O hakimi, HSYK hemen ihraç etmeli!
Ali Karahasanoğlu
29 Mart 2013
Balyoz sanıklarının aileleri, ilk defa doğru bir talepte bulunmuşlar. Nedir o talep? "Duruşmalar, TV'de yayınlansın!" Sonuna kadar destekliyorum. Hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın, duruşmalar TV'de yayınlanmalı. Sadece Balyoz davası değil. Her davanın duruşması...
Vatandaşlar sadece Balyoz'u izlerse, Türkiye'deki tüm mahkemelerde, hakimlerin hakarete uğradığını, bunun normal olduğunu sanabilirler... Silivri'deki sanık avukatlarının, duruşmaları yönetmeye kalktıklarını görüp, başka davalarda kendi avukatlarını pasiflikle suçlayabilirler... Ne bileyim, Balyoz duruşmasını izleyip, sonra mahkemeye bir işi düşüp de, kendisi bir duruşmaya çıkarsa, aradaki farkın şokuna girip, kalp krizinden ölebilir. Onun için, hem Balyoz Davası, hem Ergenekon Davası... Hem diğer davaların duruşmaları TV'den yayınlanmalı... Keşke, bunun önü açılsa...
Mesela, çok isterdim... Önceki gün, Ankara 2 No'lu Aile Mahkemesi'nde, SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak'ın eşi, Avukat Zübeyde Kamalak Hanımefendi, vekâleten bir duruşmaya girmek istemiş. Hakim Bey, "Olmaz, siz başörtülüsünüz" demiş... Gönlüm isterdi ki; o hakimin buyurgan tavrını, tüm millet seyretsin... Zübeyde Hanım'ın, savunmayı tümüyle rafa kaldıran bir hakim karşısındaki saygılı tavrını tüm halkımız görsün... Sonra; bir de Balyoz Davası'nda, Ergenekon Davası'nda, savunma hakkının tümü ile kısıtlanması değil, sadece "Avukat Bey, size biraz sonra söz vereceğim" hatırlatması üzerine, avukatların neler yaptıklarını görsün karşılaştırsın herkes... Balyoz Davası'nda Celal Ülgen ne yapıyor, birlikte görelim...
Zübeyde Hanım'ın duruşması nasıl erteleniyor, görelim... İstanbul Barosu yöneticileri, "Savunma hakkı kısıtlanıyor" diye Silivri'deki mahkemeyi basarken, Ankara Barosu da, İstanbul Barosu'na destek verirken... Ankara Barosu'na üye olan Zübeyde Kamalak'ın, başörtüsü gerekçe gösterilerek, tamamen keyfi bir kararla duruşmasının yapılmaması ve darbeciler için çırpınanların Zübeyde Hanım için iki kelimelik açıklama bile yapmaması, halkımızca da görülsün...
Halkımız görsün, duruşmaya çıkan hakimin, "Her ne kadar Danıştay 8. Dairesi'nin 2012/5257 esas sayılı dosyası ile türban konusunda avukatların yargılamaya girebilmeleri için yürütmenin durdurulması kararı var ise de" gerekçesini... Milletimiz görsün; bu hakimin, "Avukatların meslek kuralları gereği ve kamu hizmeti yapmış olması nedeniyle yargılamalara türbanlı olarak giremeyecekleri düşünüldüğünden, yargılamanın ertelenmesine karar verildi" şeklindeki, resmen suç niteliğinde ifadelerini... Evet; yapılması gereken bir duruşmanın, ertelenmesi... Hele hele bunun, duruşmaya giren avukatın kıyafeti sebebi ile yapılması...
Üstelik bu kıyafetin de gerekçesi, dini inançlar olması... Suçun katmerli bir cezası olmasını gerektiriyor... HSYK hemen harekete geçmeli... Düne kadar; ne hakimlere, ne de barolara, çok sert bir eleştiri getiremiyordum... Sonuçta, yanlış da olsa... Bayan avukatlar için başörtü engeli, Danıştay'dan da onay almıştı... Ama şimdi? Danıştay o kararından vazgeçti...
Bayan avukatlar için başörtü yasağının yürütmesini durdurdu... Ama bazı hakimler hâlâ, "Ben yasağı sürdürüyorum" diyorsa... Görev, HSYK'ya düşüyor...
Aksi takdirde; bir başka hakimin de, başı açık avukatı duruşmaya almaması halinde, kimsenin sesini çıkartmaya hakkı olamaz. HSYK, keyfi kararla duruşmayı erteleyen hakimi, derhal görevden almalı.. Cezasını verirken, "inanç farklılığı sebebi ile ayrımcılık uygulandığı"nı dikkate alarak, uygulama yapmalı..
***
Olayın bir de şu yanı var... Nerede inançlı insanlara karşı bir ayrımcılık var. Nerede yanlış bir karar var. Nerede vatandaşın haklı taleplerini reddeden bir hakim var... Hemen hepsi YARSAV'lı... Merak ettim...
Av. Zübeyde Kamalak'a bu keyfi kararı uygulayan hakim YARSAV'lı mı diye!... Aynen öyle...
Ne bekleriz ki, YARSAV’lı hakimden..
Böyle keyfi karardan başka!
(Kaynak: HABER VAKTİM)
Ali Karahasanoğlu
29 Mart 2013
Balyoz sanıklarının aileleri, ilk defa doğru bir talepte bulunmuşlar. Nedir o talep? "Duruşmalar, TV'de yayınlansın!" Sonuna kadar destekliyorum. Hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın, duruşmalar TV'de yayınlanmalı. Sadece Balyoz davası değil. Her davanın duruşması...
Vatandaşlar sadece Balyoz'u izlerse, Türkiye'deki tüm mahkemelerde, hakimlerin hakarete uğradığını, bunun normal olduğunu sanabilirler... Silivri'deki sanık avukatlarının, duruşmaları yönetmeye kalktıklarını görüp, başka davalarda kendi avukatlarını pasiflikle suçlayabilirler... Ne bileyim, Balyoz duruşmasını izleyip, sonra mahkemeye bir işi düşüp de, kendisi bir duruşmaya çıkarsa, aradaki farkın şokuna girip, kalp krizinden ölebilir. Onun için, hem Balyoz Davası, hem Ergenekon Davası... Hem diğer davaların duruşmaları TV'den yayınlanmalı... Keşke, bunun önü açılsa...
Mesela, çok isterdim... Önceki gün, Ankara 2 No'lu Aile Mahkemesi'nde, SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak'ın eşi, Avukat Zübeyde Kamalak Hanımefendi, vekâleten bir duruşmaya girmek istemiş. Hakim Bey, "Olmaz, siz başörtülüsünüz" demiş... Gönlüm isterdi ki; o hakimin buyurgan tavrını, tüm millet seyretsin... Zübeyde Hanım'ın, savunmayı tümüyle rafa kaldıran bir hakim karşısındaki saygılı tavrını tüm halkımız görsün... Sonra; bir de Balyoz Davası'nda, Ergenekon Davası'nda, savunma hakkının tümü ile kısıtlanması değil, sadece "Avukat Bey, size biraz sonra söz vereceğim" hatırlatması üzerine, avukatların neler yaptıklarını görsün karşılaştırsın herkes... Balyoz Davası'nda Celal Ülgen ne yapıyor, birlikte görelim...
Zübeyde Hanım'ın duruşması nasıl erteleniyor, görelim... İstanbul Barosu yöneticileri, "Savunma hakkı kısıtlanıyor" diye Silivri'deki mahkemeyi basarken, Ankara Barosu da, İstanbul Barosu'na destek verirken... Ankara Barosu'na üye olan Zübeyde Kamalak'ın, başörtüsü gerekçe gösterilerek, tamamen keyfi bir kararla duruşmasının yapılmaması ve darbeciler için çırpınanların Zübeyde Hanım için iki kelimelik açıklama bile yapmaması, halkımızca da görülsün...
Halkımız görsün, duruşmaya çıkan hakimin, "Her ne kadar Danıştay 8. Dairesi'nin 2012/5257 esas sayılı dosyası ile türban konusunda avukatların yargılamaya girebilmeleri için yürütmenin durdurulması kararı var ise de" gerekçesini... Milletimiz görsün; bu hakimin, "Avukatların meslek kuralları gereği ve kamu hizmeti yapmış olması nedeniyle yargılamalara türbanlı olarak giremeyecekleri düşünüldüğünden, yargılamanın ertelenmesine karar verildi" şeklindeki, resmen suç niteliğinde ifadelerini... Evet; yapılması gereken bir duruşmanın, ertelenmesi... Hele hele bunun, duruşmaya giren avukatın kıyafeti sebebi ile yapılması...
Üstelik bu kıyafetin de gerekçesi, dini inançlar olması... Suçun katmerli bir cezası olmasını gerektiriyor... HSYK hemen harekete geçmeli... Düne kadar; ne hakimlere, ne de barolara, çok sert bir eleştiri getiremiyordum... Sonuçta, yanlış da olsa... Bayan avukatlar için başörtü engeli, Danıştay'dan da onay almıştı... Ama şimdi? Danıştay o kararından vazgeçti...
Bayan avukatlar için başörtü yasağının yürütmesini durdurdu... Ama bazı hakimler hâlâ, "Ben yasağı sürdürüyorum" diyorsa... Görev, HSYK'ya düşüyor...
Aksi takdirde; bir başka hakimin de, başı açık avukatı duruşmaya almaması halinde, kimsenin sesini çıkartmaya hakkı olamaz. HSYK, keyfi kararla duruşmayı erteleyen hakimi, derhal görevden almalı.. Cezasını verirken, "inanç farklılığı sebebi ile ayrımcılık uygulandığı"nı dikkate alarak, uygulama yapmalı..
***
Olayın bir de şu yanı var... Nerede inançlı insanlara karşı bir ayrımcılık var. Nerede yanlış bir karar var. Nerede vatandaşın haklı taleplerini reddeden bir hakim var... Hemen hepsi YARSAV'lı... Merak ettim...
Av. Zübeyde Kamalak'a bu keyfi kararı uygulayan hakim YARSAV'lı mı diye!... Aynen öyle...
Ne bekleriz ki, YARSAV’lı hakimden..
Böyle keyfi karardan başka!
(Kaynak: HABER VAKTİM)