Bakan Günay’a Teessüf
M. Emin Parlaktürk
parlakturk@yahoo.com
30 Aralık 2011
Yılbaşı için yazı yazmayı hiç düşünmüyordum.
Bu konuyla ilgili düşüncelerimi merak edenler, bu sütunun arşivine girip 29.12.2007 tarihli "Noel Çılgınlığı" başlıklı yazıma bakabilirler.
Ancak, Keşan Müftüsü’nün konuşması basına yansıyınca durum değişti.
Soruşturmalık konuşma benim de ilgi alanıma girdi.
***
Şuna yürekten inanıyorum:
Keşan Müftüsü’nün yaptığı konuşmayı, şimdiki Diyanet Reisi dahil Türkiye’deki Müftülerin kahir ekseriyeti tasdik eder.
Aklı başında bir müminin de, bundan rahatsızlık duyması düşünülemez.
Rahatsız olanlar, ya farklı inançtan olanlardır ya da Kültür Bakanı gibi turizm kaygısıyla tedirginlik yaşayanlardır.
Benzer bir durum, tarihçilerin bir ara Mevlana Celaledddin Rumi’nin şahsiyeti ile ilgili yaptıkları tartışmalarda da yaşanmıştı.
Dönemin Müze Müdürü ile Kültür ve Turizm Bakanı, Mevlana’ya sahip çıkarlarken onu ekmek kapısı olarak görmüşler ve "biz Mevlana sayesinde şu kadar gelir elde ediyoruz" demişlerdi!..
Şimdiki Kültür Bakanı da, aynı gerekçeyle sözde Noel Baba’ya sahip çıkıyor!
Demre’de yaşadığı iddia edilen sözde Noel Baba’nın "ülkemizin tanıtımına ve dünyadaki başka insanların ülkemize ilgi göstermesine çok büyük katkısı oluyor" diyor.
Bakış açısı aynı!
Topluma mal olmuş tarihi veya dini şahsiyetleri bu bakış açısıyla değerlendirmenin sağlıklı olmadığını düşünüyorum.
***
Beni asıl üzen nokta, Bakan Günay’ın Müftü hakkında "cahil" nitelemesi yapmasıdır.
Müftü’nün konuşması için "talihsiz" diyen Bakan, bana göre asıl "talihsiz" konuşmayı kendisi yapmıştır!
Diyor ki: "Arkadaşımızın birisi galiba üstüne vazife olmayan bir konuda konuşmuş. Anadolu'da bir söz vardır, 'Cahille bal yenmez, alimle taş taşı' diye."
Şimdi Bakan Günay’a soralım:
Sizin devr-i hükümetinizde vazifeli olan bir müftünün kanuni görevi, toplumu dini konularda aydınlatmak değil midir?
Müftü de bunu yapmış; Müslüman halkı, dini bir konuda aydınlatmış, uyarmış.
Yani Müftü, tam da üstüne vazife olan bir işi yapmış.
Peki, bir Müftü bu konularda konuşmayacaksa, hangi konularda konuşacak?!
Şayet Müftü, takdir ve taltif edilecek bu konuşmasından dolayı Diyanetçe cezalandırılacak olursa, o koca diyanet teşkilatını kaldırın gitsin!
***
Bakan için en büyük talihsizlik, Müftü için "cahil" nitelemesi yapmasıdır.
O "cahil" dediğiniz Müftü, üniversite mezunudur bir.
İkincisi, müftü olmadan önce dini yüksek ihtisas eğitimini alarak sınavlara girmiş ve başarılı olarak devlet tarafından müftü atanmıştır, iki.
Kararnamesinde, Diyanet Reisi ve ilgili Bakanın imzası vardır, bu da üç.
Siz, mesleğinde kariyer yapmış bir müftüye nasıl cahil diyebiliyorsunuz?
Yoksa, siz her şeyi biliyor olduğunuz için alimsiniz de, o her şeyi bilmediği için mi cahil?
Sayın Bakan, şimdi siz Müftü’ye "cahil" derseniz, size göre cahil müftüyü tayin eden Diyanet Reisine ve ilgili Bakan arkadaşınıza da aynı nitelemeyi yapmış olmuyor musunuz?
Onlarla aynı sofraya nasıl oturabiliyor, birlikte nasıl bal yiyebiliyorsunuz?
Lütfen sözünüzü geri alın, müftülerden ve müftüleri atayan makamlardan özür dileyin!
***
Üç beş kuruş menfaat için mitolojiler üzerine kurulmuş hikayeler ve efsanelere inanmak mı cahilliktir, yoksa bu konuda insanları uyarıp gerçekleri açığa çıkarmak mı?
Keşan Müftüsü, Diyanet ve Hükümet için bir test olacaktır.
Tahminim, Müftüye bir uyarı yazısı gönderilerek iş kapanacaktır, ama farklı da olabilir.
Bakalım, idari ve siyasi irade gerçekleri konuşan Müftüsüne mi sahip çıkacak, yoksa mitoloji dünyasının efsanesi sözde Noel Baba’ya mı?
(Kaynak: HABER VAKTİM)
M. Emin Parlaktürk
parlakturk@yahoo.com
30 Aralık 2011
Yılbaşı için yazı yazmayı hiç düşünmüyordum.
Bu konuyla ilgili düşüncelerimi merak edenler, bu sütunun arşivine girip 29.12.2007 tarihli "Noel Çılgınlığı" başlıklı yazıma bakabilirler.
Ancak, Keşan Müftüsü’nün konuşması basına yansıyınca durum değişti.
Soruşturmalık konuşma benim de ilgi alanıma girdi.
***
Şuna yürekten inanıyorum:
Keşan Müftüsü’nün yaptığı konuşmayı, şimdiki Diyanet Reisi dahil Türkiye’deki Müftülerin kahir ekseriyeti tasdik eder.
Aklı başında bir müminin de, bundan rahatsızlık duyması düşünülemez.
Rahatsız olanlar, ya farklı inançtan olanlardır ya da Kültür Bakanı gibi turizm kaygısıyla tedirginlik yaşayanlardır.
Benzer bir durum, tarihçilerin bir ara Mevlana Celaledddin Rumi’nin şahsiyeti ile ilgili yaptıkları tartışmalarda da yaşanmıştı.
Dönemin Müze Müdürü ile Kültür ve Turizm Bakanı, Mevlana’ya sahip çıkarlarken onu ekmek kapısı olarak görmüşler ve "biz Mevlana sayesinde şu kadar gelir elde ediyoruz" demişlerdi!..
Şimdiki Kültür Bakanı da, aynı gerekçeyle sözde Noel Baba’ya sahip çıkıyor!
Demre’de yaşadığı iddia edilen sözde Noel Baba’nın "ülkemizin tanıtımına ve dünyadaki başka insanların ülkemize ilgi göstermesine çok büyük katkısı oluyor" diyor.
Bakış açısı aynı!
Topluma mal olmuş tarihi veya dini şahsiyetleri bu bakış açısıyla değerlendirmenin sağlıklı olmadığını düşünüyorum.
***
Beni asıl üzen nokta, Bakan Günay’ın Müftü hakkında "cahil" nitelemesi yapmasıdır.
Müftü’nün konuşması için "talihsiz" diyen Bakan, bana göre asıl "talihsiz" konuşmayı kendisi yapmıştır!
Diyor ki: "Arkadaşımızın birisi galiba üstüne vazife olmayan bir konuda konuşmuş. Anadolu'da bir söz vardır, 'Cahille bal yenmez, alimle taş taşı' diye."
Şimdi Bakan Günay’a soralım:
Sizin devr-i hükümetinizde vazifeli olan bir müftünün kanuni görevi, toplumu dini konularda aydınlatmak değil midir?
Müftü de bunu yapmış; Müslüman halkı, dini bir konuda aydınlatmış, uyarmış.
Yani Müftü, tam da üstüne vazife olan bir işi yapmış.
Peki, bir Müftü bu konularda konuşmayacaksa, hangi konularda konuşacak?!
Şayet Müftü, takdir ve taltif edilecek bu konuşmasından dolayı Diyanetçe cezalandırılacak olursa, o koca diyanet teşkilatını kaldırın gitsin!
***
Bakan için en büyük talihsizlik, Müftü için "cahil" nitelemesi yapmasıdır.
O "cahil" dediğiniz Müftü, üniversite mezunudur bir.
İkincisi, müftü olmadan önce dini yüksek ihtisas eğitimini alarak sınavlara girmiş ve başarılı olarak devlet tarafından müftü atanmıştır, iki.
Kararnamesinde, Diyanet Reisi ve ilgili Bakanın imzası vardır, bu da üç.
Siz, mesleğinde kariyer yapmış bir müftüye nasıl cahil diyebiliyorsunuz?
Yoksa, siz her şeyi biliyor olduğunuz için alimsiniz de, o her şeyi bilmediği için mi cahil?
Sayın Bakan, şimdi siz Müftü’ye "cahil" derseniz, size göre cahil müftüyü tayin eden Diyanet Reisine ve ilgili Bakan arkadaşınıza da aynı nitelemeyi yapmış olmuyor musunuz?
Onlarla aynı sofraya nasıl oturabiliyor, birlikte nasıl bal yiyebiliyorsunuz?
Lütfen sözünüzü geri alın, müftülerden ve müftüleri atayan makamlardan özür dileyin!
***
Üç beş kuruş menfaat için mitolojiler üzerine kurulmuş hikayeler ve efsanelere inanmak mı cahilliktir, yoksa bu konuda insanları uyarıp gerçekleri açığa çıkarmak mı?
Keşan Müftüsü, Diyanet ve Hükümet için bir test olacaktır.
Tahminim, Müftüye bir uyarı yazısı gönderilerek iş kapanacaktır, ama farklı da olabilir.
Bakalım, idari ve siyasi irade gerçekleri konuşan Müftüsüne mi sahip çıkacak, yoksa mitoloji dünyasının efsanesi sözde Noel Baba’ya mı?
(Kaynak: HABER VAKTİM)