13 Temmuz 2011 Çarşamba

Beton ruhlu yüzleriyle halka yukarıdan bakan Kemalist, Kenanist ve Batı hayranı aydınımsılara karşı tepkinin rengi değişirken okunabilecek bir yazı...

Oyun'un notu: Taraf'tan alıp olduğu gibi aşağıya aktardığımız yazının tamamını sunabilmek için, ya Taraf'a "Abone Girişi" yapmamız yada bu yazıyı ilk kez olarak gördüğümüz LİNÇ KAMPANYASI ana sponsorlarından Mimesis'i kaynak göstermemiz gerekiyordu. Biz, iki seçeneği de yeğlemek istemedik.


***


Başörtülü kadınlar sanattan anlamıyor mu...


Cihan Aktaş
11 Temmuz 2011


I- Sanatın nabzı gerçekte nerede atıyor? Paranın ve iktidarın biçimlendirdiği, klasik sanat birikimini maddi güçle sergileme ayrıcalığına haiz görkemli salonlarda mı... Türkiye’de elitist bir kesim, bazen en devrimci sanatın bile sermayeyle bütünleşen steril çevre ve mekânların eşiğinden çıkmasına tahammül edemiyor. İyi de sanatın ve sanatçının bu denli kapatılmaya, daraltılmaya tahammülü olabilir mi? Tristan Tzara boşuna doludizgin bir öfke arayışına düşmemiştir bu tür bir sanat anlayışı karşısında.

Gündüz Vassaf’ın “Türk-İslam Sentezi, Bach, Metallica” başlıklı yazısında başörtülü kadınlarla ilgili yargısı ciddi bir tanımama problemiyle malul. Cemile Bayraktar’ın www.derindusunce.org’da “Dindarların Laiklerle İmtihanı” başlıklı yazısında anlattığı gibi, Vassaf toptancı bir yaklaşımla başörtülü kadınları parayla görece bir ışıltı kazanan kaba bir güruha indirgiyor.

“Başörtülü kızlar niye Metallica konserlerinde görünmüyorlar” şeklindeki soru, Vassaf’ın eleştirisinin sanatsal ilgiyi kalıplaşmış popüler ifadelerle tartan yaklaşımın sınırlarından seslenmekle kaldığının bir ifadesi.

Soru maalesef 90 yıldır fildişi kule semalarında yankılanan “Dindarlar niye opera izlemiyor, Mozart dinlemiyor” yargısıyla bütünleşirken sanatsal yaratımı Le Corbusier üslubunda bir konser salonunun hacmine sabitliyor.

“Maalesef” diyorum, çünkü Annem Belkıs yıllardır orada, Cehenneme Övgü’nün yanında, kütüphanemin rafında.

***

II- 1980'li yıllarda İslami hareketin başlıca göstergesi, kültür ve sanata yapılan vurgudur. Kültür ve sanat alanında yenilenme, kadını hayata ve kültüre katma, ataerkil geleneksel algılardan kendini ayrıştırma... bu hareketin belirgin özellikleri.

Başörtülü kadınların yasaklar nedeniyle hangi aşağılamalara, baskılara ve ayrımcılıklara maruz kaldığı konusunda pek fikri olmadığını sandığım Vassaf, onların varoluşundaki anlamı Metallica üzerinden test etmeye çalışırken aklıma Çaykovski adına Schönberg’i yasaklayan Stalin düştü.


(Kaynak: Taraf)