19 Kasım 2011 Cumartesi

Sırtını hiçbir yere yaslamadan kültürel-sanatsal etkinliklerde bulunanlar (Önver'in dediği gibi) kıçında "Kültür Bakanlığı" bandrolüyle rol yapmazlar!

Oğuzcan Önver, alın terleriyle ıslattıkları topraktan gül fışkırtan emekçilerin dünyasını yansıtan bir roman (TUTKAL) yazmakla birlikte, birçok sanat dalında birden "at koşturan" biri.

Oğuzcan Önver, sanatsal disiplinler arasında organik ilişki sağlayabilecek donanıma sahip olduğu için, yoğun bir ilgi odağı olmakla birlikte, başta babası olmak üzere, birçok kişi tarafından sanatsal etkinliklerin dışına savrulmak isteniyor.

Oğuzcan Önver, emekçilerin alın terleriyle sulanan toprağa ayaklarını basarak sanatsal etkinlikler yapmasına karşın, yakın çevresinin "oku adam ol" sloganıyla buruşturulmuş bir ruh haritasına kıstırılmak isteniyor.

Oğuzcan Önver, tam da üniversite kapısının eşiğindeyken, hâlâ ve inatla, büyük bir ısrarla yazı yazmaya devam ediyor.

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Kıçında ''Kültür Bakanlığı'' bandrolü olan bir kitap için ''özgür muhalif sanat'' kavramı hiçbir anlam ifade edemez.


Oğuzcan Önver
18 Kasım 2011


''...Diyeceksin ki doğrudan doğruya yazı yazarak açlıktan ölmemek mümkün değil mi. Mümkün! Fakat Babıâli yokuşunu bilirsin. Zaten oranın yabancısıydım, ve yabancısı kaldım. Tamamen yazıdan geçim sağlamak için, orada birisinin mutlaka hoşuna gitmek lazım. Hoşuna gitmekten, dalkavukluk kastediyorum. Bu ise imkânsız. Kimisi para kazanmak için yazar, devleti veya birisini pehpehler, kimisi de yazı yazabilmek için para kazanır. Aralarında derece değil kategori farkı vardır. Tavşanla yengeç yarışa çıkmışlar yarış bitmemiş; çünki aralarında istikamet farkı vardır...''

(Kaynak: Azra Erhat, Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı, s.31, Eylül 1979)

Not: Mektup, kitapta olduğu gibi aktarılmıştır, yazım hataları düzeltilmemiştir.

***

Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın (Halikarnas Balıkçısı) ''Merhaba Efendim Merhaba!'' diyerek başlayan 31 Mart 1957 tarihli yukarıda alıntıladığım mektubu, yazın dünyasının çıkara, paraya, rekabete dayalı mekanizmasını gayet güzel özetliyor.

Azra Erhat'ın ''Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı'' kitabını okurken, Cevat Şakir'in büyük bir entelektüel birikime sahip olduğunu anlıyorsunuz.

Mektuplardan çıkarılacak birçok ders var. Önümüzdeki günlerde, kitaptan daha fazla alıntı yapmayı planlıyorum.

Cevat Şakir'in 1957 yılında söyledikleri 2011 yılı için de geçerli: birilerine dalkavukluk etmeden, yazın dünyasında ödül mak, bir yerlerden ünlü olmak imkansız. Neyse ki, benim ödül almak, ünlü olmak, yazdıklarımdan para kazanmak gibi amaçlarım yok da rahat ediyorum.

''Kimisi para kazanmak için yazar, devleti veya birisini pehpehler, kimisi de yazı yazabilmek için para kazanır.'' cümlesi, bağımsız bir yayınevi kurma planlarımı destekleyen ve bu konuda bana ilham veren yargılar bildiriyor. Kıçında ''Kültür Bakanlığı'' bandrolü olan bir kitap için bağımsızlık, muhalif ve özgür sanat kavramları hiçbir anlam ifade edemez.

Tarihe not düşülsün: Türkiye'de, 18 Kasım 2011 tarihi itibariyle, yaklaşık 600 yayınevinin "TÜYAP KİTAP SİRK"ine katıldığı bir ortamda, bağımsız bir tek yayınevi bile yoktur!

Ek: http://evvel.org/cevat-sakir-hepimizden-buyuk-sair

(Kaynak: Oğuzcan Önver)