10 Eylül 2011 Cumartesi

Tiyatroya kılgısal ve kuramsal katkı sunmak yerine LİNÇ KAMPANYASI neferi olarak emek harcayan LİNÇÇİ Öykü Gürpınar geyik muhabbeti ötesine geçemiyor!

Günümüzdeki Türkiye tiyatrosu, iki ana akım olarak örgütleniyor:

LİNÇ KAMPANYASI düzenleyenlerin temsil ettiği gerici, sağcı, şoven akım ve bu akıma taban tabana zıt olarak örgütlenen LİNÇ KAMPANYASI karşıtı ilerici, solcu, sanatsal şovenizme karşı ciddi, çok ciddi mücadele veren bir akım...

Kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için varlık gösteren LİNÇ KAMPANYASI örgütü ile kapitalist değerlere bir gram, bir milim, zerre kadar bile değer vermeyen LİNÇ KAMPANYASI örgütü karşıtı yapılanmalar, yapay bir biçimde değil, nesnel olarak işleyen tarihsel gerçeklerin dayatması sonucu oluştu.

Başta Boğaziçi Üniversitesi Gölgesinde Yaşayanlar olmak üzere, Türkiye halklarına karşı bir tiyatral yapılanma oluşturan LİNÇ KAMPANYASI imzacıları, doğaları gereği, tiyatro sanatını geliştirebilecek bir donanıma sahip olamadıkları, kılgısal ve kuramsal olarak bu sanat dalını geliştiremedikleri için, ister istemez, sırtlarını sürekli olarak kapitalist kuruluş ve kurumlara yaslamak zorunda kalıyorlar.

LİNÇÇİ Öykü Gürpınar da, kendi ayaklarının üzerinde durup, kendi beyniyle herhangi bir düşünce geliştiremediğinden, Boğaziçili ablalarının ve Boğaziçili ağabeylerinin ittirmesiyle elde ettiği LİNÇÇİ Mimesis sitesi olanaklarını, tabii ki, geyik muhabbeti düzleminde tepe tepe kullanıyor.

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Sıcak bir Antalya sabahında, kimi aklıevvellerce skenesinin üstünden yol geçirilmiş antik Limyra tiyatrosundayız. Derdimiz de çocuklar gelmeden, bir gün önce hazırladığımız afişi tiyatronun en uygun cephesine asarak tiyatroyu çocukları karşılamaya hazır hale getirmek. Elbette tiyatroda çocuklar için yapılan tek hazırlık bu değil; düzenli olarak cam kırıkları, çöpler ve yabani ot “saldırılarına” uğrayan tiyatronun çocukların rahat rahat çalışabileceği bir yer haline gelmesi için günlerce temizlik yapılmış. O kadar emeğin bile akşamları tiyatroyu ziyarete gelenlerce boşa çıkarıldığını söylemeye gerek var mı, bilemiyorum.

(Kaynak: Mimesis)