Yaklaşık olarak on gündür Internet ortamından uzak kaldım. Bu uzak kalışım, bilinçli bir seçimdi. Internet ortamındaki tiyatral durum, o denli düzeysiz bir seyir hâlinde sürüyor ki, bu ortamda sürekli bir biçimde kuluçkaya yatmak, ister istemez, insanın ruhunun kirlenmesine neden oluyor.
Başta Belgrad ve Novi Sad kentleri olmak üzere, Sırbistan'ın görülmeye değer yerlerini gezmenin yanı sıra, tam dört gün süren "NOVOSADSKI SAJAM / NOVI SAD FAIR" etkinliğine katıldım. Beş gece konakladığım Novi Sad'daki dört tiyatro salonunda sergilenen oyunlardan üçünü izlemenin keyfini yaşamanın tadını unutmam olası değil.
Novi Sad'da izlediğim oyunlardan birinin adı "Veszedelmes" ve dili Macarca idi. Bu oyun, pornografik boyutu olan erotik bir oyundu ve bu oyunun başından sonuna dek mide bulantıları içerisine gark oldum.
Ancak...
Her şeye karşın, sahnede yapılan her türlü "sanatsal" etkinliğin özgürce sunulmasından yana biri olduğum için, bu oyunun oluşturduğu "çirkinlik" olgusuna bile katlanmak zorunda kaldım.
Her neyse...
Her ne kadar, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin verdiği vergilerle sahnelenmiş olursa olsun, herhangi bir tiyatro yapıtının sahneden kaldırılmak istenircesine eleştirilmesinden yana gönül düşürmem doğru olmaz.
Bu arada, benim, halkımın, tüyü bitmemiş yetimin vergileriyle beslenen Ayşenil Şamlıoğlu, inisiyatifi altındaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın bütçesini, babasının malı gibi kullanıp, sürekli olarak LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ne reklâm adı altında avuç dolusu para (avanta, bahşiş, diş kirası, iane, iaşe, sadaka, sus payı) vermekle birlikte, ne bu LİNÇÇİ dergiyi "kullanarak", ne de bir başka mecrayı kullanarak, kendi oyunlarını ve/ya kendi oyuncularını koruyabilme donanımına sahip.
Bu kadar işimizin gücümüzün arasında, LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi besleyicisi Ayşenil Şamlıoğlu'nun kurumunu savunmak görevi bile, biz sosyalist tiyatro sanatçılarına düşüyor!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Pornografik oyuna tepkiler çığ gibi
Mutfak Söyleşileri' isimli 16 yaş sınırı olan tiyatro gösterisine tepki büyüyor
Tiyatro eleştirmeni Birol Cürgül "Tiyatrolarda sahnelenen oyun ahlaki kriterlere uygun olmalı" dedi. Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Sürat ise bu oyunun aile sağlığı açısından çeşitli sıkıntılar doğuracağını belirterek "Aile kutsaldır. Ailenin korunması gerekir. Çoluk çocuğun annesi babasıyla böylesi cinsel istismara açık bir alanda bulunması yanlıştır" diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen "Mutfak Söyleşileri" isimli tiyatro gösterisinde ahlak sınırlarını zorlayan ifade ve görüntüler yer alıyor. Mutfak Söyleşileri isimli oyun kırmızı noktalı filmleri aratmıyor. Belediye salonlarında sahnelenen ve 16 yaşından küçüklerin izlemesi sakıncalı olan bir saatlik gösteride oyuncuların ellerinden içki, ağızlarından ise küfür eksik olmuyor. 16 yaş yasağı olan gösteriyi onlarca çocuk da izliyor.
(+16) VAR AMA UYGULAYAN YOK!
Fatih'te bulunan Reşat Nuri Güntekin Sahnesi başta olmak üzere Şehir Tiyatroları'nın birçok sahnesinde oynanan oyun normal şartlarda (+16) ibaresiyle gösterime giriyor. Fakat 16 yaşından ufak izleyiciler de rahatlıkla girip oyunu izleyebiliyor.
Akit'in konuyu gündeme getirmesinin ardından birçok ünlü tiyatrocu gazetemize demeç vererek "Mutfak Söyleşileri" isimli tiyatro gösterisini eleştirdi. Oyunu eleştiren tiyatro eleştirmeni Birol Cürgül, "Şehir tiyatrolarında sahnelenen oyunların genel toplum kitlesine hitap ettiği için daha seçisi olmak gerekiyor. Özellikle ahlaki boyutu çok önemli. 16 yaş üzeri duyurunun yapıldığı yerde küçüklerin alınmaması lazım. Halkın genel ahlak seviyesine uygun işlerin yapılması daha doğru olur diye düşünüyorum" dedi. Cürgül, şunları kaydetti: "İzleyici kitlesinin tercih yaparken bilinçli tercih yapmaları da çok önemli. Tiyatrolarda sahnelenen oyun ahlaki kriterlere uygun olmalı. Şehir tiyatrolarında oyunları süzgeçten geçiren bir ekip var ama şehir tiyatrolarının da özerk bir yapısı olduğunu biliyorum. Yapıyı oluşturan kişilerin kişisel hassasiyetleri ile ilgili bir durum. Şehir tiyatrolarına toplumun ne kadarının yansıdığı tartışılabilir. Seçici kuruldaki kişilerin inisiyatifine kalmış bir şey."
Aile Sağlığı Uzmanı ve teolog Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Sürat ise oyunu çocukların ebeveynleriyle izlemelerinin çeşitli sakıncalar doğuracağını söyleyerek "Tıpta müsbet bilimler kriteri vardır. Freud, Jung ve Adler'le ortaya çıkmıştır. Aile sağlığı çok önemlidir. Aile içinde cinsel sapkınlığı önlemenin bazı kriterleri vardır. O oyunu sahneye koyanlar AB ilkelerini biraz olsun okumuş olsalar böyle bir tiyatro oyununu sahnelemezlerdi. Aile kutsaldır. Ailenin korunması gerekir. Çoluk cocuğun annesi babasıyla böylesi cinsel istismara açık bir alanda bulunması yanlıştır. AK Parti iktidarı döneminde böyle bir oyunun oynanması çok yanlış, yetkililerin böyle bir oyundan haberinin olduğunu zannetmiyorum. Aksi takdirde toplumun en önemli yapısı olan aileyi dinamitlemek isteyen bu oyuna izin vermezlerdi" diye konuştu.
ELLERİNDE İÇKİ ŞİŞESİ, AĞIZLARINDA KÜFÜR
Bir saatlik gösteri boyunca oyuncuların elinden viski ve şarap şişeleri eksik olmadı.
Küfürlerin de eksik olmadığı oyunda, birçok kötü söz oyuncuların ağzından eksik olmazken, cinsel ilişki sahnelerinin benzerlerinin teşhir edilmesi de dikkatlerden kaçmadı. Tek perde olarak gösterilen oyun izleyicilerin de tepkisini çekti.
Tiyatro sonrası görüştüğümüz kimi izleyiciler, gösterinin belden aşağı cümleler ve görüntülerden oluştuğunu ve hiçbir anlam veremediklerini ifade etti.
Mutfak Söyleşileri üzerine / Akif Çamlı
Şehir Tiyatroları kasım ayı repertuvarında "Mutfak Söyleşileri" adlı oyunu sahneliyor. Oyun, kırmızı noktalı filmleri aratmıyor.
Oyunun dili Türkçe, lakin ruhu bu toprakların mahsulü değil. İçinde işlenen tema da anlaşılır gibi değil... İnsan zihnini gereğinden fazla zorlamasına rağmen anlatmak istediği net olarak belli değil. Nefsin akıl almaz ve kabul edilemez isteklerini sıralayan oyunun ahlak kriterleri de belli değil.
Zorlamayla yazılmış ve sahnelenmiş oyunun sahne performansı eksinin de altında...
Ne günleri yaşıyoruz...
Şehir Tiyatroları da oyunu sahneye koyarken onu fuhşiyattan ve zararlı tümcelerden ayıklamalı...
Tiyatro milletin aynası ise eğer millet bu aynayı haketmiyor...
Belden aşağı ağdalı ve iğrenç tümcelerle İstanbul'a yakışmayan yaklaşımların şehir tiyatrolarında sergilenmesinin 16 yaşının üzerinde olanları etkilediği çok açık... Bunu seyreden bir de uygulamaya koyarsa... Replikler havada uçuşurken repliğe cevap çoğu zaman kesintiye uğradı ve oyun çığrından çıktı...
Şehir tiyatrolarında oynanan bu oyun eğer bütün sahnelerde aynı şekilde sahneleniyorsa, ahlaki ve etik terbiyeyi tekrar gözden geçirmek gerek...
Bu oyun ve oynanan diğer oyunların bir filtreden geçirilmesi, süzülmesi ve sonra da izleyiciye sunulması lazım.
Reşat Nuri Sahnesi'nde oynanan Mutfak Söyleşileri her ne kadar bir perdelik oyun olsa da izleyene hiçbir şey vermediği gibi, belden aşağı içeriğiyle ahlaki erozyonu gözler önüne sermiştir...
Bu tek perdelik ve 10 kişilik, hemen hemen tamamına yakın bayanlardan oluşan oyunun ne anlattığını biri çıkıp açıklasın.
Şehit kanlarıyla sulanan bu topraklarda ahlakın ve faziletin yaşatılması gerekirken, böyle oyunlarla ahlak erozyona uğratılıyor...
Ve işin tuhaf yanı yetkililer tarafından bunlar görmezden geliniyor...
Hayret!.. Bunca yıldan sonra gelinen noktada demek ki tiyatro hiç yol katedememiş...
Yeni Akit
(Kaynak: habervaktim.com)