16 Aralık 2011 Cuma

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz yönetimindeki "Bulunmaz Kültür Merkezi Ücretsiz Oyunculuk ve Yazarlık Çalışmaları" sürecine katılan Seda Çelikçi, okuduğu kitapları ve izlediği etkinlikleri, okurlarımızla paylaşmaya başladı!

                                Seda Çelikçi (Fotoğraf: Hilmi Bulunmaz)


***


Merhaba Hilmi Bey, 


Filmin eleştirisi  aşağıda; umarım beğenirsiniz, diğer tiyatro eleştirilerini de bu hafta içerisinde göndereceğim. İyi akşamlar


***


Yukarıda bana hitabını ve aşağıda yazısını okuduğunuz Seda Çelikçi, Bulunmaz Tiyatro'daki "yazarlık çalışmaları" etkinliğine iki kez katılmış genç bir yazar adayı. Henüz ilk yazısını yayınladığımız Seda Çelikçi'nin, yazarlık süreci içerisinde nasıl bir gelişim çizgisi çizip, nasıl bir estetik bilinç geliştireceğini gözlemlemeniz için, Çelikçi'nin aşağıdaki yazısına hiçbir müdahalede bulunmadık.


Henüz derdini tam olarak anlatmaktan uzak olmasına karşın, bizim verdiğimiz "dersler" ile değil, kendi istenciyle yazar olmasını arzu ettiğimiz Seda Çelikçi'nin, ilk yazısında bile yazarlık kumaşı var. Yazım kurallarına daha çok özen gösterip, sözcüklerin kavramsal boyutuna kafa yormaya başlarsa, Seda Çelikçi'nin önemli bir yazar olacağı kanısındayız.


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz




***


DEDEMİN İNSANLARI


Seda Çelikçi
16 Aralık 2011


Bugünlerde Kürt sorunları gündemdeyken Çağan Irmak'ın Dedemin İnsanları'yla azınlık sorununa güzel  bir vurgu yapmış. Filmde Çağan Irmak'ın hikayesini çok iyi  bir şekilde beyaz perdeye aktarmış. Çağan Irmak'ın yıllardır filmlerinde yer alan Çetin Tekindor ve Hümeyra, çok güzel, samimi ve usta oyunculuklarını  sergilemişler. Daha önce birçok filmini izlediğim yönetmenin son filmini izlemeden beklentilerimi çok yüksek tuttum ve filmde beklediğimi buldum. Bir Ege kasabasında geçen film Ege şivesi ve Rum Türkçe'siyle renkli ve güzel bir demet oluşturmuş. Ancak filmin başında ses çok yüksek olduğu için hem kulaklarımı tırmaladı, hem de konuşulanlar çok anlaşılmadı. Film ilerledikçe ses daha normal boyutlara ulaştı. Yönetmen birçok filmde olduğu gibi yine bir çocuk gözünden anlatılmış. Filmde Çağan Irmak'ın kendine has tarzı yine ön plana çıkmıştı. Filmin en dramatik sahnelerinde bile yönetmen absürt ve komik olayları eklemesini biliyor.  Filmde mübadele sahneleri de çok etkileyici şekilde eklenmiştir. Filmde kısa rolleri olsa da Ezgi Mola ve Mert Fırat olağanüstü oyunculuklarıyla göz doldurdular. Benim en etkilendiğim sahne ise çocukların azınlıkların evine taşlarla saldırma anıdır. O sahneyi tam olarak izleyemedim. O çocukların büyüğünce neler olabileceğini gözlerinde gördüm. Ozan'ın dedesi Girit göçmenidir ve en büyük hayali ise doğup büyüdüğü yerleri tekrar görebilmekti. Girit'e gitmek için her niyetlendiğinde, bir sorun çıkıp gidememektedir. Ozan'ın  dedesi olan Mehmet Bey her defasında denize girdiğinde bir şişenin içerisine Yunanca notlar yazıp denize bırakıyor.Ozan'ın dedesini arkasından saygısızca konuşmalara dayanamıyor ve onu korumak için çeşitli kötülükler yapıyor. Filmde ayrıca 80 darbesine de farklı bir açıdan anlatılıyor. Filmin sonunda ise Mehmet Bey'in hayali kurduğu Girit'e gitmeyi Ozan başarıyor. Film oldukça akıcı senaryosuyla oldukça etkileyici.