Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günden bu yana, emekçilerin değil, kapitalistlerin cumhuriyeti olmaya özel bir özen gösteriyor. Bilimsel, kültürel ve sanatsal uğraşlar da, tabii ki, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için işlerlik kazanıyor.
Sanayi burjuvazisiyle ticaret burjuvazisinin tepişmesi arasında kan kaybına uğrayan emekçi halk, pembe renkli sanayi burjuvalarını yada yeşil renkli ticaret burjuvalarını ciddiye alıp, onların temsil ettikleri düzen partilerine oy vereceklerine, kendilerini iktidara taşıyabilecek ciddi bir örgütlenmeye gidebilse, bilimsel alanları, kültürel alanları, sanatsal alanları, pembe sermaye temsilcileriyle yeşil sermaye temsilcilerine asla ve kesinlikle kaptırmaz.
Özellikle son günlerdeki "yeni yönetmelik" ile gündeme gelen pembe sermaye temsilcisi Engin Alkan ve Balıkçı Kazmacıbaşı Korsan Orhan Alkaya ile yeşil sermaye temsilcisi Hilmi Zafer Şahin'in "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" kurumu, sadece burjuva değerleriyle değil, sosyalist değerlerle de tartışma gündemine gelip, ameliyat masasına yatırılmalı!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Ünlü oyuncu Milli Gazete yazarıyla kapıştı
İstanbul Belediyesi'nin tiyatro ve sanat dünyasını isyan ettiren düzenlemesi canlı yayında sert bir tartışmaya konu oldu...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Şehir Tiyatroları'nda yaptığı yeni düzenleme ve ardından sanat dünyasının isyan etmesiyle başlayan tartışma TV 8 ekranlarında devam etti. Gökmen Karadağ'ın hazırladığı Haber Aktif, konuyu ünlü oyuncu ve Şehir Tiyatroları rejisörü Engin Alkan ile masaya yatırdı.
Engin, yönetmeliğe sert eleştiriler yöneltirken muhafakar bir yaşam tarzı dayatması ve resmi ideolojinin sözcülüğüyle görevlendirilmek istendiklerini söyledi. Düzenlemeye destek veren Milli Gazete yazarı Mustafa Miyasoğlu ile Engin Alkan arasındaki polemik ve birbirinden çarpıcı izleyici soruları tartışmaya damgasını vurdu.
İşte Engin Alkan yeni yönmetliğe yönelttiği çarpıcı eleştiriler:
BU YÖNETMELİK BİR DARBEDİR
"Şehir Tiyatroları Osmanlı'nın Cumhuriyet'e devrettiği çok köklü bir kurum. Ancak tarihinde ilk defa bir oldu bitti ile adeta bir darbeyle karşı karşıya. Şehir Tiyatroları belediyeye bağlı bir kurumdur ama belediye sadece idari konularda inisiyatif kullanır, bir çeşit yapımcı gibi çalışır. Ancak son zamanlarda idari bürokratların yetkileri giderek genişledi ve son olarak zaten bir iki başlılık vardı."
ŞEHİR TİYATROLARI ADIM ADIM BU NOKTAYA GELDİ
"Adım adım bu noktaya gelindi. Bir de muhafazakar sanat diye bir tartışma başladı eş zamanlı olarak. Belediye şimdi diyor ki siz artık kenara çekilin bizim dediğimizi yapacaksınız. Sadece repartuarı belirlemiyorlar. Çok daha geniş yetkilere sahip oluyorlar. Hangi oyun oynanacak, kim yönetecek, kim oynayacak hepsine karar veriyorlar. Belediye bürokratlarının ağırlıkta olduğu ve atamayla yürüyen bir sistem geldi. Şehir sanatçılarının katılımı olmadan nasıl bir demokrasiden söz edebilirsiniz? Şehir Tiyatroları bir partinin hatta resmi ideolojinin sözcülüğünü yapan bir kuruma dönüştürülmek isteniyor."
SEN YÜZDE 52 OY ALSAN DA TİYATRO YÜZDE 48'İ DE GÖZETMELİDİR
"Şehir Tiyatrosu'nun sahibi İstanbul halkıdır. Vergi ödeyenlere karşı sorumludur. Sadece tek bir yaşam tarzının değil herkesin dünyasını dikkate almak zorundadır. Yüzde 52 oy da alsanız yüzde 48 de vardır Şehir Tiaytroları o yüzde 48'i de gözetmek zorundadır."
MUHAFAZAKAR SANAT ADI ALTINDA MUHAFAZAKAR YAŞAM TARZI DAYATILIYOR
"Muhafazakar sanat denirken kastedilen ve amaçlanan şey muhafazakar yaşam tarzıdır. Sanatımı bir parti propagandasına dönüştürmek her şeyden çok sanatıma zarar verir."
MİLLİ GAZETE YAZARINDAN DÜZENLEMEYE TAM DESTEK!
Programa telefonla katılan Milli Gazete yazarı Mustafa Miyasoğlu ise yeni yapılan düzenlemeye tam destek verdi. Miyasoğlu, yeni düzenlemeyle Şehir Tiyatroları'nın sosyal sorumluluğuna uygun bir üretim içine gireceğini savundu:
"ŞEHİR TİYATROLARI BU MÜDAHALEYİ HAK ETTİ"
"Şehir Tiyatroları, kendileri Kenter Tiyatrosu gibi özgür değildir, kendi kafasına göre takılamaz. Mesela cinsel fanteziler ya da avangart bazı öykülerden uzak durmak zorundadır. Çünkü, kamu bütçesinden desteklenmektedir ve sosyal bir sorumluğu vardır, bunu yeteneği ile sanatıyla yerine getirir. Tiyatroda özgürlük kadar sosyal sorumluluk da vardır. Maalesef Şehir Tiyatroları sosyal sorumluluğunu yerine getirmediği için haklı olarak bu müdahaleye maruz kalmıştır..."
(Kaynak: Milliyet)
Sanayi burjuvazisiyle ticaret burjuvazisinin tepişmesi arasında kan kaybına uğrayan emekçi halk, pembe renkli sanayi burjuvalarını yada yeşil renkli ticaret burjuvalarını ciddiye alıp, onların temsil ettikleri düzen partilerine oy vereceklerine, kendilerini iktidara taşıyabilecek ciddi bir örgütlenmeye gidebilse, bilimsel alanları, kültürel alanları, sanatsal alanları, pembe sermaye temsilcileriyle yeşil sermaye temsilcilerine asla ve kesinlikle kaptırmaz.
Özellikle son günlerdeki "yeni yönetmelik" ile gündeme gelen pembe sermaye temsilcisi Engin Alkan ve Balıkçı Kazmacıbaşı Korsan Orhan Alkaya ile yeşil sermaye temsilcisi Hilmi Zafer Şahin'in "İstanbul Büyükşehir Belediyesi Korsan Tiyatroları" kurumu, sadece burjuva değerleriyle değil, sosyalist değerlerle de tartışma gündemine gelip, ameliyat masasına yatırılmalı!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Ünlü oyuncu Milli Gazete yazarıyla kapıştı
İstanbul Belediyesi'nin tiyatro ve sanat dünyasını isyan ettiren düzenlemesi canlı yayında sert bir tartışmaya konu oldu...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Şehir Tiyatroları'nda yaptığı yeni düzenleme ve ardından sanat dünyasının isyan etmesiyle başlayan tartışma TV 8 ekranlarında devam etti. Gökmen Karadağ'ın hazırladığı Haber Aktif, konuyu ünlü oyuncu ve Şehir Tiyatroları rejisörü Engin Alkan ile masaya yatırdı.
Engin, yönetmeliğe sert eleştiriler yöneltirken muhafakar bir yaşam tarzı dayatması ve resmi ideolojinin sözcülüğüyle görevlendirilmek istendiklerini söyledi. Düzenlemeye destek veren Milli Gazete yazarı Mustafa Miyasoğlu ile Engin Alkan arasındaki polemik ve birbirinden çarpıcı izleyici soruları tartışmaya damgasını vurdu.
İşte Engin Alkan yeni yönmetliğe yönelttiği çarpıcı eleştiriler:
BU YÖNETMELİK BİR DARBEDİR
"Şehir Tiyatroları Osmanlı'nın Cumhuriyet'e devrettiği çok köklü bir kurum. Ancak tarihinde ilk defa bir oldu bitti ile adeta bir darbeyle karşı karşıya. Şehir Tiyatroları belediyeye bağlı bir kurumdur ama belediye sadece idari konularda inisiyatif kullanır, bir çeşit yapımcı gibi çalışır. Ancak son zamanlarda idari bürokratların yetkileri giderek genişledi ve son olarak zaten bir iki başlılık vardı."
ŞEHİR TİYATROLARI ADIM ADIM BU NOKTAYA GELDİ
"Adım adım bu noktaya gelindi. Bir de muhafazakar sanat diye bir tartışma başladı eş zamanlı olarak. Belediye şimdi diyor ki siz artık kenara çekilin bizim dediğimizi yapacaksınız. Sadece repartuarı belirlemiyorlar. Çok daha geniş yetkilere sahip oluyorlar. Hangi oyun oynanacak, kim yönetecek, kim oynayacak hepsine karar veriyorlar. Belediye bürokratlarının ağırlıkta olduğu ve atamayla yürüyen bir sistem geldi. Şehir sanatçılarının katılımı olmadan nasıl bir demokrasiden söz edebilirsiniz? Şehir Tiyatroları bir partinin hatta resmi ideolojinin sözcülüğünü yapan bir kuruma dönüştürülmek isteniyor."
SEN YÜZDE 52 OY ALSAN DA TİYATRO YÜZDE 48'İ DE GÖZETMELİDİR
"Şehir Tiyatrosu'nun sahibi İstanbul halkıdır. Vergi ödeyenlere karşı sorumludur. Sadece tek bir yaşam tarzının değil herkesin dünyasını dikkate almak zorundadır. Yüzde 52 oy da alsanız yüzde 48 de vardır Şehir Tiaytroları o yüzde 48'i de gözetmek zorundadır."
MUHAFAZAKAR SANAT ADI ALTINDA MUHAFAZAKAR YAŞAM TARZI DAYATILIYOR
"Muhafazakar sanat denirken kastedilen ve amaçlanan şey muhafazakar yaşam tarzıdır. Sanatımı bir parti propagandasına dönüştürmek her şeyden çok sanatıma zarar verir."
MİLLİ GAZETE YAZARINDAN DÜZENLEMEYE TAM DESTEK!
Programa telefonla katılan Milli Gazete yazarı Mustafa Miyasoğlu ise yeni yapılan düzenlemeye tam destek verdi. Miyasoğlu, yeni düzenlemeyle Şehir Tiyatroları'nın sosyal sorumluluğuna uygun bir üretim içine gireceğini savundu:
"ŞEHİR TİYATROLARI BU MÜDAHALEYİ HAK ETTİ"
"Şehir Tiyatroları, kendileri Kenter Tiyatrosu gibi özgür değildir, kendi kafasına göre takılamaz. Mesela cinsel fanteziler ya da avangart bazı öykülerden uzak durmak zorundadır. Çünkü, kamu bütçesinden desteklenmektedir ve sosyal bir sorumluğu vardır, bunu yeteneği ile sanatıyla yerine getirir. Tiyatroda özgürlük kadar sosyal sorumluluk da vardır. Maalesef Şehir Tiyatroları sosyal sorumluluğunu yerine getirmediği için haklı olarak bu müdahaleye maruz kalmıştır..."
(Kaynak: Milliyet)