28 Aralık 2011 Çarşamba

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'a karşı LİNÇ KAMPANYASI imzacılarını savunmaya devam eden avukat Burhan Gün'ün tiyatrosunu yönettiği İstanbul Barosu, beton gibi incitici ve olumsuz kararlar alıp, aldığı bu incitici ve olumsuz kararları âdeta bir büst gibi korumayı ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek istiyor!

İstanbul Barosu yönetimi, şunu çok iyi belleyip ezberlemesi gerekir; Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, Batı'dan alınan kanunlarla köşeye sıkıştırılmak istenen bu ülkenin halkı, artık beton renkli, büst ruhlu kararlarla yönetilemez durumda. İstanbul Barosu yönetimi, ya açık açık darbe ruhunu tesis edip, 12 Mart Faşizmi ve 12 Eylül Faşizmi'ni savunacak yada kişi hak ve özgürlüklerinin önünde engel olmaktan vazgeçecek. 


Coşkun Büktel'le Hilmi Bulunmaz'ın sanatsal ifade olanaklarını imhâ etmek için bir araya gelen 1100 kişilik kişiliksiz kişinin imzaladığı LİNÇ KAMPANYASI için önderlik yapanları savunan avukat Burhan Gün, aynı zamanda İstanbul Barosu Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmenliği yapmaya devam ediyor hâlâ!


Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Hukukçular İstanbul Barosu'nu protesto etti



Şule Dağlı, Ensar Korkmaz
28 Aralık 2011


İstanbul Barosu'na asılan 'başörtülüler giremez' yazısına tepkiler dinmiyor. Hukuk alanında faaliyet gösteren çok sayıda dernek, Taksim'de protesto yürüyüşü düzenledi. İstanbul Barosu'na kadar yürüyen grup, 'Yasakçı baro hesap verecek' şeklinde sloganlar attı. Erkek avukatların da başörtüsü takarak eyleme destek verdikleri görüldü.

İstanbullu hukukçular, İstanbul Barosu'nun yasakçı uygulamasına tepki için dün Taksim'deydi. Baronun Staj Eğitim Merkezi'ne astığı 'başörtülüler giremez' yazısını birçok dernek üyesi bir araya gelerek protesto etti. AK Hukukçular Derneği, Demokratik Hukukçular Derneği, Hukukçu Hanımlar Derneği gibi meslekî birliklerin yanı sıra İnsan Hakları Derneği, Mazlumder, Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği de eyleme katıldı. Göstericiler, Taksim Meydanı'nda toplandıktan sonra avukat cübbeleri giyerek İstiklal Caddesi'nde bulunan İstanbul Barosu'na yürüdü.

'Yasakçı baro hesap verecek' sloganları atan yaklaşık 200 kişilik grupta bulunan erkek avukatlar da başörtüsüyle yasakçı zihniyeti protesto etti. Hukukçular Derneği Başkanı Cavit Tatlı, baro binasının önünde grup adına basın açıklaması yaptı. Tatlı, yasakçı uygulamanın insanlık onuruna aykırı, kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyici ve ayrımcı olduğunu anlattı. Baroyla yapılan tüm görüşmelerin olumsuz sonuçlandığını söyledi. Baronun kararında ısrarcı olduğunu aktardı. Tatlı, "Yasaklı uygulamaya devam edilmesi halinde her türlü yasal yola başvuracağız." ifadelerini kullandı.

YASAK, İNSANLIK ONURUNA AYKIRI

Başörtülü avukatlar adına konuşan Figen Şaştım ise baronun stajyer avukatların kıyafetleriyle uğraşmasının hukukçu kimliği açısından kabul edilemez bir durum olduğunu belirtti. Şaştım, "Avukatların mesleki sıkıntıları konusunda kılını kıpırdatmayan, duruşmalarına katılmak için saatlerce beklemek zorunda kalmalarına çözüm bulamayan, toplu gözaltına alınmalarına ve adliyelerde aranmalarına ses çıkarmayan, hiçbir zaman avukatların yanında olmayı tam manasıyla başaramayan İstanbul Barosu yönetiminin bu tutumunu protesto ediyoruz.'' dedi.

Figen Şaştım, baronun yasakçı tavrının, insanlık onuruna aykırı, kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyici ve ayrımcı olduğunu söyledi. Şu ifadeleri kullandı: "Baro yasakçılık yerine, hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesine çalışmalıdır. Baro yönetiminin, avukatlık mesleğinin henüz başındaki stajyer avukatlara yasakçı, kısıtlayıcı, ideolojik ve dayatmacı şartlar ileri sürmesi evrensel ilkelere aykırıdır. Bu tarz uygulamalar, mesleğimizin ve örgütümüzün itibarını da zedelemektedir.'' Protesto gösterisi, açıklamanın ardından sona erdi.


Barolar, yobazlığın aracı kurumları değildir

Bursa Barosu Başkanı Zekeriya Birkan, İstanbul Barosu'nun yasakçı tutumuna tepki gösterdi. Birkan, "Barolar, yobazlığın, çağ dışı bir zihniyet olarak kalmış bulunan yasakçılığın aracı kurumları değiller. Baroların, bazı meslektaşlarımızın kılık ve kıyafetlerine karışmalarını kabul etmemiz asla mümkün değildir.'' dedi. Baroların demokrasi ve özgürlüklerin muhkem kaleleri olduğunu söyleyen Birkan, "Bazı baro yöneticilerimizin neredeyse darbecileri öven söz ve eylemleri yanında, pankart asan gençleri linç etmeye kalkmaları, otel basıp toplantıları dağıtmaları gibi aşırıya varan davranışları kabul etmek mümkün değildir." diye konuştu.

(Kaynak: Zaman)