"...savaş, bir sanat olduğu sürece, insanların onurlu bir şekilde yaşaması mümkün olmaz ve onu bir sanatmış gibi kullandığı sürece, ne bir cumhuriyetten, ne de bir krallıktan söz edilebilir. (...) Savaş, hırsızları doğurur ve barış ise onları yok eder."
(Kaynak: Niccolo Machiavelli, Savaş Sanatı, Doruk Yayımcılık, sf. 96-97)
***
Silahların konuştuğu süreçlerde, genellikle us susar. Usun sustuğu süreçlerde de, doğal olarak, kavram kargaşası egemenliğini pekiştirmeye başlar. Ülkemizde, eksik, hatâlı, kusurlu, yanlış olarak tanınan, tanıtılan Niccolo Machiavelli, sadece "amaca giden her yol mübahtır" sloganıyla anılır. Oysa, Machiavelli'nin "Savaş Sanatı" kitabı adam gibi okunduğunda, derhal görülecektir ki, Machiavelli, savaşın zorunluluğunu yadsımasa da, savaşın sanat olarak algılanmaması ve onun böylelikle sevimli bir işlev yüklenmemesi için, kendi dünya görüşüne göre belli bir çaba harcamış oyun yazarlarından biridir.
Savaşı ve tabii ki, öldürücü silahları kutsayan devletler yada devlet ayarındaki örgütler, savaşı sanatsal bir anlayışla kavradıkları için, ölümü sevimli hâle getirme temrinleri yapar ve yaptıkları bu temrinleri, uğruna ölümü göze aldıklarını iddia ettikleri kendi halklarına da dayatırlar.
Zaman Gazetesi'nden alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız haber, dikkatli bir biçimde okunduğunda, her şeyin karşıtına dönüştüğü gibi, "Kürt / Türk savaşı" sürecinde de, Kürtlük ile Türklük kavramlarının da nasıl birbirine benzediğini, Kürt silahlı kuvvetleriyle, Türk silahlı kuvvetlerinin savaşı sanat gibi algıladıkça, "gerçek sanat" anlayışının nasıl "es" geçilme olasılığının gündeme gelebileceğinin ipuçlarını veriyorlar.
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Terör örgütü, Van halkı için konser veren sanatçıları hain ilan etti
Şivan Perver'in örgüt tarafından geçen yıl 'hain' ilan edilmesinin ardından ikinci kez hainlik tartışması yaşanıyor. Bir süre önce Nizamettin Ariç'in bir grup sanatçı ile Van halkı ile bir dayanışma konserleri düzenlemesi ve burada dostluk ve kardeşlik mesajları vermesi terör örgütü PKK ve sempatizanlarını rahatsız etti. Örgüt yandaşları, kendilerine ait basın aracılığı ile sanatçı Ariç'i hain olmakla itham etti.
Ariç'in Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin Duhok şehrinde kullandığı "21. Yüzyıldaki Kürt sanatı ve sanatçısı özgürlükçü, barışçı, demokrat, yurtsever, birleştirici, bağımsız ve en önemlisi de bütün insanlar için sanat yapma bilinciyle yaşayıp, üretmek zorundadır. Bu konuları konuşup, elimizden geldiğince bir birimize ve siyasilerimize yardımcı olalım." ifadeleri terör örgütünün tepkisini çekti. Ariç'e yönelik yönelik karalama faaliyetleri yürüten örgütün kontrolündeki gazete ve internet siteleri, sanatçının gönderdiği açıklamaları ise görmezlikten geldi. Bunun üzerine Nizamettin Ariç, yazılı bir açıklama ile hakkındaki suçlamalara cevap verdi.
Kendisini tehdit eden ve hainlikle itham eden örgüt ve örgüt yandaşlarına karşı sert ifadeler kullanan Ariç, açıklamasında şunları dile getirdi:
"Koma Berxwedan adıyla bir yazı yazmışlar. şu başlığa bakın: Sanatçı ya halkın yanındadır ya da karşısında! Yani nasıl olsa halk kelimesi benim tekelimde, dolaysıyla ben beyazım, benim dışımdakiler siyah! Zira yazdıklarından kollanan fırsatın nihayet doğduğu ve saldırmanın tam zamanı gibi bir izlenim açıkça ortaya çıkıyor. Bu sevincinizi de kursağınızda bırakmak durumundayım, çünkü benimle beraber ortak müzikal projeler yapan ya da yapmak isteyenlerin Kürt karşıtı cephelere gitmediği ortadadır. Tekelleri dışında oluşumlar gelişiyor paniğine kapılıp, sanki elle tutulur bir sanatçılar birliği varmış da ben de ona karşı "alternatif bir birlik" oluşturuyormuşum kaygısı gözleniyor. Beni ilgilendiren, sanatçı kardeşlerimin geçmişte nerede, nasıl çalıştığı değil, onların sanata dar bir pencereden bakmak istemeyip, yetenekleri ölçüsünde halkımızın müzik kültürüne yapabilecekleri katkılardır. En önemlisi de sanatçılar arasında olması gereken sanatsal alışveriş, sivil iletişimler, saygı, sevgi ve dayanışma ruhudur. Dünyanın neresinde Kürt müziğini tanıtabildiniz? Ama bunu yapabilecek ve yapan kapasiteye sahip olanların da neredeyse tümüne benzer fırsatlar kollayarak saldırdınız, beceriksizliğinizin üstünü de siyasetin şemsiyesi altına saklanarak örtmeye çalışıyorsunuz. Eğer yazınızda isimlerinin arkasına saklandığınız insanların Kürtlük ruhunu, içinden geldikleri toplumun ruhunu kavrasaydınız müzik alanında bu günkü duruma düşmezdiniz. Yazıda "hainlik", "alçaklıkla" itham ettiğiniz sanatçılar benim gibilerin saflarından mı ayrılıp karşınıza dikildi? Ben mi korucubaşlarının düğünlerine çıkmaktayım, yoksa sizin üyeleriniz mi? Bir sanatçıyı "hain" ilan etmek de, ardından kendisine ortak konserler teklifi götürmek de anlaşılan sizin yazınızdaki "ilkelere" bağlılığın ifadesi olsa gerek! Size hiç bir sanatçıda olmayan imkânlar verilmesine ve kimsenin önünüzü kesmemesine rağmen, 30 yıldır ne kazandırdınız Kürt müziğine? Kürtlerin yaşam felsefesi, dramı, Agirî, Dersim, Helepçesinin klam ve müziği sizden mi Kürt toplumuna ve dünyaya yayıldı?"
(Kaynak: Zaman)
(Kaynak: Niccolo Machiavelli, Savaş Sanatı, Doruk Yayımcılık, sf. 96-97)
***
Silahların konuştuğu süreçlerde, genellikle us susar. Usun sustuğu süreçlerde de, doğal olarak, kavram kargaşası egemenliğini pekiştirmeye başlar. Ülkemizde, eksik, hatâlı, kusurlu, yanlış olarak tanınan, tanıtılan Niccolo Machiavelli, sadece "amaca giden her yol mübahtır" sloganıyla anılır. Oysa, Machiavelli'nin "Savaş Sanatı" kitabı adam gibi okunduğunda, derhal görülecektir ki, Machiavelli, savaşın zorunluluğunu yadsımasa da, savaşın sanat olarak algılanmaması ve onun böylelikle sevimli bir işlev yüklenmemesi için, kendi dünya görüşüne göre belli bir çaba harcamış oyun yazarlarından biridir.
Savaşı ve tabii ki, öldürücü silahları kutsayan devletler yada devlet ayarındaki örgütler, savaşı sanatsal bir anlayışla kavradıkları için, ölümü sevimli hâle getirme temrinleri yapar ve yaptıkları bu temrinleri, uğruna ölümü göze aldıklarını iddia ettikleri kendi halklarına da dayatırlar.
Zaman Gazetesi'nden alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız haber, dikkatli bir biçimde okunduğunda, her şeyin karşıtına dönüştüğü gibi, "Kürt / Türk savaşı" sürecinde de, Kürtlük ile Türklük kavramlarının da nasıl birbirine benzediğini, Kürt silahlı kuvvetleriyle, Türk silahlı kuvvetlerinin savaşı sanat gibi algıladıkça, "gerçek sanat" anlayışının nasıl "es" geçilme olasılığının gündeme gelebileceğinin ipuçlarını veriyorlar.
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Terör örgütü, Van halkı için konser veren sanatçıları hain ilan etti
Şivan Perver'in örgüt tarafından geçen yıl 'hain' ilan edilmesinin ardından ikinci kez hainlik tartışması yaşanıyor. Bir süre önce Nizamettin Ariç'in bir grup sanatçı ile Van halkı ile bir dayanışma konserleri düzenlemesi ve burada dostluk ve kardeşlik mesajları vermesi terör örgütü PKK ve sempatizanlarını rahatsız etti. Örgüt yandaşları, kendilerine ait basın aracılığı ile sanatçı Ariç'i hain olmakla itham etti.
Ariç'in Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin Duhok şehrinde kullandığı "21. Yüzyıldaki Kürt sanatı ve sanatçısı özgürlükçü, barışçı, demokrat, yurtsever, birleştirici, bağımsız ve en önemlisi de bütün insanlar için sanat yapma bilinciyle yaşayıp, üretmek zorundadır. Bu konuları konuşup, elimizden geldiğince bir birimize ve siyasilerimize yardımcı olalım." ifadeleri terör örgütünün tepkisini çekti. Ariç'e yönelik yönelik karalama faaliyetleri yürüten örgütün kontrolündeki gazete ve internet siteleri, sanatçının gönderdiği açıklamaları ise görmezlikten geldi. Bunun üzerine Nizamettin Ariç, yazılı bir açıklama ile hakkındaki suçlamalara cevap verdi.
Kendisini tehdit eden ve hainlikle itham eden örgüt ve örgüt yandaşlarına karşı sert ifadeler kullanan Ariç, açıklamasında şunları dile getirdi:
"Koma Berxwedan adıyla bir yazı yazmışlar. şu başlığa bakın: Sanatçı ya halkın yanındadır ya da karşısında! Yani nasıl olsa halk kelimesi benim tekelimde, dolaysıyla ben beyazım, benim dışımdakiler siyah! Zira yazdıklarından kollanan fırsatın nihayet doğduğu ve saldırmanın tam zamanı gibi bir izlenim açıkça ortaya çıkıyor. Bu sevincinizi de kursağınızda bırakmak durumundayım, çünkü benimle beraber ortak müzikal projeler yapan ya da yapmak isteyenlerin Kürt karşıtı cephelere gitmediği ortadadır. Tekelleri dışında oluşumlar gelişiyor paniğine kapılıp, sanki elle tutulur bir sanatçılar birliği varmış da ben de ona karşı "alternatif bir birlik" oluşturuyormuşum kaygısı gözleniyor. Beni ilgilendiren, sanatçı kardeşlerimin geçmişte nerede, nasıl çalıştığı değil, onların sanata dar bir pencereden bakmak istemeyip, yetenekleri ölçüsünde halkımızın müzik kültürüne yapabilecekleri katkılardır. En önemlisi de sanatçılar arasında olması gereken sanatsal alışveriş, sivil iletişimler, saygı, sevgi ve dayanışma ruhudur. Dünyanın neresinde Kürt müziğini tanıtabildiniz? Ama bunu yapabilecek ve yapan kapasiteye sahip olanların da neredeyse tümüne benzer fırsatlar kollayarak saldırdınız, beceriksizliğinizin üstünü de siyasetin şemsiyesi altına saklanarak örtmeye çalışıyorsunuz. Eğer yazınızda isimlerinin arkasına saklandığınız insanların Kürtlük ruhunu, içinden geldikleri toplumun ruhunu kavrasaydınız müzik alanında bu günkü duruma düşmezdiniz. Yazıda "hainlik", "alçaklıkla" itham ettiğiniz sanatçılar benim gibilerin saflarından mı ayrılıp karşınıza dikildi? Ben mi korucubaşlarının düğünlerine çıkmaktayım, yoksa sizin üyeleriniz mi? Bir sanatçıyı "hain" ilan etmek de, ardından kendisine ortak konserler teklifi götürmek de anlaşılan sizin yazınızdaki "ilkelere" bağlılığın ifadesi olsa gerek! Size hiç bir sanatçıda olmayan imkânlar verilmesine ve kimsenin önünüzü kesmemesine rağmen, 30 yıldır ne kazandırdınız Kürt müziğine? Kürtlerin yaşam felsefesi, dramı, Agirî, Dersim, Helepçesinin klam ve müziği sizden mi Kürt toplumuna ve dünyaya yayıldı?"
(Kaynak: Zaman)