Oyun'un notu: habervaktim.com'dan alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız haberdeki "LİNÇ KAMPANYASI" sözünü, büyük harfle dizip, kırmızı renkle belirgin hâle biz getirdik!
Ayrıca, Şüpheli Sanık Davalı MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI'nın "evlere şenlik" iddiasının içerisindeki bazı sözleri, büyük harfle dizip, "maymungötürengi" ile biz belirttik!
***
Aşağıdaki yazıyı okumadan önce, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'la Coşkun Büktel'e karşı bir "LİNÇ KAMPANYASI" başlatanların lideri Şüpheli Sanık Davalı Dergici MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI'nın ilgin iddialarından sadece birini ve bu kargaları bile kasıklarını tuta tuta güldüren hiçbir ciddi dayanağı olmayan iddiaya karşı SOSYALİST SANATÇI HİLMİ BULUNMAZ'ın gayet net açıklamasını okuyunuz:
ŞÜPHELİ SANIK DAVALI MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI diyor ki:
Tüm gelişmiş toplumlarda vatandaşlar dilek, istek yada şikayetlerini, yani demokratik haklarını çeşitli yöntemlerle birlikte dile getirirler. Bunun bir yöntemi de İMZA KAMPANYALARIdır. Bu zaman zaman bir başbakana yönelik de olabilir yahut bir TV kanalı ya da bir bakana karşı da olabilir. Bu TOPLU PROTESTOLAR, KINAMALAR veya İMZA KAMPANYALARI hiçbir demokratik ülkede "BAŞBAKANI LİNÇ ETMEYE KALKTILAR" ya da "ŞU BAKANLIĞI, ŞU GAZETEYİ, YAYINI LİNÇ ETTİLER, ETME GİRİŞİMİNDE BULUNDULAR" şeklinde değerlendirilmez, değerlendirilemez. Bu bir silahlı saldırı değildir, terör değildir, infial ya da toplu direniş, ayaklanma değildir, hedef gösterme değildir. Bu niyette bir metin kaleme alınsaydı elbette diliyle kendini belli ederdi. Toplu olarak hakaret ve küfre maruz kalmış insanların, TOPLU OLARAK ve sadece İMZAYLA PROTESTO ETMELERİ en naif ve en demokratik hakkıdır, bu kullanılmıştır.
ŞÜPHELİ SANIK DAVALI MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI'yı değerlendirelim:
Tüm gelişmiş toplumlarda değil, tüm toplumlarda, insanlar, dilek, istek yada şikâyetlerini, demokratik bir dille, demokratik bir bağlamda, demokratik bir düzeyde dile getirme haklarına sahiptirler. Nasıl ki, demokratik ülkelerde faşizm bir demokratik suçsa, "NEFRET ÖRGÜTÜ KURMAK" da, "NEFRET SUÇU"kapsamındaki önemli bir suçtur. SANIK, "1100 KİŞİLİK LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ" kurarak, açıkça bir "NEFRET SUÇU ÖRGÜTÜ SUÇU" işlemiştir, işlemeye devam etmektedir. SANIK, "NEFRET SUÇU" sürecini, sadece ve yalnızca İnternet ortamında değil, Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olduğu Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ne de taşıyarak,"KINIYORUZ!" aldatıcı başlığıyla, hem de Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nden aldığı reklâmların oluşturduğu ayrıcalıkla, binlerce insana sunma gayretine girmiştir.
Beni ve Coşkun Büktel'i, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nde (sanırım Şubat 2009 tarihli sayısında) teşhir etmiş ve bizi bütün tiyatro kamuoyunun hedefine yerleştirerek, bizim ruhsal dünyamızda onulmaz yaralar açma eylemini gerçekleştirmiştir. SANIK, yaptığı eylemin ve örgütlediği "1100 KİŞİLİK LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ"nün legal, meşru, yasal bir şey olduğuna inansaydı, zâten bu eylemi, bir suç duyurusu bağlamında değerlendirip, beni, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na çoktan şikâyet ederdi. SANIK, yaptığı eylemin, gayrimeşru, illegal, yasadışı bir iş olduğunu kendisi de çok iyi bildiği için, bu anlamda yargı yoluna başvurmadı. Ne zaman ki, benim, bizim verdiğimiz entelektüel mücadele alevlendi, bu kez, "1100 KİŞİLİK LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ"nün tüm suçunu üzerine alıp, benim ve Coşkun Büktel'in hakkında ikide bir suç duyurularında bulunarak, bizim dikkatimizi, sadece ve yalnızca, bu sürece yönlendirip, bizim savunmada kalarak, yasal yola başvurmamızı ve ayrıca bizim yukarıda belirttiğim hukuksal ilkemizden de yararlanarak, bugüne dek çok rahat bir "KARALAMA KAMPANYASI" yürüttü.
Ancak, benim de, her normal insan gibi bir dayanma, bir sınanma gücüm var ve ben de, hem "KAMU DAVASI", hem de"MANEVİ TAZMİNAT DAVASI" açarak, yasal yola başvurmuş bulunuyorum. SANIK'ın kurduğu "LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ" ve yaptığı "ENTELEKTÜEL LİNÇ" eylemi demokratik bir hak değil, benim, bizim en demokratik hakkımız olan ve İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde "BERAAT" etmemle haklılık kazanan"ELEŞTİRİ HAKKI"mın gasp edilmesi eylemidir. Dolayısıyla bu"LİNÇ EYLEMİ", benim demokratik hakkımın ihlâlidir. Bu, bir"NEFRET SUÇU ÖRGÜTÜ" kurma çalışmasıdır. Tüm demokratik ülkelerde, "NEFRET SUÇU ÖRGÜTÜ" cezasız bırakılamaz.
Yazının tamamını okumak için, lütfen ağır ağır tıklayınız:
BULUNMAZ TİYATRO GENEL SANAT YÖNETMENİ SOSYALİST SANATÇI HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ, ŞÜPHELİ SANIK DAVALI MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI'NIN BAŞTAN AŞAĞI, TEPEDEN TIRNAĞA HAKARETLERLE, İFTİRALARLA, NEFRET SUÇUYLA, YALANLARLA TIKA BASA DOLU YAZISINI, KILI KIRKA YARARAK, SADECE OKURLARA YARDIMCI OLMAK İÇİN DEĞİL, AYNI ZAMANDA, T.C. İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ YARGICI VE T.C. İSTANBUL 27. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGICI'NA YARDIMCI OLMAK İÇİN DE TEK TEK YANITLADI!
***
Akit'e karşı İMZA KAMPANYASI başlattılar
Beyaz Türkler nezdinde kabul görmek için liberallerin yalakalığına soyunan İslami kesimin sözde aydınları Akit’e karşı İMZA KAMPANYASI başlattı…
PKK ile Ergenekon arasındaki ilişkiyi ifşa eden, örgütün kirli çamaşırlarını ortaya seren Şemdin Sakık'ın mektubunu yayınlayan Akit'e yönelik başlatılan LİNÇ KAMPANYASI farklı bir boyut kazandı.
Kendilerini "İslami kesimin aydınları" olarak lanse eden bazı isimler, "Şemdin Sakık mektubun düzmece olduğunu ve birilerinin servisi olduğunu ispatlamayan şerefsizdir, namussuzdur" cevabını görmezden gelerek, "Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Ali Bayramoğlu'na yönelik andıcı KINIYORUZ" başlığıyla Akit'e karşı bir İMZA KAMPANYASI başlattı.
Mazlumder'in eski Genel Sekreteri Ömer Faruk Gergeroğlu'nun öncülük ettiği İMZA KAMPANYASIna ilginç isimler dahil oldu. CHP'nin vitrin süsü olarak kullanmak için transfer listesine dahil ettiği Mehmet Bekaroğlu, liberal yanaşması, DPI'cı Hilal Kaplan, Yeni Şafak'tan Sabah'a geçtikten sonra birayı nasıl içtiğini ballandıra ballandıra anlatan ve “Yeni Ahmet Hakan” olarak adlandırılan Ferhat Ünlü Akit'e kin kusanların başında geliyor.
Listedeki isimlerin öne çıkan ortak özelliklerinin; PKK ve siyasi uzantısı BDP'yi hoş görürken, terörle mücadelede hep TSK'yı, devleti ve Hükümet'i suçlayıp, tek taraflı “ateşkes” istemeleri, teröristlere “genel af” talep etmeleri olması dikkat çekiyor.
Bu isimler paralel devlet yapılanması KCK'lılara yönelik operasyonlara da kalkan olmuş, KCK'dan tutuklanan örneğin Büşra Ersanlı'nın, Ragıp Zarakolu'nun serbest bırakılması için de İMZA KAMPANYALARI düzenlemişti.
BDP'den bağımsız milletvekili adayı olan isimler ile Taraf adlı bültenin yazarları da listedeki yerlerini almışlar…
İşte Beyaz Türklerin masasında yer kapmak için liberallerin yalakalığına soyunan ve Akit'e küstahça saldıran o isimler:
Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Cemal Uşşak, Üstün Bol, Nevzat Çiçek, Mehmet Bekaroğlu, Ufuk Çoşkun, Yılmaz Ensaroğlu, Taner Ayaz, Emrullah Beytar, Emine Uçak Erdoğan, Hilal Kaplan, Yasin Aktay, Berat Özipek, Ayhan Bilgen, Murat Aksoy, Tarık Beyhan, Selahattin Çoban, Ersin Çelik, Cihan Aktaş, Ayşe Hür, Neslihan Akbulut Arıkan, Ferhat Ünlü, Hüseyin Sarıgül, Fatma Bostan Ünsal, Şilan Timur, Ümit Kıvanç, Alper Görmüş, Baskın Oran, Şanar Yurdatapan, Ayşe Akdeniz, Sıddık Ertaş, İlyas Ünlü...
(Kaynak: HABER VAKTİM)
Ayrıca, Şüpheli Sanık Davalı MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI'nın "evlere şenlik" iddiasının içerisindeki bazı sözleri, büyük harfle dizip, "maymungötürengi" ile biz belirttik!
***
Aşağıdaki yazıyı okumadan önce, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'la Coşkun Büktel'e karşı bir "LİNÇ KAMPANYASI" başlatanların lideri Şüpheli Sanık Davalı Dergici MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI'nın ilgin iddialarından sadece birini ve bu kargaları bile kasıklarını tuta tuta güldüren hiçbir ciddi dayanağı olmayan iddiaya karşı SOSYALİST SANATÇI HİLMİ BULUNMAZ'ın gayet net açıklamasını okuyunuz:
ŞÜPHELİ SANIK DAVALI MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI diyor ki:
Tüm gelişmiş toplumlarda vatandaşlar dilek, istek yada şikayetlerini, yani demokratik haklarını çeşitli yöntemlerle birlikte dile getirirler. Bunun bir yöntemi de İMZA KAMPANYALARIdır. Bu zaman zaman bir başbakana yönelik de olabilir yahut bir TV kanalı ya da bir bakana karşı da olabilir. Bu TOPLU PROTESTOLAR, KINAMALAR veya İMZA KAMPANYALARI hiçbir demokratik ülkede "BAŞBAKANI LİNÇ ETMEYE KALKTILAR" ya da "ŞU BAKANLIĞI, ŞU GAZETEYİ, YAYINI LİNÇ ETTİLER, ETME GİRİŞİMİNDE BULUNDULAR" şeklinde değerlendirilmez, değerlendirilemez. Bu bir silahlı saldırı değildir, terör değildir, infial ya da toplu direniş, ayaklanma değildir, hedef gösterme değildir. Bu niyette bir metin kaleme alınsaydı elbette diliyle kendini belli ederdi. Toplu olarak hakaret ve küfre maruz kalmış insanların, TOPLU OLARAK ve sadece İMZAYLA PROTESTO ETMELERİ en naif ve en demokratik hakkıdır, bu kullanılmıştır.
ŞÜPHELİ SANIK DAVALI MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI'yı değerlendirelim:
Tüm gelişmiş toplumlarda değil, tüm toplumlarda, insanlar, dilek, istek yada şikâyetlerini, demokratik bir dille, demokratik bir bağlamda, demokratik bir düzeyde dile getirme haklarına sahiptirler. Nasıl ki, demokratik ülkelerde faşizm bir demokratik suçsa, "NEFRET ÖRGÜTÜ KURMAK" da, "NEFRET SUÇU"kapsamındaki önemli bir suçtur. SANIK, "1100 KİŞİLİK LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ" kurarak, açıkça bir "NEFRET SUÇU ÖRGÜTÜ SUÇU" işlemiştir, işlemeye devam etmektedir. SANIK, "NEFRET SUÇU" sürecini, sadece ve yalnızca İnternet ortamında değil, Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olduğu Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ne de taşıyarak,"KINIYORUZ!" aldatıcı başlığıyla, hem de Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nden aldığı reklâmların oluşturduğu ayrıcalıkla, binlerce insana sunma gayretine girmiştir.
Beni ve Coşkun Büktel'i, Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nde (sanırım Şubat 2009 tarihli sayısında) teşhir etmiş ve bizi bütün tiyatro kamuoyunun hedefine yerleştirerek, bizim ruhsal dünyamızda onulmaz yaralar açma eylemini gerçekleştirmiştir. SANIK, yaptığı eylemin ve örgütlediği "1100 KİŞİLİK LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ"nün legal, meşru, yasal bir şey olduğuna inansaydı, zâten bu eylemi, bir suç duyurusu bağlamında değerlendirip, beni, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na çoktan şikâyet ederdi. SANIK, yaptığı eylemin, gayrimeşru, illegal, yasadışı bir iş olduğunu kendisi de çok iyi bildiği için, bu anlamda yargı yoluna başvurmadı. Ne zaman ki, benim, bizim verdiğimiz entelektüel mücadele alevlendi, bu kez, "1100 KİŞİLİK LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ"nün tüm suçunu üzerine alıp, benim ve Coşkun Büktel'in hakkında ikide bir suç duyurularında bulunarak, bizim dikkatimizi, sadece ve yalnızca, bu sürece yönlendirip, bizim savunmada kalarak, yasal yola başvurmamızı ve ayrıca bizim yukarıda belirttiğim hukuksal ilkemizden de yararlanarak, bugüne dek çok rahat bir "KARALAMA KAMPANYASI" yürüttü.
Ancak, benim de, her normal insan gibi bir dayanma, bir sınanma gücüm var ve ben de, hem "KAMU DAVASI", hem de"MANEVİ TAZMİNAT DAVASI" açarak, yasal yola başvurmuş bulunuyorum. SANIK'ın kurduğu "LİNÇ KAMPANYASI ÖRGÜTÜ" ve yaptığı "ENTELEKTÜEL LİNÇ" eylemi demokratik bir hak değil, benim, bizim en demokratik hakkımız olan ve İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nde "BERAAT" etmemle haklılık kazanan"ELEŞTİRİ HAKKI"mın gasp edilmesi eylemidir. Dolayısıyla bu"LİNÇ EYLEMİ", benim demokratik hakkımın ihlâlidir. Bu, bir"NEFRET SUÇU ÖRGÜTÜ" kurma çalışmasıdır. Tüm demokratik ülkelerde, "NEFRET SUÇU ÖRGÜTÜ" cezasız bırakılamaz.
Yazının tamamını okumak için, lütfen ağır ağır tıklayınız:
BULUNMAZ TİYATRO GENEL SANAT YÖNETMENİ SOSYALİST SANATÇI HÜSEYİN HİLMİ BULUNMAZ, ŞÜPHELİ SANIK DAVALI MUSTAFA ŞÜKRÜ DEMİRKANLI'NIN BAŞTAN AŞAĞI, TEPEDEN TIRNAĞA HAKARETLERLE, İFTİRALARLA, NEFRET SUÇUYLA, YALANLARLA TIKA BASA DOLU YAZISINI, KILI KIRKA YARARAK, SADECE OKURLARA YARDIMCI OLMAK İÇİN DEĞİL, AYNI ZAMANDA, T.C. İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ YARGICI VE T.C. İSTANBUL 27. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGICI'NA YARDIMCI OLMAK İÇİN DE TEK TEK YANITLADI!
***
Akit'e karşı İMZA KAMPANYASI başlattılar
Beyaz Türkler nezdinde kabul görmek için liberallerin yalakalığına soyunan İslami kesimin sözde aydınları Akit’e karşı İMZA KAMPANYASI başlattı…
PKK ile Ergenekon arasındaki ilişkiyi ifşa eden, örgütün kirli çamaşırlarını ortaya seren Şemdin Sakık'ın mektubunu yayınlayan Akit'e yönelik başlatılan LİNÇ KAMPANYASI farklı bir boyut kazandı.
Kendilerini "İslami kesimin aydınları" olarak lanse eden bazı isimler, "Şemdin Sakık mektubun düzmece olduğunu ve birilerinin servisi olduğunu ispatlamayan şerefsizdir, namussuzdur" cevabını görmezden gelerek, "Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Ali Bayramoğlu'na yönelik andıcı KINIYORUZ" başlığıyla Akit'e karşı bir İMZA KAMPANYASI başlattı.
Mazlumder'in eski Genel Sekreteri Ömer Faruk Gergeroğlu'nun öncülük ettiği İMZA KAMPANYASIna ilginç isimler dahil oldu. CHP'nin vitrin süsü olarak kullanmak için transfer listesine dahil ettiği Mehmet Bekaroğlu, liberal yanaşması, DPI'cı Hilal Kaplan, Yeni Şafak'tan Sabah'a geçtikten sonra birayı nasıl içtiğini ballandıra ballandıra anlatan ve “Yeni Ahmet Hakan” olarak adlandırılan Ferhat Ünlü Akit'e kin kusanların başında geliyor.
Listedeki isimlerin öne çıkan ortak özelliklerinin; PKK ve siyasi uzantısı BDP'yi hoş görürken, terörle mücadelede hep TSK'yı, devleti ve Hükümet'i suçlayıp, tek taraflı “ateşkes” istemeleri, teröristlere “genel af” talep etmeleri olması dikkat çekiyor.
Bu isimler paralel devlet yapılanması KCK'lılara yönelik operasyonlara da kalkan olmuş, KCK'dan tutuklanan örneğin Büşra Ersanlı'nın, Ragıp Zarakolu'nun serbest bırakılması için de İMZA KAMPANYALARI düzenlemişti.
BDP'den bağımsız milletvekili adayı olan isimler ile Taraf adlı bültenin yazarları da listedeki yerlerini almışlar…
İşte Beyaz Türklerin masasında yer kapmak için liberallerin yalakalığına soyunan ve Akit'e küstahça saldıran o isimler:
Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Cemal Uşşak, Üstün Bol, Nevzat Çiçek, Mehmet Bekaroğlu, Ufuk Çoşkun, Yılmaz Ensaroğlu, Taner Ayaz, Emrullah Beytar, Emine Uçak Erdoğan, Hilal Kaplan, Yasin Aktay, Berat Özipek, Ayhan Bilgen, Murat Aksoy, Tarık Beyhan, Selahattin Çoban, Ersin Çelik, Cihan Aktaş, Ayşe Hür, Neslihan Akbulut Arıkan, Ferhat Ünlü, Hüseyin Sarıgül, Fatma Bostan Ünsal, Şilan Timur, Ümit Kıvanç, Alper Görmüş, Baskın Oran, Şanar Yurdatapan, Ayşe Akdeniz, Sıddık Ertaş, İlyas Ünlü...
(Kaynak: HABER VAKTİM)