9 Eylül 2011 Cuma

habervaktim.com'un bir "Tek yol devrim!" diye bağırmadığı kaldı!

Ben, yirmi yaşıma dek Müslüman olarak yaşayan biriydim. İslam dininden olduğum için, Allah'a teslim olan, O'nun emirlerini yerine getirme gayreti içerisinde bulunan biri olduğumdan, münafıklarla, ikiyüzlülerle sürekli olarak çelişen bir yapıdaydım.

Ben, içinde bulunduğum toplumsal koşulların, Allah'ın adaleti yerine, sınıfsal çabayla düzeleceğinin kanısına vardıktan sonra, sosyalist olmayı yeğledim. Her ne kadar, sürekli olarak Marksist klasikleri ve bu ideolojiyi besleyen sanat yapıtlarını okusam da, ayaklarını bastığı toprağı duyumsayan her aydın gibi, İslamî eserleri de okumayı sürdürdüm, sürdürüyorum.

Ben, evrenin ve insanın oluşumu konusundaki çelişkilerimizi bir yana bırakırsak, Allah'a rabıtaya önem veren ve bu nedenle haram yememek için aç kalmayı bile göze alabilecek kadar samimî Müslümanlar ile iletişimimi hiçbir zaman koparmadım ve koparmaya da hiç niyetim yok. "Müslüman kişilerin Allah'ı kendilerine" ve "benim sosyalist ideolojim kendime"...

Ancak...

Ben, özellikle son yurtdışı gezimi yaptığım ve 542 yıl Osmanlı hâkimiyeti altında yaşamış Makedonya'daki önemli gözlemlerimden biri olarak şunu aktarabilirim:

Çakma değil, gerçek Müslüman kişilerin ezici çoğunluğu Amerika Birleşik Devletleri Emperyalizmi ile Avrupa Birliği Emperyalizmi'ne sonuna dek karşılar. Yani, inançlarını korumalarında, bence hiçbir sakınca bulunmayan bu kişiler, emperyalist ahlâksız kültüre karşı olmaları nedeniyle, güvenilebilecek insanlar!

"Yala Ama Yutma" oyununun engellenmesi sürecinden bu yana, son derecede yakından izlediğim habervaktim.com sitesinde, genellikle anti-emperyalist ve anti-kapitalist yazılar yayınlanıyor. Aşağıdaki yazı da, bunlardan biri. Bu yazıyı okumakta yarar var...

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Faizci bankaların reklamı


Prof. Hayrettin Karaman, manevî değerlerimizi korumayı hedefleyen gazetelerin, faizci bankaların reklamlarını yayınlaması ve okuyucuların bu konudaki şikayetlerini ele alan bir yazı kaleme aldı.

Faiz reklamı yayınlayan gazeteler kendilerini nasıl savunuyorlar? İşte Karaman'ın yazısı:

Reklamcı; açgözlü, merhametsiz, maddeci kapitalizmin davulcusudur. Ticareti meşru olan eşya ve hizmetlerle ilgili olanlarında bile ayartıcılık, aşırı tüketime teşvik/tahrik, abartı, dolayısıyla yalan dolan vardır.

Yalnızca tanıtma ve bilgilendirme maksadı güden ve yapıp ettikleri de bu maksada uygun olan bir reklamı da, reklamcıyı da görmedim. Niçin görmedim? Çünkü bu "alçağın yükseldiği" dünyada öyle bir reklamcı doğmadan ölmüştür; onun için göremedim.

Halihazırdaki anlayış ve uygulamaya göre reklamcılık bundan ibaret iken bir de İslam'a göre alınıp satılması, seyredilmesi, kullanılması... caiz olmayan şeylerle ilgili reklamlar var ki, bunlardaki sakınca katmerli oluyor.

İşi faizcilik olan, gelirinin büyük kısmı da faizden oluşan bankaların reklamı, İslam'a göre faiz ve faizcilik haram olduğu için bu ikinci neviden reklama giriyor.

İslam'ı dava edinen veya İslami hassasiyeti olan insanlar tarafından alınması ve desteklenmesi beklenen, manevî değerlerimizi korumayı hedefleyen gazeteler var.

Bu gazetelerde faizci bankaların reklamları çıkınca bizim e-mail kaplarımız dolup taşıyor; yakınmalar, ithamlar, protestolar ve sorular yağıyor. Biz bunların bir kısmını o gazetelerin sorumlularına yansıtıyoruz; onlar da şu savunmayı yapıyorlar:

Gazetenin mevcut şartlardaki geliri giderini karşılamıyor, borç içindeyiz, ya bu davadan vazgeçeceğiz veya zarureten (eğer böyle bir gazete çıkarmaya ihtiyaç/zaruret varsa) bu gibi reklamları da -zaruret miktarı- alacağız...

Böyle ise önümüzde üç mesele var demektir:

1. Bu gibi gazetelerin çıkması zaruret midir? Yani İslamcı mücadelede, meydan okumalara karşı alınacak tedbirlerde medyaya ihtiyaç var mıdır? Bundan vazgeçilebilir mi? Yerine başka bir araç konabilir mi?

Bana göre gereklidir ve ikamesi mümkün görünmüyor.

2. Banka vb. reklamı almadan, helal olan gelirlerle gazete çıkarmak, televizyon işletmek mümkün değil midir?

Bu konuyu işin erbabı olanlar bir araya gelip tartışmalılar. Varsa gerçekçi çareleri bulup ortaya koymalılar.

3. Gazeteleri ve televizyonları şu veya bu reklamı yayınladınız diye topa tutanlar kendilerine şunu sormalılar: Ben bu gazetenin veya televizyonun yaşaması, ayakta durması, emsali ile rekabet edebilmesi için ne yaptım.

Mesela üç beş kuruşa kıyıp bir gazete mi aldım, yoksa gazeteyi bedava olarak internetten okumayı mı tercih ettim.

Aptalları eğlendiren (vakit öldürmelerini, ömrü boşa tüketmelerini sağlayan) manasız veya seyri caiz olmayan programları ve dizileri seyrederek bunlarla geçinen televizyonların reytinglerini mi arttırdım, doğru dürüst program yapan televizyonları seyrederek bunlara destek mi verdim?...

(Kaynak: habervaktim.com)