Ben, kırk yıldır tiyatro sanatıyla uğraşan biriyim. Tiyatro sanatıyla uğraştığım için, başıma gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi.
Tiyatro sanatıyla uğraştığım için, başıma gelenlerden bazılarını, ama sadece ve yalnızca bazılarını sıralamak istiyorum.
1 - Sayısını unutacağım kadar çok gözaltına alındım.
2 - Gözaltına alındığımda, özellikle psikolojik işkence gördüm.
3 - Kurduğum tiyatro binalarına sürekli olarak karakol kurulup, izleyicilerim ve oyuncularım taciz edilerek gözaltına alındılar.
4 - Açtığım tüm tiyatro binaları mühürlendi.
5 - Tiyatro binalarımda bulunan binlerce, belki on binlerce gazete, dergi ve kitaba el konuldu.
6 - Yayınlarıma yasak konuldu. Örnekse Burun Karikatür ve Mizah Dergisi ilk sayısında yasaklandı. Keza Sevi Şiir Dergisi ilk sayısında yasaklandı.
7 - LİNÇÇİ ve iftiracı Prof. Dr. Özdemir Nutku'nun Coşkun Büktel'e attığı iftiraya devrimci bir irade ve yiğitçe karşı çıktığım için, başta orospu çocuğu olmak üzere, birçok alçak kişi ve kuruluş tarafından LİNÇ edilmek istendim.
8 - LİNÇÇİ alçaklara karşı çıktığım için mahkeme koridorlarında süründürülmek istendim.
9 - İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin namusunu kollamak ve korumak için verdiğim mücadele sonucu, direkt olarak olmasa da, dolaylı yollardan yıpratılmak istendim.
10 - ÜÇÜNCÜ (HUKUKSAL) LİNÇ KAMPANYASI sürecinde, 1878 yılında kurulan İstanbul Barosu'na kayıtlı avukatlara güvenmeme kararı aldım.
11 - Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf tarafından 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talât Sait Halman'a "Emek Ödülü" verildiği dönemde, üstüne üstlük, kızımın ağır bir sorun yaşadığı dönemde, faşizmi savunan alçaklar tarafından taciz edildim.
12 - Özgür Tiyatro'nun Ankara'da düzenlemiş olduğu bir etkinlikte görev aldığım için, LİNÇÇİ alçaklar tarafından neredeyse şiddetle susturulmak istendim.
13 - Yaklaşık olarak (eski parayla) iki trilyon para kaybım söz konusu.
14 - Kültür Bakanlığı Çanağı sözünü kavramlaştırarak halka mal ettiğim ve böylelikle bu alçakça uygulamayı engellediğim için, birçok alçak, namussuz, onursuz, şerefsiz, orospu çocuğu tarafından örselendim.
(Çehov'un dediği gibi) Ve daha bir sürü...
Ben, henüz bütün çektiklerimi madde madde yazıp, formüle edemediğim mücadelemi verirken, kıçında pireler üşüşenler, o dizi senin, bu film benim, paralarına yepyeni paralar eklemek için param param parça parçalanırlarken, bırakınız benim ve benim temsil ettiğim emekçi halkın sorunlarına kafa yormayı bir yana, kendi namusları, kendi onurları sayılması gereken İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerine bile asla ve kesinlikle sahip çıkmıyorlardı, sahip çıkmıyorlar, sahip çıkmayacaklar!
Şimdi...
İnan olsun...
İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerine sahip çıkmayan sümsük, vurdumduymaz, kişisel menfaatlerinden gayrı hiçbir şeyi düşünmeyen zavallı tiyatro esnafını değil...
Ama...
Halkın sanatsal etkinliklere erişme hakkını savunmak için, ben, yine, hâlâ, ısrarla ve inatla...
Emperyalizmin (s)imgesi McDonald's ve diğer ticarî kuruluşların reklâmlarıyla işgâl edilen İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerine ve (tüm eleştirilerim saklı kalmak üzere) Devlet Tiyatroları'na sahip çıkmak zorunda olduğumu duyumsuyorum.
Ancak...
Bunu, ne pembe sermaye temsilcileri, ne de yeşil sermaye temsilcileri için istiyorum.
Bunu, emekçi halkın iktidar özlemine duyduğum saygı nedeniyle istiyorum!!!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
Tiyatro sanatıyla uğraştığım için, başıma gelenlerden bazılarını, ama sadece ve yalnızca bazılarını sıralamak istiyorum.
1 - Sayısını unutacağım kadar çok gözaltına alındım.
2 - Gözaltına alındığımda, özellikle psikolojik işkence gördüm.
3 - Kurduğum tiyatro binalarına sürekli olarak karakol kurulup, izleyicilerim ve oyuncularım taciz edilerek gözaltına alındılar.
4 - Açtığım tüm tiyatro binaları mühürlendi.
5 - Tiyatro binalarımda bulunan binlerce, belki on binlerce gazete, dergi ve kitaba el konuldu.
6 - Yayınlarıma yasak konuldu. Örnekse Burun Karikatür ve Mizah Dergisi ilk sayısında yasaklandı. Keza Sevi Şiir Dergisi ilk sayısında yasaklandı.
7 - LİNÇÇİ ve iftiracı Prof. Dr. Özdemir Nutku'nun Coşkun Büktel'e attığı iftiraya devrimci bir irade ve yiğitçe karşı çıktığım için, başta orospu çocuğu olmak üzere, birçok alçak kişi ve kuruluş tarafından LİNÇ edilmek istendim.
8 - LİNÇÇİ alçaklara karşı çıktığım için mahkeme koridorlarında süründürülmek istendim.
9 - İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerinin namusunu kollamak ve korumak için verdiğim mücadele sonucu, direkt olarak olmasa da, dolaylı yollardan yıpratılmak istendim.
10 - ÜÇÜNCÜ (HUKUKSAL) LİNÇ KAMPANYASI sürecinde, 1878 yılında kurulan İstanbul Barosu'na kayıtlı avukatlara güvenmeme kararı aldım.
11 - Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf tarafından 12 Mart Faşizmi Kültür Bakanı Talât Sait Halman'a "Emek Ödülü" verildiği dönemde, üstüne üstlük, kızımın ağır bir sorun yaşadığı dönemde, faşizmi savunan alçaklar tarafından taciz edildim.
12 - Özgür Tiyatro'nun Ankara'da düzenlemiş olduğu bir etkinlikte görev aldığım için, LİNÇÇİ alçaklar tarafından neredeyse şiddetle susturulmak istendim.
13 - Yaklaşık olarak (eski parayla) iki trilyon para kaybım söz konusu.
14 - Kültür Bakanlığı Çanağı sözünü kavramlaştırarak halka mal ettiğim ve böylelikle bu alçakça uygulamayı engellediğim için, birçok alçak, namussuz, onursuz, şerefsiz, orospu çocuğu tarafından örselendim.
(Çehov'un dediği gibi) Ve daha bir sürü...
Ben, henüz bütün çektiklerimi madde madde yazıp, formüle edemediğim mücadelemi verirken, kıçında pireler üşüşenler, o dizi senin, bu film benim, paralarına yepyeni paralar eklemek için param param parça parçalanırlarken, bırakınız benim ve benim temsil ettiğim emekçi halkın sorunlarına kafa yormayı bir yana, kendi namusları, kendi onurları sayılması gereken İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerine bile asla ve kesinlikle sahip çıkmıyorlardı, sahip çıkmıyorlar, sahip çıkmayacaklar!
Şimdi...
İnan olsun...
İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerine sahip çıkmayan sümsük, vurdumduymaz, kişisel menfaatlerinden gayrı hiçbir şeyi düşünmeyen zavallı tiyatro esnafını değil...
Ama...
Halkın sanatsal etkinliklere erişme hakkını savunmak için, ben, yine, hâlâ, ısrarla ve inatla...
Emperyalizmin (s)imgesi McDonald's ve diğer ticarî kuruluşların reklâmlarıyla işgâl edilen İstanbul Devlet Tiyatrosu reklâm kulelerine ve (tüm eleştirilerim saklı kalmak üzere) Devlet Tiyatroları'na sahip çıkmak zorunda olduğumu duyumsuyorum.
Ancak...
Bunu, ne pembe sermaye temsilcileri, ne de yeşil sermaye temsilcileri için istiyorum.
Bunu, emekçi halkın iktidar özlemine duyduğum saygı nedeniyle istiyorum!!!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz