27 Kasım 2011 Pazar

Bulunmaz Kültür Merkezi sanatçılarından ve "TUTKAL" romanının yazarı Oğuzcan Önver, "farklı eleştiri" yapmak için anlamsız oyunlar da izlemek zorunda!

Bulunmaz Kültür Merkezi, sadece bir alanda değil, sanatın birçok alanında birden çalışmalarını sürdürüyor. Bulunmaz Kültür Merkezi'nin "en çalışkan" sanat emekçilerinden biri de, Oğuzcan Önver. Özellikle yazınsal çalışmalarla dikkat çeken Oğuzcan Önver, henüz lise son sınıfta olmasına karşın, sanatsal dağarcığını hızla geliştiriyor. Üç yılı aşkındır Bulunmaz Kültür Merkezi bünyesinde çalışmalar yürüten Oğuzcan Önver, daha on beş yaşındayken, "TUTKAL" adlı romanını yazmaya başlamıştı bile.

Oğuzcan Önver, herhangi bir oyun izlerken, oyun izlediği kurumun sesine göre değil, yüreğinin sesine göre hareket ediyor. Kendisi de oyun yazarı olan Oğuzcan Önver, Ayşenil Şamlıoğlu, Lemi Bilgin, Nejat Birecik yada bir başka "ağababa"ya şirin görünmek için değil, halkın öğrenme özgürlüğünün büyümesi için "eleştiri" yazıyor.

Bulunmaz Kültür Merkezi çalışmalarını ivmelendiren bir cesarete sahip olan Oğuzcan Önver, sürekli olarak baskı altında tutulan kurumunun yöneticisi Hilmi Bulunmaz'ı da "doğru anlayan" sanat emekçilerinden biri olduğu için, sanatsal kavgasını çok daha rahat sürdürebiliyor.

Oğuzcan Önver'in, "ne şiş yansın, ne kebap" anlayışına teslim olmayan, hiçbir tiyatro yayın organında bulamayacağınız nitelikte ve devrimci duygularla yazdığı aşağıdaki değerlendirmesini mutlaka okuyunuz!

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


"Kargaşa":
Oryantalizme vurulan altın semer


Oğuzcan Önver
27 Kasım 2011


***

"Kargaşa" oyununun kadrosu:
Yazan-Yöneten: Abdul Mounem Amayri
Çeviren: Ezgi Sümer Yolcu
Dramaturg: Dilek Tekintaş
Sahne Tasarımı: Abdul Mounem Amayri
Kostüm Tasarımı: Duygu Türkekul
Müzik: Can Atilla
Işık Tasarımı: Abdul Mounem Amayri ve Murat Selçuk
Efekt Tasarımı: Erhan Aşar
Koreografi: Handan Ergiydiren

"Kargaşa" oyununun oyuncuları:
Nergis Çorakçı
Ezgi Sümer Yolcu
İrem Arslan Aydın,
Zeynep Özyağcılar
Ece Özdikici

***

"Şehir Tiyatroları, yeni sezonda oyunlarının temasını 'demokrasi' üzerine kurdu. Tüm sezon boyunca 16 oyunda demokrasi temasını işleyeceğiz. Rosenbergler Ölmemeli bu temanın güzel örneklerinden biri. Kral Lear'da da ciddi bir demokrasi teması var. Şark Dişçisi, Sevgili Doktor ve Kargaşa da iddialı olduğumuz yeni oyunlar.''

(Kaynak: SABAH)

Yukarıdaki sözler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu'na ait. Şehir Tiyatroları'nın demokrasi temalı oyunları, ABD'nin demokrasi getirmek için Irak'ı bombalamasını anıştırıyor.

Zira bugün, Harbiye'de izlediğim "Kargaşa" adlı oyunumsu, tam bir oryantalizm övgüsü. Oryantalizm demişken, bu kavramı biraz açalım: Batı'nın, Doğu'yu götünden anlaması sonucu Doğu'yu olduğu gibi değil de, kendi keyfine göre yorumlamasına oryantalizm diyoruz. Peki, oryantalizmin zararları neler? Batı, Doğu'yu bir nesne gibi, sadece mal satacağı bir yer gibi algıladığı için, onu çoktan aştığını ve Doğu'nun sadece bir egzotik tadımlık olduğunu düşünüyor bu disiplinde. Ve bu, zaman zaman ırkçılığa kadar giden bir paradigma oluyor. Türkiye öznelinde mevzuya bakarsak; Batı, Doğu'yu hep ezdiği, küçümsediği için ''Kürt Sorunu'' denen bir acı kaynağı oluşuyor misal. "Benim Kürt, Ermeni, Alevi arkadaşımlarım da var.", has bir oryantalist söylem. ABD'nin "İslam Fobisi" de, oryantalist bir nevroz. Oryantalizm, derinlemesine incelenmesi gereken bir kavram; biz, şimdilik "Kargaşa" olarak adlandırılıp "vaftiz edilmiş" oyunumsuya dönüp, Ziya Paşa'nın ünlü iki dizesini anımsayalım:

"bed asla necabet mi verir hiç üniforma
zerduz palan ursan eşek yine eşektir..."

Yani diğer bir deyişle; ''Eşeğe altın semer vursan, eşek yine eşektir!''

Bu nadide deyişimizi "Kargaşa" adlı oyunumsuya uyarlarsak; "Oryantalizme altın semer vursan, oryantalizm yine oryantalizmdir!" Burada, "altın semer"="kadın hakları" ve "oryantalizm''= "Suriyeli bir yazarın, bir Fransız gibi Doğu'yu anlatması" kodlamasını yapabiliriz.

Bir sanat eserinde, biçim-öz diyalektiği olmalıdır. Biçim ve özün birbirinden bağımsız olarak iyi olması bir şey ifade etmez. "Kargaşa"daki özün berbat, biçimin idare eder olduğunu görüyoruz. Kadınların sorunlarını kendine dert edinmiş bir sanat eseri sahibi, çözüm önerisi sunmuyorsa, neden sanat eseri var eder? Sanat eserinin oluşumunda temel olarak iki neden olur; ya sanat eseri bir şeyleri değiştirmeyi amaçlayıp çözüm önerileri sunar yada değişime inanmaz, eğlendirmek için, estetik haz için vardır. "Kargaşa", kadınların sorunlarına çözüm sunmuyor ve bu sorunların kaynağını da belirtmiyor. "Kadınların sorunları" dendiğinde aklımıza gelen şeylerin sorumlusu: kapitalizm ve kapitalizm doğrultusunda gelişen iktidar ilişkileri, erkeğin erk olma durumu. Oyunda bu kavramların esamesi bile okunmuyor. Yazar, oldukça korkak ve meseleyi hiç içselleştirememiş.

Karakterlerden birinin, babasını Allah'a benzettiği sahne bile Hıristiyanlığın "Baba-Oğul-Kutsal Ruh" mitine ait bir gönderme. Doğu'da, Suriye'de, "Baba=Tanrı"dan çok,"Baba=Devlet" (otorite) algısı vardır.

"Kargaşa"ya, oyun yerine, oyunumsu dememin bir diğer nedeni: oyun olduğu, hattâ demokrasi temalı bir oyun olduğu iddia edilen bu "şey"in, sadece bir saat sürmesi. Bir saat içinde çok yoğun, çok başarılı bir oyun çıkarılabilir elbet; ama "Kargaşa", çok sıkıcı bir oyunumsu. Tekrar eden replikleri ve müzikli kısımları çıkarırsak, yarım saatlik bir "oyun" bile kalmayabilir elimizde. Neyse ki, bu oyuna "müzikal" deyip bilet fiyatlarını şişirmemişler!

"Kargaşa"nın en başarılı yanı oyuncuları. Hepsi, çok başarılı bir "oyun" sergiliyorlar. Oyuncuların emekleri, asla göz ardı edilemez.

***

Bu oyunumsu hakkında Melih Anık da bir şeyler yazmış:

"Bu nedenle Kargaşa güncel ve iyi tanıtılırsa ses getirecek bir oyun. (...) Seyirci, bir kadının hikâyesini mi, yoksa beş kadının ayrı ayrı hikâyelerini mi (ortak kaderini mi) seyrettim diye kendine soracaktır."

(Kaynak: Melih Anık, "Düşünceler")

Sayın Melih Anık'ın bu değerlendirmelerine katılmam ne yazık ki mümkün değil. Bu oyunun ses getireceğini sanmıyorum ve bunu hiç de temenni etmiyorum. Üzerimizde yoğun bir oryantalizm baskısı varken, bu baskının daha da artmasına karşıyım. Oryantalizm yok olup gitsin istiyorum.
Ayrıca, yukarıda alıntıladığım yazısında Melih Anık, oyun kitapçığında yer alan Paul Shell'in: "Sanki beş kadın tek bir kadın ya da tek bir kadın beş hikâyeyi barındırıyor gibi." şeklindeki değerlendirmesinden farklı bir şey söylememiş.

Uzun lafın kısası: "Kargaşa", başarılı bir oyun değil.

(Kaynak: Oğuzcan Önver)