Cumartesi günü öğle sonrasında başlayan ve bugün (3 Aralık 2012 Pazartesi) öğle sonrasına dek süren yayın donması, tamamıyla bizim son derecede olumsuz koşullarımızdan kaynaklanmaktadır.
Ben, hemen hemen her gün, sabah sekizden akşam sekize dek, şu ânda yazı yazdığım tiyatromun yönetim yerinin de bulunduğu mekândaki bilgisayarı kullanıyorum. Akşam sekizden başlayarak, iki üç saat kadar bir zaman da, Bulunmaz Tiyatro - İstanbul'un atölyesinde sürdürdüğüm yazı yazma eylemimi, gece yarısına dek, evimdeki bilgisayarda sürdürmeye çalışıyorum. Ta ki düşene dek!
19 Kasım 2012 Pazartesi günü akşamı korkunç bir yangın felaketi yaşadığımız Bulunmaz Tiyatro - İstanbul'un yönetim yerinin de bulunduğu mekân, sadece bilgisayarlarımızın kullanılamaz hâle gelmesiyle değil, aynı zamanda birçok olumsuz durumla birlikte, faks, İnternet ve telefon iletişiminin de kopmasına neden oldu ve tam iki haftadır olağan iletişimimiz ciddi biçimde sekteye uğradı.
Birkaç aydır, evimde ciddi bir İnternet sorunu yaşıyordum. Bir türlü çözümleyemediğimiz İnternet sorunu nedeniyle, sürekli olarak yayınımızda onulmaz aksamalar oluyordu. Üstüne üstlük,
HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI sürecinin sıcaklığı, yurtdışı gezilerimizin yoğunluğu, işlerimizdeki tıkanmanın ve durağanlığın verdiği tinsel sorunlar nedeniyle, yayınımızda aksamalar vardı.
Şöyle bir söz söylenebilir: "Canım sen de her şeyi izleyip, okurlara duyurmak zorunda mısın? Bak diğer tiyatrocular ne yapıyor?!..."
Evet, ben, "her şeyi" izleyip, okurlarıma en kısa zamanda mutlaka duyurmak zorundayım. Çünkü, bizden öncekilerin deneyimlerini yazarak bize iletmeleri nedeniyle, bizden öncekiler sayesinde, nasıl ki biz, "hazır deneyimlere sahip" olarak donatılmış isek, ben de, biz de, deneyimlerimizi, anlatma gücümüz oranında izleyicilerimize, okurlarımıza sunmalıyız ki, onlar da, "hazır deneyimlere sahip" olarak, yepyeni kavgalara girişebilme gücünü kendinde bulsunlar.
Yoksa, ben de, hemen hemen bütün tiyatro esnafının yaptığı gibi, sadece kendi dünyamla, kendi oyunumla, kendi rüyamla, kendi tiyatromla uğraşmanın dışına çıkmazsam, bu ülkenin insanlarına çok büyük haksızlık yapmış, bu ülkenin izleyicilerine hiç katkıda bulunmamış, bu ülkenin okurlarına eksik bilgi vererek, dolaylı bir biçimde de olsa hilekârca davranmış, sahtekârlık yapmış sayılırım.
Bu arada, son birkaç gündür "olağanüstü bir keskinlikte sancı" saplanan sırtımdaki sorun nedeniyle, sürekli olarak sert bir yerde yatıp, "Paulo Coelho / Bir Savaşçının Yaşamı" kitabını okumak da, yayınımızın aksamasına neden olan küçük bir etmen! Her neyse...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
Ben, hemen hemen her gün, sabah sekizden akşam sekize dek, şu ânda yazı yazdığım tiyatromun yönetim yerinin de bulunduğu mekândaki bilgisayarı kullanıyorum. Akşam sekizden başlayarak, iki üç saat kadar bir zaman da, Bulunmaz Tiyatro - İstanbul'un atölyesinde sürdürdüğüm yazı yazma eylemimi, gece yarısına dek, evimdeki bilgisayarda sürdürmeye çalışıyorum. Ta ki düşene dek!
19 Kasım 2012 Pazartesi günü akşamı korkunç bir yangın felaketi yaşadığımız Bulunmaz Tiyatro - İstanbul'un yönetim yerinin de bulunduğu mekân, sadece bilgisayarlarımızın kullanılamaz hâle gelmesiyle değil, aynı zamanda birçok olumsuz durumla birlikte, faks, İnternet ve telefon iletişiminin de kopmasına neden oldu ve tam iki haftadır olağan iletişimimiz ciddi biçimde sekteye uğradı.
Birkaç aydır, evimde ciddi bir İnternet sorunu yaşıyordum. Bir türlü çözümleyemediğimiz İnternet sorunu nedeniyle, sürekli olarak yayınımızda onulmaz aksamalar oluyordu. Üstüne üstlük,
HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI sürecinin sıcaklığı, yurtdışı gezilerimizin yoğunluğu, işlerimizdeki tıkanmanın ve durağanlığın verdiği tinsel sorunlar nedeniyle, yayınımızda aksamalar vardı.
Şöyle bir söz söylenebilir: "Canım sen de her şeyi izleyip, okurlara duyurmak zorunda mısın? Bak diğer tiyatrocular ne yapıyor?!..."
Evet, ben, "her şeyi" izleyip, okurlarıma en kısa zamanda mutlaka duyurmak zorundayım. Çünkü, bizden öncekilerin deneyimlerini yazarak bize iletmeleri nedeniyle, bizden öncekiler sayesinde, nasıl ki biz, "hazır deneyimlere sahip" olarak donatılmış isek, ben de, biz de, deneyimlerimizi, anlatma gücümüz oranında izleyicilerimize, okurlarımıza sunmalıyız ki, onlar da, "hazır deneyimlere sahip" olarak, yepyeni kavgalara girişebilme gücünü kendinde bulsunlar.
Yoksa, ben de, hemen hemen bütün tiyatro esnafının yaptığı gibi, sadece kendi dünyamla, kendi oyunumla, kendi rüyamla, kendi tiyatromla uğraşmanın dışına çıkmazsam, bu ülkenin insanlarına çok büyük haksızlık yapmış, bu ülkenin izleyicilerine hiç katkıda bulunmamış, bu ülkenin okurlarına eksik bilgi vererek, dolaylı bir biçimde de olsa hilekârca davranmış, sahtekârlık yapmış sayılırım.
Bu arada, son birkaç gündür "olağanüstü bir keskinlikte sancı" saplanan sırtımdaki sorun nedeniyle, sürekli olarak sert bir yerde yatıp, "Paulo Coelho / Bir Savaşçının Yaşamı" kitabını okumak da, yayınımızın aksamasına neden olan küçük bir etmen! Her neyse...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz