliyordu. Açıklama "DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNE BÜYÜK SALDIRI!!!" başlığını taşıyordu. Yani biz, küfür yayıncılığına karşı çıkanlar bir insanlık suçu işlemiştik.


Mustafa Demirkanlı ve Ertuğrul Timur "… SALDIRI!!!" iddiasının balon olduğunu belgelediler ve ardından Ertuğrul Timur'un hazırladığı haber dosyasıyla yapılan sahtekârlığı kamuoyuna duyurdular. Sonuç: Bu defa gerçekten de suçüstü yakalandılar ve yaptıkları yanlarına kâr kalmadı.


Bu noktada dikkat çekilmesi gereken husus, Erbil Göktaş'ın kol kola girmekte beis görmediği küfür yayıncılarının, asgari yayıncılık ilkelerini çiğneyerek saldırgan bir tutum geliştirmeyi alışkanlık haline getirdiklerini ve iflah olmayacaklarını bir kez daha kanıtlamış olmalarıdır. Zaten tam da bu nedenle - umutsuz vaka oldukları için - kendilerine bir kampanya ile cevap verilmiştir.


Kendilerinin kampanyaya cevabı ise, kampanyaya destek verenlere şu mesajı vermek olmuştur: "…o metni onaylamakla ne kadar vahim bir o…stopolluğa imza attıklarını ve ne kadar iğrenç kişilere alet olduklarını fark etmeye davet ediyoruz!" (Hilmi Bulunmaz)


Erbil Göktaş'ın para karşılığı reklâm aldığı, yine para karşılığı oyun metnini bastığı ve Yeni Tiyatro'da paltosundan çıktım dediği hocasına 100 kere iftiracı dedirttiği anlayış işte bu üslubun sahipleridir.


Erbil Göktaş eğitimci onurunu ayaklar altına alarak küfür yayıncılığını aslanlar gibi savunmakla kalmadı, "… SALDIRI!!!" iddiasıyla bir de skandala imza attı. Bulunmaz ve Büktel sonunda çok istedikleri akademik skandalı imal etmeyi başardılar, ama bu "Erbil Göktaş Skandalı" oldu.


Yoksa Erbil Göktaş'ın başına gelenler (saldırı iddiasının balon olduğunun kanıtlanması) ilahi adaletin tecellisi mi? Ahlaki ve bilimsel temelden yoksun bir şekilde yıllarca "iftiracı" diyenler ve dedirtenler iftira ederken aniden suçüstü yakalandılar.


Bu yazının başında Erbil Göktaş'a bir cevap yazdığımı söylemiştim. Merak edenler olabilir ne oldu ona diye.


Kısaca ifade edeyim: Herhangi bir anlam ve önemi kalmadı. Güya Erbil Göktaş'ın sonu gelmez görünen bir kısım tutarsızlıklarının eleştirisini yapmıştım. (Ancak bir kısım, çünkü tamamının eleştirisini yapmak için makale değil, kitap yazmak gerekir.) Fakat "… SALDIRI!!!" iddiasının ve bu iddianın iftira olduğunun belgelenmesinden sonra, aniden her şey anlamsızlaştı. "Düşünce özgürlüğü" gibi temel bir insan hakkını dahi komplo senaryolarının malzemesi yapan insanlarla hangi düşünceyi akla ve emeğe ziyan vermeden tartışabilirsiniz ki?


Her şeye rağmen Ertuğrul Timur "Erbil Göktaş Skandalı"nın bir panik atak sonucu meydana gelmiş olabileceğine dikkat çekiyor ve ondan özür dilemesini bekliyor. Fakat "Gece Dersleri"nin ikincisinde bu yapıcı çağrının Göktaş tarafından açıkça olumsuzlandığı görülüyor. Bu nedenle, Ertuğrul Timur işi gücü bırakıp bir de kendisine Hayat Bilgisi dersi vermekte ve özellikle unutmuş göründüğü ilköğrenim seviyesindeki bilgilerini anımsamasına yardımcı olmaya çalışmaktadır.


Bundan çıkan sonuç bellidir: Ya Göktaş söylediklerine gerçekten inanmaktadır -ki bu onun cehalet ve paranoyanın damgasını vurduğu bir fantezi dünyasında hapis yattığını gösterir- ya da gayet bilinçli bir şekilde "… SALDIRI!!!" var diyerek maddi ve manevi dayanışma içinde olduğu küfür yayıncılığına gönüllü bir hizmette bulunmak istemiş, ama işleri yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Öyle ki, bu beceriksizliği sahiplenmek istemeyen Bulunmaz ve Büktel ona sırt çevirerek saldırı suçlamasına bulaşmamayı tercih etmişlerdir.


Suçüstü yakalanma ne yazık ki Erbil Göktaş'ı hakkıyla görevini yerine getirememiş tetikçi pozisyonuna sürüklemiş ve bu nedenle köşesinde tek ayak üzerinde çırpınma cezasına çarptırılmıştır. Bulunmaz'ın "o…stopol" ifadesiyle süslediği "polemik" yazısının başlığına dikkat etmekte fayda var: "Biz Hâlâ İki Kişiyiz!!!", yani "… SALDIRI!!!" ya da "Biz Üç Kişi Olduk!!!" değil.


Sonuç olarak Erbil Göktaş'ın bir panik atağın sebebiyet verdiği anlık bir hezeyana kapıldığı söylenemez. Belki şu söylenebilir: Panik atakların da sebebiyet verdiği hezeyanlarla yaşamak, uzun zamandır Erbil Göktaş'ın yaşam tarzı haline gelmiş ve tamamen sıradanlaşmıştır. Bu nedenle, kendisinin "Gece Dersleri" başlığını verdiği yazı dizisine "Gece Sayıklamaları" diyerek içine sürüklendiği ruh halini açıklamak daha kolay olabilir düşüncesindeyim.


Bakalım bundan sonra ne yapacak? Hatasını kabul edip "…SALDIRI!!!" diyerek suçladığı insanlardan özür dileme erdemini gösterecek mi? Yoksa "Gece Sayıklamaları" dizisine yeni bölümler mi ekleyecek? Bekleyip görelim.


(Kaynak: Ömer F. Kurhan TİYATRO YAZILARI)