"Bize Masal Anlatmayın"
Geçtiğimiz hafta tiyatro gündeminin belki de en önemli ve anlamlı olayı, Diyarbakırlı ve Trabzonlu kadınların ortak projesi olan Bize Masal Anlatmayın oyunuydu. Anadolu Kültür ve Diyarbakır Sanat Merkezi’ndeki kadınların, kendi ifadeleriyle “yaşanan sorunlar karşısında en fazla acıyı çeken insanlar” olarak yürüttükleri çalışmanın ürünü olan oyun; şiddet, faili meçhuller ve kayıplar, töre ve gelenek, isyan ve sessizlik gibi temaları konu alıyordu.
Çıkış noktalarının sanatsal faaliyetlerini BGST bünyesinde sürdüren Sevilay Saral’ın Kadın Masalları oyunundan aldıkları ilham olduğunu belirten oyuncular, bu tiyatro çalışması aracılığıyla coğrafi olarak uzak, kültürel anlamda ise farklı iki şehir arasında bir köprü kurmayı amaçladıklarını dile getirdiler. Ana akım ulusal gazetelerin çoğunda ve birçok yerel yayında yer alarak en azından kamuoyu iletişimi cephesinde amaçlarına eriştiklerini söylemek mümkün.
Önce Diyarbakır, ardından da Trabzon’da sergilenen oyunun zamanlama açısından Diyarbakır İçkale’de yapılan kazılar ve ortaya çıkan onlarca kafatasıyla denk gelmesi ise kuşkusuz manidar oldu. Ne de olsa oyunun temalarından biri de faili meçhullerdi. Kazı bölgesinin 1880’lerde bir hapishane, 1990’larda ise bir JİTEM karargahı olarak kullanılması, maktullerin 1915 Ermeni kıyımının ya da yakın geçmişteki kirli iç savaşın kurbanları olabileceğini gösteriyor. Kazılar sonucunda ulaşılan insanların hangi zaman diliminde katledildiği ise adli tıp incelemelerinin ardından ortaya çıkacak.
Bize Masal Anlatmayın oyunuyla kadınların bu coğrafyanın geçmişine ve acılarına dair bir arkeoloji çalışması yürüttüğü apaçık ortada. Bu acıları sorgulamanın ve bunlarla hesaplaşmanın tiyatro sahnelerinde ne kadar yaygınlaşacağı ve sahnelerin dışına ne kadar taşacağı sorusuna ise önümüzdeki dönemde yanıt aranacak diye umuyoruz.
(Kaynak: Mimesis)
Geçtiğimiz hafta tiyatro gündeminin belki de en önemli ve anlamlı olayı, Diyarbakırlı ve Trabzonlu kadınların ortak projesi olan Bize Masal Anlatmayın oyunuydu. Anadolu Kültür ve Diyarbakır Sanat Merkezi’ndeki kadınların, kendi ifadeleriyle “yaşanan sorunlar karşısında en fazla acıyı çeken insanlar” olarak yürüttükleri çalışmanın ürünü olan oyun; şiddet, faili meçhuller ve kayıplar, töre ve gelenek, isyan ve sessizlik gibi temaları konu alıyordu.
Çıkış noktalarının sanatsal faaliyetlerini BGST bünyesinde sürdüren Sevilay Saral’ın Kadın Masalları oyunundan aldıkları ilham olduğunu belirten oyuncular, bu tiyatro çalışması aracılığıyla coğrafi olarak uzak, kültürel anlamda ise farklı iki şehir arasında bir köprü kurmayı amaçladıklarını dile getirdiler. Ana akım ulusal gazetelerin çoğunda ve birçok yerel yayında yer alarak en azından kamuoyu iletişimi cephesinde amaçlarına eriştiklerini söylemek mümkün.
Önce Diyarbakır, ardından da Trabzon’da sergilenen oyunun zamanlama açısından Diyarbakır İçkale’de yapılan kazılar ve ortaya çıkan onlarca kafatasıyla denk gelmesi ise kuşkusuz manidar oldu. Ne de olsa oyunun temalarından biri de faili meçhullerdi. Kazı bölgesinin 1880’lerde bir hapishane, 1990’larda ise bir JİTEM karargahı olarak kullanılması, maktullerin 1915 Ermeni kıyımının ya da yakın geçmişteki kirli iç savaşın kurbanları olabileceğini gösteriyor. Kazılar sonucunda ulaşılan insanların hangi zaman diliminde katledildiği ise adli tıp incelemelerinin ardından ortaya çıkacak.
Bize Masal Anlatmayın oyunuyla kadınların bu coğrafyanın geçmişine ve acılarına dair bir arkeoloji çalışması yürüttüğü apaçık ortada. Bu acıları sorgulamanın ve bunlarla hesaplaşmanın tiyatro sahnelerinde ne kadar yaygınlaşacağı ve sahnelerin dışına ne kadar taşacağı sorusuna ise önümüzdeki dönemde yanıt aranacak diye umuyoruz.
(Kaynak: Mimesis)