26 Haziran 2012 Salı

Bulunmaz'la Büktel'e karşı LİNÇ KAMPANYASI düzenleyen Demirkanlı Aile Sitesi (DAS) ölüyü diriyi sevdi şimdi de yazar Melih Anık'a göz dikti!

"ENTELEKTÜEL VE HUKUKSAL LİNÇ KAMPANYASI" ana sponsorlarından Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'nin sanal kuyruğu LİNÇÇİ www.tiyatrodergisi.com.tr'den alıp, olduğu gibi aşağıya aktarmış olduğumuz yazıdaki LİNÇÇİ kişi ve LİNÇÇİ kuruluş adlarının üzerini "maymungötürengi" ile belirgin hâle biz getirdik!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


*** 


Melih Anık, Hilmi Bulunmaz ve de Oyun Atölyesi

Melih Anık'la tanışmadım, yazılarını zaman zaman okur, beğenirdim hatta yaklaşık bir buçuk yıl kadar önce tanışmak için aramayı ve sonrasında Tiyatro… Tiyatro…'da yazmasını önermeyi düşünmüştüm… Biraz yavaş davrandım ve sonrasında bu yavaşlığımı çok sevdim…


Büktel, kendi başına var olamadı bunca yıldır, saldırarak (eleştirerek değil) var olmayı denedi, Bulunmaz'ın tek şansı vardı: Saldırmak. O da onu yaptı…


"… bu yavaşlığımı çok sevdim" dememin nedeni tam o sırada Bulunmaz'ın Anık'a olan ilgisiydi, bir süre bekledim… Anık halinden memnun… O gün şu “sübjektif” yargıya vardım… Tanışamadığım bu adam da "sev beni" diyor galiba… yoksa her cümlesi küfürle başlayan birinin kendisini çok sevmesine itiraz ederdi… Galiba "reklamın kötüsü olmaz" demiş… doğruyu yapmış(!)… Bulunmaz gibi, Büktel gibi Anık da “tanınan” bir yazar oldu artık…


Bulunmaz, Anık'ı şöyle tanımlıyor bu günlerde: "1974 yılında Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden mezun, yıllarca tiyatro sanatıyla oyuncu, yazar ve yönetmen olarak çok yakından ilgilenmiş, Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları Kurucusu, Ahlâklı Becerikli Çelebi Dürüst Efendi Görgülü Kibar Namuslu Onurlu Şerefli Yiğit Terbiyeli Tiyatro Yazarı Melih Anık,…"


Bu kadar sıfatı biri bana yöneltse, durur: "Pardon, talebiniz neydi?" diye sorardım galiba, sonrasında tartıştığım birini (Ö. Faruk Kuhan'ı): "Kendini sadrazamın sol parmağı sanan "1992 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Tiyatro Kulübünde Tiyatro Yönetmenliği yapmış" Shakespeare Çocuğu Terbiyesiz Tiyatro Yazarı LİNÇÇİ Ömer Faruk Kurhan, alnındaki LİNÇ lekesine zerre kadar olsun hiç aldırmadan, Terbiyeli Tiyatro Yazarı Melih Anık'a sözüm ona estetik, etik, patetik, sentetik terbiye dersleri vermeye yelteniyor!" diye tanımlıyorsa ve bunu gördüysem, yukarıdaki sorumu bile sormaz: "Sen kimsin?" derdim, galiba… Bu yargımda, öncesinde Sayın Anık'ın Bulunmaz'ı tanımadığını, nasıl bir bakış açısı sergilediğini bilmediğini varsaydığım anlaşılmıştır sanırım, öğrendikten sonra da değişmedi.


Melih Anık'ı algılamam, yukarıda "objektif(!)" iki yorumun (Sayın Anık ve Kurhan'a yönelik) sahibi Bulunmaz'dan ödünç alarak "elini taşın altına koyan dergi" olarak kullandığı sıfat karşısında oluştu.


Evet, Sayın Anık sorulup, öğrenilmesi gereken bir konuyu yakalamış. Konuyu nasıl gündeme getirsem diye düşünmedim değil, bir ara Oyun Atölyesi'ni arayıp sorarı, Dergi'de kısa bir haber yaparım diye düşündüm. Geçen süre içinde şu sıfatlar dizisine: "1974 yılında Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden mezun, yıllarca tiyatro sanatıyla oyuncu, yazar ve yönetmen olarak çok yakından ilgilenmiş, Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları Kurucusu, Ahlâklı Becerikli Çelebi Dürüst Efendi Görgülü Kibar Namuslu Onurlu Şerefli Yiğit Terbiyeli Tiyatro Yazarı Melih Anık,…" itirazı olmadığını gördüğümde, fark ederek gündeme getirdiği konunun "tek" sahibinin Sayın Anık olmasına karar verdim… İyi yapmışım, yazışmalar dizisinde Sayın Anık'ın Oyun Atölyesi ile yaşadığı (Olumlu-olumsuz ya da doğru-yanlış yorumu yapmadan) sorunun -kişisel olduğunu- gördüm.


Gördüm, çünkü bir hatayı görüp dile getirmenin ötesinde bunu kendi varlık nedeni olarak görüp, Bulunmaz ittifakıyla gündemde tutmanın dayanılmaz güdüsünü fark ettim… artık, benim için "haber" değeri bile kalmamıştı… Kişisel meseleler, kişiler arasında çözülmeli demeyi tercih ettim… Çünkü, varlık nedeni sadece "saldırmak" olan Bulunmaz'ı ve Büktel'i var edenlerin içinde rolüm azımsanmaz, Sayın Anık için de bu duygum oluştuysa, gazetecilik anlamında ciddi hata yapmış olabilirim, bunu kabul edebilirim ama yeni bir Bulunmaz ya da Büktel vakasına alet olmanın daha ağır sorumluluk olduğunu düşünüyor olmamı da kimse engelleyemez.


Oyun Atölyesi'ne sorar, yanıtını alır, yayınlarım… Bu davranışımda Bulunmaz'ın, Büktel'in "düşmanca" yargıları olmayacağı gibi "Anık"ın yargıları da olmaz… Balık tutarak olmuyor, nasıl pişirileceğini de bilmek gerek, ateşte fazla kalmış, yanmış balık hiç hoşuma gitmez, balık'ı yakanları da sevmem… Kimseye de koltuk değneği olmam, olduklarım yeter de artar bile… "Elini taşın altına koyan Dergi" olmasa da önünüz açık Sayın Anık… Bize ihtiyacınız yok… Haberinizi yaptınız, haber yapmakla yetinmeyip, Bulunmaz desteği ile derin sulara doğru yelken açmış durumdasınız. Biz size, Bulunmaz'ın: "… yıllarca KÜLTÜR BAKANLIĞI ÇANAĞI YALAYAN ALÇAKLARA, BECERİKSİZLERE, CAHİLLERE, ÇARESİZLERE, DANGALAKLARA, EBLEHLERE, FIRSATÇILARA, GEBEŞLERE, HIYARLARA, OROSPU ÇOCUKLARINA, PEZEVENKLERE, PUŞTLARA, ŞEREFSİZLERE…"  hakaretlerine yönelik olarak, meseleleri kişiselleştirmekten uzak, objektif (!) eleştirilerini budaktan sakınmayan eleştirmen Anık ne diyecek acaba demek aklımıza gelmedi.


Bulunmaz'ın "Bu ülkenin realitesi Adalet ve Kalkınma Partisi'ni iktidara getiren bir realite, dolayısıyla AKP'li, milli görüşten feyiz alan, Fettuhlahizmden feyiz alan kitlelerin tiyatroyla ilgilenmesi ve Şehir Tiyatroları'ndaki müstehcen , erotik oyunlara karşı tavır takınmalarını da son derece de doğal, doğru ve kendi açılarından da haklı buluyorum. ..  Milli görüş politikasıyla hareket eden ve iktidarda bulunan bu mantığı, tırnak içinde bu bağlamda destekliyorum… Ama her şeye karşın konu tiyatroysa iktidarda olan yönetim, Milli Görüş tabii ki tiyatroya müdahale etmeli…" görüşleri karşısında sizin tavrınızı hiç sorgulamadık ki, tabii yukarıda aktardığım iki Bulunmaz klasiği Oyun Atölyesi'nin ortaya çıkarttığınız skandalının (!) yanında lafı bile edilmez.


Sayın Anık, "Elini taşın altına koyan Dergi"nin haberinize nasıl bakacağını sorgulayabilirsiniz hatta eleştirebilirsiniz de, umarım bir ara kısa yazıda çizmeye çalıştığım resimdeki yerinizi daha da belirginleştirmek için birkaç büyük adım daha atarsınız, başarılarınızı yine zaman zaman izlemeye çalışacağım.


Hamiş: Sayın Anık, Bulunmaz'dan ödünç olarak alıp, eleştirmek (ya da aşağılamak) için kullandığınız "Elini taşın altına koyan Dergi" diye tanımladığınız, tanımlamaktan kaçınmadığınız bu Dergi'ye keşke "Ne yapıyorsunuz da böyle tanımladınız" diye sorma cesaretiniz olsaydı da derdinizin bilgilenmek değil, dövmek olduğu yargısını oluşturmasaydınız.


(Kaynak: Tiyatro... Tiyatro... Dergisi)

***


Ayrıca bakınız:



Terbiyeli tiyatro yazarı Melih Anık'ın yazısını yorumsuz sunuyoruz!