28 Haziran 2012 Perşembe

Asılsız İhbarcı Mustafa Demirkanlı'dan "Anık / Bulunmaz / Hitler" karesi!

Daha hakkında haber yapmaya çalıştığı ve tiyatro sanatına uzaklığı nedeniyle bir türlü asla ve kesinlikle haber yapamadığı derginin (LİNÇÇİ MİMESİS) adını bile bilemeyecek kadar tiyatro bilgisi yerlerde sürünen LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sanal kuyruğu iğrenç LİNÇÇİ www.tiyatrodergisi.com.tr, osuruk kadar bile estetik değer içermeyen yazılarla tiyatro kamuoyunu dezenforme etmeye, tiyatro okurlarını yanlış bilgilendirmeye devam ediyor hâlâ.

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz

***

Mimesin'in Aynası…

Sayfalarımızda da yer alan haberde "Mimesis"in 19. sayısının müstehcen bulunarak Elazığ Halk Kütüphanesi tarafından iade edildiği ve sonrasında Dergi'nin kütüphaneye gönderilmemesi istendi.

Bu haber üzerine basında çok sayıda haber-yorum yayımlandı. Bugün ise makalenin yazarı  Sarah Culpepper Stroup'dan Mimesis'e gelen mektup yayımlandı.

Stroup'un neden endişe duymamız gerektiğini ifade ettiğini, yine Stroup'un mektubundan alıntıları art arda sıralayarak anlamaya çalışalım.

"Oyun 411 yılında sahnelendikten sonra, Aristophanes, oyundaki savaş karşıtı ifadelerden dolayı Atinalı bir siyasetçi olan Kleon tarafından mahkemeye çıkarılmıştı. Mahkeme kararı oyunun “siyasi açıdan uygunsuz” olduğu yönündeydi. Ahlakla ilgili tek kelime bile edilmiyordu çünkü oyun ahlakla değil siyasetle ilgiliydi. Ne var ki halk, Aristophanes’in yanında yer aldı ve kolayca serbest bırakıldı."

Yıl 411, ilk yasak, ne tuhaftır ki ahlakla değil siyasetle ilgili…

***

"1942 yılında, Nazi Partisi, Yunanistan’ı işgal ettiğinde oyunu yasakladı."

***

"1967 yılında ise Yunanistan’ın kendisi, savaş karşıtı temaları olan diğer oyunlar gibi bu oyunu da geçici olarak yasakladı."

1967 yılı, Albaylar Cuntası'nın yönetimde olduğu dönem, yine de gerekçe "müstehcenlik" değil savaş karşıtlığı.

***

"1954 yılında Lysistrata’nın resimli bir nüshası (Beardsley'in ya da Lindsay'in olabilir. İkincisi bende var ve ikisi de harikalar) “müstehcen” (belki de Yunanca “pornografik” terimi daha uygun bir ifade olabilirdi) bulunarak ABD Posta Servisi tarafından el konuldu."

1954 yılının ABD'de McCarthycilik dönemi olduğunu anımsayalım.

***

"1989’da- ABD’de, Florida’da oldukça muhafazakar bir dini grup metni “kadınların özgürleşmesi”ni desteklediği gerekçesiyle lise müfredatından çıkardı."

Buradaki gerekçe bile "müstehcenlik" değil, kadının özgürleşmesi…

***

Yıl 2012, Türkiye'de bir kütüphane müstehcen bulup raflardan kaldırıyor, Dergi'yi iade ediyor. Aslında bu bile çok şaşırtmadı beni ama şu iki örneğin biri çok fazla şaşırmama neden oldu.

Melih Anık: Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları'nın kurucusu, tiyatro eleştirmeni. Twitter'dan yaptığı yorumlara bir başka haberde yer vermiştim ama 2012 Türkiye'si başlığı altında anmadan geçmemek gerektiğini düşündüm. Çok fazla şaşırdığım Sayın Anık'tı…

"Müstehcen Mimesis" ile medyanın devleri Mimesis'i KULLANMIŞ. Memnun musun Mimesis?"

"Müstehcen Mimesis", Mimesis açısından ne getirdi ne götürdü? (Haberi Mimesis servis etmiş diye anladım) (bakınız: kimlik, marka, imaj)"

***

Bir diğeri, kendisini "Sosyalist Sanatçı" olarak lanse eden Hilmi Bulunmaz.

"Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay'ın desteğiyle tüm kütüphanelere âdeta zorla gönderilen MÜSTEHCEN ve LİNÇÇİ Mimesis Dergisi'nde yayınladıkları cinsel ilişki görsellerini kendilerine ait LİNÇÇİ Mimesis sitesinde yayınlama cesarete gösteremeyenler, "MÜSTEHCEN DERGİNİN MÜSTEHCEN BULUNARAK YASAKLANDIĞINI" iddia etmeye devam ediyorlar!" başlıklarıyla, bir değil onlarca aynı bakış açılı haber-yorum yazılarını art arda yayımlamakla kalmayıp, Elazığ'daki şikayetçiye ulaşarak "müstehcenlik"e karşı birlikte mücadele etme önerisinde bulunabiliyor.

***

Özetlersek; Nazi Almanyası, Albaylar Cuntası'nın Yunanistanı, McCarthycilik dönemi ABD'si ve 2012 Türkiyesi ve tiyatro ile ilgili iki kişi (Biri Sosyalist, diğeri Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları'nın kurucularından, tiyatro eleştirmeni.), benim tespit edemediğim aynı bakışta olan tiyatro ile ilgili başka inanlar da olabilir, umarım yoktur.

Bu büyük resimdeki, küçük resme bakınca, Sarah'ın: "Eğer Türkiye’deki insanlar bunun ülkedeki sanatın geleceğine dair olumsuz etkileri olacağı konusunda endişe duyuyorlarsa diyeceğim odur ki: Evet, sanırım duymalılar." tespiti, endişenin boyutunun Elazığ Halk Kütüphanesi'nin tavrından çok daha büyük olduğunu göstermiyor mu?

Mustafa Demirkanlı

Haber Giriş Tarihi: 28 Haziran 2012

(Kaynak: Tiyatro... Tiyatro... Dergisi)


(Kaynak: MİMESİS TİYATRO / ÇEVİRİ - ARAŞTIRMA DERGİSİ SAYI 19)

***

Ayrıca bakınız: