Çığlık!
Mustafa Demirkanlı
"Yazarın Gazetesi'ndeki yazılarından"
Tiyatro Tiyatro Dergisi Yayın Yönetmeni ve Birgün Gazetesi Yazarı
mdemirkanli@tiyatrodergisi.com.tr
Geçen hafta yayımlanan “çığlık”ın muhtevasına sizlerin de tanık olduğu bir olay ve tanık olmanızı istediğim bir anektodla katılmak istiyorum.
Çok tuhafıma gitti, Ertuğrul Özkök’ün ve Doğan Hızlan’ın telefon açıp Ali Poyrazoğlu’ndan özür dilemeleri, sadece bir basın toplantısında, bir tiyatrocunun, ki bu tiyatrocu sevseniz de sevmeseniz de yıllarca Devlet Tiyatroları’nda Başrejisörlük yapmış, -yani yoldan geçen biri değil- Ferdi Merter. Ali Poyrazoğlu ve Hadi Çaman -ki her ikisi de iki ayrı (varlığını çok kimsenin bilmediği) tiyatro derneğinin başkanı- hakkında bir önceki yıl (Oscar adlı oyun için) aldığı devlet desteğini bu oyun için kullanmadığına yönelik iddiada bulunuyor. Bu durum yönetmeliğe aykırıdır ve bu iddia dünyanın her yerinde haberdir, Hürriyet gazetesinin muhabiri de bu haberi yapmış, Ali Poyrazoğlu’nun söyleyeceği varsa, ki vardır, söyler, Hürriyet gazetesi bunu da yayımlar, ki yayımladı. Bunun yerine Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün ve Doğan Hızlan’ın “özür dilemeleri”ni ve haberi yapan muhabiri ve yayımlayan sorumluları fırçaladığını Ali Poyrazoğlu’na hem de arka arkaya telefon açarak iletmelerini çok yadırgadım. Bu muhabir arkadaşlar, haberi yapmadan önce kimlere soracak, hangi dengeleri kollamaya çalışacak, yayımlamak için kimlerden onay alacaklar? Ne zor bir durum değil mi?
Ertuğrul Özkök ve Doğan Hızlan’la konuşmadım, ama koskoca Ali Poyrazoğlu yalan söylemeyeceğine göre, inanmak durumundayım, umarım yanlış yapmamışımdır? Bir yanlışım olduysa da hem Özkök’ten hem de Hızlan’dan özür dilemesini de bilirim.
***
Geçen hafta “Bugün Dertleşelim” başlıklı yazımda yıllardır nelerle boğuşmak zorunda kaldığımızı aktarmıştım, bugün yine sadece Birgün Gazetesi’nde okuduğunuz bir haberden yola çıkarak, basının durumunu aktarmaya çalışacağım: “İzmit Şehir Tiyatrosu’nda bale salonu mescit olmuş” haberi. Haberi okuyanlar anımsar, benim burada aktarmak istediğim şu: O gece altı veya yedi tane değişik televizyonun kamerası ve bir o kadar da yazılı basının muhabirleri vardı, bu sayı yerel basınla daha da artar. Hepimiz aynı yerde, aynı binadaydık, ancak ertesi günü İzmit ile ilgili “magazin” programlarında Özcan Deniz’in tiyatroyla ilgili çok az (Onlar da ne ise?), yeni kaseti ile çokça söyleşileri ve gecenin dedikodu haberlerini izedi Türkiye. Oysa o binada sanatsal amaç için hazırlanmış bir mekan mescide dönüştürülmüştü ve bu bir haberdi, dünyanın her yerinde, ama tekelci basının televizyon ve gazetelerinde bu haber yoktu, ertesinde de. Çünkü ilgilerini bile çekmiyordu ve ne gerek vardı. Türkiye nereye gidiyor, nereye götürülmek isteniyor? Bu sorular o gazeteci arkadaşları ilgilendirmiyordu, dekolte kıyafetli sanatçıların(!) yanında bir haber değeri olmadığı gibi, ilgilerini de çekmiyordu.
Neden “Birgün” önemli, neden bugün “Birgün” daha da önemli, neden “Birgün” projesi başarısıyla tüm dünyaya örnek olmalı? İki, minicik örnekle katılmak istedim. Hem de kültür-sanat sayfalarından, kültür-sanat alanı, yani Türkiye nüfusunun çok büyük çoğunluğunu ilgilendirmeyen, çıkar çatışmalarındaki, paylaşımlardaki minicik bedellerin döndüğü alanlardaki kayırmalar, görmezden gelmeler...
Ya geleceğimizi ilgilendiren yaşamsal haberler, ya çocuklarımızı ipotek altına alan soygunlar, ya savaşlar, soygun düzeni... aktardığım bu iki minik olay bile yeterli değil mi?
Çocuklarımızı bırakacağımız en önemli miras “Birgün”dür, bunu da başaracağız.
SAYIN MUSTAFA DEMİRKANLI'NIN BİR GÜN GAZETESİNDEKİ KÖŞE YAZILARI
Yazarın Birgün Gazetesi köşesinde yayınlanmış yazılarından alınmıştır
YAZARIN BİR ÖNCEKİ YAZILARI
İzmit ve AKP
İBBŞT ve Dilekçe Hakkı…
MUSTAFA DEMİRKANLI Siyasiler, Tiyatrocular ve Ragıp Savaş
Canaydın, G.S. ve
Şehnazım
Fatih Altaylı'nın söyledikleri...
İkiyüzlü Alkışlar...
İzmit ve AKP-2
İzmit ve Ragıp Savaş
(Kaynak: tiyatrom.com)