27 Eylül 2012 Perşembe

Yarışmalara karşı olsak da, "Sedat Simavi Ödülü"nü duyuruyoruz!

YARIŞMA JÜRİLERİNE İTİRAZ ETMEK KABALIK MIDIR?

Ahmet Hakan, katılarak jürisini onayladığın bir yarışmayı kaybettiğinde, itiraz etmemeli, kaderine razı olarak "efendice" susmalısın mealinde bir mesaj vermiş bugünkü Hürriyet yazısının bir bölümünde.

Hakan'a katılmıyorum. Ben eserimi bir jüriye sunduğumda, bunu o jüriyi sınava sokmak için de yaparım. Jüri sınavı kaybederse canına okurum.

Örneğin, Çitlembik Yayınları "İkinci Geliş" romanımla bu yılki "Sedat Simavi Ödülü"ne başvuruyor. Ben de bu başvuruyu onayladım; ama aslında, daha önce hırpaladığım kişilerden oluşan o jüriye zerre kadar güvenmiyorum. Yine de bu nedenle "Sedat Simavi Ödülü"ne katılma hakkımdan vazgeçmek niyetinde değilim. 

Yarışmaya katılarak, jüriyi sınava sokuyor onlara beni yanıltma fırsatı veriyorum. Ya "İkinci Geliş"i seçecekler ya da daha iyi bir eser bulacaklar. 

Jüri bu sınavdan alnının akıyla çıkamazsa, ben Ahmet Hakan'ın önerdiği gibi kaderime razı olup "efendice" susmayı asla benimseyemem. Öyle bağırıp çağırmam da... N'aparım? Jürinin nasıl saçmaladığını kanıtlarıyla herkese anlatır, çok da inandırıcı olurum

Yok öyle, biz burada bir jüri üyeliği kapmışız, yazarların kaderini biz belirleriz, cakası... Yazarların kaderini jüriler değil, ölçülebilir, somut ve kanıtlanabilir (yani en azından benim tarafımdan kanıtlanabilir) sanatsal (edebi) değerler (ya da değersizlikler) belirler / belirlemelidir.

Aksi takdirde ben "efendice" susmaya asla yanaşmam.

(Kaynak: www.coskunbuktel.com)