26 Ekim 2012 Cuma

Arzu Erdoğral, üzerine vazife olan konuda, vazifesizleri sorguluyor!

Hindilerin suçu ne?

Arzu Erdoğral
26 Ekim 2012

Suriye, Filistin, Arakan, Afganistan, Patani, Doğu Türkistan ve daha nice coğrafyalarda masum insanlar vahşi isteklere kurban edilip oluk oluk kan akıtılırken, biz buzdolabından et hiç eksik olmayanın bayrama özel geyikleri ile karşıladık yine Kurban'ı!

Kurban kesmek yasaklansın deyip her bayram birbirine benzer şaklabanlıkla ortaya çıkmayı ihmal etmeyenler, senenin 11 ayı da bol bol et tüketirler.

Sanatçısından, futbolcusuna değişik kesimlerin onlara ayrılan etlerin üzerine adlarının yazılması ile bir firmanın vitrininde sergilenmesi olayı da elit bir kesime özel görgüsüzlük değildir. Belki de o etler bayramda kesilmekten kurtulmayı başarmış, görgülü! bir kesim tarafından yenileceği için vahşet değildir.

O nedenledir ki sadece bayramda kurban kesmek vahşettir!

Yılbaşında kesilen hindiler, lüks restoranlarda kaynar suda haşlanırken bağıran ahtapotlar, küçücük eti için avlanan bıldırcınlar, kuzu yerine kesilmesine sıcak bakılan tavuklar ise koyunlar ve danalarla eşit görülmediği için olacak ki midelere lüpletilirken kimse sesini çıkarmaz!

Hayvanlar arasında eşitlik yok anlayacağınız! Belki de danaya gösterilen merhametin hindiye gösterilmemesinin sebebi başkadır!

Yok yok kurban kesmek yasaklansın diyenler bunu kesin aç karnına zihin anlatılanı daha iyi idrak ettiği için fakir fukaraya, boşver eti proteini başka yiyeceklerden alırsın diyerek bayramda eğitim vermek amacıyla söylemiştir. Bize de merhametine kurban demek düşer!

***

Bayrama özel gündemimiz hep aynı geyiklerin biraraya gelmesiyle şekillense de üreticilik hep vardır.

Hocalarımızda birbirinden zekice yorumlarıyla bayrama birkaç gün kala çıkarlar ortaya!

Ayakkabıdan kurban olacağını, kurban etinin yanında içki içilmesinde bir sakınca bulunmadığını ve kurban kesmenin Şaman geleneği olduğunu da bu sene öğrenmiş olduk sayelerinde!

Tabi aklımıza takılan sorularda yok değil!

Örneğin;

Ayakkabının derisini nereye bağışlamalıyız?

Ayakkabıları dağıtırken önce akrabadan mı başlamak gerekir?

Kuzu yerine dana kesenler onun yerine çizme mi kurban etmeli?

İslam dininde içilmesi haram olan içki kurban etiyle birlikte içilince helalleşiyor mu?

Kurban Bayramı yerine Sadaka Bayramı desek bir sakıncası olur mu?

Hz. İbrahim Şamanlardan mı etkilendi?

Kurban kesmek İslam'da yoksa ve Türkiye'de yanlış biçimlendiyse, hacca gitmediği halde ülkesinde kurban kesen Müslümanları da Türkler mi yanlış yönlendirdi?

***

Peki ya biz!

Manevi lezzetini uzun zamandır hissedemediğimiz bayramlar gittikçe bizden neden uzaklaşıyor olabilir?

Allah için en sevdiklerimizden vazgeçemiyoruz mu yoksa?

Ya da kabullenme sorunu mu yaşıyoruz?

İsmail'leri yaşatabilecek teslimiyetimize ne oldu bizim?

Paraya, mala, şan ve şöhrete, dünyanın her türlü nimetine mi kurban olduk yoksa!

Benliklerimize, bencilliklerimize mi kurban ettik bizi!

Adanmışlığımız ne için!

Kurbanın sembolize ettiği tüm değerlerden kala kala elimize kurban edilen hayvanların kanı ve eti mi kaldı?

İbrahimi bir aşkla yanmadıktan sonra İslam ülkelerinde yanan ateşi nasıl söndürebiliriz ki?

Taştan bir kalp, uykuya dalan bir vicdan, dünyaya adanmış bir hayat!

Bayramlarda bile bir olamadan nasıl anlayacağız biz kurbanı!

Sahi biz kurbanın ne için kesildiğini gerçekten biliyor muyuz?

Gerçekle dünya arasındaki bağın neresinden tuttuk biz, tuttuğumuz yerde kurbanlıkları boynuna geçirdiğimiz bağ ile nereye götürme niyetindeyiz?

Yoksa niyetimiz İbrahimce bir teslimiyet, İsmailce bir kabulleniş olmadan mı kurban olmak!

Bizim bugünkü resmimizin ayakkabı kurban edenlerden farkı yok mu yoksa!

(Kaynak: HABER VAKTİM)