Televizyon dizileri, o denli bir uyuşturucu hâline geldi ki, bu dizilerden bir yarar bekleyen, ölüden göz beklesin daha iyi!
Emekçi halkın, hızla, hem de şimşek hızıyla kendisine, emeğine, ahlâkî değerlere yabancılaştırılmasına yarayan, sadece ve sadece iki reklâm arasını besleyen bir dolgu malzemesi olarak kabul edilen televizyon dizileri, kapitalizmin ilelebet muhafaza ve müdafaa edilmesi için üretiliyor.
Kapitalizmin (yalanın) sürekliliğini sağlamak için dizi yapan yapımcılar, dizi yöneten yönetmenler, dizi yazan senaristler, dizi oynayan oyuncular, elde ettikleri "haksız kazanç" sonucu burunlarını kaldırıp, kendilerini kaf dağında yaşayan birer kral yada kraliçe sanıyorlar. Durum böyle olunca da, ahlâkî ve insanî değerler hak getire!
Emekçi halkın devrimci düşlerini uykuya yatıran televizyon dizicileri, zamanla öyle bir ahlâksız ruh durumuna bürünüyorlar ki, artık, birbirlerinden senaryo bile çalmaya başlıyorlar!
Aman, bu düş ve umut hırsızlarına dikkat edelim!!!
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz
***
Sıla'ya intihal kararı
Bir dönem ATV’de yayınlanan Sıla'nın, intihal yoluyla gerçekleştirildiği kanıtlandı.
2006-2008 yılları arasında ATV'de yayınlanan Sıla'nın Dürsaliye Şahan’ın projesinden intihal yoluyla gerçekleştirildiği kanıtlandı.
Bianet'in haberine göre, Cansu Dere ve Mehmet Akif Alakurt'un başrollerini paylaştığı 'Sıla'nın hikayesi, yapımcı firmanın söylediği gibi yönetmen Gül Oğuz'a ait değildi; yazar Dürsaliye Şahan'ın, Hikâye Hırsızı kitabındaki "Güvercin" adlı öyküsünden ve Most Yapım'a gönderdiği dizi projesinden yola çıkarak hazırlanmıştı.
Şahan'ın yapımcı firma aleyhine açtığı telif davası sonuçlandı. İstanbul 1.Fikri Sınaî Haklar Mahkemesi, Senarist Levent Kazak, Profesör Dr. Mustafa Özkan ve Hukuk Doçenti İlhan Yiğit'ten oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinin görüşlerine dayanarak karar verdi.
Üç yıl süren davanın sonucu olumlu: Sıla dizisi, Şahan'ın hazırladığı dizi projesinden, intihal yoluyla gerçekleştirildiği kanıtlandı. Most Yapım ve Gül Oğuz; eser sahibi Dürsaliye Şahan'a maddi-manevi tazminat ödemeye mahkûm edildi.
İntihalin öyküsü Yazar Dursaliye Şahan, 1996 yılında doğudaki çocuk gelinlerden biriyle tanışmış; berdel, bedel, kan davasına karşılık tazminat gibi verilen küçük kız çocukları hakkında bir proje hazırlamaya karar vermiş. Önce birkaç tane öykü yazmış. Ama insanlara ulaşacak daha etkili bir yol bulmak gerektiğini düşünerek bir sinema projesi hazırlamaya karar vermiş.
Biraz araştırdıktan sonra, güvenilir görünen ilk yapımcı firmayı aramış. "Gönderin bir bakalım" demişler. Bir hafta sonra arayarak, "Proje, dizi için daha uygun" diyerek yan hikâyeleri de istemişler. Görüşmeler iki ay kadar sürmüş. Sonra iletişim kopmuş.
Şahan, Londra'ya gitmiş. Dizi başladığında arkadaşları arayıp, "Sıla diye bir dizi başladı. Senin hikâyene benziyor" demişler ama Şahan ihtimal vermemiş. Zaman geçmiş, başka bir yapımcı firma Şahan'dan bir proje isteyince "Güvercin" tekrar raftan indirilmiş. Ancak ikinci yapımcı firmadan gelen cevap işleri değiştirmiş: "Bu hikaye Sıla'da işlendi." Şahan, dava açmayı istememiş ama bir özrü hak ettiğini düşünerek Most Yapım'ı aramış. Aldığı cevap: "Sizi hatırlamıyoruz" olunca, Şahan'a kendisini mahkemede hatırlatmaktan başka yol kalmamış.
(Kaynak: Milliyet)