25 Kasım 2012 Pazar

LİNÇÇİ Oyun Atölyesi işçisi Selçuk Aydoğan Melih Anık'a üfürmüş!

Oyun'un notu: LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Oyun Atölyesi'nin işçisi Selçuk Aydoğan, Türkçe özürlü bir yazı yazmış. Biz, bu Türkçe özürlü yazının anlaşılarak okunması için, bu Türkçe özürlü yazı üzerinde ciddi bir mesai harcadık. Selçuk Aydoğan'ın Türkçe özürlü yazısını, özgün hâliyle okumak isteyen, yazının en altında vermiş olduğumuz linki derhal tıklayabilir!...

***

Selçuk Aydoğan
30 Aralık 2008

Bir İnşaat Mühendisinin Sergüzeşti Nâ-Kâfi Melih Anık, Oyun Atölyesi'nin "Testosteron" oyunuyla ilgili olarak bir eleştiri kaleme almış. Fakat oyunun eleştirisi dışında yazısında her şey var, ben de dahil. Ben de bu yüzden, "Tiyatro Dünyası"na cevap yazma lüzumunu hissettim. Abdurrahman Çelebilerin toplumda artmaması için… 

İki atasözümüzle taksim yaptıktan sonra yazıma başlayacağım:

1 - Av kurmasını bilmeyen köpek, köye kurt getirirmiş.
2 - Ayının 32 türküsü var 32'si de armut üstüne.

İnsan, inşaat mühendisi olabilir, "Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Genel Müdürü" olabilir, ama sanatçı olamaz ve de eleştirmen. Melih Bey'den, bilmediği bir meslekle ilgili olarak bir şeyler beklemek haksızlık olur. Bir oyuncunun beyin ameliyatını becerememesi gibi. (Teşbihte hatâ olması hakkını saklı tutmak kaydıyla.) 

İyi de ben Melih Bey'i neden yadırgadım? Yönetici pozisyonunda mülklerin efendisi olan birinin (başka alanda da olsa) kamusal alanda yalan söylemesi ve bu duruma tiyatro dünyasını alet etmesi hoş bir durum değil. 

Peki, Melih Bey hangi konuda ve neden yalan söyledi? 

Hangi konuda yalan söylediğini aydınlığa kavuşturacağım. Fakat neden yalan söylediği konusunu hekim olmadığım için ben cevaplayamayacağım. Bu hekimlerin işi... 

Melih Bey, bir yerde sorun olduğunu düşünüyorsa, neden oranın yetkilisiyle konuşmaz da, kendisinin kapı görevlisi olarak adlandırdığı (ki Oyun Atölyesi'nde bu şekilde anılan bir çalışanımız yok) "kızlara" egosunu tatmin etmek için onlara bağırır. İnsanın inşaatçı olması, sermaye piyasası kuruluyla temas etmesi kabalaşmasını gerektirmez. Hadi diyelim ki ekonomideki kriz Melih Bey'i çok kötü etkiledi, yine de ilkel bir davranış. 

Ancak Melih Bey'in bu durumu "Testosteron" ile açıklanabilir.

Keşke oyunu seyretseydi. "Bizim seyrettiğimiz gece salonda kendi sözleri ile 'Selçuk Abi'nin kanatları altında gösteriyi seyreden on bir yaşındaki erkek çocuğun hayat derslerine gösterinin ikinci yarısında devam etmesine engel ve alelacele salondan 'itina' ile uzaklaştırılmasına neden olduğumuz için üzgünüz" demiş müfteri.

Bu yazıda adı geçen 'Selçuk Abisi' benim, Oyun Atölyesi'nin işletme sorumlusu Selçuk Aydoğan. Melih Anık gibi gayrimenkul zirve toplantılarına katılan zât olmadığım için, tiyatroda bu görevi uygun gördüler bana. 

Melih Bey'in ilk yalanı: Adına üzüldüğü çocuk, oyunu sonuna kadar seyretti. Oyunun arasında Melih Amcası on bir yaşındaki çocuğu "erkekler" tuvaletinin kapısında sıkıştırıp, neden tiyatroya geldiği konusunda bir güzel azarladı onu kendince, on bir yaşındaki çocuk daha olgun davranarak gerekli cevabı verdi Melih Amcası'na. Bütün bunlara şahit olan ben, on bir yaşındaki çocuğu gayrimenkulcünün şerrinden korumak için onu arka sıraya oturtturdum. 

Oyun bitti; Melih Amca salondan çıktı; çıkarken yalanına sakladığı çocuğu görmedi. Çocuk oradaydı, "Amcası" yalanına bakmadı bile. Belki de gayrimenkul fiyatlarındaki oynaklık, ekonomik dalgalanma çok yormuştu onu, yalanına bakacak takatı kalmamıştı. Tiyatrodan çıkan Melih Amca, bir süre sonra tekrar döndü tiyatroya. Belli ki bir şey unutmuştu. Fakat tekrar çıktı, çıkarken de bir suçlu gibi yüzü öne eğilmişti. Selam sırasında oyunculara da bir densizlik yapmıştı, onun da verdiği utançla yüzünü kaldıramadı, belki de yüze bakacak yüzü kalmamıştı. 

Dost yüze düşman ayağa bakar derler bu her zaman doğru değildir. Melih Amca'nın, bizi düşman bellediğini sanmıyorum. Sadece yaptıklarından ötürü duyduğu utanç olabilir. Melih Bey, sizi bir gün on bir yaşındaki çocukla birlikte bir kahve içmeye bekliyoruz Oyun Atölyesi'ne. Biz gayrimenkulden, SPK'den konuşmayı beceremeyiz; ama insana dair bir iki cümlemiz var. Tiyatro dünyasından birileriyle de gelebilirsiniz. Siteden kalkıp gelmek zor olmasa gerek. Ya da sizi oyuna getirdikleri gibi, üç kişi gelebilirsiniz. 

Bilmem kime yahut neye uydun gittin 
Gâhî meye gâhî neye uydun gittin 
Erbâb-ı zekâ riyayı mezhep bildi 
Bizler dil-i divaneye uyduk gittik 

On bir yaşındaki çocuğun abisi 
Nam-ı diğer Selçuk Aydoğan

(Kaynak: Oyun)