21 Ekim 2011 Cuma

LİNÇ KAMPANYASI canileri üfürüyorlar!

Oyun'un notu: LİNÇÇİ Ahmet Ertuğrul Timur (nam-ı diğer 3. Abdülhamid) tarafından kaleme alınan aşağıdaki yazının yazım kurallarına aykırı olan bazı yerlerini biz düzelttik. Bu yazının düzeltilmemiş (okunamaz) hâldeki sürümünü okumak için, yazının en altında vermiş olduğumuz linke tıklamanız yeterlidir!


***


Erbil Göktaş'ın Özür Yerine Yaptığı Açıklamaya İlişkin Cevabımdır


Ahmet Ertuğrul Timur


Sayın Erbil Göktaş'ın özür borcuna karşın verdiği yanıtına yanıtı neden benim verdiğimi açıklayarak başlayayım. Çünkü, bu iftirayı savuşturan ve savuşturmak için gerekli girişim dizisini başlatan bendim. Mustafa Demirkanlı, sadece bu firmayı arayıp, telefonla konuşan ve konuştuğunu yazıyla e-mail olarak kendisine de iletilmesini isteyen kişidir.

Öncelikle, Erbil Göktaş'ın, "sitemin özel bilgilerine erişecek kadar bilgisi olan kişi, hacker'lık da yapabilir" anlamına gelen suçlamasına ve bu özel bilgilerin yayınlanmasına dair yanıtından başlayayım.

Öncelikle, Sayın Erbil Göktaş, hâlâ suçlama yapmaktadır. Ona göre, ben, bu bilgilere erişebiliyorsam hacker da olabilirim. Tabii bu durumda, site whois sorgulaması yapan kaç yüz bin kişi daha hacker olabilir, varsın bunu sayın Erbil düşünsün. Ve biraz sonra, bunun nasıl yapılacağını öğreteceğim için, kendisi de hacker olabilir; kendi değerlendirmesine göre. Önce hemen belirteyim ki, bu whois sorgulaması gayet sıradan iki tane linke tıklayarak olmaktadır ve bırakın hacker'lık bilgisini, mouse kullanabilen herkes yapabilir. Sonra da, hemen yine şunu söyleyeyim ki, whois sorgulaması yasal bir haktır ve whois'de görünen bilgiler gizli bilgi değil, tam tersine internet sitesi açan herkesin vermekle yükümlü olduğu ve kamuya açık olmak zorunda olan bilgilerdir. Yani, Erbil Göktaş ve internet sitesi açmaya karar vermiş herkes, bu whois sorgulamasında görünen temel bilgileri, vermeyi ve yayınlanmasını kabul etmiş demektir; bu yasal bir zorunluluktur ve bu bilgiler kamuya açıktır.

Her isteyen, her istediği internet sitesinin sahibini ve iletişim bilgilerini görme hakkına sahiptir. Nasıl ki Erbil Göktaş, internet sitesi değil de, bakkal dükkanı açsaydı tüm bilgilerini Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlatmak zorundaysa ve bu gazeteyi edinen herkes bu bilgileri görebilecekse, bunlar da yayınlanmak zorunda ve her isteyenin görebileceği bilgilerdir.

Şimdi gelelim bu nasıl olacak? Bunu, herhangi bir domain satışı yapan siteden yapabilirsiniz. Ben, dün akşam kendi şirketimin sayfasından yapmıştım; www.izdns.com ama daha kolay olacağı için size Google'ın bir hizmeti olan google whois sorgulamayı vereyim http://www.googlecore.com/tr/whois-query.php bakınız dünyanın en meşhur internet şirketi ne diyor bu sayfanın başında:

Alan adı sahibiyle ilgili bilgileri almanızda yarar. Whois sorgusu ile aynı zamanda DNS bilgilerini de kontrol edebilirsiniz. Şimdi, Erbil Göktaş'a göre, bu Google şirketi, onun site bilgilerinin sorgulanıp görülmesine olanak sağlayarak, yasadışı bir iş yapıyor olmalı... Ama, hayır... Yukarıda anlattığım gibi, bu bilgiler zaten halka açıktır, açık olmak zorundadır. Şimdi, bu http://www.googlecore.com/tr/whois-query.php adresine girelim ve oradaki boş alana yenitiyatrodergisi yazalım; bakalım ne gelecek?

Gördüğünüz gibi, Erbil Göktaş'ın kayıt olurken girdiği tüm bilgiler geliverdi; ayrıca hizmet aldığı şirketin bilgileri de... Hatta bu arada, aramızda kalsın, Erbil Hoca, telefon numaralarını eksik girerek, yasadışı bir iş yapmış; zira internet sitesi açan birisi bu bilgileri doğru vermek zorundadır. Genelde şirketler bunu göz ardı eder, ama diyelim ki mahkemelik bir durum oldu ve savcılık tespiti yapılırken bu noksan bilgi de görüldü, bu da artı bir suçtur.

Neyse, konumuza dönelim. Gördünüz mü Sayın Erbil Göktaş? Artık siz de, bir hacker'sınız. Çünkü, bir Google hizmeti olan whois sorgulamayı yapabilirsiniz kolayca... Merak ettiğiniz hangi site varsa, hemen yazın, aratın. Ama sakın hiçççç bu siteyi göçertebilir miyim diye heveslenmeyin; çünkü bu whois sorgulaması yapıyor olabilmeniz sizi hacker yapmadığı gibi, öyle bir yetenek de kazandırmaz. Ama siz, hiç tereddüt etmeden bunu yapabiliyorsa, hacker'lık da yapabilir diye suçladınız. Tıpkı dün siteniz açılmadığında cengaverce ortaya çıkıp "saldırdılar bana!!!" diye araştırmadan feryat ettiğiniz gibi. Keşke bu suçlamaları yapmadan önce de bir araştırsaydınız bilenlerden ve "Yahu arkadaşlar, birisi benim site bilgilerime erişebilir mi? Bunu nasıl yapabilir? Ve yasal mıdır? diye sorsaydınız. Evet hocasınız, ama her hoca her şeyi bilir diye bir kaide yok; lütfen yeterli donanımınız olmayan konularda suçlama yapmadan araştırma yapınız.

İki göreviniz var, biri öğretim üyeliği, diğeri yayıncılık. İkisinin de altın kuralı "araştırmaktır" Gördünüz mü haddim olmayarak ben de size gece dersi vermeye başladım. Hem de mesleklerinizi öğreterek. Bizim memleketimiz ne çekiyorsa bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlardan çekiyor lütfen siz bari bunu yapmayın. Bir konuda suçlama yapmadan araştırın, araştırın, araştırın... dün geceden beri başınıza ne geldiyse araştırmadan konu üzerine iddialarda bulunmanızdan geldi. Şimdi bu bilgiyi size bir gece dersi olarak uzun uzadıya verdikten sonra gelelim yanıtınızın diğer kısımlarına göz atmaya “ASILSIZ SUÇLAMALARDAN” KENDİLERİNE CAN SİMİDİ YARATANLARI İNSANLIK VE TİYATROMUZ ADINA “DÜRÜST”, “ONURLU” VE “SAMİMİ” OLMAYA DAVET EDİYORUM… Demişsiniz başlığınızda. Bunu alın aynen siz kendinize de uyarlayın sayın hocam. Biz tam küfürbaz, iftiracı kişilere karşı bir kampanya başlatacağımızı ilan etmişiz ve siz de yoğun bir şekilde onların üstüne örtünüp korumaya geçmişsiniz ve de akabinde bizi siteme saldırdılar diye suçlayıvermişsiniz... Şimdi alın bu başlığı bir kez de kendinize dair bizim adımıza okuyunuz.

"ASILSIZ SUÇLAMALARDAN" KENDİLERİNE CAN SİMİDİ YARATANLARI İNSANLIK VE TİYATROMUZ ADINA “DÜRÜST”, “ONURLU” VE “SAMİMİ” OLMAYA DAVET EDİYORUM…

Dün gece, bilindiği gibi web sayfamız servis veremez ve ulaşılamaz bir haldeydi. Sizler sayfamıza girmeye çalıştığınızda, kocaman harflerle, "Sunucu çok yoğun" mesajı aldınız. Yani "Genel bir problem var", "Hatlarda sorun var" ya da "Veritabanı hatası" değil, sadece: "Sunucu çok yoğun. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz" hatası aldınız. Bakınız ne güzel söylemişsiniz: Sunucu çok yoğun... Bir sunucuda bir servis sağlayıcı pek çok site barındırır. Bir tek sizin için sunucu kurmaz. Ve sunucu çok yoğun demek o sunucu yoğun demektir. Daha buradan başlayarak bir sürü ihtimal doğuyor. A) Sunucuda sorun olabilir B)sunucudaki diğer siteler belki çok okunan sitelerdir onlardan kaynaklanan sorun olabilir C) Bu sunucuya dediğiniz türden bir saldırı olmuştur ama bu ille de sizin sitenize değil belki o sunucudaki herhangi bir başka siteyedir (ki firma bu saldırı konusunu yalanladı güvenliklidir dedi) D) daha onlarca neden olabilir ama neden ne olur olsun bu nedeni sunucu yaşamaktadır yani mahallenin elektrikleri kesilmiştir bir sizin evinki değil. Ha bu arada siz o siteden hizmet alan başka sitelere girebilirsiniz. Zira bir şirkette birden çok sunucu olabilir sizinkiyle aynı sunucuda olmayanlar normal çalışmış olabilir. Ayrıca efendim sunucu yoğunsa Mustafa Demirkanlı nasıl telefon etti ya da oradan mail aldı falan demişsiniz. Şirketin telefonuyla sunucusunun zaten bir alakası yok ama kendi sayfalarını barındırdığı sunucu da farklı olabilir. Kaldı ki bizim sizin yazınızı fark ettiğimiz saati mailleştiğimiz saati yazdık o saatte zaten sorun çözülmüştü. Ve nasıl bir rastlantıysa, tüm bunların Erbil Göktaş'ın yazdığı yazıların ardından sonra yaşanması bizce fazlasıyla şüphe uyandırıcıydı. Biz de bunun üzerine, aldığımız hata kaydını -503 Server too busy- araştırmaya başladık. Az biraz İngilizcesi olan okurlarımızın da bilebileceği gibi bu hata, sunucu -yani ana makine- yoğunluğundan kaynaklanır ve nadir zamanlarda -ki bu hatayı bizim alabilmemiz için "Facebook" kadar çok kullanıcı çekmemiz lazım- ortaya çıkar. Ve yeni kurulmuş bir sayfanın da bu kadar kullanıcı çekemeyeceği düşünülürse, akla ilk gelen şey, sayfanın yoğun bir işlem yaptığı ve bunun için de kendini kilitlediğidir. Yani 4 kişilik bir koltuğa, 100 kişinin oturmaya çalışması gibi. Peki, bu yoğun işlem gücü de, durup dururken ne ola ki? Bunun adına internet terminolojisinde "DDos Attack" deniyor ve bu her zaman yaşanan, artık günlük bir hal almış, internet korsanlarının çokça başvurduğu bir yönteme deniyor. Burada asıl amaç, binlerce dijital veri paketini karşı sunucuya göndererek, sayfanın işlem yapamaz hale gelmesini sağlamaktır. Bunun yanıtını yukarıda vermiştim sunucuda barındırılan tek site sizinki değil ve işte siz de söylüyorsunuz "Ana makine" hatası bu. Yani sizin siteye has bir sorun değil ana makine (sunucu) hatası... Ne güzel işte kendi kendinizi yalancı yapıyorsunuz. Ya o sunucudaki sizin siteniz değil ama bir başka site çok yeni değilse? Ya o sitelerden birisi o saatler arasında bir TV programında tanıtılmışsa ve birden binlerce kişi girmişse? Dedim ya binlerce neden bulunabilir bilemeyiz. Ama sorun sizin sunucu sorununuzdur bal gibi işte siz de söylemişsiniz bunu! bu hata, sunucu -yani ana makine- yoğunluğundan kaynaklanır. Yani bu Erbil Göktaş’ın sitesinin değil onun da olduğu makinenin ana serverın sunucunun hatasıdır. Azıcık İngilizcesi olan anlar demişsiniz. Hayır Erbil Göktaş itiraz ediyorum! Azıcık İngilizcesi olan anlamaz! Sadece tercüme eder ama anlamaz örneğin sizin tercüme ettiğinizi anlayamamış olduğunuz gibi! Nasıl ki Türkçe bilen herkes her Türkçe teknik açıklamayı anlayamazsa azıcık İngilizcesi olan da anlayamayabiliyormuş demek, örneğin siz tercüme ettiğiniz ve bunun ana makine sorunu olduğunu çevirdiğiniz halde ana makinedeki sorunu kendi sitenize mal ettiğiniz gibi. Sözlük anlamı: Dağıtık Servis Dışı Bırakma (Distributed Denial of Service - DDoS) Saldırıları Servis dışı bırakma saldırıları bilgi sistemlerinin servis vermesini engelleyen saldırılardır. Dağıtık servis dışı bırakma saldırıları, birçok bilgisayardan bir sisteme e-posta gönderilmesi, belirli bir ağ trafiğinin yönlendirilmesi ile gerçekleştirilen saldırılardır. Bu durumda internet bağlantınız veya sunucunuz bu ağır trafiği kaldıramamakta ve çalışamaz hale gelmektedir. Bu saldırılarda bazı durumlarda saldıran bilgisayar sayısı yüz binleri bulabilmektedir. Efendim bu eski bir saldırı modelidir ve artık pek çok servis sağlayıcı firma bunu bertaraf etmiştir. Bunu yazan biraz geride kalmış. Ama olsa dahi bakınız yine de bu saldırı olsa dahi bu sunucuya yani o şirkete yönelik saldırıdır. O sunucuda belki bir şeriatçı site de var, belki bir devrimci, faşist ya da bölücü site de var ve ona yönelik bir girişimdi. Nereden biliyor Erbil Göktaş benim şirketime saldırıldı çünkü bana yönelikti diyebilir mi? Tabi ki bu ciddiye alınacak bir savunma değildir. Kaldı ki ne yazmış? Bu saldırı yüz binlerce bilgisayardan aynı anda yapılırmış. Pes be hocam pes! Bizim yüz bin bilgisayar alacak paramız olsa sizinle mi uğraşırdık:) ya da hadi çocuklar saldırın diyecek yüz bin tanıdığımız olsa adaylığımızı koyar ilçe belediye başkanı falan seçilirdik:) size de komik gelmiyor mu şimdi bu gerçeği kendiniz bulup okuduğunuz halde bu gücü bize atfetmeniz ve direk bizi suçlamanız? Peki, bunun sonucunda ne olur? Yani örneklemek gerekirse; tüm İstanbul'un ev telefonunuzu aynı anda aradığını düşünün? Ne olur? Santraliniz kilitlenmez mi? Haliyle. Şimdi gelelim olayın diğer boyutuna: yani neden buysa, sonuç ne olabilir. Sonuç http://www.tiyatrodergisi.com.tr/'de yayınlanan gibi olur, yani "Sunucu kaynaklı problemler" yaşanır ve alınan güvenlik duvarı önlemleriyle "problem giderilir"... Bu sonuç, bize problemin kaynağını veriyor mu? Hayır! Bir insan sakat kalmıştır ama neden sakat kaldığı bilinmiyordur, muammadır. Bize verilen sözde yanıt bu. Ve buna inanmamız isteniyor... Neden? Tüm bu teknik açıklamalardan gele gele şuna geldiniz. Evet Ertuğrul Timur ve Mustafa Demirkanlı'nın söylediği gibi sunucu arızası olabilir ama bunu da onların yapmadığı ne malum? Onlar saldırıp bozulmasına neden olmadığı ne malum? Evet geldiğiniz nokta budur. İyi ama oradaki yetkili kişi ne diyor? Hayır herhangi bir saldırı söz konusu değildir, tamamen bizden kaynaklanmıştır, giderilmiştir özür dileriz... O halde hocam komplo teorilerine başlamışken sürdürünüz. Aslında Ertuğrul ve Mustafa benim siteme saldırmayı aylar önce kafaya koyup oraya bir adamlarını işe soktular. İşte o adamları bu açıklamayı yaptı. Problemin kaynağını veriyor mu? deyip soruyor ve kendiniz hayır diye yanıtlıyorsunuz. Hiç de kazın ayağı öyle değil hocam. Bir saldırı olmuş olabilir mi diyoruz "hayır" açıklamasını alıyoruz. E problemin kaynağı oradaki sunucuda bir transistor mü yanmıştır, bir salak görevli yanlış giriş yapıp kilitlemiş midir en az bir milyon sebep sunulabilir değil mi hocam? Ama kesin olan ne var? Saldırı yok açıklaması var. Tabii buraya kadar her şey rastlantısal, yani evvela Erbil Göktaş'ın yazıları akabinde yoğun bir "saldırı" sonucunda sunucunun kilitlenmesi, alınan güvenlik önlemleri ve sorunun giderilmesi. Olağandır. Her zaman yaşadığımız ve kanıksadığımız şeyler bunlar. Evet tamamen rastlantısal ve daha onlarca kez sitenizde kesintiler olacaktır siz de alışacaksınız. Bugün benim tiyatrom.com da 2 saat boyunca kesildi, 3 kez firmamı aradım sebep sordum. Ama kalkıp Erbil Göktaş sitemi göçertti demedim. Erbil Göktaş'ın yazılarından ürksek onun yazılarını biz de kendi sitelerimize alıp koymazdık. Yani hocam gerçekten azıcık düşünseniz bu mantıksızlığı yapmayacaksınız. Yani biz sizin yazılarınız okunmasın diye hem sitenizi hackleyeceğiz hem de aynı yazıları alıp bizler de yayınlayacağız. Olur mu böyle bir şey? E, peki biz bunu görünce ne yaptık? Mustafa Demirkanlı'nın yaptığını tabii. Hemen internet sayfamızı sağlayan şirketle iletişime geçtik ve durumu anlattık. İlginçtir, Demirkanlı'ya verilenden farklı bir yanıt aldık. Haliyle sıcağı sıcağına müdahale ettiğimiz için olacak -Demirkanlı biraz geç kalmış, sanırım başka işleri vardı- sorunun sunucu kaynaklı olup olmadığı henüz belli bile değildi. Israrlı çabalarımız ve üst üste gönderdiğimiz mesajlar sonucu sadece "problem düzeltildi" cevabı aldık. Ek-1'de tüm elektronik posta kayıtlarımızı okuyabilirsiniz. Efendim siz sitenin sahibi olarak daha çabuk fark etmişsiniz. Biz ise fark etsek de umursamayacaktık zira her site zaman zaman erişilemez olabiliyor, mesela google dahil. Ancak biz ne zaman umursadık? Bundan dolayı bizi suçladığınızda umursadık ve mecburen araştırmaya girdik. Dolaysıyla siz bizden önce biz ise bu yazınızı fark edip okuyunca aradık. Dolayısıyla siz aradığınızda arıza nedeni henüz bilinmiyor olabilir biz aradığımızda neden anlaşılmış olabilir, geçiniz bunları. Size detaylı yanıt vermemiş bize verdi zira özellikle sorduk ve nedeniyle yazmasını rica ettik çünkü suçlanıyorduk ve bunu belgelemeliydik. Fakat unutulmaması gereken bir şey daha var: İnternet hizmeti aldığımız şirket, eğer sayfamızın yarım gün kapanmasını gerektirecek bir sorun yaşanması durumunda bunu kullanıcılarına en az üç (3) gün önceden bildirir. Yani, bu kesinlikle hesapta olmayan ve beklenilmeyen bir durumdu. Tabii bu da rastlantı. Olağan yani. Ufak bir sunucu problemi ne de olsa. Paranoyak olmaya gerek yok? Sonuçta gerçekleri yazan herkesin başına gelen malum, sıradan olaylar bunlar. Hem koskoca sunucunun arızalandığı vakit, Demirkanlı arızalı bir sunucuya nasıl e-posta gönderebildi?Sonuçta etkilenen sadece biz değil, bütün sunucu olmalıydı. Fakat aynı sıralarda, girip test yaptığımız ve aynı şirketten yer sağlayan diğer siteler açılmaktaydı. Onlarda hiç bir problem yoktu? Şüphelenmekte haklı olamayız ama, sonuçta "sunucuda arıza vardı ve problem giderilmişti"... İçimizi ferah tutup, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranabilirdik artık. Bir kesinti ancak programlı ise bildirilebilir. Elektrik idaresi de öyledir, bakım vardır, yenileme vardır, bozuk parça değişimi vardır bildirir. Ama ya beklenmedik bir arıza ise nereden bildirecekti üç gün önce? Siz Türkiye'de yaşamıyorsunuz galiba? Kaç elektrik kesintiniz önceden bildirilerek, kaçı bildirilmeden olmuştur? Ama hayır siz komplo teorisi kurmayı kafaya koymuşsunuz ya. Olamaz Erbil Göktaş yazı yazdı ve arıza oldu bu tesadüf olamaz. Yani hocam geçen hafta da yazılarınız vardı ve biz aldık yayınladık, bu hafta da yine muhtemelen yayınlayacaktır muhatapları. Mantığınız gerçekten alıyor mu bunu? Biz bir yandan sizin yazılarınızı alıp daha da fazla insanın okuması salaklığını göstereceğiz bir yandan sizin yazılarınız okunmasın diye engelleyeceğiz. Fakat tüm bu olağanlık içinde biz yarım gün yayın yapamadık. Saldırı veyahut değil, sonuçta ilahi bir rastlantı (!!!) gelip bizi buldu ve biz "birilerinin" internet dünyasında ne kadar ajanlık bilgisine sahip olduğunu öğrendik. Eh, bunları gördükten sonra da kuşkumuz daha da katmerlendi... Bakınız bunun ilahi bir rastlantı olmadığını ilerleyen günlerde yine ara ara kesintiler yaşadığınızda anlayacaksınız. Diyorum ya benim tiyatrom kapalı olduğu halde bugün 2-3 saat kesikti kapalı bir siteyi hackledikleri için mi? Şimdi bazı soru işaretlerini gidermek adına, yeni sorular sormak lazım: - Bir internet sayfasının -tabiri caizse- "kütüğünü" çıkartabilecek internet bilgisine sahip birileri için, bir internet sayfasını "iş göremez" hale getirebilmek ne kadar zor olabilir? Yukarıda en başta yazdım bunu bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğunuz konu. Artık siz de istediğiniz internet sitesinin kütüğünü çıkarabilirsiniz haydi siz yarın benim sitemi göçertin (rızam var göçertin lütfen) ve ben de diyeyim ki hımmm bir sitenin whois sorgulamasını öğrenen site göçertebilirmiş diyeyim - Bir internet sayfasının "kütüğünün" internetten alınmış bir kopyası, kimi ne kadar haklı çıkartır? Burada kimsenin herhangi bir konuda hak iddia ettiği yok bu sadece şunu belgelemektedir: Erbil Göktaş'ın sitesi bakınız bu firma üstünde barındırılmaktadır bize de o firma cevap verip arıza nedenini açıklamıştır. Bunu yapmadan bir mail yayınlasaydık okurlar nereden bilecekti? Belki arkadaşına bana şöyle bir mail yazsana demiştir de diyebilirdi. Biz orada 1- bu şirket Erbil Göktaş'ın hizmet aldığı şirket, görünüz 2-işte o şirketin problem nedenini açıklayan emaili, görünüz dedik. - Ayrıca bunu yapmak, kişi ve kurum gizliliğini ihlal eden bir suç değil midir? Yukarıda açıkladım gece dersi olarak artık öğrendiniz. Suç değil tam tersi bu bilgiler verilmek zorunda olan bilgilerdir ve whois sorgulaması ile kamuya açık bilgilerdir. - Aynı şekilde biz de "Tiyatro... Tiyatro..." dergisinin internet kayıtlarını, hiç de işimiz olmadığı halde, kamuya göstersek; tüm adres, telefon ve e-posta adreslerini halka sunsak, işgüzarlık mı etmiş oluruz? Yani bunu sizin yapmanız gerekmez çünkü bunlar zaten nette var isteyen her an whois ile görür. Siz nasıl ki derginizin künyesinde isim, telefon, adres vs yazmak zorundaysanız ve zaten yazıyorsanız bu da aynı durumdur yazılmak zorunda ve isteyen görebilmekte. Eğer görünmesini istemediğiniz tel nosu varsa onu değil halka açık olanını yazsaydınız bu sizin sorununuz derler adama. Sorular çoğaltılabilir, fakat ortada bir gerçek var ki, biz yarım gün sesimizi duyuramadık! Hal böyleyken, “iftira” atıldığını söyleyip “özür” beklemek YÜZSÜZLÜK olmuyor mu?.. “Yanlış” yaptığım zaman, birlerini istemeden kırdığımda ELBETTE ÖZÜR DİLERİM.. Ama ben gece evimde uyurken, İNTERNET KORSANLARI yüzlerinde kar maskeleri evime giriyorlar, yatak odasına kadar gelip kapıları zorluyorlar, açamayınca salondaki bilgisayardan VERİ ALIP, bunları yayınlıyorlar. Hal böyleyken sizin yarım gün sesinizi duyuramamanıza ancak üzülürüz. Ama bunu bize fatura etme hakkını nereden alıyorsunuz? Bir suç isnat eden suçu ispatla yükümlüdür bakınız coşkun Büktel yazıları. Hangi ispata dayanarak bize iftira atıyorsunuz? "Ben onları eleştirdim sitem yarım gün kapandı" bu delil değil sadece iddiadır, sizin kanınızdır. Hani bunun delili? Yarın Mustafa Demirkanlı bilerek isteyerek yayınını 1 tam gün kapatsa ve sonraki gün de Erbil Göktaş'ı eleştirmiştim siteme saldırdı dese yeterli olacak mıdır bu? O zaman siz en azından bakalım kendin mi kapadın şirketten mi sorun yaşandı, arıza mı vardı demeyecek misiniz? Ben onlar aleyhine yazdım sitem yarım gün kapandı bu tesadüf olamaz o halde onlar siteme zarar verdi Eyy ahali saldırı var bana sahip çıkın! diye feryat edeceksiniz sonra da özür dilemeye yanaşmayacaksınız... Yok öyle yağma hocam! Bunun benzerini Burak Caney'de yapmıştı ne tesadüfse... Elinizde hiç bir delil yokken ve sizin firmanız gece bir teknik görevli gündüz bir yetkili tarafından tamamen bizden kaynaklanan bir arızaydı diyor biz bunu ortaya çıkarıyorsak sizin de yeterli araştırma yapmadan ortalığı ayağa kaldırma kamuoyu yaratma ve bizi karalama çabanız için hem bizden hem okurlardan özür dilemeniz şarttır! ÜSTELİK YAYINLADIKLARI BENİM KİMLİĞİM!.. YANİ SİTE BİLGİLERİM… YANİ SALDIRIYA UĞRAYAN BENİM, DAHA ÖNCE YAPTIKLARI GİBİ “HAYIR SEN SALDIRIYA UĞRAMADIN, BİZ SENİ DÖVMEYE ÇALIŞTIĞIMIZ HALDE, HATTA DÖVSEK BİLE SEN BUNU KİMSEYE SÖYLEYEMEZSİN… HELE BİZİM DÖVDÜĞÜMÜZÜ İMA BİLE EDEMEZSİN… BU ALEMİN KRALI BİZİZ!.. BU PİYASA BİZDEN SORULUR!.. Yani durum böyleyken, Kurhan’ın belirttiği gibi, “BIÇAKLAR BİLENMİŞKEN”, APAÇIK BİR BİÇİMDE HEDEF YENİ TİYATRO DERGİSİ’YKEN, KARŞIMDAKİ KİŞİLER “İNSAN” GİBİ TARTIŞAMAZKEN, BEN BUNLARA DAHA NE ANLATACAĞIM?.. TABİİ Kİ BİLDİKLERİMİ, YAŞADIKLARIMI VE İNANDIĞIM GERÇEKLERİ… “GERÇEKLERDEN” NİYE BU KADAR KORKULUYOR Kİ?.. LÜTFEN “SAMİMİ” OLUN, BAKIN O ZAMAN BİR ÇOK ŞEY NASIL DEĞİŞECEK?..

Burada yeni bir şey söylemiyorsunuz. Yayınladıklarımız sizin sitenizin yasal olarak vermek zorunda olduğunuz künye bilgileridir. İstemiyorsanız site açmazdınız. Evet sen saldırıya uğramadın, eğer fırsatı değerlendirmek için bilerek bu davranışı geliştirmedinse bile sadece panik atak davrandın ve araştırmadan suçladın. Sen dövüldüğünü iddia ettin, biz döven yok, kafasını çarpmış deyip şahidi bulduk çıkardık. Sen bizim dövdüğümüzü iddia ettin biz sana ve okurlara şirketinin cevabını vererek adam döven olmadığımızı ispatladık ki aslen suçlanan değil suçlayan ispatla yükümlü olduğu halde. "bıçakların bileylenmesi" deyimi için ben size haddim olmayarak Ördek Paşa fıkrasını bir kez de sizin okumanızı salık veririm. Ne anlatacağım, bildiklerimi yaşadıklarımı demişsiniz burada da bir kez daha hatırlatırım, hoca olmak sadece bir alanda uzman olmaktır. Kimya hocası kimyayı, fizik hocası fiziği bilir ama alanı olmayan bir konuda zır cahil dahi olabilir eğer meraksızsa. Sizin de bildiklerinizin yetersizliği ortadadır. Artık bir şüpheye kapıldığınızda fikir üretmeden bilgi sahibi olmayı denersiniz. Gerçeklerden buyurun asıl siz korkmayın gerçek olan servis sağlayıcınızın arızaya geçmesi, sizin de panik atak davranışla bunu karşınızdaki kişilere iftira atmak için ya da yalan yanlış bilgiyle karalamak için kullanmanızdır. Sizin merak edip araştırmadığınızı biz araştırıp açıkladık, lütfen teşekkür edip özür dileyin.

<<>
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bir kampanyanın ardından...
Erbil Göktaş'a ve İlgilenenlere Hayat Bilgisi Dersi-2
“Hiç Çıldırma Bre Büktel!”
BOZGUN GÜNLÜKLERİ_1
Erbil Göktaş'ın Da Ortak Olduğu Plana Suçüstü
Hüseyin Hilmi Bulunmaz Dosyasında Dikkat Çekici Belgeler

(Kaynak: tiyatrodergisi.com.tr)

(Kaynak: Hilmi Bulunmaz)