14 Aralık 2011 Çarşamba

LİNÇ KAMPANYASI düzenlemekten yorulan "Türk tiyatrosu", şimdi, sade suya tirit tartışmalarla gündemin kenarında gezinme turları atmakla meşgul oluyor!

Oyun'un notu: LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından tiyatronline.com sitesinden alıp, olduğu gibi aşağıya aktardığımız yazıdaki LİNÇÇİ kişilerin bu sıfatlarını biz ekledik!


***


TÜRK TİYATRO YASASI" YA DA "TİYATRO KONSEYİ" VB. BİR YASAYA İHTİYAÇ VAR MIDIR?


Bu Forum alanına sizde katkıda bulunabilirsiniz. Hem yazarak hemde katkısı olabileceğini düşündüğünüz kişilere bu başlığı göndererek. Şimdi yazma zamanı! Hadi Sizde katılın...

Aşağıdaki Soru 100 Sahne İnsanına sorulmuş ve alınan cevaplar geldikce sitemizde yayınlanacaktır.

"TÜRKİYE'DE TİYATRO YAPAN TÜM GRUPLARI İÇEREN BİR ŞEMSİYE YASAYA

ÖRNEĞİN: "TÜRK TİYATRO YASASI" YA DA "TİYATRO KONSEYİ" VB.

BİR YASAYA İHTİYAÇ VAR MIDIR?

NEDEN?"

Kısa da olsa bir cevap yazarsanız seviniriz.

Kamuoyu için iyi bir Çalışma olacağını umuyoruz...

Bu maili katkısı olabileceğini düşündüğünüz Sahne insanlarına gönderebilir siniz.

Eğer yazmak istiyorsanız. Sitenin Sağ Üst taraftaki "İçerik gönder doldurarak veya enverbsr@gmail.com mail atarak katkıda bulunabilirsiniz.

KATILIMA CEVAP VERENLER: Şu Ana Kadar: 24 Kişi.

Yeşim Özsoy Gülan, Dündar İncesu, Füsun Balkaya, Erkul Eğilmez, Levent Üzümcü, LİNÇÇİ Tamer Levent, Volkan Taha Şeker, İhsan Ata, Özlem KAYIŞOĞULLARI, LİNÇÇİ Mehmet Bozkır, Okan Metin, LİNÇÇİ Prof. Dr. Özdemir Nutku, LİNÇÇİ Üstün Akmen, Nihat Çapar, Ahmet Önel, Hakan Urcu, Burak Kahraman, Reha Özcan, Gülbike Sonay Üte, Oğuz Utku Güneş, Şekip Taşpınar, LİNÇÇİ Arif Akkaya, İlkay Altıntaş, Naci Aslan

Not: Gönderim sırasına göre yazılmıştır.

***

Yasal düzenlemelere çok ihtiyacımız var. Özellikle özel tiyatrolar nezdinde. Bu çok geniş konuyu kısaca özetlemem gerekirse;

1) Özel tiyatrolarda kendi kişisel teşebbüsleriyle tiyatro, dans, performans kısaca gösteri sanatları alanında kültür merkezleri, tiyatro ve gösteri salonları açan kişi ve kurumlara var olan ve ne yazık ki işlevini dolduramayan özel teşvik yasasından daha net işlerliği olan ve pozitif ayrımcılık yapan bir yasanın dahil olduğu bir düzenlemeyi uygulama, takip ve denetleyecek bir yasanın geçmesi ve düzenlenmesi

2) Kültür merkezlerinin, tiyatroların eğlence sektöründen farklı bir özel statü kazanması ve topluma eğlence değil bir yarar sağladığı göz önünde tutularak yasalarda ve ruhsat alımlarında da bu şekilde değerlendirilmesi

3) Tiyatro sahiplerinin, kurumların herhangi bir işletme gibi görünmemesi ve vergi indiriminden faydalanmasının önünün açılmasını sağlanması 4) Oyuncular sendikası gibi oyun yazarlarının haklarını koruyan bir kurumlaşmanın sağlanması gibi ve burada detaylanabilecek pek çok başka konuda çalışabilecek bir yasal düzenleme ve dolayısıyla kurumsallaşma şarttır Lakin bu durumun da özel tiyatrolara yardım konusunda geçmişte olduğu gibi zaman zaman suistimale uğramaması için bu kurumun ya da şemsiyenin oluşumunda adil ve temsili bir oluşum şarttır.

Yeşim Özsoy Gülan
Yönetmen, Yazar, Oyuncu

***

Ben “gölge etme başka ihsan istemem” demek isterdim, Devlet için.

Ancak O “kanatlarımın altından çıkanı, kurtlara yem yaparım” diye irkitiyor beni…

Gönül isterdi ki; özerk bir sanat konseyi oluşsun. Kısa- orta ve uzun erimli planlarla sanat eğitimi başta olmak üzere sanat politikamızın ana -kalın çizgilerini çizsin, sonrada bu alanda çalışmalarını sergilemek isteyenler; ister yurt içinde sahne/mekan - ister teknik donanım- ister Yurtdışı ilişkilerde güven duyacakları, sırtlarını dayayabilecekleri kurum ve kuruluşlara ulaşabilsinler.

Amma velakin bu dileğim sporda, siyasette veya yüksek öğrenimde, “orta” hatta “ilk” değil “ana okulu” düzeyinde bile sevgili ülkemde bu bir ütopya olarak kaldı ve kalacak kanımca… Akçeli işler hep yandaşlarca üleşilmekte, karşı görüşte olanlar bir yana, hafif muhalif olanlara bile yaşam hakkı tanınmamaktadır bu cangılda… Onun için önce bir nadas gerekli ortamın temizliği için, sonra hep beraber kazma kürek bellemek… Ürün alabilmek için tozun dumanın içinde gelecek gün ışığını gözümüz kamaşsa da, ellerimiz yansa da, beynimiz kavrulsa da kucaklamak gerekir.

Eğitimde, sağlıkta olduğu gibi sanatta da ortak çaba ve birliktelikle ancak bu karanlık delinebilinir. Aydınlığa, ışığa kavuşabiliriz. Bunun için bireysel kurtuluş yerine topyekun saldırmak “kağıt kaplanı” alaşağı etmek gerek. Tüm sanat dallarını kapsayacak, halkın gereksinimlerini saptayacak, özerk bir konseyin devlet vesayetinden uzak, özerk ve hür bir ortamda olması dileğimdir.

Dündar İNCESU

***

Enver Bey;

’’Türk Tiyatro Yasası’’ ,’’ Tiyatro Konseyi ’’ gibi iki farklı veya benzer düşünceler , öncelik sırasına göre değerlendirilmelidir.

Yeni Yasaları oluşturacak çalışmalara alanımız da ihtiyaç kesindir.İhtiyaç kadar hazırlanan,hazırlanacak yasaların tatmin edici olması da önemlidir.

Sanat’ı meslek olarak yapanlarla , Sanat’ın akademik temsilcileri’yle tüm katmanlarda tiyatro’ya hizmet eden diğer grubların temsilcilerinin de birlikte oluşturacağı Konsey fikri, öncelikli benimsenecek önemli bir başlangıç gibi bence bir adım öne çıkmaktadır.
Konsey , Önce ki yılları ciddi olarak yeniden farkettirebileceği gibi gelecek içinde tüm ihtiyaçların gereğini tespit ederek ortaya yasa şeklinde düzenleme çalışmalarında ,Tiyatro Sanat’ı adına yarar sağlayacak çağdaş yaklaşımları düzenleyebilecek üyelerin çalışmasından oluşabilirse, başarının da geleceği adına inancını bence yüreklendirecektir..

Şimdiden kolaylıklar dilerim.


Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı
Tiyatro Ana Sanat Dalı Başkanı
Doç.Dr. Füsun BALKAYA

***

Tiyatronun özgürlüğünü engellemeyecek, sınır belirlemeyecek bir düzenlemeye elbette ihtiyaç vardır. Bu düzenlemeye örneğin tiyatrolardan vergi alınmayarak başlanılabilir. Devletin, özel tiyatrolara yapmış olduğu desteği proje başına değil de oynanan oyun başına yapması gerekmektedir. Örneğin repertuvar olarak oynayan bir tiyatronun yeni proje yapmayıp geçen yıl çıkardığı oyununun gösterimine devam ettiğinde devletten destek alamaması çok fena üzücü bir durumdur.

Sosyal güvenlik ve çalışma ile ilgili konularsa tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de emekçilerin hakkı olduğunu artık tartışmıyor olmamız gerekirdi. Üstelik amatör tiyatro gruplarının da bu yasadan, düzenlemeden payını alması gerekiyor. Amatör ekiplerin oyunu şehirde sergileyebilmesi için validen izin alması gerekiyor ve eğer valinin görüşleri oyunun yazarıyla ters düşüyorsa el altından oyunun sergilendirilmemesi sağlanıyor. Devletin Ses-1885, Küçük Sahne vb. gibi tarihi salonlarını ayrıca koruması ve bakımını üstlenmesi gerekiyor. Böylesine tarihi salonlar devletin bir müzesidir, gibi düşünülerek hak ettiği değer verilmelidir. Öyle bir yasa, korunak olmalıdır ki tiyatro emekçilerinin yanında tiyatro da değerine kavuşmalıdır vesselam.

Erkul EĞİLMEZ
Yazar

***

Kanundu yasaydı gibi şeyler bu coğrafyada zaptu rapt altına almanın bir başka biçimidir. Ödenekli tiyatrolara parayı verenlerin "repertuvar kurulu" adı altında kurmuş olduğu resmi sansür kurullarını mı kaldıracak bu yasa? Yoksa denetlenmeyen onlarca çocuk tiyatrosunu kafasına göre yapan özel tiyatroyu mu kontrol edecek birimler mi kurulacak?

Peki o birimler kim olacak? Görevlerini kötüye kullanmadıklarını nerden bileceğiz?
Yapilan sıradan bir ödül töreni ya da oyunculuk sınavı dahi tartışılırken tiyatro için yapilacak yasayi bir düşünun. Yapılması gereken en temel şey;ödenekli tiyatroların sponsorlarının acilen tiyatro yönetimlerinden elini çekmesi ve bu tiyatrolarda çalışanların kendi tiyatrolarını yönetmesi önündeki engellerini kaldırmasıdır.

Özel tiyatrolar için ise eğer bir şey yapılacaksa;vergi yükünün kaldırması yapilacak tüm yasalardan daha etkili olacaktır. Çalışma ve sosyal güvenlik konularını tüm dünya emekçilerinin ortak bir hakki olduğu için tartışmıyorum bile...

Levent Üzümcü
İstanbul Şehir Tiyatrosu Oyuncu

***

Sevgili Enver,

Hem kişisel olarak ben, hem de TOBAV olarak,30 yıldır sanat alanında, gerek tanımlamalar açısından, gerek sanat eserinin hakları açısından, gerek yaratıcı ve icracı hakları açısından bir çok boşluk olduğunu söylüyoruz. Bu anlamda, sanat alanının kimliğini bulamayacağını, sistemli bir yapıya kavuşmasının şart olduğunu ifade ediyoruz. Bu iddialarımızın laftan ibaret olmadığını, bunu sistemli yapılaşmayı kuranların nasıl başarılı olduklarını kanıtlamak için de dünyadan örnekler verdik, seminerler düzenledik kitaplar çıkardık.

Uluslararası kuruluşlara üye olduk, ÇASOD ve TODER i de üye yaptık Özerk Sanat konseyinin kurulması için zamanın Cumhurbaşkanına çıktık.O zaman başlattığımız, özerk sanat konseyi kuruluş çalışmaları sivil toplum kuruluşları düzeyinde İstanbul da hala bir model /örnek olarak sürdürülüyor. Bu yapının kurumsallaşması ve tüm ülkeye yayılması gerekiyor. Çünkü sanat kavramı demokratik yaşam biçimiyle değer kazanır gelişir, yaşam biçimine dönüşebilir. Sanat eserlerinin özgürlüğü ve desteklenmesi, yine her disiplinin en yetkin insanlarının yer aldığı konseyler tarafından sağlanmalıdır.

Bu durumda, diğerlerinin yanında bir Tiyatro Konseyi nin kurulması da gerekecektir tabi. Normal olarak bu tiyatro konseyini tanımlayan yasa da Türkiye Tiyatro yasasını oluşturacaktır.Türkiye Tiyatro yasası kavramını da ilk olarak TOBA 1993 de Mersin de düzenlediği Tiayatro Kurultayında kullanmıştır.Yayınlanan kurultay kitabında da yer almıştır.

Bu en doğru ve denenmiş bir çözümdür. İnsanların yaşam kalitesini arttırma konusunda sanatın gelişmesi ve yaşam biçimi olması hedefi için, devletin bu alana yatırım yapması zorunludur. Çünkü bu yatırım ülkede demokrasi kültürünün gelişmesine katkı yapmakla eşdeğerdir. Ancak, bu yatırım, bu parayı kendi veriyor hissini yaratan ya da vatandaşa bu paranın verilmesini şikayet etmeye kalkışan, sanattan korkan siyasiler tarafından yapılmamalıdır.

Daha önce olduğu gibi, "davul benim boynumda, tokmak onların elinde mi olacak ?" diyen, devletin parasını kendi parası zanneden siyasilerin elinde hiç olmamalıdır. Davul da tokmak ta Özerk sanat konseyinde olmalıdır. Özerk sanat Konseyi yasası ve branşlarla ilgili yasalar da her alanın kendi sivil toplum kuruluşları ve en yetkili insanlarının bir araya gelmesi ile hazırlanmalıdır. Örneğin tiayatro yasası da tiyatro alanından sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri ile bir araya gelinerek hazırlanmalıdır.

Bu hazırlanma koşullarının oluşması ve içerik konusunda, daha sonra daha ayrıntılı da görüşebiliriz. Selamlar,sevgiler

Tamer Levent
Devlet Tiyatrosu Yönetmen, Oyuncu
Tobav Genel Başkanı

***

İlgili kanunun olmayışı büyük eksikliktir. Ancak kanunun hangi durumlarda ve kimler için yapılabileceği önemlidir.

Tiyatro alanında yapılacak tüm düzenlemelerde tiyatro emekçileri söz sahibi olmalıdır, tiyatro patronları değil...

İlgili kanun ya da düzenlemeyi yapacak olan kişiler arasında, -Kültür Bakanlığı’nın dağıttığı yardımları kendi adına 3-4 özel tiyatro kurup da, kendine ve kendi yandaşlarına binlerce TL- yardım dağıtan kişiler olmamalıdır. Bu kişilerin görüşleriyle oluşturulacak bir düzenleme ise kabul edilemezdir. Kanun yapıcı ilgili bakanlık, devlet,şehir tiyatroları, özel tiyatrolar ve amatör tiyatro temsilcileri ile bir araya gelerek çalışabilir. Böylesi bir durumda herkesin nasipleneceği kararlar alınabilir.

Ancak ilgili kanun teklifi tiyatrocuyu korumak yerine, tiyatronun eleştirisinden zarar görecek kişileri koruyorsa HAYIR!

Kanunun dahi koruyamadığı ve sadece sanat yaptıkları ve oyun satın aldıkları için cezaevini boylayan muhalif belediye yöneticilerine yapılan haksızlıklara da değinelecek mi bakalım bu kanunda?

-Onlar kimsenin umrunda değil artık...

Böylesi bir kanunun, çok da iştahli gözlerle beklenmediğini görüyorum.

VOLKAN TAHA ŞEKER
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
TİYATRO-SİNEMA KULÜP BAŞKANI

***

Yasal bir düzenlemeye şüphesiz bir ihtiyaç vardır. Son zamanlarda yapılanmaya çalışılan oyuncular sendikası bu anlamda umut vericidir. Tiyatro Konseyi gibi oligarşik bir yapılanma yerine yasal bir düzenlemeyle tiyatro sanatının ve sanatçılarının hakları bir an önce anayasa da kendine yer bulmalıdır.

İhsan Ata
Eleştirmen

***

Türkiye’de "Tiyatro Konseyi" gibi bir yapılanmaya ihtiyaç olduğunu düşünmekteyim. Ülkemizde özel tiyatro toplulukları ne yazık ki çok yalnız bırakılmıştır. Oyuncuların, yazarların, yönetmenlerin, kısaca tüm tiyatro emekçilerinin haklarının korunabilmesi ve koşullarının daha iyiye götürülebilmesi açısından bir çatı altında toplanılmasının gerekli olduğuna inanmaktayım.
Saygılarımla

Özlem KAYIŞOĞULLARI
Lisans ve Yüksek Lisans: Tiyatro Kuramları, Eleştiri ve Dramaturgi

***

Merhaba

Ben kesinlikle gerekli olduğunu düşünüyorum. Devlet tiyatroları, şehir tiyatroları, belediye tiyatroları gibi ödenekli tiyatroların yanı sıra özel tiyatroları ve hatta amatör tiyatroları da kapsayacak, bunlarla ilgili düzenleme getirecek bir kanuna ihtiyaç var. Özellikle devamlılığı olmayan,sabit sahnesi olmayan, bir şirket şeklinde kurulmamış olan tiyatrolar için bir düzenleme gerekli. Çünkü bu tiyatrolarda çalışma koşulları,sigortaları,oyun izinleri, telif hakları, vergilendirme gibi konularda çoğu zaman doğrudan doğruya düzenleme olmadığı ülke içinde farklılıklar oluşmakta, başka kanunlarda düzenlenmiş(özel düzenleme bulunmayan vergi kanunu,iş kanunu gibi) kanunların ilgili maddelerine atıf yapılmakta.

Bu da uygulamada farklılıklara ve sorunlara yol açmakta. Özellikle vergilendirme açısından bir düzenleme yapılmalı. Bir tiyatroyla eğlence merkezlerini aynı kategoriye sokmak maddi açıdan yapılan büyük bir haksızlık. Üzerinde ayrıntılı bir çalışma yapıldığında var olan sorunlar karşısında nerdeyse hiç düzenleme olmadığ tespit edilecektir.

Mehmet Bozkır
Eleştirmen

***

YASA...

Yasaları, sınırları diğer insanlara göre daha geniş olan, ancak her ne kadar geniş olsa da sınırları olan insanlar yaparlar...

ve zaman her zaman sınırları zorlar, yasalar yeniden yapılır...yeniden yapılır... Tiyatro’nun bir yasaya ihtiyacı var, evet...

Sınırları genişletecek yasalara ihtiyacı var... Vergi oranlarını düşürecek bir yasaya ihtiyacı var...
Tiyatro salonlarını uygun ücretlerle kullandırabilecek bir yasaya ihtiyacı var...

Tiyatroların kendilerini ve yaptıkları işleri daha geniş kitlelere duyarabilmelerinin "kutu ücreti" ile sınırlandırlmaması sağlayacak bir yasaya ihtiyacı var...

İlk öğretim okullarında tiyatro adı altına yapılan animasyonlar yerine çocuklara tiyatro izletmeyi sağlayacak bir yasaya ihtiyacı var...

İnsanların daha rahat yeni oyunlar yazabileceği, yazdıklarını kitaplaştırabileceği, kitaplarını duyurabileceği, okutabileceği, bir yasaya ihtiyacı var..

Tiyatronun tasası çok, yasası yok...

OKAN METİN
Tiyatrocu

***

Enver bey dostum,

Bütün tiyatroları kapsayan bir tiyatro yasasının olması konusunda on onbeş yıldan beri yazıyorum. Elbette en sağlıklısı budur. Bu yasaya göre, ödenekli ve ödeneksiz tiyatrolar, amatör tiyatrolar birer yönetmelikle kendi düzenlerini kurabilirler.

Sadece Devlet Tiyatroları yasası değil, Türkiye Cumhuriyeti Tiyatro Yasası olmaladır. Bunun nedeni, daha sağlıklı bir tiyatro yaşamına kavuşmamız içindir. Bu yasa, tiyatromuz adına geliştirici olacaktır.

Prof. Dr. Özdemir Nutku

***

“TÜRK TİYATROSU” YA DA “TİYATRO KONSEYİ” YASALARINA GEREK VAR MIDIR?

T.C. Anayasası’nın 64. maddesinde dile getirilen sanat ortamının oluşturulabilmesi için “Türk Tiyatro Yasası” ya da “Türk Tiyatro Konseyi” yerine, esasında “Türkiye Sanat Kurumu Yasası”na gereksinim vardır. Sanat alanları ile kamu yönetimi alanı arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin ortadan kaldırılarak yerel, ulusal ve evrensel kültür-sanat değerlerimizin ve sanatsal üretimin desteklenmesi, tanıtılması ve yaygınlaştırılması bu tasayla mümkün olabilir. Türkiye için gerekli hizmetleri görmek üzere, tüzel kişiliğe ve idari-mali özerkliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tabi “TÜRKİYE SANAT KURUMU”nun kurulması şarttır.

Böyle bir yasa, sanatın özgür gelişiminin sağlanması ihtiyacına dayanmaktadır. Bu ihtiyaçtan yola çıkılarak, Avrupa ülkelerinin çoğunluğunda varolan ve sanatı siyasetin vesayetinden kurtarmak amacı ile kurulmuş Özerk Sanat Konseyleri (Art Council’lar) ya da benzeri bir kuruluşun oluşturulması düşünülmelidir. “Türk Tiyatro Yasası” ya da “Türk Tiyatro Konseyi” kurulması yerine böyle bir kurumun kurulması, ülkemiz gerçekleri göz önüne alındığında öncelikli bir ihtiyaçtır. “Türkiye Sanat Kurumu”, sanatın ve sanatçının özgür gelişimi için imkânlar yaratırken, sanatın üretim, dağıtım ve yaşam süreçlerine ilişkin destekler sağlayacaktır.

Sosyal devlet olgusunun bir gereği olan, bu görevi devletin bizzat yapması yerine, sanatçıların yönetime aktif olarak katıldıkları özerk bir kuruma bırakması, çağdaş yönetişim anlayışının gereğidir. Ülkemizde kültür-sanat alanına ayrılan kamu kaynakları çok sınırlı kalmakta, üretilen hizmetlerin yurdun tüm köşelerine eşit olarak dağılması mümkün olmamaktadır. Sorunun çözümü, devlet, yerel yönetim ve özel sektör kaynaklarının bu hedef doğrultusunda kullanılmasında ve saydamlık ilkesine uyulmasında yatmaktadır. Kamunun kaynaklarının yanı sıra, sivil toplumun sanat alanına vereceği desteğin kurallarını düzenlemekle görevli bir kurulun salt devlet memurlarından oluşması yeterli olmayacaktır. Sanat ortamının tüm katmanlarının yönetiminde yer alacağı bir özerk kurumun oluşması bu nedenle gereklidir.

Böyle bir tasarının yasalaşması ile, sanat alanlarının geliştirilmesi ve desteklenmesine ilişkin hizmetler “Türkiye Sanat Kurumu”na bırakılacaktır. “Kültür” alanının genel sorunları, doğal ve kültürel miras ile Milli Kütüphane ve arşiv Kültür ve Turizm Bakanlığı çerçevesinde kalacaktır. Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi ile Orkestralar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı özerk kurumlar olarak korunacaktır. Bakanlık bünyesi dışındaki sanat alanlarına ilişkin konularda ise “Türkiye Sanat Kurumu” görevli ve yetkili olacaktır.

“Türkiye Sanat Kurumu”, Sayıştay denetimine tabi olacak, personelinin özlük ve mali haklarının belirlenmesinde, yasa ile oluşturulmuş diğer özerk kurum ve kurullarda görev alanların hakları esas alınacaktır.

Kısacası, sanatçıların ve sanatsal çalışmaların desteklenmesi, sanat yapıtlarının değerlendirilmesi, korunması ve tanıtımı ile ülkemizde sanat kültürünün yaygınlaştırılmasını sağlamak; sanat alanlarımızın uluslararası ilişkilerini geliştirmek ve sanatsal özgürlüğü güvence altına almakla görevli özerk böyle bir kurumun oluşturulmasından yanayım.

ÜSTÜN AKMEN
Elştirmen, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Başkanı

***

Düzeyli ve nitelikli sanatın oluşması adına atılacak her adım, biz farkında olmasak da, ülkede faaliyet gösteren tüm sanat ekiplerini aynı çatı altına toplayacaktır. ’Tiyatro Yasası’ gibi devlet nezdinde oluşturulacak ya da işlerliği denetlenecek yasal kurallar toplamının, bağımsız sanat destekçilerini ya da tiyatro sanatını ’özgür bir ifade biçimi’ olarak algılayan ve yorumlayan sanat kişilerini kısıtlayacağı; muhtemelen bildik, tanıdık bir otoriyetle -bir denetim mekanizmasıyla- karşı karşıya bırakacağı, bunun da tiyatro sanatı üzerine binecek ağır bir yük olacağını düşünmekteyim. Bağımsız ve özür iradeyle belirlenen içerik, tercih ve yorumlama şekillerinin bir denetçiye; hele ki yasal bir denetim mekanizmasına ihtiyaç duymaması gerekir. Fakat bahsi geçen konsey ya da yasalar toplamı; sanat ekipleri ve sahne insanlarının sosyal güvence, hak arama ve telif hakları vs. gibi sanatçıyı var eden temel konularda bir destek lobisi haline dönüşür biçimde tasarlandığında ise, hayata geçirilmemesi için bir neden olmadığı düşüncesindeyim.

Nihat Çapar
Çağrışım Tiyatrosu Sanat Yönetmeni

***

Soruna genel bakalım; sanatın bir "yasaya" ya da "konseye" gereksinim duyduğu nerede görülmüş? sanat, bir disiplin olarak, kendi öznel yasalarını kendisisi oluşturur zaten. tiyatronun yasası da bu düzlemde "estetiğin", "çağcıllığın" sınırlarıyla örtüşebilir yalnızca. edebiyatın, müziğin... yasası olmadığı gibi, tiyatronun da yasası olamaz.

Bunu aydın vicdanı olarak dillendirmek belki de daha sağlıklı. bu tür bir arayışın, öncelikle "güçbirliği" ve "ilkesel arayışlardan" yola çıkılarak oluşturduğunu düşünüyorum. yasa çevresiyle buluşanlar ile yeraltında! sanat üretmeyi sürdürenler gizli bir düalite beklentisin sonuçlarına hizmet ederler. sanatın yasası özgür düşüncenin, öznel yaratının ve sosyal sorumluluğun çerçevesinde belirlenir ki, bunun da formel bir karşılığı asla yoktur!

Ahmet Önel
AÇT’de (Ankara Çocuk Tiyatrosu) kurucu ve oyuncusu

***

Daha önce türlü şekillerde denenen tiyatro gruplarının bir çatı altında hak arama mücadelesi dahi başarılı olamamışken buna benzer yasayı çıksa bile içerik açısıdan bugünkü iktidarın yapacak olmasından dolayı üretken olacağını sanmıyorum. Sendikalaşmada tam başarı elde edilirse ancak çıkarılan yasaları işlevsel hale getirebiliriz.

Hakan Urcu

***

Tiyatro yada sanatın herhangi bir dalının yasaya ya da kanuna ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.Ancak hakaret hariç herşey sanatın içinde eleştirilebilir devlet ya da kanunlar sanat yapanlara karışamaz ve devlet bütçesinin her sene en az yüzde beş ile on u gibi bir parayı sanat çalışmalarına ayırmak zorundadır gibi bir yasa olabilir.herhangi başka bir yasa ya da iyi niyetle kurulmuş bir konsey bir süre sonra yasak getirmeye ve oralara hakim olan insanların ayrıcalıklı bir pozisyon kazanması dışında bir işe yarayacağını düşünüyorum.İşçi sendikaları bile bu ülkede yönetim kurullarının zengin bir hayat yaşamasından başka bir işe yaramamıştır.Sanat farklı ses ve düşüncelerin olduğu bir alandır ve hiçbir şekilde karışılmaması gerekir.

Burak Kahraman
İstanbul Devlet Tiyatrosu Oyuncusu

***

Sevgili Enver abiciğim.

Tüm Türkiye’de gerek Devlet tiyatrolarında , gerek şehir-belediye tiyatrolarında ve özel girişimci tiyatrolarda sahne almaya çalışan insanların, ortak noktası, -YAŞAMA SEVİNCİ- ni pekiştirmek, çağın sorunlarından yola çıkarak çözümler bulmak, sormak ya da kapımıza gelen tehlikelere karşı biçimsel ve teknik deneyler yaparak uyarmak. Bunun için var güçleri ile mücadele ediyorlar..

Onların mevcudiyetini pekiştirmek için mutlaka, koruyucu, kollayıcı ve onların sanat yapma sevdalısı insanlar olduklarını unutmadan oluşturulacak bir yasa şimdiye kadar çıkmalıydı elbette. Bu yasa neden çıkmıyor ve çıkartılamıyor bilmem ama bildiğim tek şey şudur ki, sanatın muhalefet etme gücü , hiç bir iktidarın işine gelmez.. Ayrıca sanat aydınlanma ve ışık tutma gücüne sahiptir. Patlak ampullerin ışık yaymayacağının göstergesidir.

İktidarın ya da gücün belirleyeceğiı bir konseyin oluşturulmasındansa; sanatsal sendikaların , derneklerin ve vakıfların bir oda altında buluşturulmasını sağlamak ve bu odanın içinden , bu işin hem akademik hem de pratik açılımlarına vakıf yetkililerin, sanatsal onuru korumak adına çalışıp,yasalar oluşturabilecek özgür alanlar yaratılmalıdır.Bu yasaların da yine o sanat grubu tarafından çağa ve sosyolojik gelişmelere göre değiştirelebilir özeliklerinin de belirtilmesi gerektiğini düşünüyorum. Umutsuz olmakla birlikte, bunun öncüsü olmanızı da hayranlıkla takip ediyorum..

Bu soruyu bana da lütfettiğiniz için teşekkür ediyorum.

Reha Özcan
İstanbul Devlet Tiyatrosu Oyuncusu

***

"Tabi ki ihtiyaç vardır. Dünya tiyatro tarihine baktığımızda tiyatrolar Altın Çağlarını (İspanya Tyatrosu ya da Elizabeth Dönemi İngiliz Tiyatrosu gibi) devletin/ sarayın desteğini gördükleri dönemlerde yaşamışlardır. Çünkü tiyatro, devletlerin vitrini olduğu gibi toplumun da aynasıdır.
Türkiye’de de tiyatronun ödenekli tiyatrolar dışında kişisel bir çaba olmaktan öteye geçebilmesi için yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Yasal düzenleme boyutunda olmasa bile devlet mertebesinde tiyatronun konuşulması, tiyatro adına ne yapılabileceğinin konuşulması bile önemli bir adım olacaktır."

Gülbike Sonay Üte

***

Selamlar,

"Eğer söz konusu yasa tasarısı tiyatro ekiplerinin,oyuncularının,emekçilerinin haklarını gözetecek bir tasarı ise elzemdir.Fakat malesef başlıklar aynı kalsa da zamanla içerik değiştirilebileceğinden ve yapılanlar süreç içinde amacından ve niyetinden sapmaya başlayabileceğinden böyle bir yasa tasarısının sanatta özgürlük adına bir risk de taşıyabileceğinden endişeliyim.
Böyle bir tasarıyı bize ihtiyaç duyuran konular çok net bir şekilde belirlenmelidir. Öncelikli olarak tiyatro insanlarının hakları gözetilmeli, ama yaratıcılığa, fikirlere , özgürlüğe herhangi bir denetim ile tiyatro sanatına ket vurulmamalıdır."

Oğuz Utku Güneş
Yönetmen Oyuncu

***

Tabii ki ihtiyac vardır.. Hiç bir yasaya bağlanmadan sosyal guvencesiz, telif haklarından, devlet desteginden yoksun sanat yapılması imkansizdir..

Devletin gereken özeni göstermesi icin yasa çıkarması şarttır, gerisi lafı guzaftir..

Şekip Taşpınar
Adana Devlet Tiyatrodu Oyuncusu

***

Tiyatro Yasası Hala Çıkmadı mı?

Selam

Şahsi görüşüm bu kadar geç kalan bir yasa hala çıkmadı ise problem birbirimizi yememizden ve kültür bakanlığına yakın bir takım seçici ve seçemeyici kişilerin suyun başında bulunmasından kaynaklanmakta.Bu kişiler kendi ödül kurullarını oluşturdukları ve yandaşlarına seçkin olmayan seçkileri sundukları sürece yoldaki temizlenmemiş mantarlar devam edecektir.

Temizlenmesi ise hükümetlerin olmayan sanat politikası ile oluştuğu için olanaksız görünmektedir. Ecanebi ülkelerde sanata yatırım yapan senato yada belediyeler hangi zihniyet ve modeli almış ise bizde uygulaması kafa kol siyaset çıkar ilişkisine bağlı olmayan bir komite oluşturulduğu zaman sağlıklı olacaktır.

Arif Akkaya
İBB Şehir Tiyatrosunda Oyuncu

***

Elbette ihtiyaç vardır. Örneğin Sosyal Güvenlik hakları, emeklilik hakları vb gibi temel hak ve kazanımların özel sektörde de çalışan tüm tiyatro emekçilerini kapsayacak şekilde düzenlenmesi ve uygulanması gerekliliği mevcuttur. Özel ve devlet ayırmadan tüm tiyatro gruplarının ve sektörde görev yapan şahısların verimliliğini, yeterliliğini, iş kalitesini değerlendiren, çalışma saatlerini, mesailerini düzenleyen bir sistemi sağlayan bir yasanın gerekliliği mevcuttur. Belli vergilerden muafiyet, uluslararası çalışma alanlarını imkanlı kılacak ayrıcalıklı düzenlemeler, tiyatro bina ve taşınmazlarının korunmasını ve amacına uygun kullanılmasını sağlayıcı düzenlemeleri içeren bir yasanın gerekliliği mevcuttur.

İlkay Altıntaş
Eskişehir Şehir Tiyatrosu

***

Gölge etmesinler, bu bize yeter. Tiyatro özgürlüktür…

Naci Aslan
Oluşum Drama Enstitüsü