28 Şubat 2012 Salı

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, sadece LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından müşteki Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı yargılayıp, yalnızca yargıca savunma yapmıyor; müştekiyi yargılayıp, yargıca savunma yapmasının yanı sıra, bunlardan daha önemlisi, aynı zamanda "Türkiye Tiyatro Tarihi"ni de gayet net, oldukça somut bir dille çok ciddi bir biçimde yargılıyor!


T.C.
İSTANBUL
35. SULH CEZA MAHKEMESİ YARGIÇLIĞI'na

DOSYA: 2011 / 3131
KONU: YARDIMCI DİLEKÇE

AÇIKLAMALAR, İSTEMLER, YANITLAR

Mahkemenizde benimle ilgili olarak görülmekte olan bu dava, anlaşılması kolay, çok basit ve toplum tarafından rahatça kanıksanmış bir dava değildir. Bu dava, herhangi bir karşılıksız çek, hafif yaralama, işyerindeki sekretere taciz uygulama yada benzeri basit ve çok rastlanan bir dava değildir. Bu davaya, karşılıksız çek, hafif yaralama, işyerindeki sekretere taciz uygulama yada basit ve çok rastlanan bir dava gözüyle bakıldığında, bu davayla ilgili olarak gerçek anlamda bir yargılama yapılamamış, bu davanın öznelliği göz ardı edildiği için nesnel hukuk kurallarına uyulmamış ve adaletin terazisi doğru kullanılamamış olur.

Çünkü...

Bu davaya benzer "ENTELEKTÜEL LİNÇ" davaları, ülkemizde hemen hemen hiçbir zaman için vuku bulmamış ve dünyada da eşi benzeri çok az vuku bulmuştur. Bu davanın gayet net ve oldukça somut bir biçimde anlaşılır olması, yalın hâle gelmesi, toplum tarafından rahatça kanıksanır bir biçim alması, tiyatro kamuoyunun vicdanını rahatlatabilmesi için, daha önce mahkemenize sunmuş olduğum belge, bilgi, delil, kanıt ve benzeri gerçekleri kılı kırka yararak incelemekte sayılamayacak kadar yarar var. Sadece incelemekle kalmayıp, bu özgün davanın gerektirdiği özellikteki bilgi birikimine sahip bir bilirkişiye bu belge, bilgi, delil, kanıt ve benzeri gerçekleri inceletmelisiniz.

Çünkü...

Bu davayla sadece ben ve benim tiyatro dünya görüşüm yargılanmıyorum; "Türkiye Tiyatro Tarihi" de yargılanmış oluyor. Örnekse, "Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle..." kem sözünü kullanarak, bütün opera oyuncularını, bütün sinema oyuncularını, bütün televizyon oyuncularını, bütün tiyatro oyuncularını töhmet altında bırakan Nihat Haluk Bilginer, bu kem sözüyle, herhangi bir özne kullanmamış, herhangi bir kişinin adını vermemiş olduğu için, "hukuksal bir kurnazlık yaparak" yargılanmaktan kurtulmuş, ancak, kendisine "yavşak" dediğim için, ben yargılanarak ceza almıştım. "Yavşak davası" ile ilgili olarak ülkemizdeki bütün yargılanma süreci sona erdiği için, içime hiç sinmese de, sona eren bu davayı, tabii ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşımayı düşünüyorum.

Ancak...

Ülkemizdeki yargıçlar, herhangi basit bir davaya asla ve kesinlikle benzemeyen, "Türkiye Tiyatro Tarihi" konusunda belge oluşturacak böyle davaları ellerine aldıklarında, sadece hukuksal duyarlılıklara değil, aynı zamanda estetik, tarihsel ve toplumsal duyarlılıklara da çok büyük özen göstermelilerdir.

İmdi...

Müşteki Mustafa Şükrü Demirkanlı ile aramızdaki hukuksal süreci, karşılıksız çek, hafif yaralama, işyerindeki sekretere taciz uygulaması yada benzeri basit ve çok rastlanan bir dava olarak görmemenizi istememin başat nedenlerini sıralıyorum:

1) Size daha önceleri sunmuş olduğum belgelerde görebileceğiniz yada yeni belgeler istediğinizde derhal sunabileceğim gibi, Mustafa Şükrü Demirkanlı, benim hakkımda "BİRİNCİ LİNÇ KAMPANYASI" düzenlemiş bulunan Burak Caney adlı sanal kişinin kendisi yada çok yakın arkadaşlarından biridir. Görülmekte olan bu dava, Burak Caney etmenini "es" geçerse, bence, estetik, tarihsel ve toplumsal işlevini tam anlamıyla yerine getirememiş olur.

2) Size sunmuş olduğum belgelerde çok net bir biçimde görülebileceği gibi, Mustafa Şükrü Demirkanlı, benim hakkımda "İKİNCİ LİNÇ KAMPANYASI" sürecini başlatarak, "1100 KİŞİLİK BİR LİNÇ ÖRGÜTÜ" kurmuştur. Bu davayı, basit bir dava olarak görmeyip, bu davanın, aslında bir "ÖRGÜT DAVASI" olduğunu duyumsamanızı ve bu yönde bir kanaat geliştirmenizi arzu ediyorum. Keza, Nihat Haluk Bilginer'in de desteğiyle yürütülen bu dava, inanıyorum ki, tarihsel gerçekliği yazan belgelerde mutlaka bu yönde yerini alabilecektir.

3) Başını Ömer Faruk Kurhan'ın çektiği ve benim BERAAT etmemle sonuçlanan İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi ve bu ceza davasına koşut olarak süren İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde derdest olan 25.000,00 TL'lik dava da, Mustafa Şükrü Demirkanlı'nın kurmuş olduğu "LİNÇ ÖRGÜTÜ" eylemlerindendir ve ben bu süreci de "ÜÇÜNCÜ LİNÇ KAMPANYASI" olarak niteliyorum. Bütün bu LİNÇ KAMPANYALARI, tikel olarak, bu davadan bağımsız bir biçimde hukukun ameliyat masasına yatırıldığında, tabii ki, nesnel bir yargılama hiçbir zaman gerçekleşemez.

Ancak...

Yukarıda belirttiğim ve ayrıca üç maddeden oluşan görüşlerim, tabii ki, çok özet bir bilgidir. Mahkemenizin zamanını (ç)almamak için, görüşlerimi özetleyerek yazdım. Ne var ki, siz, benden daha fazla belge, daha fazla bilgi, daha fazla delil, dahaf fazla kanıt, daha fazla tanık isterseniz, ben bu isteğinizi derhal karşılarım. 28 Şubat 2012

Hilmi Bulunmaz