5 Temmuz 2012 Perşembe

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay ve Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Erol Sönmez sayesinde yurdumuzun bütün kütüphanelerini hızla işgâl eden MÜSTEHCEN görseller yayınlayan LİNÇÇİ MİMESİS DERGİSİ yayıncılarının büyük dedesi, 400 yıldır dünya tiyatro sahnelerini kirleten sahte duygular mimarı Shakespeare'in büyük babası, kösnül duygular imâlatçısı Aristofanes, Sokrates'in idam edilmesinde katkı payı sunmuştu!

Sokrates'in Savunması


Sokrates bazı kişiler tarafından suçlanmaktadır. Ancak suçlayanların kim olduğu tam ola­rak bilinmemekte; ama suçlayanların başında Meletos'un olduğu düşünülmektedir. Ünlü komedi yazarı Aristophanes de Sokrates'i Sofistlerle (Şüphecilerle ) aynı kabul etmiştir. Sokrates'in kötü, yalancı bir insan olduğu, her şeye karıştığı, eğriyi doğru diye gösterdiği gibi suçlamalar ortaya çıkmıştır.


Aristophanes, ese­rine Sokrates'in öğrencilere para karşılığında ders verdiğini, öğrencilerin aklını karıştırdığını yazmaktadır. Oysa Sokra­tes’in kimseye verecek bilgisi yoktur.

Bir gün, Sokrates’in bir arkadaşı halka Sokrates’ten da­ha bilgili kimsenin olup olmadığını sormuştur. Tanrı sözcüsü Sokrates’ten daha bilgili kimse olmadığını söylemiştir. Sokrates bu olanlardan sonra bilgili bir insan olmadığı hâlde Tanrı’nın neden böyle söylediğini düşünüp durmuştur. Sürekli kendinden daha bilgili birisini arar. Sonunda görür ki hiç kimse bilgili değildir. Yalnız kendisinin ayrıcalığı, bilgili olma­dığını bilmesidir.

Sokrates daha bilgiliyi arama sürecinde çok düşman ka­zanmıştır. Çünkü pek çok kişinin gerçekte bilgisiz olduklarını ortaya çıkarmıştır. Önce devlet adamlarının bilgisizliğini ortaya çıkarmıştır. Sonra şairlere gitmiş, onların şiirlerini yal­nız içgüdü ile yazdıklarını göstermiştir. Sanat sahiplerinin de aynı kusuru taşıdıklarını, bilmedikleri şeylerden dem vurduk­larını ispatlamıştır. Sokrates aslında asıl bilgiye sahip olanın Tanrı olduğunu düşünmektedir. Bu süreçte, Sokrates kafasını meşgul eden soruların cevabını ararken çevresinde olan bi­tenlerin farkına varmamıştır. Etrafındaki pek çok kişi, onun gençleri doğru yoldan ayırdığını, tanrıların yerine yeni tan­rılar koyduğunu söylemektedir. Bu söylentiler onu mahkeme­ye sürükler. Sokrates, mahkûm olursa suçlandığı gibi tanrı­tanımaz olduğu için değil üzerine kin çektiği içindir. Bu gelişmeler karşısında, Sokrates çok soğukkanlıdır. Öl­mek veya mahkûm olmak onun umrunda değildir, o sadece doğruların peşindedir. Tehlike karşısında yılmamak, korkma­mak onun prensibidir. Ona göre insanların en çok korktuğu şey olan ölüm aslında kaçınılacak bir şey değildir. O sadece kötülük yapmaktan korkar.

Sokrates, ideallerinden dönmemekte kararlıdır. O, asla Tanrı dışında kimseye boyun eğmez. Hakkında atılan iftiralar hep asılsızdır. Sokrates’in sürekli öğrencileri olmadığı gibi ma­lı mülkü de yoktur. O dünya hayatına önem vermeyen bilge birisidir. Yargıçları yumuşatmak amacıyla asla mahkemeye ailesini ve çocuklarını getirmez. Karan, tamamıyla yargıçların iradeleri elinde olan Tanrı’ya bırakır.

Sokrates, mahkemece suçlu görülür. O bunu beklemek­tedir ve hemen hiç tepki göstermez. O, herkesten farklı bir ki­şidir. İnsanların geneli gibi makama, mevkiye, dünya ha­yatına hiç önem vermemiştir ki şimdi üzülsün, insanlara, hep ahlakı, erdemi öğütlemiştir. Böyle bir insana ancak devletin hesabına çalıştığı için ödül verilmelidir. Mahkeme, para ce­zası vermez; çünkü parası yoktur. Sürgün etmez; çünkü sür­güne gittiği yerlerde yine halkı yönlendirecektir. Sonunda ölüm cezası verilir. 0, ölüm cezasına rağmen başkaları gibi ağ­layıp sızlamamıştır. Yaptığı hiçbir şeyden dolayı pişmanlık duymaz. Platon’a göre Sokrates’in öldürülmesi İçin oy kullananlar çok acı çekecektir. Kurtulması için oy kullananlar ise gerçek birer yargıçtır.

Sokrates’e göre ölüm bir ceza değildir. Sadece bir yolcu­luktur. Ayrıca öteki dünyada soru sormak yüzünden mahkûm edilme tehlikesi de yoktur. Sokrates, Atinalılardan son bir şey diler: Çocukları erdemden, doğruluktan ayrılırsa kendisinin Atinalılara gösterdiği gibi onlara yol göstersinler. Çocukları kendilerine fazla değer verir ve bu dünyada bir hiç olduk­larını unuturlarsa onları azarlamalarını ister Atinalılardan.

Sokrates, idam esnasında ölüme giderken yargıçlar da hayata giderler. Ancak Platon’a göre, bunların hangisinin daha güzel ve doğru olduğunu ancak Tanrı bilir.

(Kaynak: Edebiyat Sayfası)