15 Nisan 2012 Pazar

habervaktim, yine tartışılması gereken önemli bir yazı yayınladı!

Ah Meral abla ah. Dinleseydik sizi, açılır mıydı bu davalar?


Ali Karahasanoğlu
Yeni Akit
16 Nisan 2012

Dün satır arasında yazdım.

Ama gönlüm elvermedi.

Hatırlatmaya, deşmeye, etraflıca tartışmaya mecbur olduğumuz bir konuyu, tekrar muhatapların yüzüne yüzüne vurmak istiyorum..

Unutturulmak istenen bazı tavırların, aslında ne anlama geldiğini, kafamıza nakşedilmesini istiyorum..

Neydi, dün şöylesine değinip; geçiştirdiğim, ama çok önemli gördüğüm konu?

28 Şubat sürecinde, darbecilerin en ahlaksız saldırılarına muhatap olan Meral Akşener'in, bu mağduriyetine rağmen, aklınca mevcut siyasi iktidara vurmak için sarfettiği şu cümleyi tekrar hatırlatayım: “Brifingleri 8 dakika ayakta alkışlayan yargıçların, bugün hangi görevleri yaptığını ve hangi kararları verdiğini bilmek isterim.”

Şimdi bu imalı(!) soruya cevap vereyim.

Meral abla..

“Bilmen için” söylüyorum..

O hakimler, şimdi Yargıtay'da azınlıkta.. Danıştay'da azınlıkta..

Merak ediyorsun ya, “hangi kararları veriyorlar” diye..

Ben söyleyeyim sana..

Pek karar-marar verebildikleri yok artık, onların..

5 kişilik heyetlerde ya bir kişiler..

Ya iki kişiler..

Dolayısı ile, “Başörtülü öğrenci için soruşturma açmayan okul müdürü, görevi suistimal suçundan yargılanmalı ve mahkum olmalıdır” deseler de.. Bu kararlarını, ancak muhalefet oyu olarak yazabiliyorlar artık..

“Başörtü yasağını kaldıran YÖKgenelgesi, Anayasa'ya aykırıdır” düşüncesinde olsalar da, bu despotça dayatmalarını, “azınlık oyu” olarak imzalayabiliyorlar artık..

O hakimler, Ankara Adliyesi'nde, İstanbul Adliyesi'nde, en önemli mahkemelerin tepesinde, halkın kuyusunu kazmakla meşgul değiller artık..

En başta, HSYK'da çoğunluk değil, onlar artık..

Çoğunluk olmadıkları için de..

Ankara'daki yetkili savcı, “Acaba ben de, Adana Savcısı SacitKayasu'nun ihraç edildiği gibi atılır mıyım?Avukatlık bile yapamaz duruma düşürülüp, evime götürecek ekmeği bulamaz hale gelir miyim?” diye düşünmeden 12 Eylül iddianamesi hazırladı..

28 Şubat'ta “brifingleri 8 dakika ayakta alkışlayanlar” artık HSYK'da çoğunluk olmadıkları için, “28 Şubat soruşturması”nı başlatan savcı hiç tereddüt etmedi “Ne yapıyorum ben.Manyak mıyım? Van savcısı Ferhat Sarıkaya'yı, iki günde kapının önüne kodular. Adamcağız, savcılığı bir kenara bırakın.. Yıllarca bir avukatın yanında, sıradan bir büro elemanı gibi çalıştı.. Generallere soruşturma açıp da, ben de mi ihraç edileyim?” diye..

Evet, hiç tereddüt etmedi..

Çünkü biliyor ki, “28 Şubat darbesini soruşturmak” bir görevdir. “Görevini yapan savcı”ya da, bugün dokunabilecek 28Şubatçı bir HSYK yoktur!

Evet, HSYK değiştiği, askerlerin brifingini 8 dakika ayakta alkışlayanlar HSYK'da azınlığa düştükleri için; bugün 28 Şubat darbesi soruşturulabiliniyor artık..

Onun içindir, Çevik Bir'in gözaltına alınabilmesi..

Ah Meral abla, ahh!

Eğer sizi dinleseydik biz..

Sizi, sizin partinizi dinleseydik..

Sizin partinizin, çok bilmiş Mehmet Şandır'ını..

Sizin partinizin Adalet Bakanlığı Personel İşleri Genel Müdürlüğü koltuğunu işgal etmiş Faruk Bal'ı dinleseydik...

Bugün ne 28 Şubat için soruşturma açılacaktı.. Ne de 12 Eylül iddianamesi yazılacaktı..

Sizi dinleseydik Meral abla..

“Hayır oyu” verecektik, Anayasa değişikliğine..

Hayır oyu verecektik ve bugün, Yargıtay'da yine o “brifingi 8 dakika alkışlayanlar”ın çoğunluğu devam ediyor olacaktı.

Danıştay'da onların borusu ötecekti, Meral abla..

Sizi dinleseydik Meral abla..

Bugün Çevik Bir'in savcıya çıkarılmasını değil.. Silivri'de darbecileri yargılayan hakimlerin görevden alındıklarının haberini takip edecektik.

Üniversite yıllarında, DHKP-C sanığı olmuş hakimlerin, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, 12.AğırCeza Mahkemesi'ne başkan olarak atandığının haberini takip edecektik.

1980'li yıllarda, PKK'ya destek için gösterilere katılan hakimlerin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başkan olarak atandığını ve darbecilerin tümünün tahliyesi için oy kullanmasının tartışmasını yapıyor olacaktık..

Evet Meral abla..

Adın kadar emin olabilirsin, bu söylediklerime..

Biz sizi dinleseydik. Ülkücü kardeşlerimiz sizi dinleseydiler..

Bugün, ne başörtü yasağını kaldırabilirdi bu iktidar. Ne de, katsayı adaletsizliğine son verebilirdi... Partinizin teklifi ile, ilköğretim okullarına seçmeli ders olarak konulan Kur'an-ı Kerim dersini de hayalimizde görürdük biz..

Evet Meral abla..

Bütün bunlar, 12 Eylül 2010 referandumuna, “evet” oyu kullanmamız ile gerçekleşti..

Siz endişe etmeyin.. “Brifingi 8 dakika ayakta alkışlayan hakimler”in hepsi bir araya gelse, artık onlardan bu ülkede, “ne köy olur ne kasaba”!

(Kaynak: HABER VAKTİM)