9 Aralık 2012 Pazar

ey yavşak

                                                                                               foto için tıklayınız

tiyatronun ensesinde mışıl mışıl büyüyen yavşak
senin suratından düşen pudralar ingiliz malı mı
ağzına alıp gargara yaptığın o lâflar çok yuvarlak
dişlerinin arasındaki ağır gölgeler çalı mı yılan mı

sen 
ki
titrek bacaklarınla 
doğduğun kentin duvarlarına hızla işeyen bir köpek
mama yediğin kaba ishal olmuş çocuk gibi sıçan bir ödlek
sin

sen
ki
emperyal düşler gören yavşak ruhlu hainlere destek
önünde eğildiğin muktedirlerin elindeki paslı bir köstek
sin

sen
ki
bir gün
kıyametten çok önce
cehennemin kapısına konulacak tasmalı bir kerberos
tiyatro sanatını şimşek hızıyla kirleten kilisesiz bir piskopos
ve dedikoduların kenar süsü bir fiskos
sun

tiyatronun bahçesine ağır ağır kaka yapan çocuk
senin beynini kösnülleyen yerlere dek eğilmen mi
iktidarın çanağına sıçılmış akçeleri çalan ufaklık
bahçemize sıçtığın boklar çanaktan yediklerin mi

sen
ki
halka karşı
halka uzak
aşağılık bir çerçi
sin

sen
ki 
halka kazık atanların imgesi
halka tuzak kuranların simgesi
ve bir gün boynumuza geçirilecek ingiliz ipi
sin

sen 
ki
tam bir piç oğlu piç
sin

sen
ki
genelevde peçete tutan iğrenç bir pezevenk
sin

sen
ki
sın
sen
ki
sin
sen
ki
sun
sen
ki
sün
sen sadece anlamsız bir sınsinsunsünsün
yani sen tam anlamıyla kişiliksiz bir süprüntüsün

hilmi bulunmaz
on aralık iki bin on iki