15 Aralık 2011 Perşembe

Alfabenin birinci harfiyle ikinci harfi arasına tıkıştırdığı "Kadir" adıyla yazı yazma meraklısı bir "âmâkör", tiyatro yazarı Melih Anık'a sataşıyor!


a.kadir b. - ( 12/30/2008 )
Melih Bey,
Oyun Atölyesi’ne birkaç laf sokabilmek için kendinizi bu kadar kasmanızın nedenini gerçekten merak ettim...

Çok komik olmuşsunuz. Kim olduğunuzu, hangi işlerle uğraştığınızı, tiyatroyla ilginizin nereye kadar olduğunu bilmiyorum. Umarım tiyatronun otorite olarak kabullendiği birilerinden değilsinizdir. Eğer öyleyseniz; zaten yerlerde sürünen Türk Tiyatrosu’nun vay haline...

Biraz da Melih Bey empatisi yapmalıyım; yazınızı okurken, kendimi sizin yerinize koyarak oyun sırasında aklınızdan neleri geçirdiğinizi algılamaya çalıştım...

* Belli ki, oyunu gülerek izleyenlerden kıl kapmışsınız; bu gülenlerin erkeklerden çok kadınlar oluşu sizi daha da kıllandırmış...

* Size komik gelenlere gülmemek için Polonya tiyatrosunun devrimci hareketlerin içindeki sanatsal duruşunu sorguladığınıza kuşku yok...

* Oyun Atölyesi’nin tiyatroya bakışını saptamaya çalışırken Haluk Bilginer’den alıntıyları yazınıza eklediğiniz halde oyunları yöneten kişinin, yani Kemal Aydoğan’ın adını yazmaktan çekinmişsiniz; çarpılmaktan mı korktunuz; korkmayın, çarpılmazsınız; hiçbir şey olmaz...

* Bir eleştirmen gözüyle oyun yazarının Polonya tiyatrosunun köşe taşlarından birisi olmadığını kanıtlamak için elinizden geleni yapmışsınız; o yazar 18 yaşında olsa, o oyun da ilk yazdığı oyun olsa ne fark eder. Bu çokbilmişlerin marka merakı beni kahrediyor; marka değeri olan bir yazarı sahnede gördüklerinde ise fütursuz bir cüretle "takla attırmakla" suçluyorlar; ne yapsan yaranılmaz; tü kaka, dokunma çarpılırsın edebiyatı; ne kendileri dokunur, ne de başkalarının dokunmasına izin verirler...

* Tanzimat tiyatrosundan kalan uygulamaların bugün için de geçerli olduğu düşünüyor olmalısınız ki; yaratıcı zekanın oyun afişine ya da sahne üstündeki yansımalarından tedirginlik duymuşsunuz...

* Kapalı gişe oyunların istatistik verilerini değerlendirme uzmanı olmak kolay mıdır? Yeteknek gerekir mi? Eğitim şart mıdır? Bu gelişiminizi hangi tiyatrolarda elde ettiğinizi düşünmeden edemiyorum...

* Dost başa düşman ayağa bakar misali, ayakkabılara takılmış, hangi mahcubiyetinizden dolayı başınızı biraz daha yukarı kaldırıp oyunu gerektiği gibi izleyemediğinizi bilmek isterdim...

* Bir de çocuklara tiyatro eğitimi verme...

* Bir de "alkışlarımız emeğinize" gibilerinden sözler...

* Bir de eleştri yazısı "Biz" ifadesiyle tamamlanarak, yazının yalnızca Melih Bey tarafından değil de, bir grup tarafından kaleme alındığını gösteren son satırlar...

SON NOT: Her izlediğim tiyatro oyununda olduğu gibi, Kemal Aydoğan’ın yönettiği "Testosteron" adlı oyunda, benim de beğendiğim, beğenmediğim, çok güldüğüm ya da dudak büktüğüm yerler oldu. Bunları sizlerle paylaşmak yerine, Melih Beyin eğitimiyle uğraştığım için kusura bakmayın...

A.Kadir B.