7 Eylül 2011 Çarşamba

LİNÇ KAMPANYASI imzacılarını toparlayıp bir araya getirmek için "tiyatral sosyolog" olarak Ömer Faruk Kurhan mı görevlendirildi?

Oyun'un notu: Aşağıdaki tadımlık yazılar, Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz tarafından değerlendirilecek!


***


Kınıyoruz!

Tiyatro İnsanları Olarak, Yayınlarımıza ve Yayıncılarımıza Yönelik; İftira, Karalama, Baskı Altına Alma Girişimlerini Kınıyoruz!

Tiyatro kamuoyunun tanıklık ettiği üzere, oyun ve dizi film yazarı Coşkun Büktel ve internet ortamını hesapsızca kullanan Hüseyin Hilmi Bulunmaz, kişisel site ve bloglarını sistemli aşağılama, hakaret ve küfür aracı olarak kullanarak Türkiye tiyatrosunun kurum ve kişilerine saldırmakta ve rencide etmektedirler. Tiyatro gündemini bu şekilde işgal etmekte, tiyatro ortamında üretimleriyle var olmak yerine intikam duygularını ortaya saçmaktadırlar.

(Kaynak: Linç imzacıları listesi)


***


Türkiye çapında örgütlü tiyatroyu canlandırmak adına yola çıktığımızda, birilerinden beklemek değil, bu işin aktif öznesi olarak kimlerin ortaya çıkacağıydı önemli olan – ki bu noktada hayalci davranmak da yanlış olurdu. Şahsen ısrarla, dönemsel olarak bir çeşit avangardizme (öncü duruşuna) ihtiyaç duyduğumuzu, önemli olanın, ortada az sayıda tiyatro insanı ya da topluluğu olsa bile kararlılığın korunması olduğunu düzenli olarak vurguladım. Bunun nedeni gayet basitti: Hiç kimse "Hayır, örgütlü tiyatro bir ihtiyaç değildir” demiyordu. Yani söz konusu olan hatırı sayılır bir destek almaksa, ortada bir sorun yoktu. Fakat iş gelip organizasyonun aktif öznesi olmaya dayandığında, birleştirici bir öncü guruba ihtiyaç duyulduğu kesindi. Mevcut durumun niçin böyle olduğunu daha iyi anlayabilmek için hiç kuşkusuz bir tiyatro sosyolojisine ihtiyacımız var. Fakat dağınık verileri temel alsam da benim görüşüm, birçok boyutu ve çeşitlemesiyle örgütlü tiyatroyu var etmek adına genç kuşakların taşıması gereken sorumluluğun sürekli arttığı, iyi niyetli, dönemsel olarak parlak çıkışlar yapan bazı girişimler dışında aktarılacak ciddi bir örgütsel geleneğin hâlâ oluşamadığıdır.

(Kaynak: Ömer F. Kurhan)