"Türkiye Tiyatrosu" kavramının oluşabilmesi için, öncelikle kuramsal yığınak yapılması gerekir. "Türkiye Tiyatrosu" kavramının önünde barikat kurup, bu kavramın oluşumuna temel olacak kuramsal yığınağın yapılmasına engel olan ve tiyatro evrenindeki kirliliğin içerisinde kulaç atan kuramsız dangalakların adlarına ulaşmak, bu adların "Türkiye Tiyatrosu" kavramına ne kadar büyük zarar verdiğini algılamak isteyenler, Google'da herhangi bir arama yapıp birkaç dakika da olsa zaman harcayacaklarına LİNÇ KAMPANYASI linkini tıkladıklarında derhal sonuca ulaşabilirler. "Türkiye Tiyatrosu" kavramının kuramsal yığınağına katkıda bulunan insanlardan Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını ilelebet ilga ve imhâ etmek için bir araya gelebilecek kadar gözü dönmüş 1100 kişilik kişiliksiz alçak kişinin var olduğu ülkemizde bırakınız "Türkiye Tiyatrosu" kavramının oluşumunu bir yana, Atatürk Kültür Merkezi'nin "namusunu" koruyabilecek iki elin parmakları kadar bile insan bulunamadı. (Örnekse bakınız: "Teb Başkanı Üstün Akmen 'AKM'Yİ İŞGALDEN VAZGEÇTİM'")
***
Tiyatro yazarı Melih Anık diyor ki:
"Sorulması gereken soru şudur; 100 yılık dönemde AKM’yi vazgeçilmez bir duruma getiren gerçekler nelerdir? Neden onlarcasının gerekli olduğu açık olan İstanbul gibi bir mega kentte bir başka AKM inşa edilememiştir? Sanatseverler, eleştirmenler, sanatçılar, politikacılar neden açmak, yeniden yapmak için strateji, plan, program, eylem yapmaz da, kapatılma olunca 'uyanır'? Zaten bir salonun İstanbul için yeterli olmayacağını akla getirmez ve bu nedenle yeni kampanyalar düzenlemez? Girişimlerde bulunmak için bir araya gelmez? Standardı olmayan salonların inşa edilmesinin önünde durmaz, denetlemez, denetlenmesi için kurumsal yapıyı kurmaz, kolayca 'ikna olur'? Yurttaş, oyunu verirken bu gibi konuları neden önemsemez?"
(Kaynak: Düşünceler, "Atatürk Kültür Merkezi (AKM) ve Tiyatro Binaları")
***
Tiyatro yazarı Melih Anık diyor ki:
"Sorulması gereken soru şudur; 100 yılık dönemde AKM’yi vazgeçilmez bir duruma getiren gerçekler nelerdir? Neden onlarcasının gerekli olduğu açık olan İstanbul gibi bir mega kentte bir başka AKM inşa edilememiştir? Sanatseverler, eleştirmenler, sanatçılar, politikacılar neden açmak, yeniden yapmak için strateji, plan, program, eylem yapmaz da, kapatılma olunca 'uyanır'? Zaten bir salonun İstanbul için yeterli olmayacağını akla getirmez ve bu nedenle yeni kampanyalar düzenlemez? Girişimlerde bulunmak için bir araya gelmez? Standardı olmayan salonların inşa edilmesinin önünde durmaz, denetlemez, denetlenmesi için kurumsal yapıyı kurmaz, kolayca 'ikna olur'? Yurttaş, oyunu verirken bu gibi konuları neden önemsemez?"
(Kaynak: Düşünceler, "Atatürk Kültür Merkezi (AKM) ve Tiyatro Binaları")