21 Ocak 2012 Cumartesi

Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için ömürlerini burjuva sanatının çanağına yatıran eskimiş tiyatro esnafı bile, burjuva politikacıların ve işbirlikçi kapitalistlerin takdirini bir türlü kazanamamanın dayanılmaz ağırlığı altında inim inim inliyorlar!

Oyun'un notu: HABER TÜRK'ten alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız haberdeki bazı tümceleri kırmızı renkle belirgin hâle biz getirdik!


***


Sanatsal çalışma yürütenler, tabii ki, tâbi oldukları sınıfın istekleri ve istemleri doğrultusunda soluk alıp verirler. Efendilerine ait dev aynalarına bakarak kendilerine "sanatçı" deyip, göğüslerine "sanatçı" etiketi yapıştırmanın yanı sıra, üstüne üstlük, bir de alınlarında ışığı ilk hisseden kişi histerine kapılanlar, her ne denli, bol bağımsız ve çok özgürmüş gibi bir davranışla ortalık yerde ortaya karışık söylemler geliştirme turları atmış olsalar bile, kendilerini sanatçı vasfıyla kucaklayan burjuvazinin çizdiği sınırlar içerisinde bağımsız ve ancak bu sınırlar içerisinde özgürdürler. Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için ömürlerini burjuvazinin beton renkli büstlerine tutsak edip, avazı çıktığı kadar bağırarak; "sanatçıyım, doğruyum, çalışkanım" sloganı atmalarına karşın, sözüm ona bu sanatçılar, kitlelerin sonsuza dek uyuklayıp, kölelik zincirlerinden kurtulmamaları için (s)imge üreticisi olarak pazar paylarını geliştirirken, birbirlerini öyle bir derinden kıskanırlar ki, kendilerine ağız dolusu hakaret eden içerikteki "Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle..." lâfını bile duymamış rolüyle sahne alırlar. Bu tür sözüm ona sanatçıların karşısında, sadece ve yalnızca sosyalist kimliğini bir deri gibi bütün bedenine nakşetmiş yiğit ve yürekli insanlar dimdik ayakta durabilirler. 


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Usta tiyatrocu Kenter'den imdat çığlığı


"Meteliğe kurşun sıkıyoruz. Dilenci gibi hissettim"

64 yıllık sanat hayatını dolduran duayen tiyatrocu Müşfik Kenter ve 35 yıllık hayat arkadaşı tiyatrocu Kadriye Kenter, Hayatın İçinden programında Ceren Akdağ Şahin'e konuk oldu. Birbirlerine olan aşklarını anlatan usta sanatçılar, Kenter Tiyatrosunda yaşadıkları sıkıntıları da paylaştı. "Meteliğe kurşun atıyoruz" diyen Kadriye Kenter, tiyatroya sponsor aramak için çektikleri sıkıntıları şöyle anlattı: "Tiyatronun çok borcu var. Biz herkesten para istemek zorunda kalıyoruz. Sponsor bulamıyoruz. Kimse yatırım yapmak istemiyor. Dilenci gibi hissediyorum. Çok utandım ama mecburum tiyatro için para istemeye." Müşfik Kenter, tiyatroyu ayakta tutabilmek için "Kendi evimiz olmadı. Tiyatro yaptık" derken, devlet tiyatrolarının yanı sıra özel tiyatrolara da destek olunması gerektiğini ifade etti. Aşklarını ilk gün gibi yaşadıklarını anlatan Kenter çifti, hayatlarına, yaşamlarına dair ayrıntıları da paylaştı. Orhan Veli'nin şiirlerine 30 yıldır sesiyle hayat veren Müşfik Kenter "Sen benim güneş ışığımsın" dediği eşine, her akşam Ömer Hayyam'dan şiirler okuduğunu da söyledi. Programda Müşfik Kenter, Habertürk izleyicileri için büyüleyici sesiyle şiirlerini okudu.

(Kaynak: HABER TÜRK)