7 Haziran 2012 Perşembe

Tiyatro yazarı Melih Anık, LİNÇÇİ TEB'in LİNÇÇİ Başkanı Üstün Akmen'in marifetlerini bir bir dile getirip, LİNÇÇİ Üstün Akmen'in çürümüş ipliğini namuslu, onurlu, şerefli okurların dikkatine sundu!

Bu ülkedeki tüm kuruluşlar, tüm kurumlar, tek başına kalmış olsa bile ayakta durabilme yeteneği gelişmiş bireylerin saltık özgür iradesiyle değil, başka iradeler sayesinde ancak ayakta durabiliyor. 


Bu ülkedeki piyasaya uyum sağlayarak sanatsal çalışmalara birer asalak gibi yapışan şahıslar, tek başlarına kalmış olsalar bile ayakta durabilme yeteneği gelişmiş olmadıkları için, dayandıkları kuruluş yada kurumun çizdiği sınırlar içerisinde elde etmiş oldukları yapay özgürlüklerle, kendilerinin gerçekten özgür oldukları yanılsaması içerisinde yaşayıp, günlerini gün etmeye devam ediyorlar hâlâ.


Bu ülkedeki karar verme mertebesinde bulunan şahısların hemen hemen bütünü, hepsi, tamamı, tümü, bu ülkenin kendi iç dinamikleriyle değil, dış odaklarda oluşan iktidar kararları sonucu söz sahibi olabiliyorlar. Ülkemizde yaşayan, bu ülkenin en ağır işlerini yapıp, en ağır yükünü taşıyan emekçi halkın iradesiyle değil, ukalâ, seçkinci ve LİNÇÇİ tiyatro eleştirmenlerinin bohem iradesiyle iktidarda bulunan LİNÇÇİ Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı LİNÇÇİ Üstün Akmen'in, aslında, estetiğin "e"sinden, sanatın "s"sinden, tiyatronun "t"sinden zerre kadar olsun hiç, ama hiç anlamadığını, "iki kere iki dört eder" mantığıyla açığa vuran tiyatro yazarı Melih Anık'a ne kadar teşekkür etsek inanın azdır!


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Kafka'nın Maymunu ve Çok Üzgünüm Üstün Akmen…


Melih Anık
7 Haziran 2012


TEB Başkanı Üstün Akmen 18. İstanbul (İKSV) Tiyatro Festivali (2012) sırasında seyrettiği Kafka'nın Maymunu isimli piyes için "Kızıl Peter Hayvansa, Peki Biz Neyiz: KAFKA'NIN MAYMUNU" isimli bir eleştiri yazmış. TEB Başkanı Üstün Akmen, daha önce Avrupa Üniversiteleri Tiyatro Şenliği kapsamında (2010) Liège Üniversitesi Kraliyet Üniversitesi Tiyatrosu (TURLg)'ndan seyrettiği aynı piyes için "Avrupa Üniversiteleri Tiyatro Şenliği'nden Bir Oyun: Akademi İçin Bir Rapor" isimli bir başka eleştiri daha yazmıştı. Aşağıda iki yazıyı alt alta verdim. İki yazıda aynı olan satırları da aynı şekilde koyulaştırdım. Hatta iki yazıda aynı olan yazım hatalarını da aynen bıraktım.

TEB Başkanı Üstün Akmen, Roger Garaudy'nin "D'un Realisme sans Rivage" isimli kitabının Kafka'ya ayrılmış olan üçüncü bölümünden de "rahat rahat” yararlanmış. Bu yararlanmanın izlerini yazıların içinde büyük harflerle gösterdim. TEB Başkanı Üstün Akmen'in alıntı yaptığı kaynağı belirtmesini isterdim.

İki oyunun uyarlayıcısı farklı (Colin Teevan ve Robert Germay); oyunları "sahneye taşıyanlar" farklı (Walter Meierjohann ve Robert Germay) ama TEB Başkanı Üstün Akmen her iki oyunun uyarlaması ve sahnelenmesi için aynı cümleleri kullanmış. Görünen o ki,  TEB Başkanı Üstün Akmen "kes-yapış"tırla "bir" yazıdan "iki" yazı çıkarmış. Ancak, eleştirilerin sonuçları  farklı: Birinde "Taaa Belçika’dan gelmiş konuklara saygıda kusur etmek istememiş", diğerinde Young Vic'in oyunundan "keyif almış". Aradaki farkı yaratan, oyuncu, Kathryn Hunter olmalı.

Bu vesile ile şunu belirtmek isterim ki, ben, TURlg'nin yapımı olan gösteriyi seyrettim ve TEB Başkanı Üstün Akmen'in o oyunla ilgili yorumuna katılmıyorum. Nerdeyse aynı olan iki "eleştiriyi" görünce seyretmediğim oyun ile ilgili görüşlerine de katılmadığımı söyleyebilirim.

18. İstanbul Tiyatro Festivali’nde oynanan Young Vic yapım 2009, TURlg yapım 2008 yılında sahneye çıkmış. Oyunların Türkiye’ye "kavuşmaları" 3-4 yıl sonra oluyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği Koordinatörü ve 2012 İKSV Tiyatro Festivali Direktörü Prof. Dr. Dikmen Gürün'ün iki yıl arayla Kafka'nın Maymunu'na olan ısrarını anlayamamakla beraber, aynı oyunun farklı yapımlarını seyirciye sunmasını dikkate sunmak istiyorum.

18. İKSV Tiyatro Festivali programında yer alan Jean Pierre Thibaudat ile Tiyatro Eleştirisi Atölyesi'nin başlangıç tarihi 28 Mayıs 2012. TEB Başkanı Üstün Akmen'in 5 Haziran 2012 tarihli Evrensel'de yayımlanan eleştirisi, atölye başlangıç tarihinden önce yayımlanmış olsa, atölye için şahane bir tartışma konusu olur(muy)du(?). Gerçi o tarih itibariyle bile o kadar çok örnek var ki, ona bile ihtiyaç yok, önemli olan niyet. İKSV'nin Tiyatro Eleştiri Atölyesi "davetlileri" içinde bu durumun "bilincinde" olan, olup da konuyu gündeme getiren / getirebilecek olan kim vardı dersiniz? Yaşam Kaya, atölyeye "ara sıra katıldı" dediğim için alınmış, "dördüne gittim sonuncusuna gitmedim" diye "raporunu vermiş". Raporunu aldım, kaydettim de, kendi yazıların dahil olmak üzere, içinde bulunduğun eleştiri dünyasının "BİLİNCİNDE" değilsen, "şeklen orada isen", "dokunamıyorsan", hepsine gitsen ne yazar? Ne kadar "sayarsan say", bence gidişin "ara sıra" sayılır, işte bu yüzden!

Başka yorum yapmadan takdiri okuyuculara bırakıyorum.

***

TEB Başkanı Üstün Akmen'in yazıları:

Avrupa Üniversiteleri Tiyatro Şenliği'nden Bir Oyun: Akademi İçin Bir Rapor

Prof. Dr. Dikmen Gürün’ün önderliğindeki İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği koordinasyonunda, 2008 yılında İstanbul üniversiteleri arasında bir tiyatro şenliği düzenlendiğini biliyordum. Aynı şenliğin 2009 yılında Türkiye üniversiteleri arasında hazırlandığını da duyunca anımsadım. Bu yıl ise, Dikmen Gürün’ün ektiği tohumların yeşerdiğine tanıklık ederek, “Avrupa Üniversiteleri Tiyatro Şenliği” başlığı altında Türkiye ve Avrupa’dan üniversite tiyatro topluluklarının İstanbul’da buluştukları büyük ve başarılı bir gençlik etkinliğini alkışladım.

"Alkışladım” diyorum, ama doğrusunu söylemem gerekirse ben etkinliği ucundan yakaladım. Liège Üniversitesi Kraliyet Üniversite Tiyatrosu (TURLg)’ndan Franz Kafka’nın kısa öyküsü “Akademi İçin Bir Rapor - Ein Bericht Für Eine Akademie”den sahneye aktarılan oyunu şenliğin son günlerinden birinde izlemek olanağını kendime yarattım. 1941 yılında kurulan Liège Üniversitesi Kraliyet Üniversite Tiyatrosu'nun oyunlarında hem öğrenciler hem de mezun olmuş üyeler yer almaktaydı ve kuruluşlarından bu yana Yunan Klasikleri, Shakespeare, Makyavel ya da Moliere'den tutun da çağdaş yazarların yaratılarına kadar 130’dan fazla oyun içeren çok zengin ve geniş bir repertuvar sergilemişlerdi. TURLg, dört kıtada 30'dan fazla ülkede turneye çıkmış ve pek çok uluslararası festivalin konuğu olarak görsel açıdan zengin ve dinamik performanslarıyla dil engelini başarıyla aşmışlardı. “Akademi İçin Bir Rapor”un yönetmeni ve oyuncusu Robert Germay, 70 yaşını doldurmuş ve emekli olmuştu, ama Liège Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda girdiği üniversite tiyatro grubunu ne çalışırken ne de emekli olduktan sonra bırakmamıştı.

Franz Kafka’nın kısa öyküsü sanırım malûmunuzdur: İnsana dönüşen bir maymun, Yüksek Akademi üyeleri önünde bir konuşma yapmaktadır. Geçirdiği evrimi akademisyenlere açıklar. İki durumdan hangisi daha iyidir acaba? BU SORUNUN YANITI ARANIRKEN İKİ BÜYÜK TE¬MANIN KAFKA’DA GENE VE YENİDEN ORTAYA ÇIKTIĞI GÖRÜLÜR. BU TEMALAR "HAYVAN" TEMASI ILE "SONA ERMEYIŞ" TEMASIDIR ve “Bir Akademiye Rapor”da kendi içinde bütünlüğüyle dikkat çeker.


TURLg, Robert Germay yönetiminde neredeyse hüzünlü sayılabilecek bu kısa öyküyü tiyatroya uyarlamış. Kafka’nın, her zamanki kinayeli mizah anlayışıyla insanoğluna dair düşüncelerini aktarmakla kalmamış, yaşamın absürtlüğüyle yüzleşen insanın ümitsizliğini de yansıtmaya çalışmış. Hayvan temasını, doğal olarak sahneleniş sırasında da öncelikle uyanış temasına bağlamış. İNSAN HAYVANDAN NASIL AYRILIR, NASIL SEÇİLİR Kİ! ALIŞKAN¬LIKLARIN, GELENEKLERIN, SIRF ALIŞKANLIK YÜZÜNDEN HÂLÂ HAYVANCA OLAN YAŞAMIN ALDATICILIĞI ÖTESİNDE UYANIŞ OLUR MU? Olası mı? Var mı? Bütün bunları araştırmış.


Oyunu sahneye taşıyan ve Maymun’u oynayan Robert Germay, KONUYU ACI BİR ALAYLA, ÖZGÜRLÜK ÖZLEMİ, İÇGÜDÜNÜN SAHTE VE HAYVANCA KENDİLİĞİNDENLİĞİNE ÖZLEMİYLE ELE ALMIŞ. MAYMUN’UN: "… AMA BU HAYAT, BU TOPRAKLARIN ÜZERİNDE YÜRÜYENLERİN HEPSİNİN, UFACIK ŞEMPANZEDEN TUTUN DA KOCA ACHILLE'E KADAR HEPSİNİN TABANLARINI KAŞINDIRIR (Değişim – Ataç Kitabevi 1959 / Vedat Günyol çevirisi, Sayfa 53)," demesinin altını çizmiş. İNSANLIĞA GEÇİŞİN KÖLELİK DUYGUSU İLE BAŞLADIĞINI (age: Sayfa 56) derinlemesine irdelemiş, Kafka’nın öyküye başladığı: “Sayın Akademi üyeleri! Akademiye maymunluk yaşantımın geçmişi üzerine bir rapor sunmamı istemekle bana onur veriyorsunuz,” tümcesindeki ince mi ince ironiye sadık kalmış.

Robert Germay’in yaptığı tiyatro mudur, sahneleme bir öykünün okunmasından ne oranda ileridedir, “Bir Akademiye Rapor” sadece devinim katılmış bir okuma tiyatrosu mudur bilmem, bilsem de söylemem, çünkü taaa Belçika’dan gelmiş konuklara saygıda kusur etmek istemem.

Üstün Akmen


http://www.tiyatrodunyasi.com/makaledetay.asp?makaleno=1499

***


Kızıl Peter Hayvansa, Peki Biz Neyiz: KAFKA'NIN MAYMUNU

Franz Kafka (1883-1917)’nın kısa öyküsü sanırım malûmunuzdur: İnsana dönüşen bir maymun, Yüksek Akademi üyeleri önünde bir konuşma yapmaktadır. Geçirdiği evrimi akademisyenlere açıklar. İki durumdan hangisi daha iyidir acaba? BU SORUNUN YANITI ARANIRKEN İKİ BÜYÜK TE¬MANIN KAFKA’DA GENE VE YENİDEN ORTAYA ÇIKTIĞI GÖRÜLÜR. BU TEMALAR "HAYVAN" TEMASI İLE "SONA ERMEYİŞ" TEMASIDIR ve “Bir Akademiye Rapor”da, temaların kendi içlerindeki bütünlüğü bu kere de dikkat çeker.


“Bir Akademiye Rapor”u “Kafka’nın Maymunu” başlığı altında 18. İstanbul Tiyatro Festivali sırasında İngiltere’den Young Vic Theatre Company yapımı olarak ve Walter Meierjohann (1971)’ın rejisinden izledik.


Neredeyse hüzünlü sayılabilecek bu kısa öyküyü Colin Teevan (1968) tiyatroya uyarlamıştı. Teevan, Kafka’nın her zamanki kinayeli mizah anlayışıyla insanoğluna dair düşüncelerini aktarmakla kalmamış, yaşamın absürtlüğüyle yüzleşen insanın ümitsizliğini de yansıtmaya çalışmıştı. Hayvan teması, doğal olarak sahneleniş sırasında da öncelikle uyanış temasına bağlanmıştı.


İnsan Hayvandan Nasıl Ayrılır


İNSAN HAYVANDAN NASIL AYRILIR, NASIL SEÇİLİR Kİ!
ALIŞKAN¬LIKLARIN, GELENEKLERİN, SIRF ALIŞKANLIK YÜZÜNDEN HÂLÂ HAYVANCA OLAN YAŞAMIN ALDATICILIĞI ÖTESİNDE UYANIŞ OLUR MU?


Olası mı?


Var mı?


Teevan bütün bunları bir güzel araştırmıştı.


Oyunu sahneye taşıyan Walter Meierjohann KONUYU ACI BİR ALAYLA, ÖZGÜRLÜK ÖZLEMİ, İÇGÜDÜNÜN SAHTE VE HAYVANCA KENDİLİĞİNDENLİĞİNE ÖZLEMİYLE ELE ALMIŞTI. KAFKA'NIN MAYMUNUN AĞZINDAN: "… AMA BU HAYAT, BU TOPRAKLARIN ÜZERİNDE YÜRÜYENLERIN HEPSİNİN, UFACIK ŞEMPANZEDEN TUTUN DA KOCA ACHILLE'E KADAR HEPSİNİN TABANLARINI KAŞINDIRIR (Değişim – Ataç Kitabevi 1959 / Vedat Günyol çevirisi, Sayfa 53)," demesinin altını çizmişti. İNSANLIĞA GEÇİŞİN KÖLELİK DUYGUSU İLE BAŞLADIĞINI (age: Sayfa 56) derinlemesine irdelemiş, öykünün başladığı: “Sayın Akademi üyeleri! Akademiye maymunluk yaşantımın geçmişi üzerine bir rapor sunmamı istemekle bana onur veriyorsunuz,” tümcesindeki ince mi ince ironiye sadık kalmıştı.

KIZIL PETER’İN MAYMUN YANI

Steffi Wurster’ın projeksiyon yoluyla sahne gerisindeki dev ışık kutusuna yansıttığı yakın plan maymun fotoğrafı, akademik ortamda “insanca” konuşan kahramanımız Kızıl Peter’ın maymun yanını yansıtıyordu. Konuşmayı ve bir insan gibi davranmayı öğrenmiş olan bir maymunun monoluğuna dayanan oyunda Kızıl Peter’ı Laurence Olivier ödülü sahibi bir oyuncu olan Kathryn Hunter canlandırdı.

Kendini korumak için insanlaşmaya çalışan bir maymunun varoluş öyküsü ancak bu mükemmeliyette anlatılabilirdi. Kızıl Peter’ın değişen kimlikleri arasında yabancılaşması ancak bu kadar canlandırılabilirdi. Hunter, plastik yüz hatları, mimikleri ve lastik gibi eğilip bükülebilen bedeniyle alışılagelmiş “insan nedir” sorusunu “maymun nedir”e çevirdi. Duygularını, iradesini, aklını, daha doğru deyimle tüm varlığını bir saat boyunca harekete geçirdi. Kızıl Peter’a derinlikli tutkuları olan coşkular ekledi. Fevkalade derin içsel içerikleri olan yönelimlerini cömertçe sergiledi. İçsel tekniğinin gizi ve özünü onların içinde gizlemişti. Sadece dışsal fiziksel gerçekliğiyle değil, her şeyden öte, içsel güzelliğinin su yüzüne çıkışıyla da seyirciyi ele geçirdi.
Kathryn Hunter’ı “Kafka’nın Maymunu”nda izlemek, başlı başına keyifti.

Üstün Akmen

Evrensel


http://www.tiyatrodunyasi.com/makaledetay.asp?makaleno=2097

***

NOT:
Roger Garaudy'nin "D'un Realisme sans Rivage" adlı eserinin, Kafka'ya ayrılmış olan üçüncü bölümünün tercümesi aşağıdaki adreste bulunabilir:

http://www.forumozgurce.com/showthread.php/24655-Ger%C3%A7ek%C3%A7ilik-A%C3%A7%C4%B1s%C4%B1ndan-Kafka-Roger-Garaudy

Yanılmıyorsam eserin çevirisi  "Gerçekçilik Açısından Kafka", Mehmet Doğan’a aittir ve Hür Yayınları tarafından  1965 yılında yayımlanmıştır.

(Kaynak: Dokunuş)

,***


Ayrıca bakınız:




LİNÇÇİ Üstün Akmen yönetti: "Demokrasi ve Sanat" ile  bulunmaztiyatro