Bizim ülkemizdeki bütün basın-yayın organları, doğaları gereği, bağlantılı, bağlı ve bağımlı oldukları kişi, kuruluş ve kurumların çıkarları için piyasa değerlerini hızla artırmak istiyorlar. Âdeta birer halkla ilişkiler bölümü, birer müşteri temsilcisi, birer kartvizit olarak yayınlanan basın-yayın organları, bağlantılı, bağlı ve bağımlı oldukları pembe yada yeşil sermaye temsilcilerinin dünya görüşü doğrultusunda kapitalizmi güzelleme yarışındalar.
Pembe sermaye temsilcisi Milliyet, bol çıplak kadın fotoğraflarıyla süslediği İnternet sitesindeki kültür-sanat haberlerini de, gayet hafif ve sosyetik bir dille kaleme alarak "görevi"ni savsaklamıyor.
Yeşil sermaye temsilcilerinin iktidarını hızla sağlamlaştırdığı bir süreçte, irtifa kaybına uğrayan pembe sermaye temsilcileri, tiyatro sanatı üzerine ortaya ciddi bir tez koyamamanın büyük sıkıntısını yaşarlarken, aynı zamanda erozyon içerisinde bulunmalarının kültürel sızıntısıyla değer üzerine değer yitirmeye başladılar.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı, emekçi halkın ve tüyü bitmemiş yetimin haklarının elde edilmesi için değil, pembe sermayenin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için savaşım veriyor.
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Batı'da devlet sanatın sonuna kadar yanında
Ödenekli tiyatro tartışması sürerken, İKSV’deki panelde sanata devlet desteği tartışıldı. Konuşmalar, sanatın ABD’de vakıf aracılığıyla, Avrupa ülkelerinde de doğrudan desteklendiğini ortaya koydu
Türkiye’nin sıcak gündem maddelerinden biri, ödenekli tiyatroların özelleştirilmesi. “Başka ülkelerde bu model vardır/ yoktur” tartışması sürerken İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) tartışmaya yapıcı bir katkıda bulunup farklı ülke modellerinin anlatıldığı bir panel düzenledi.
Panelde, ABD Başkonsolosluğu Kültür İşleri Sorumlusu Sevil Sezen, İsveç Ulusal Turne tiyatrosu yöneticisi Figen Solmaz, İstanbul Goethe Enstitüsü Müdürü Claudia Hahn Raabe ve İstanbul Fransız Kültür Merkezi Müdürü Berenice Gulmann temsilcisi oldukları ülkelerdeki sanata destek mekanizmalarını anlattılar. Paneli Bilgi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Gökçe Dervişoğlu Okandan yönetti.
Bakanlık temsilcisine tepki
Dinleyiciler arasında bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilisi Hakan Tanrıöver’in “Şu anda Türkiye’de tartışma konusu sanatın özgürlüğü değil, sanata desteğin ne şekilde verileceği” sözleri tepkiyle karşılandı. Tanrıöver, panel bitmeden salondan ayrıldı.
Panele en geniş katılım, varoluş mücadelesi veren İstanbul Şehir Tiyatroları’ndandı. İBŞT oyuncusu Levent Üzümcü, panel sonunda söz alıp şunları söyledi:
“Kültür Bakanlığı’nın temsilcisi her zamanki gibi dezenformasyon yapıp ‘özgürlük tartışma konusu değil’ dedi. Biz sanat kurumlarının nasıl yönetileceğini geçtik, var olup olmayacağı üzerine mücadele veriyoruz.
Problem, bu ülkede sanatın var olup olmaması. Başka problem yoktur.”
ABD YILDA 74 MİLYON VERİYOR
- ABD’de hiçbir zaman bir Kültür Bakanlığı olmadı. Bu görevi 1965’te Lincoln yönetimi tarafından kurulan Milli Sanat Vakfı yürütüyor. Vakfa devletin desteği yıllık 74 milyon dolar. Eyaletlerden 50 milyon dolar, maaş vs giderler için de 30 milyon dolar ayrılıyor.
- ABD’deki en önemli müzeler özel işletmeler. Gelirlerini koleksiyonerlerden, fonlardan ve döner sermayeden ediniyorlar. Devlet müzeleri de özel müzelerin domine ettiği bir sistemde yer alıyor.
- ABD’de sanata verilen destek gelir vergisinden düşürülüyor. Vergi teşvik kanunu 1917’den beri yürürlükte.
İSVEÇ’TE TİYATROYA 300 MİLYON
- 9.5 milyon olan İsveç nüfusunun 1.5 milyonu yabancı kökenli. Onların anadillerinde kültüre ulaşma hakkı olduğunu savunan İsveç, bu konuda devlet olarak çeşitli çalışmalar yapıyor.
- Kültür kurumlarının yüzde 80 bütçesini devlet sağlıyor. Sanata destek olan özel kuruluşlara vergi indirimi uygulanmıyor. Zaten sponsorluk tercih edilmiyor.
- Devlet desteği alan kurumlardan biri olan İsveç Ulusal Turne Tiyatrosu’nun bütçesi 300 milyon kron. Kurum, yılda 60 prodüksiyon yapıyor. Kuruma sansür, baskı söz konusu değil.
- İsveç’in M.S. 1000 yılından bu yana kültür politikaları var. İfade özgürlüğü, katılımcılık, çokkültürlülük, bağımsızlık, kültür varlıklarını korumak ve kültürü ticaretin negatif etkilerinden uzak tutmak ana unsurlar.
FRANSA’DA BÜTÇENİN 1.5’İ
- Fransa’da tarihi 17. yüzyıla dayanan kültür politikaları, anayasa ile güvence altında. Sanatçılar için sosyal koruma ve herkesin kültüre erişimi bu politikaların en önemli iki unsuru.
- Paris Şehir Tiyatrosu yılda 424 temsil yapıyor, 250 bin kişiye ulaşıyor. Toplam bütçesi 14 milyon avro, bunun 10.5 milyonunu Paris Belediyesi karşılıyor.
- Fransa’da kültürel faaliyetlere ayrılan devlet bütçesi 4 milyar avro. Bu, toplam bütçenin yüzde 1.5’i ediyor. Yerel yönetimler de benzer meblağlar aktarıyorlar; çünkü kültürel faaliyetlerin bütçesi, merkezi ve yerel yönetim tarafından eşit olarak paylaşılıyor. Özel sektörün desteği yüzde 0.1 ile sınırlı.
- Devlet, temsillerin düzensiz aralıklarla yapılmasından zararın giderilmesini ve işsiz kalan sanatçıların korunmasını sağlıyor. Bir yıl içinde 900 saat çalışan sanatçılar işsizlik ödeneğinden yararlanıyor.
- Devlet 5 ulusal tiyatroyu, 39 bölgesel tiyatroyu, 69 ulusal sahneyi, 627 tiyatro topluluğunu, 19 çağdaş dans merkezi ile 258 koreografi grubunu destekliyor.
- Tiyatrolar KDV’den muaf tutuluyor. Ama devlet tiyatrolara verdiği sübvansiyonlar üzerinden o vergiyi mahsup ediyor.
ALMANYA’DA ANAYASA TAMİNATI
- Özgür sanatın garantisi anayasanın 5. maddesi.
- 2010’da sanata ayrılan meblağ 9.6 milyar avroydu. Bunun yüzde 90’ı eyaletler ve yerel yönetimlerden geldi, yüzde 10’u ise federal bütçeden.
- 2002’de federal hükümetin sanat alanında söyleyecekleri olması için Federal Sanat Vakfı kuruldu. Bütçesi 35 milyon avro.
- Almanya’da kamu tarafından finanse edilen 150 tiyatro var. Satılan her biletin arkasında 95 avro devlet sübvansiyonu var.
- Kamu tiyatrolarını Şehir Meclisi tarafından belirlenen bir sanat yönetmeni yönetiyor. Onun kontrolü, tiyatro uzmanı olan raportörlerin sorumluluğunda. İçeriğe hiçbir şekilde karışılmıyor.
(Kaynak: Milliyet)
Pembe sermaye temsilcisi Milliyet, bol çıplak kadın fotoğraflarıyla süslediği İnternet sitesindeki kültür-sanat haberlerini de, gayet hafif ve sosyetik bir dille kaleme alarak "görevi"ni savsaklamıyor.
Yeşil sermaye temsilcilerinin iktidarını hızla sağlamlaştırdığı bir süreçte, irtifa kaybına uğrayan pembe sermaye temsilcileri, tiyatro sanatı üzerine ortaya ciddi bir tez koyamamanın büyük sıkıntısını yaşarlarken, aynı zamanda erozyon içerisinde bulunmalarının kültürel sızıntısıyla değer üzerine değer yitirmeye başladılar.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı, emekçi halkın ve tüyü bitmemiş yetimin haklarının elde edilmesi için değil, pembe sermayenin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için savaşım veriyor.
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Batı'da devlet sanatın sonuna kadar yanında
Ödenekli tiyatro tartışması sürerken, İKSV’deki panelde sanata devlet desteği tartışıldı. Konuşmalar, sanatın ABD’de vakıf aracılığıyla, Avrupa ülkelerinde de doğrudan desteklendiğini ortaya koydu
Türkiye’nin sıcak gündem maddelerinden biri, ödenekli tiyatroların özelleştirilmesi. “Başka ülkelerde bu model vardır/ yoktur” tartışması sürerken İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) tartışmaya yapıcı bir katkıda bulunup farklı ülke modellerinin anlatıldığı bir panel düzenledi.
Panelde, ABD Başkonsolosluğu Kültür İşleri Sorumlusu Sevil Sezen, İsveç Ulusal Turne tiyatrosu yöneticisi Figen Solmaz, İstanbul Goethe Enstitüsü Müdürü Claudia Hahn Raabe ve İstanbul Fransız Kültür Merkezi Müdürü Berenice Gulmann temsilcisi oldukları ülkelerdeki sanata destek mekanizmalarını anlattılar. Paneli Bilgi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Gökçe Dervişoğlu Okandan yönetti.
Bakanlık temsilcisine tepki
Dinleyiciler arasında bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilisi Hakan Tanrıöver’in “Şu anda Türkiye’de tartışma konusu sanatın özgürlüğü değil, sanata desteğin ne şekilde verileceği” sözleri tepkiyle karşılandı. Tanrıöver, panel bitmeden salondan ayrıldı.
Panele en geniş katılım, varoluş mücadelesi veren İstanbul Şehir Tiyatroları’ndandı. İBŞT oyuncusu Levent Üzümcü, panel sonunda söz alıp şunları söyledi:
“Kültür Bakanlığı’nın temsilcisi her zamanki gibi dezenformasyon yapıp ‘özgürlük tartışma konusu değil’ dedi. Biz sanat kurumlarının nasıl yönetileceğini geçtik, var olup olmayacağı üzerine mücadele veriyoruz.
Problem, bu ülkede sanatın var olup olmaması. Başka problem yoktur.”
ABD YILDA 74 MİLYON VERİYOR
- ABD’de hiçbir zaman bir Kültür Bakanlığı olmadı. Bu görevi 1965’te Lincoln yönetimi tarafından kurulan Milli Sanat Vakfı yürütüyor. Vakfa devletin desteği yıllık 74 milyon dolar. Eyaletlerden 50 milyon dolar, maaş vs giderler için de 30 milyon dolar ayrılıyor.
- ABD’deki en önemli müzeler özel işletmeler. Gelirlerini koleksiyonerlerden, fonlardan ve döner sermayeden ediniyorlar. Devlet müzeleri de özel müzelerin domine ettiği bir sistemde yer alıyor.
- ABD’de sanata verilen destek gelir vergisinden düşürülüyor. Vergi teşvik kanunu 1917’den beri yürürlükte.
İSVEÇ’TE TİYATROYA 300 MİLYON
- 9.5 milyon olan İsveç nüfusunun 1.5 milyonu yabancı kökenli. Onların anadillerinde kültüre ulaşma hakkı olduğunu savunan İsveç, bu konuda devlet olarak çeşitli çalışmalar yapıyor.
- Kültür kurumlarının yüzde 80 bütçesini devlet sağlıyor. Sanata destek olan özel kuruluşlara vergi indirimi uygulanmıyor. Zaten sponsorluk tercih edilmiyor.
- Devlet desteği alan kurumlardan biri olan İsveç Ulusal Turne Tiyatrosu’nun bütçesi 300 milyon kron. Kurum, yılda 60 prodüksiyon yapıyor. Kuruma sansür, baskı söz konusu değil.
- İsveç’in M.S. 1000 yılından bu yana kültür politikaları var. İfade özgürlüğü, katılımcılık, çokkültürlülük, bağımsızlık, kültür varlıklarını korumak ve kültürü ticaretin negatif etkilerinden uzak tutmak ana unsurlar.
FRANSA’DA BÜTÇENİN 1.5’İ
- Fransa’da tarihi 17. yüzyıla dayanan kültür politikaları, anayasa ile güvence altında. Sanatçılar için sosyal koruma ve herkesin kültüre erişimi bu politikaların en önemli iki unsuru.
- Paris Şehir Tiyatrosu yılda 424 temsil yapıyor, 250 bin kişiye ulaşıyor. Toplam bütçesi 14 milyon avro, bunun 10.5 milyonunu Paris Belediyesi karşılıyor.
- Fransa’da kültürel faaliyetlere ayrılan devlet bütçesi 4 milyar avro. Bu, toplam bütçenin yüzde 1.5’i ediyor. Yerel yönetimler de benzer meblağlar aktarıyorlar; çünkü kültürel faaliyetlerin bütçesi, merkezi ve yerel yönetim tarafından eşit olarak paylaşılıyor. Özel sektörün desteği yüzde 0.1 ile sınırlı.
- Devlet, temsillerin düzensiz aralıklarla yapılmasından zararın giderilmesini ve işsiz kalan sanatçıların korunmasını sağlıyor. Bir yıl içinde 900 saat çalışan sanatçılar işsizlik ödeneğinden yararlanıyor.
- Devlet 5 ulusal tiyatroyu, 39 bölgesel tiyatroyu, 69 ulusal sahneyi, 627 tiyatro topluluğunu, 19 çağdaş dans merkezi ile 258 koreografi grubunu destekliyor.
- Tiyatrolar KDV’den muaf tutuluyor. Ama devlet tiyatrolara verdiği sübvansiyonlar üzerinden o vergiyi mahsup ediyor.
ALMANYA’DA ANAYASA TAMİNATI
- Özgür sanatın garantisi anayasanın 5. maddesi.
- 2010’da sanata ayrılan meblağ 9.6 milyar avroydu. Bunun yüzde 90’ı eyaletler ve yerel yönetimlerden geldi, yüzde 10’u ise federal bütçeden.
- 2002’de federal hükümetin sanat alanında söyleyecekleri olması için Federal Sanat Vakfı kuruldu. Bütçesi 35 milyon avro.
- Almanya’da kamu tarafından finanse edilen 150 tiyatro var. Satılan her biletin arkasında 95 avro devlet sübvansiyonu var.
- Kamu tiyatrolarını Şehir Meclisi tarafından belirlenen bir sanat yönetmeni yönetiyor. Onun kontrolü, tiyatro uzmanı olan raportörlerin sorumluluğunda. İçeriğe hiçbir şekilde karışılmıyor.
(Kaynak: Milliyet)