7 Temmuz 2011 Perşembe

Yazar etiketiyle piyasaya sürülen herkesi biz yazar diye nitelemek zorunda olmadığımız gibi, üzerinde "oyun" yazan her kitaba da, biz oyun demiyoruz!

Hilmi Bulunmaz, "Hiçbir Şey" adlı şeyi de okudu! (Fotoğraf: Mesut Alptekin)


Hilmi Bulunmaz
7 Temmuz 2011


Ocak 2010 tarihinde basılıp, "Yeni Tiyatro Dergisi Erbil Göktaş Kitaplığından" ücretsiz olarak okurlara ulaşan "Hiçbir Şey" adlı tanımlanması güç şeyi, bu sabaha dek, ben de, bir kitap sanıyordum. Cep kitabı boyutunda ve sadece 16 sayfa olan bu şeyi, bu sabah okuduğumda, bu şeyin bir kitap olmadığına kesin olarak karar verdim. Tabii ki, bu kararımda, bu şeyin, sadece 16 sayfa olmasının bir etkisi olsa da, kararımdaki esas neden, bu şeyin, içerik namına, gerçek anlamda hiçbir niteliğe sahip olmamasıydı.

Evdokimos Tsolakidis'in yazıp, Kemal Başar'ın çevirisini yaptığı bu şeyin birinci sayfasında kitabın "künyesi" var. İkinci sayfasında ise, sadece "karakterler" sıralanmış. Tabii ki, bu sözde kitapta, özde şeyde "karakterler" olarak okura sunulan iki boyutlu karikatür tiplere, değil karakter, tip bile denilemez.

Bir "Kadın - İzleyici (Kİ)", bir "Kadın - Tiyatro Eleştirmeni (KTE)", bir "Erkek - Yapımcı (EY)" ve bir de "Kadın - Polis Memuru (KPM)"ndan oluşan "karakterler", estetiğin "e"sinden, sanatın "s"sinden, tiyatronun "t"sinden anlayan insanlara, hiçbir şey vermediği gibi, onlardan birçok şey de alıp götürebilir.

İlk iki sayfadaki beyaz alanların, siyah alanlardan kat be kat fazla olduğunu, yani neredeyse bomboş olduğunu hesap ettiğimizde, aslında bu şey, 16 sayfa bile değil, sadece 14 sayfa. Bu 14 sayfalık ve cep kitabı boyutundaki şeyin sayfalarında, hiç gereği yokken, tam tamına 6 kez yinelenen şu sözleri de hesaba katmak gerekir:

"Sessizlik.
Uzun sessizlik.
Çok uzun sessizlik.
Çok çok uzun sessizlik.
Hatta daha da uzun sessizlik.
Sessizlik uzadıkça uzar.
Öyle ki beş dakikaya bile varabilir."

Tam tamına 6 kez yinelenen bu anlamsız, bu gereksiz, bu işlevsiz sözleri de hesaba kattığımızda, geriye, yaklaşık olarak, 12.5 sayfa kalıyor. Geriye kalan 12.5 sayfada da, anlamsız gevezeliklerden öte hiçbir şey yok.

Oysa, bırakınız tiyatro esnafının genel topoğrafyasını, sadece ve sadece LİNÇÇİ Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) içindeki şabalaklıkları ele alıp bir oyun denemesi yapsak bile, oyun etiketi çakılan bu şeydeki "tiyatro eleştirmenlerini de eleştirirler" mantığından çok daha zengin bir içerik elde edebiliriz.

Her şeye karşın, bu kısa izlenim aktarımının ötesinde, daha derinlikli bir eleştiri hak eden bu şeyi, umarım, daha rahat bir zamanımda, yeniden ele alabilir, bu hiçbir şey olmayan "Hiçbir Şey"i lime lime edebilirim.


***


Ayrıca bakınız:

Yeni Tiyatro Dergisi'nin, "Erbil Göktaş Oyun Kitaplığından" adıyla armağan ettiği "Hiçbir Şey", kredi kartından bile daha dar; sadece 0.57 milimetre!