Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günden beri, iki yüzlü aydınların egemenliğinde söylenen ve hep aynı nakarata sahip yabancılaşmış şarkılarla, emekçi halkın sorunlarından hızla, hem de şimşek hızıyla uzaklaşmaya devam ediyor hâlâ. Varsayalım ki, Türkiye Cumhuriyeti bir kuş ve sağcı aydınlarla solcu aydınlar da, bu cumhuriyet kuşunun birer kanadıysa, bu kuşun, hiçbir zaman için uçamamasına, yani kuş olma işlevini bir türlü yerine getirememesine asla ve kesinlikle şaşmamak gerekir. Çünkü, bizdeki aydınlar, emekçi halkın yakıcı sorunlarıyla uğraşmak yerine, içinden çıktıkları emekçi halkı küçümseyerek, hiçimseyerek, nasıl olur da, sınıf atlarlar diye gün yirmi dört saat tembelhane düşleri görüyorlar. Özellikle tiyatro alanındaki alçak 1100 kişilik kişiliksiz kişiyi göz önünde bulundurduğumuzda, beton renkli, büst görünümlü, Kemal masklı, kara gözlüklü, Jakoben ruhlu sözüm ona aydınlar, Coşkun Büktel'in deyimiyle "Türk tiyatrosunda saatin kaç olduğunu" anlamamıza neden oluyorlar. İşleri güçleri, emekçi halka karşıt olmak ve sadece Kültür Bakanlığı çanağı yalamaya programlanmak olan bizdeki çakma solcu aydınlar sayesinde, iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kayığında kürek çeken sağcı aydınların ekmeğine sürekli olarak tereyağı sürülüyor. Bu sabah, erken saatlerde çekmiş olduğum yukarıdaki fotoğraftan da kolayca anlaşılabileceği gibi, sağın prenslerinden İskender Pala (nâm-ı diğer Orta İskender), kendi şiir saltanatını ilelebet muhafaza ve müdafaa etmenin planlarını yapmaya devam ediyor hâlâ!...
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz