22 Ağustos 2011 Pazartesi

İngilizce düşünüp Türkçe yazan sentetik yazar Elif Şafak, aynaya bakınca kendini mertek sandığı için, sorulara odun renkli kaçamak yanıtlar veriyor!!!

Elif Şafak, ‘İskender’in yazım sürecinin 1.5 yıl sürdüğünü söyledi.


***


Türkiye, yaşamsal sorunlarla yüzleşmek, bu sorunları çözmek yerine, bu sorunları görmezden gelmeyi yeğleyenlerin iktidarda bulunduğu garip bir ülke...

Türkiye, sanatsal sorunlarla yüzleşmek, sanatsal üretimlerin polemik yazılarıyla gelişebileceğine gönül düşürmek yerine, bütün bu yakıcı sorunları görmezden gelen sorumsuz sanat tacirleri tarafından kirletilen garip bir ülke...

Türkiye, tiyatral ve yazınsal ürünleri, halkın estetik bilincini geliştirmek için değil, bu sözüm ona sanatsal ürünleri üreten kıçı kırıklara ait "yazar kasaların" şişmesi için sosyo-ekonomik temel oluşturan çarpık kapitalizm egemenlerinin ruh durumuyla hızla, hem de şimşek hızıyla karamsar bir havaya bürünen garip bir ülke...

Türkiye, bütün bu olumsuz oluşumlar içerisinde, tiyatrosunu LİNÇ KAMPANYASI ruhanî lideri Prof. Dr. Özdemir Nutku ve hempalarına teslim ederken, edebiyatını da, halkın içinde değil halkın dışında yaşayan Orhan Pamuk'a, Elif Şafak'a ve onların sentetik taklitçilerine teslim eden garip bir ülke...

Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz


***


Bu işi yapmaya yeni başlamadım


Gülden Öktem
19 Ağustos 2011


İstanbul Modern’deki “Sözünü Sakınmadan”ın konuğu Elif Şafak, son kitabı “İskender” hakkındaki intihal iddiasına şöyle yanıt verdi:“Bu benim sekizinci romanım ve 11’inci kitabım. Bu işi yapmaya yeni başlamadım”

Kalabalığa alışık olan İstanbul Modern, önceki akşam bahçesinde yine hiç de azımsanmayacak bir kalabalığı ağırladı. İstanbul Modern ve Sabit Fikir’in birlikte düzenlediği “Sözünü Sakınmadan”ın konuğu Elif Şafak’tı.

Modern Sanat Müzesi’nin bahçesinde, eski saat kulesinin önünde iki edebiyat eleştirmeni; Ömer Türkeş ve Semih Gümüş’ün moderatörlüğünde Elif Şafak edebiyatla ilgilenen, son kitabı “İskender” ile ilgili gelişmeleri merak eden gazeteci, okur ve kitapseverlerle bir araya geldi. Söyleşiyi izleyenler arasında Şafak’ın “Aşk” ve “İskender” kitaplarının kapaklarını hazırlayan Uğurcan Ataoğlu da vardı...

Söyleşi yazarın çok tartışılan son romanıyla başladı. “İskender”i yazabilmek için uzun zaman İngiltere’de bulunan Elif Şafak, yazma sürecinin bir buçuk sene sürdüğünü, bunun neredeyse yarısının araştırmak, hissetmek ve gözlemekle geçtiğini belirtti.

İki dilde kitap yazmak

Elif Şafak’ın romanının “Bit Palas”a kadar yükseldiğini, sonra ise düşüşe geçtiğini söyleyen Ömer Türkeş, bunda başka bir dilde yazmaya geçmenin rol oynadığını düşündüğünü söyleyerek iki dilde kitap yazmanın yazara neler sunduğunu sordu.

Eleştirmenlerin yorumlarını önemsediğini ve kulak ardı etmediğini söyleyen Şafak, “Çok kültürlülük beni besleyen şeylerden biri. İki dilde görüyorum rüyalarımı ve hayal gücümün iki dille geliştiğini düşünüyorum” dedi.

Söyleşide son zamanlarda Şafak’ın yeni kitabı “İskender” hakkındaki intihal iddiaları da konuşuldu. Şafak “Ben bu konuyla ilgili gerekli cevabı verdiğimi düşünüyorum. Bu benim sekizinci romanım ve 11’inci kitabım. Bu işi yapmaya yeni başlamadım” diye konuştu.

Ömer Türkeş’in yıllar önce Adalet Ağaoğlu’nun “Bir Düğün Gecesi” kitabının Aldous Huxley’in “Ses Sese Karşı” kitabından adapte edildiği yönünde söylentiler çıktığını ve bu tarz söylentilerin her zaman yapılacağını söylemesi üzerine Elif Şafak, “Edebiyat eleştirisinden ziyade magazinel şeyler çıkıyor ortaya. Bir polemik yaratma çabası var” diye devam etti.

Yalnızlığımdan kaçmak...

Yazar, moderatörlerin, yazarın kitabından çok kendini ön plana çıkarması ile ilgili olarak sordukları soruya ise şu yanıtı verdi: “Yazar, okuruyla ilk zamanlarda bir arada olmalı. Ben kitap yazarken aylarca koca bir yalnızlığın içinde oluyorum. Belki de kitap yayımlandığında, bu yalnızlığın içinden çıkmak için duyulan bir ihtiyaç bu. Ya da kamusal alanla kendi asosyal alanım arasındaki bir sarkaç bu” diye devam etti.

‘Müslüman coğrafyanın kadın yazarı’

Söyleşide, yazarların yaftalanma biçimlerinden rahatsız olduğunu söyleyen Elif Şafak, Batı’da kendisine nasıl bakıldığından örnek verdi: “Batı’da ‘Müslüman coğrafyadan gelmiş kadın yazar’ diye bakılabiliyor. Bu doğrultuda yazman bekleniyor. Edebiyat böyle sınırlandırılmamalı.”

Söyleşiye katılan bir okurun “Artık pek politik açıklamanız olmuyor. Bunun 301’den muzdarip olmakla mı ilgisi var?” sorusunaŞafak’ın yanıtı şöyle oldu: “Politika hayatın içinde her yerde var. Feminist hareketin en önemli getirilerinden biri ‘kişisel olan politiktir’ yaklaşımı oldu.”

Eleştirdiği pek çok şeyi söylediğini de vurgulayan Şafak: “Tepeden söylememeye çalışıyorum, insanı anlamaya çalışıyorum. Bu bile böyle bir ülkede politik bir duruş. Ama kastettiğiniz polemikler, basında kavgalar ise bunu yapmayacağım. Bu benim mizacım değil.”

(Kaynak: Milliyet)