22 Aralık 2011 Perşembe

Zâten bir bataklık olan facebook'a kürek kürek çamur taşıyan LİNÇÇİ Mustafa Şükrü Demirkanlı, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'ın yargılanmasını, kendi "mütevazı zekâsı" ile nalıncı keseri gibi kendine yontmaya çalışırken, Coşkun Büktel, facebook bataklığında da olsa, LİNÇÇİ Demirkanlı'nın ağzının payını gerektiği kadarıyla veriyor! (Coşkun Büktel, bu bataklıktaki yazıyı kendine ait olan www.coskunbuktel.com sitesinde yayınladığı için, biz de, oradan alıp, derhal yayınlıyoruz!)



Yeniden uzun uzun kafa sıkmaya başlayan Demirkanlı'yla
YENİ BİR FACEBOOK TARTIŞMASI

"Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle" diyen Haluk Bilginer SUÇSUZ; "Haluk Bilginer yavşaktır" diyen Hilmi Bulunmaz suçlu!..

(...)
Mustafa bu minval üzere sayfalar doldurabilir; bunu yapabilmesi için ortada ne fol olması şarttır, ne de yumurta... Ortaya belge koymadan laf salatası yapmak kolaydır; Mustafa'nın mütevazı zekâsı bile, buna yeter; hatta sarhoş kafayla bile...

"Oyuncuların çoğu yavşaktır genellikle" diyen Haluk Bilginer'e Hilmi Bulunmaz, "Haluk Bilginer yavşaktır" dediği için, Bilginer, Bulunmaz'ı dava etmişti. Evet, Haluk Bilginer'in de bizzat katıldığı dünkü (2. ve son) duruşmada, hakim Hilmi Bulunmaz'ı "suçlu" buldu ama, bu suçun açıklanmasını (ve cezanın infazını) 5 yıl sonraya erteledi. Hakim, Hilmi Bulunmaz'ın 5 yıl içinde  suç işlemediği (örneğin, Haluk Bilginer'e "yavşak" demediği) takdirde, davanın kendiliğinden "düşmüş" olacağını söyledi. Bence Hilmi 5 yıl boyunca Haluk Bilginer'e bir daha "yavşak" demeyecek ve dava düşeği için Hilmi, hiçbir ceza ödemeyecek. (Yalnızca 550 TL avukat masrafını ve 30 TL mahkeme masraflarını ödemek zorunda kalacak.) Ama önemli olan şu: 5 yıl sonra "dava düşecek"...

Linççi olmayan Haluk Bilginer'ce açılmış davada çıkan bu kararın, Mustafa tarafından (anlattığımız özellikleri gizlenerek ve karar tutanağının orijinal metnine link vermekten yan çizerek) okurlara "DT'nin CD kaydıyla belgelenmiş Özdemir Nutku" iftirasını ve iftiracı linççileri aklayan matah bir şeymiş gibi sunulması, Mustafa'nın cibilliyetine tamamen uygundur. Ama "gerçek" belgelere link vermeksizin okurları dezenforme etmek, şüphesiz ki, bizim karakterimize asla uygun değildir. Okurlar şimdi lütfen benim ve Mustafa'nın söylediği her şeyi unutup, işin aslına, yani "mahkeme tutanağı metnine" odaklansınlar; kendilerine doğruyu kimin söylediğini ve kimin her zamanki gibi iğrenç biçimde dezenformasyon yaptığını saptamakta hiç zorlanmayacaklar.

Hilmi'nin (elbette her zamanki gibi hiç çekinmeden ve derhal) yayınladığı (ama okurların her şeyi bilmesine gerek duymayan Mustafa'nın yayınlamaya veya link vermeye gerek duymadığı) "karar tutanağı metnine" (yani işin aslına) ben (Arka Sıradakiler dizisinde senaryo doktorluğu işime yeniden başladığım için) ancak şimdi vakit bulup bir yorum getiriyor, ancak şimdi link verebiliyorum. Hilmi'nin, örtbas etmeye çalışmadığı, üstelik "karar metniyle" birlikte, derhal yayınladığı haberi, ben nasıl örtbas edebilirim ve niye örtbas edeyim? Benim haberi örtbas etmeye çalıştığımı söylemeye kalkışan iftiracı Mustafa'ya ben daha ne diyeyim? Şunun üstüne daha ne söyleyebilirim: "Mustafa Demirkanlı'yı midesi kaldırabilen, Demirkanlı'dan iğrenmeyebilen herkesten iğreniyorum."


(...) 



TARTIŞMANIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ!