18 Kasım 2011 Cuma

Sosyalizmin etik değerlerini yozlaştırıp sentetik sol değerler üreterek işçi sınıfının iktidar özlemini sündüren VARLIK, estetik kirlilik oluşturuyor!

Oyun'un notu: Türkiye'nin toplumsal, kültürel, sanatsal, edebî, estetik, etik, şiirsel... hiçbir derdine derman olabilme yeteneği gelişmemiş kişilerce yayınlanan Varlık Dergisi'nin kapak fotoğrafını, özellikle "ters" olarak yayınladık. Çünkü, Türkiye entelektüel hayatını temizleyen değil, kirleten bir dergiyle karşı karşıyayız. Aşağıda linkini verdiğimiz yazı kaynağında, kalıcı kirlilik oluşturan Varlık Dergisi'nin kapak fotoğrafı "düz" olarak yayınlanmıştır.


***


Devenin sadece boynu değil, her yeri eğri olduğu gibi, Türkiye'nin sadece edebiyat dergiciliği değil, her yeri lime lime dökülüyor. Nasıl ki, "devlet eliyle burjuva yaratmak" için kolları sıvamış bir cumhuriyetimiz varsa, "dergi eliyle burjuva aydını yaratmak" rotasına sahip bir "Varlık"ımız var.

Tepeden tırnağa, sağdan sola burjuva aydını yetiştirme derdindeki Varlık Dergisi, tabii ki, sosyalist kültür oluşumunun ötelenmesi için yayınlanıyor. Bu anlamda, bu derginin çelişkilerini değil, ilişkilerini sorgulamak gerekir.

Aşağıda sunmuş olduğumuz yazı, her ne denli, oylum bakımından yetersiz gibi görünse de, ilişkilerin sorgulanması anlamında uyarıcı bir işlev görüyor.

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Varlık'ın şiirlerinde temel izlek daima uçkur meselesidir zaten.


Varlık 1249. sayıda yine bildiği yolda ilerliyor. Bizim mahallenin çocukları olsun çamurdan olsun, gerisini boşver. Almanya’ya işçi göçünün 50. yılı münasebetiyle oraya odaklanmışlar. Serde biraz da solculuk var ya ondan. Kemalist memalist azıcık da solcuysan halk, emek diye bir başlarsın tamamdır, arkası gelir. Zaten ötesini pek bilen de çıkmaz. Göçle ilgili yazıların arasına Veysel Çolak’ın kitapları gibi çekilmez bir şiiri sıkıştırılmış. Sonu şöyle bitiyor bakınız: Hayat kadındır oğlum yat onunla. Olur. Her işi bitirdin sıra hayatı becermeye geldi. Varlık’ın şiirlerinde temel izlek daima uçkur meselesidir zaten. Yine gelenek bozulmamış. Haydar Ergülen’in düzyazı olması gerekirken şiir olarak fışkırmış metnini saymazsak.

Melih Cevdet’in Şiirlerinde Görüntünün Payı diye bir yazı var. Başlıktan da anladığınız gibi kakara kikiri. Hasan Bülent Kahraman günlüklerinden uzuuuun bir parça yayınlamış. Hastalığından, kullandığı parfüm çeşitlerinden, apandisitten, karın ağrısından, bağırsak gurultusundan bahsetmiş olsa da okutuyor metin. Çünkü ilerleyen bölümlerde Nazım’dan Camus’ye Sartre’a, Barthes’e kadar pek çok ünlü yazara konu gelip dayanıyor. Hepsi de keyifli şeyler. Mesela Nazım’la ilgili Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim kitabının otobiyografik özelliğinden hareketle şairin kadınlar konusundaki başarılarından bahsediyor ve bir şey ima ediyor: Nazım sevgilisine “erkek hadım olmamalı” demiş. Daha ne desin diyor Kahraman.

Kaliteli yazarlar listesine Selim İleri’yi de almış Hasan Bülent. Fesüphanallah. Barthes’i zevkle okuyan bir insan, her kitabında kendini tekrar eden Selim İleri’yi nasıl böyle görür anlamış değilim. Bak sana Selim İleri’nin 60 kitabını özetliyeyim: Aaaah eski günler, Aaah eski İstanbul. Bitti, o kadar.

Mehmet Rıfat’ın (şu göstergebilim üzerine kitaplar yayınlayan ama ne dediği bir türlü anlaşılmayan adam) eleştirmenler üzerine güzel bir kolaj denemesi koymuş sayıya. İşe yarar bir metin olmuş.

Can Bahadır Yüce’nin yine tatsız tuzsuz şiirlerinden biri var ilerleyen sayfalarda. Hilmi abinizin zevksizliğinden kurtulup kuyruğu doğrultmazsanız böyle işe yaramaz şiirler yazmaya devam edeceksiniz. Siz Hilmi Yavuz cemaati! Bir an önce kurtulun şu kendine hayrı olmayan şairin elinden.

Varlık edebiyatta başarısız, makale, araştırma vs. gibi konularda iyi bir dergi. Mahallenin çocuklarını sevindirmek için önüne gelen metni koyduğu için de dergi oluyor nah kitap gibi. 112 sayfa dergi mi olur kardeşim?

KAYNAK: http://mecmualar.blogspot.com

(Kaynak: Oğuzcan Önver)