uğruna ölüme yatacağım sevgili
yeter ki katışıksız bir aşkla sev beni
benim derdim
iki tinin birbirine değmesi
teni terk eden tinsel aşkınla sar beni
ben senden aşk bekliyorum sıcak bir aşk
yarım yamalak sevişmeler avutmaz beni
hiçbir anlam taşımayan o kaçamak bakışlar
ve yapay iç çekmelerden hoşlanmaz yüreğim hiç
aynı yolda birlikte yürümek istiyorum seninle
beni kavgaya sürükleyen rüzgârın üzerine bile
ne zaman hava yer değiştirse
senin incecik sesin değer tenime
oysa bilirim
seni ben öldürdüm
daha güneş doğmadan
daha güneş doğmadan
hani buz kesmişti ya kent birdenbire
ve kentin ortasından akan ırmak donmuştu
ve kentin ortasından akan ırmak donmuştu
işte o zaman öldürdüm seni ben sesin tenime değince
aşkımız ağır ağır yağan karın altındaki parmak izlerinde
aşkımız ağır ağır yağan karın altındaki parmak izlerinde
görünmez bir silahın sessiz kurşunu vurdu seni
bir hint bülbülü gibi şakıyan sesin sustu sonsuza dek
henüz kendi sesinle konuşmaya başlamadan ansızın sustun
ucunda incecik bir susturucu bulunan silahla susturdum seni
seni öldürdüm seni ben öldürdüm seni ben öldürdüm seni ben
ve yüreğimin en sessiz köşesine gömdüm seni ben seni ben seni
hilmi bulunmaz
yirmi beş kasım iki bin on iki
hilmi bulunmaz
yirmi beş kasım iki bin on iki