25 Kasım 2012 Pazar

Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, aşağıdaki adaletsiz, basit, cahilce kaleme alınmış, çaresizliğin vesikası, düşünmeksizin çiziktirilmiş, enayileştirici, fena hâlde can sıkıcı, garâbet değeri yüksek yazıyı okur okumaz şöyle söyledi: "'Oyuncuların çoğu YAVŞAKtır genellikle...' kem sözünün mucidi ve Shakespeare Çocuğu Nihat Haluk Bilginer'in sahibi olduğu LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin 'cafe' bölümünde çaresiz ve kimsesiz uyuşuk bir kedi gibi keyif sürdüğü için olsa gerek, LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin her anlamıyla sahneye koyduğu iğrenç 'Testosteron' düzeysiz oyunun bayağılığına göğsünü siper eden Cumhuriyet Gazetesi etiketli Ahmet Cemal, Melih Anık gibi kibar bir tiyatro yazarına karşı çok büyük bir haksızlık etmenin yanı sıra, elindeki kalemi tam bir teslimiyet mantığıyla LİNÇÇİ Oyun Atölyesi'nin her geçen gün paslanan giyotini biçiminde kullanmış!"

Ahmet Cemal
29 Aralık 2008 

Sayın Melih Anık’ın "Testosteron: Soytarılar Panayırı" başlıklı yazısını, büyük bir ilgi ve zevkle okudum.

Her şeyden önce, kendilerinin emlak işlerinin yanı sıra, sanata, özellikle de tiyatro sanatına ne kadar ’vakıf’ olduklarını bu yazı ile öğrenmenin benim için çok aydınlatıcı olduğunu özellikle vurgulamayı, ülkemin tiyatrosu adına soylu ve gerekli bir görev sayıyorum. Her ne kadar yazının bütünü için ’bütünlük taşıdığı’ yolunda bir yargıya varabilmek kolay değil ise de, bu dağınıklığın emlak piyasası ile tiyatronun kavramlarının birbirinden farklı olmasından ötürü, okuyucularca hoşgörüyle karşılanacağından eminim. Ayrıca, sayın yazarın bir "Soytarılar Panayırı" üzerine düşünülebilecek en soytarıca satırları kaleme almış olması, kanımca ülkemizin tek kişilik oyunlar literatürüne yeni ve çok değerli bir katkı anlamını taşımaktadır.

Sayın yazarın satırları, değerli film yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan’ın artık haklı bir üne kavuşmuş olan "güzel ve yalnız ülkem" söylemindeki "yalnız" sözcüğünü tam anlamıyla yerine oturtabilecek bir ağırlık taşımaktadır. Çünkü, Uğur Mumcu’nun deyişiyle, "bilgisi olmayanların fikir sahibi" sıfatıyla her alanda at oynatabildikleri bir ülkeden daha da yalnızı, kesinlikle düşünülemez. Az sayıdaki sıradışı ve dünyaya, alışılmışın dışında, farklı da bakabilen insanlarını alaşağı etmek için sığlığı ve sıradanlığı yaygınlaştırmak için hiçbir fırsatın kaçırılmadığı bir ortamın yargılı olduğu yalnızlıktan daha korkunç bir yalnızlık düşünebilmek ise, gerçekten imkânsızdır.

Sayın yazar hiç merak etmesin: Türk tiyatrosunun geleceğini, tiyatro adı takılan anlaşılmayan, aslında kendi kendini de kavramaktan aciz iğreti soyutluk denemeleri değil, fakat kendilerinin bugün "soytarılar" diye aşağıladıkları, ne yaptıklarını çok iyi bilen, dünyaya farklı bakmaktan da korkmayan gençler belirleyeceklerdir!

(Kaynak: Oyun)